| Konu: | BÖLGEMİZDEKİ GELİŞMELER VE SURİYE KONUSU HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 26.04.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER ÇELİK (Adana) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kuşkusuz, Suriye konusunda en çok gündeme getirilen olaylardan bir tanesi AK PARTİ Hükûmetinin ve AK PARTİ'nin kendisinin daha önce Esad'la niçin bazı görüşmeler yaptığı, belli bir yakınlık içerisinde olduğu, bugünse neden Türkiye'nin Esad rejimine muhalif bir pozisyona geldiği noktasındadır. Bunun sebebi aslında çok açıktır. "Aceleci mi davrandı?" sorusunun cevabı da burada gizlidir. Açık bir şekilde, 2003 yılından itibaren, AK PARTİ iktidara geldiğinden itibaren Hükûmetimizin kendisini bölgeden izole etme gibi bir politikası hiçbir zaman olmamıştır. Bölgede etrafımızda olaylar gelişirken hiçbir şekilde bunlara tarafsız kalma şeklinde bir tutum izlememişizdir. Bu bakımdan da Büyük Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesinin Türkiye'deki yorumlanışının her zaman yanlış olduğunu düşündük. Yurtta sulh, cihanda sulhu tesis etmek için etrafınızdan izole olamazsınız, etrafınızdaki olayları görmezden gelemezsiniz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Savaş, zorunlu olmadıkça cinayettir.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Yurtta sulhu da sağlamak için, cihanda sulhu da sağlamak için?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Savaşmak mı lazım?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?yapmanız gereken şey, barış konusunda proaktif olmaktır. Barış konusunda proaktif olmazsanız başkalarının savaşına teslim olursunuz.
Şimdi, Suriye konusunda Türkiye dört aşamalı bir plan takip etmiştir ve dördüncü aşamasına gelinmiştir bunun.
Birinci aşamada, Suriye rejiminin içerisindeki sıkıntılar görülerek, Suriye rejiminin her zaman için bölge barışını tehdit eden bir unsura dönüşme ihtimali gözükerek Türkiye ülkesel bir inisiyatif geliştirmiştir. Sayın Bakanımızın baş danışmanlığı döneminden başlayarak Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla bu görüşmeler hızlanmış?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Senin Başbakanının aklı neye erer ya!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?Suriye rejimine sürekli olarak şu telkin edilmiştir: Bass rejiminin tekeline son vermesi gerektiği, olağanüstü hâli kaldırması gerektiği, siyasi mahkûmlara af çıkarması gerektiği ve demokratik reformları yapması gerektiği söylenmiştir ve Esad, bütün bu taleplere karşılık bu adımları atmak istediğini söylemiştir.
Türkiye'nin çabalarının yoğunlaşmasıyla, esas Arap devriminin başladığı, Hamas'ın 2005 yılında seçimler yoluyla iktidara gelmesinden sonradır. Çünkü, bölgedeki bir direniş örgütünün, bir silahlı örgütün seçimler yoluyla iktidara gelmesi demek, bölgedeki bütün denklemin değişmesi demektir, bölgede halkların bölgenin kaderine el koyması demektir. Bunun da açık anlamı şudur: Uluslararası politika literatürü açısından, bölge halkları, bölgede kurulmuş olan Camp David düzenine son vermeye karar vermiştir. Camp David düzeni sona ermektedir. Bölge halkları, devletlerini yeniden dizayn ederek kendi kaderlerine el koymaya çalışmaktadırlar. Esad bütün bu tekliflere olumlu karşılık vermiştir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Libya'da, Tunus'ta, Mısır'da ölenleri gördük.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - 2005'te Hamas'ın göreve gelmesinden sonra kendisine demokratikleşme konusundaki telkinler artırılmıştır. Türkiye'ye bu konuyla ilgili olarak sürekli olarak olumlu yaklaşımda bulunmuştur, fakat Türkiye'den teknik yardım istemiştir. Türkiye bu teknik yardımları göndermiştir?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hangi bölge halkı kendi kaderini tayin edecek?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?fakat olaylar başladığı andan itibaren, Esad reform sürecine dönük ilgisini birden bire sona erdirmiş ve tıpkı babasından kalan miras gibi silaha sarılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen Suriye'ye kimi gönderiyorsun?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Silaha sarılmasından sonra doğal olarak Suriye halkının yanında ahlaken, siyaseten, dinen ve kardeşlik gereği yer alması gereken Türkiye Suriye halkının yanında yer almıştır ve Esad rejimine dönük olarak uyarı aşamasına geçmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Halk birbirini öldürüyor ya!