| Konu: | MERA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S: 242) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 27.02.2013 |
CHP GRUBU ADINA KAZIM KURT (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 242 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın yürütmeyle ilgili 3'üncü maddesi üzerine söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu yasanın yapılış amacı ya da gerekçesi olarak sunulan cümleyi okumak istiyorum ve ondan sonra bu yürürlüğü, yürütmeyi değerlendirmek istiyorum.
"Ülke hayvancılığı, çevrenin korunması ve erozyonun önlenmesi için mera, yaylak ve kışlakların özel sektör vasıtasıyla ıslah edilmesi kârlı bir hayvancılık sektörünün oluşturulmasına katkı sağlayacaktır." Yani Anayasa'nın 45'inci maddesiyle devlete verilmiş olan meraların, çayırların, tarımsal amaç dışında kullanılmasını önleme görevini bu aşamadan itibaren özel sektöre vermeyi düşünüyoruz ve bunu yaptığımız zaman elde edeceğimiz avantajların neler olduğunu değerlendirmeye çalışıyoruz. Oysa, Anayasa'nın çok amir bir hükmü olarak 45'inci maddesinde ifade edilen ise, tarım dışında meraların, yaylakların ve kışlakların kullanılmasına engel olamayan devletin farklı bir versiyonla bu işi özelleştirmek suretiyle, hayvancılığın da geliştirilmesini bahane göstererek yeni yapılanmaya açmamızdır.
Türkiye'de hayvancılık sektörü ciddi anlamda yara almıştır, ciddi anlamda sıkıntı çekmektedir. Bunun sebebi meraların özel sektör tarafından işletilmemesi midir? Yani şimdi, meralar özel sektör tarafından işletildiğinde hayvancılık çok mu gelişecektir? Bunları Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ciddi anlamda değerlendirmesi gerekir diye düşünüyorum.
Bir kere, neyi ne yapmak istiyoruz, bunu çok net bir biçimde, bu demin okuduğum gerekçe ortaya koymakta.
Bizim, 2'nci maddeyle de "Bu arazileri kiralanacak alanda hayvancılık için gerekli bakım, koruma ve su ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu hayvancılık tesisleri kurulabilir." hükmü karşısında, başka türlü tesisler yapma hayali kurmanın çok doğru olmayacağını bilmek ve anlatmak gerekir diye düşünüyorum.
Meraları, hayvancılığın gelişmesi amacıyla geliştirerek korumanın birinci yolu bu işin tespitini yapmaktır. Türkiye, şu anda meralarının tespitini tam anlamıyla yapabilmiş midir? Belli değil, verilen rakamlar çok farklı. Demek ki doğru bir çalışma gerekiyor. Peki, tespiti yapılan meraların sınırları belirlenmiş midir? O da şu anda net olarak belli değil. Meraların kimin tarafından kullanılacağı, kimin haklarının değerlendirileceği konusunda tahsisler gerçekleştirilmiş midir? O da çok net ve doğru bir biçimde ortaya konulmamıştır. Zaten, bunun konulmadığını tasarı sıra sayısı içerisinde bulunan İçişleri Komisyonunun gerekçeleriyle, Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonunun gerekçeleri arasındaki farktan da anlıyoruz. İçişleri Komisyonu diyor ki "2'nci maddeyi farklı bir biçimde düzenlemek gerekir, bu düzenleme doğru olmamıştır." demesine rağmen bu konu hiç değerlendirilmeden, aynen geçirilmiştir. Demek ki bir yanlış da orada söz konusu.
Mesele örnek olarak verilecekse, Eskişehir'in hem alanı hem mera, yaylak ve kışlak miktarı değerlendirilerek ortaya konulabilir. Eskişehir, yüz ölçüm olarak 13 bin 925 kilometrekare alanı kapsayan bir ilimiz ve bu ilin yüzde 23'ü, 325 bin 851 hektarının mera, yaylak ve kışlak olduğu şu anda tahmin ediliyor. Bunun üzerine yapılacak yapılanmayı bir değerlendirmek istiyorum. Eğer bu arazinin tamamı özelleştirilecek olursa ve yüzde 1'ine yapı yapılması gerekecekse yaklaşık, Eskişehir'de bulunan konutların yaklaşık 2 katı kadar bir konut ya da yapı alanı çıkar ki bu çok ciddi bir biçimde kötüye kullanmaya elverişli bir alandır. Bunu hele Bakanlar Kurulu yüzde 2'ye kadar çıkarmak gibi bir değerlendirmeyi de yapar ise gerçekten sıkıntılı bir aşamaya, sıkıntılı bir yapılaşmaya gelecek bir durumdur. Oysa bizim hayvancılığı teşvik için ya da tarımsal amaçlı kalkınmayı desteklemek için başka işler yapmamız gerekir diye düşünüyorum. Türkiye, şimdiye kadar zamanında alamadığı tarımsal destekleri bekliyor. Türk insanı, Türk çiftçisi ocak ayı içerisinde alması gereken destekleri henüz alamamıştır. Sayın Bakan biraz önce derhâl yatırılacağı konusunda bir açıklama yaptı. Umarım bu açıklama doğrultusunda çiftçimizin destek beklentileri karşılanır ve onlar bu sıkıntıyı bir nebze olsun giderebilir.
Türkiye'de son zamanlarda tarımda çok ciddi anlamda bir iş gücü kaybı, bir gelir kaybı söz konusudur. Bu da on yıldır ezici bir çoğunlukla iktidar olan AKP'nin tarıma bakışını ortaya koymaktadır. Biz gerçekten tarımı sosyal devlet mantığı içerisinde destekleyerek ve geliştirerek bir çaba içerisine girmiş olsaydık bugün çiftçilerimizin pek çoğunun traktörü hacizli olmazdı, pek çoğunun evinin ya da tarlasının ipoteği ya da haczi olmazdı. Oysa şu anda köylere gittiğimiz zaman görüyoruz borçsuz köylü yok. Borcunu ödeme konusunda rahatlıkla zamanında hareket eden bir köylü yok ve bunun sorumluluğu da on yıldır iktidar olan partinizindir.
2/B yasası uygulaması sırasında köylünün olumlu tepki göstermemesi bu ekonomik sıkıntının bir işaretidir. Türkiye'de 2/B ile ilgili uygulamayı 2'nci ve hatta 3'üncü kez uzatmanın yollarını ararken meraları, yaylaları da kullanmaya ve işletmeye açmanın çok yararlı sonuçlar getirmeyeceğini düşünüyorum ama şöyle bir tehlike belki söz konusu olabilir: Şimdi bu meraları kiralayanların ileride mülkiyet hakkı iddia etmesi gibi bunların devriyle ilgili belli talepleri dile getirmesi de söz konusu olabilir. Bu konuda, çayır, mera ve yaylaları ıslah etme çalışmalarını destekleyip büyüteceğimize bunları özel sektöre açmak suretiyle bir çözüm aramak işin kolaycılığına kaçmaktır ve hem Mera Kanunu'ndaki hem de Anayasa'daki bu alanların korunmasıyla ilgili devlete verilen birinci derecede görevin devlet tarafından başkalarına ciro edilmesi anlamına gelir ki bu doğru bir yaklaşım değildir.