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Uyarı aşamasından itibaren Türkiye ülkesel inisiyatiften bölgesel inisiyatife geçmiştir. Arap Birliğinin geliştirdiği inisiyatife destek vermiştir. Nedir bu inisiyatif? Esad'ın halkını katletmesine son vermesi ve kendi ülkesinde reformları gerçekleştirmesi.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Türkiye'de diktatörlük yok mu? AKP diktatörlüğü?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Arap Birliğinin inisiyatifine son vermesinin neticesinde Arap Birliği de buna duyulan memnuniyeti sürekli olarak dile getirmiştir. Nitekim, burada "Arap toprağı, Arap ideolojisi, Arap devletlerinin birliği" üzerine konuşmalar yapıldı, Türkiye'nin bütün bu Suriye politikasına dönük olarak Arap Birliğinin tavrı her zaman olumlu olmuştur. Fakat Arap Birliğinin çabalarının sonuç almaması üzerine Türkiye üçüncü bir aşamaya geçmiştir, bu da "küresel inisiyatif" aşamasıdır. "Küresel inisiyatif" aşamasında ise Arap Birliği planının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde kabul edilmesi için Türkiye çaba göstermiştir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Rusya'nın isteğiyle kabul edildi Annan Planı, Arap Birliğinin esamesi okunmuyor.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Birleşmiş Milletlerde 137 tane ülke Suriye'yi kınamıştır fakat Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Çin'in ve Rusya'nın vetosu yüzünden bu çaba sonuçsuz kalmıştır.
Netice itibarıyla, o zaman Hükümetimiz şöyle bir açıklama yapmıştır: "Biz Suriye konusundaki politikamızda ısrarlıyız, yegâne zemin de Birleşmiş Milletler değildir." denmiştir. Bundan sonra "Suriye'nin dostları" dediğimiz inisiyatif kurulmuştur.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Fransa, Suriye'nin dostu mu ya? Lütfen yani?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - "Suriye'nin dostları" inisiyatifinin ikinci toplantısı -bilindiği gibi- İstanbul'da yapılmıştır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Sarkozy Suriye'nin dostu mu oldu?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Savaşa mı gidiyoruz? Sen onu söyle.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - İstanbul'da yapılmasının temel sebebi, Suriye'nin halkını temsil eden örgütlerin İstanbul'u tercih etmesidir ve Türkiye'nin buna destek vermesidir. Bu toplantıda çıkan sonuç bildirgesinde, ev sahibi olarak Türkiye'nin hazırladığı sonuç bildirgesinde Esad rejimine karşı güçlü bir mesaj verilmiştir ve bu mesajın neticesi olarak ilk defa Suriye'deki ulusal konsey Suriye halkının meşru temsilcisi olarak tanınmıştır. Bundan sonraki aşamada geldiğimiz noktada küresel sistem, Rusya ve Çin de dâhil olmak üzere, yine "Suriye'nin dostları" toplantısında çıkan bir sonuç olarak Annan Planı'na destek verilmiş ama Türkiye'nin çabasıyla Annan Planı bir takvime bağlanmıştır. Bu takvime bağlanmanın arkasından Rusya ve Çin de bu sefer Annan Planı'na destek vermek suretiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bütün üyeleri bu plan çerçevesinde Suriye'yi silahları durdurması konusunda bir inisiyatifle karşı karşıya bırakmıştır. Bugün gelinen noktada Suriye'de silahlar durmamıştır ve Türkiye bu inisiyatifine devam etmektedir.
Bakın ben, AK PARTİ adına şunu çok açıkça söylüyorum: Eğer halk katlediliyorsa, Suriye'de kardeşlerimiz katlediliyorsa ki orada da çift taraflı bir katliam yoktur, çete hâline dönmüş bir rejimin katliamı vardır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Orada terör saldırısı var, terör saldırısı!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Oradaki ekonomik çıkarlarımızı da, oradaki stratejik çıkarlarımızı da düşünmeyiz, her türlü bedeli göz önüne alırız, Suriye halkının yanında yer alırız, ekmeğimizi de paylaşırız, suyumuzu da paylaşırız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Ne alakası var?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Yazık, yazık? Senin görevin ülke menfaatlerini düşünmek.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Ayrıca, Suriye'de çift taraflı çatışma olduğu, Suriye'de rejimin katliam yapmadığı?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen nerenin Meclisinde konuşuyorsun?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?Suriye'de rejimin karşısında El Kaide'nin bu katliamları yaptığı şeklindeki açıklamayı ilk yapan kişi Beşar Esad ve Dışişleri Bakanı Velid Muallim'dir.
OKTAY VURAL (İzmir) - ABD Kongre üyesi misin ya?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Hiçbir Arap ülkesi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin hiçbir üyesi?
OKTAY VURAL (İzmir) - İsrail'in güvenliği için yaptığınızı niye itiraf etmiyorsunuz ha?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?Suriye'de El Kaide'nin ya da başka terörist örgütlerin Suriye rejimiyle karşılıklı bir iç savaş içerisinde olduğunu iddia etmemektedir.
OKTAY VURAL (İzmir) - İsrail'i koruma kollama görevi size mi düştü?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Biz, bu sözleri bir tek Türkiye'de duymaktayız. Suriye'de rejim ve rejimin karşısındaki bir gücün karşılıklı olarak çatıştığı şeklindeki iddia, sadece Türkiye'nin içinde Rusya tarafından ve Suriye Devlet Başkanı ve Suriye Dışişleri Bakanı tarafından ilan edilmektedir.
OKTAY VURAL (İzmir) - İsrail sizinle gurur duyuyor!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Eğer bu kadar meşru durumdaysa?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Şu anda MİT ajanları yakalanmış?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?Suriye'deki rejim gerçekten samimiyse o zaman şunu yapardı: Silahları durdururdu "Ben kendime güveniyorum." derdi ve seçime giderdi, sandığa giderdi. Niye buna cesaret edemiyor?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sana ne kardeşim, başka bir ülkeden sana ne ya?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, askerî açıdan size şunu sorayım: Şimdi, biraz evvel burada "Irak'ta şunlar olurken sesinizi çıkarmıyorsunuz." diyenler, "Dünyanın şurasında şu oldu, Irak'ta şu kadar insan öldürüldü sesinizi çıkarmıyorsunuz." diyenler, bugün diyorlar ki: "Suriye konusundan size ne?" (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz o zaman da söyledik, biz, Beyrut'un, Bağdat'ın, Bosna'nın kaderiyle ilgilenirken, Bakü'yle ilgilenirken, dünyanın her tarafındaki kardeş coğrafyaların kaderiyle ilgilenirken burada şunlar söylenmişti...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Delikanlılığını Karabağ için niye göstermedin?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Buradaki oturumlarda bazı genel başkanlar tarafından şu söylenmişti: "Türkiye'nin bu kadar iç problemi varken bizim ne işimiz var bu dış ülkelerde? Beş saat uzaklıktaki, sekiz saat uzaklıktaki yerlere gidiyorsunuz da ne yapıyorsunuz? Türkiye'nin bu kadar problemi var." denilmişti. Biz de şunu söylemiştik: "Artık dünya yeni bir dünyadır, Beyrut'un kaderi Ankara'nın kaderinden farklı değildir, Bağdat'ın kaderi Diyarbakır'ın kaderinden farklı değildir, Bosna'nın kaderi İstanbul'un kaderinden farklı değildir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Günaydın, günaydın, yeni mi uyandınız?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakü'nün kaderi Erzurum'un kaderinden farklı değildir." demiştik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bugün gelinen noktada "taşeronlukla" suçlayanlar şunu bilsinler: Asıl bugün, Batı'lı güçler ve emperyalist güçler Suriye'de Esad rejiminin gitmesini istemiyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) - Mahir Bey, kılavuzun değişmesi lazım. Kılavuzu değiştirmek lazım. Yanlış kılavuz.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Niçin biliyor musunuz? Nasıl ki Mısır'da Mübarek'siz bir Mübarek rejimini devreye sokmak istiyorlar Suriye'de de Esad rejiminin gitmesini istemiyorlar, zayıflamış bir Esad'ın kalmasının Camp David düzenini sürdürmek bakımından kendi lehlerine olduğunu düşünüyorlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ortak Bakanlar Kurulu yapıyordunuz Sayın Çelik.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bugün asıl taşeronluk konusunda dikkat etmesi gerekenler Esad rejimine meşruiyet üretmeye çalışanlardır. Esad rejiminin karşısında olan Türkiye, burada, Batı'daki bazı grupların bölgede mikro devletler yaratma, bölge halklarını etnik ve mezhebi temelde birbirine düşürme oyunlarına karşı Suriye halkının birliği, bütünlüğü ve istiklalinden yana çabalarını sürdürmektedir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen ülkenin birliğine, bütünlüğüne çalış.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, Orta Doğu'yu bugün dışarıdan hiç kimse dizayn etmiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) - Madem müdahale etmek istiyorsun getir tezkereni. Niyetin müdahale etmekse tezkereni getir.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Orta Doğu'nun dışarıdan dizayn edildiğini söylemek Orta Doğu halklarına hakarettir. Halklar kendi kaderlerine el koyuyorlar. Bir halkın yüzde 90'ı dışarıdan dizayn edilemez. Bir halkın yüzde 50'si, yüzde 60'ı, yüzde 70'i namluların önüne çıkıp da?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çelik buyurun.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ? bu silahlara direniyorsa o halkın direnişi meşrudur. Önce kamplar yapıldı sonra Suriyeliler getirildi iddiası söyleniyor. Bu da yalandır; bu, Velid Muallim'in iddiasıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Asker göndermeye niyetiniz varsa getirin tezkereyi, name yapmayın.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Suriyeli kardeşlerimiz devletimizin korumasına, milletimizin alicenaplığına sığınmıştır, başımızın üstünde her zaman yerleri vardır.
Nitekim burada yine yanlış bir iddia dile getirildi. Ahmedinejad'ın Başbakanımızı beklettiği ve bir gün sonra kabul ettiği. Bu külliyen yalandır. Sayın Ahmedinejad Türkmen heyetiyle görüşürken rahatsızlandı, bu görüşmeden sonra Sayın Başbakanımızla görüşmesi vardı. Onun üzerine görüşme ertelendi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İyi uykular çocuklar, iyi uykular. Tatlı rüyalar çocuklar, tatlı rüyalar.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Fakat bizdeki arkadaşlarımız, dış politikayı haber ajanslarından takip ettiği için, Fas Haber Ajansı bunu akşam saat 20.00'de geçince o saatte oldu zannettiler ve bunu Türkiye'ye tavır olarak gördüler.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sen bile inanmıyorsun.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Biliyorsunuz İran Devletinin en yüksek makamı Velayeti Fakih makamıdır. Velayeti Fakih, Ayetullah Hamaneyn Sayın Başbakanımızı en üst düzeyde kabul etmiştir ki cumhurbaşkanlığından da üstünde bir makamdır. Dolayısıyla, Sayın İran Cumhurbaşkanına, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına gösterdiği saygı yüzünden de ayrıca teşekkür ederiz. Başbakanımızı arabasının kapısına kadar gelerek karşılamıştır. Öyle bir şekilde görüşmenin ertelenmesi diye bir şey söz konusu değildir.
Şimdi bizim yaptığımız şey Suriye'ye düşmanlık değildir. Biz Suriye halkına kardeşlik yapıyoruz, onun için Suriye rejimine karşı geliyoruz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - O zaman savaşı desteklemeyin.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, devlet güçlerinin bu şekilde öldürmesi? Bizim grubumuzda da vardır, diğer gruplarda da eminim vardır; Lazkiye'de akrabası olanlar, açsınlar telefonu, Lazkiye'ye sorsunlar. Bu nasıl bir rejimdir ki savaş gemileriyle Lazkiye'yi bombalamıştır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yalan! Yalan!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Şimdi deniyor ki bunu bütün dünya kabul ediyor, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 137 ülkesi kabul ediyor, bütün dünya görüyor, bir tek "Yalan." diyen Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) - Durum bu kadar vahimse asker gönderme tezkeresi getirin.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yalan! Yalan!
BAŞKAN - Sayın Serindağ, lütfen?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Gelelim diğer bir konuya: Bakın, çok açık bir şekilde şunu söylemek lazım: Burada Kürt meselesiyle ilgili de iddialar gündeme getirildi.
OKTAY VURAL (İzmir) - Madem durum bu kadar vahim, müdahale tezkeresi getirin.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - PKK bir taşeron örgüt olarak Bass rejimine hizmet sunacağını söylemiştir fakat Bass rejimi bunu göze alamadığı için, Türkiye'nin gücünü kudretini karşısına almak istemediği için PKK'nın bu taşeronluğunu reddetmiştir. Suriye'de Kürtlerin şimdiye kadar kimliği yoktur, şimdiye kadar katledilmişlerdir ama Suriye içerisindeki bir grup, bugün, Bass rejimine destek vererek, muhalifleri öldürmek üzere, Bass rejiminin lejyoneri olarak Suriye halkına silah çekmektedir. Dolayısıyla Kürt meselesini ele alırken bunu böyle monolitik bir mesele olarak ele alıp, sanki Suriye'deki Kürtler? Oradaki Demokratik Birlik Partisi hariç hiçbir güç PKK'dan yana değildir, PKK'nın orada Esad rejimiyle iş birliği yapmasına karşılık da Suriye içerisinde ciddi bir tepki vardır.
Son olarak şudur: Aziz millet bizi dinliyor. Şunu soralım: Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti bugün bu faaliyetleri yapmaktadır, Suriye halkının yanında yer almaktadır. Biz AK PARTİ olarak buna sonuna kadar destek veriyoruz, bütün gücümüzle destek veriyoruz. Ama şu ana kadar Suriye'deki katliamın durdurulması için konuşan muhalefet sözcülerinden bir öneri gelmiş midir, gelmemiştir? Suriye'de kan akmaktadır, kardeşlerimiz öldürülmektedir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)- Suriye'deki kardeşlerimiz ölüyor ama.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Geçen sene o samimi pozlarınız neydi?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Orada kan akıyorsa bu kana biz seyirci kalamayız. Türkiye'yi hiç kimse böyle bir savaşın, Türkiye-Suriye arasında tek taraflı bir savaşın parçası gibi de göstermeye çalışmasın, Türkiye uluslararası toplumla beraberdir. Suriye'deki kardeşlerine karşı Arap Birliğiyle, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyiyle, Birleşmiş Milletlerin üyeleriyle birlikte inisiyatif geliştirmektedir. Türkiye savaş değil, bütün bir bölgede, bütün bir Mezopotamya havzasında, bütün komşularında istikrar istemektedir, refah istemektedir, zenginlik istemektedir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İstikrar Irak'ta mı kuruldu, Mısır'da mı kuruldu, Libya'da mı kuruldu?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Fakir komşu istemiyoruz, güvenliksiz komşu istemiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bu kadar vahimse o zaman asker gönderin.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bütün komşularımızın zengin olmasını istiyoruz, bütün komşularımızın refah içerisinde olmasını istiyoruz çünkü bizim anlayışımız Orta Doğu'daki klasik ezberi bozmuştur. Orta Doğu'da komşunu zayıflat, komşunu fakirleştir, komşunun istikrarsızlaşmasını sağla, oradan güç devşir dönemi Türkiye'yle bitmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Mesela, Irak'ta Maliki'yle niye görüşmüyorsunuz?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bizim yeni Orta Doğu perspektifimiz de budur. Komşularımız da güçlü olacak, biz de güçlü olacağız.
Maliki meselesi ise şudur: Maliki meselesi, bir Sünni Şii cepheleşmesi değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Maliki'yi siz ağırladınız ya.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Daha geçen hafta Irak'ın en büyük Şii grubu Ammar El Hekim grubu, AK PARTİ'nin misafiri olarak AK PARTİ'den eğitim almak üzere Türkiye'de bizim misafirimizdi.
OKTAY VURAL (İzmir) - Siz ABD'ye göre dost-düşman değiştiriyorsunuz ya. ABD'ye göre pozisyon oluşturmayın.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bugün Kuzey Irak'taki Kürtler, Ammar El Hekim grubu olmak üzere Şiiler, Türkmenler ve yine Sadr grubu olmak üzere Şiiler, kendisinin Şii olduğunu söyleyen Maliki'ye karşıysa bu bir mezhep meselesi değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Kılavuzu değiştirin, yanlış. Bakın, söylüyorum.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Ayrıca, Maliki gibi bir diktatörü savunmak da Türkiye Büyük Millet Meclisindeki herhangi bir sözcünün işi değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Maliki, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı saygılı ifade kullanmak zorundadır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sizin sayenizde saygı mı kaldı Türkiye'ye?
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Yüce Meclisten de Maliki'nin kınanması, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin arkasında durulması gibi bir tavır beklenir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Sizin vebalinizdir.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Dolayısıyla, biz, Suriye konusunda sonuna kadar kardeşlerimizle ekmeğimizi bölüşmeye, suyumuzu bölüşmeye, onların kanının dökülmesine, durmasına dönük olarak elimizdeki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER ÇELİK (Devamla) - ...bütün imkânları kullanacağız, bu imkânlarımızı sonuna kadar sürdüreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.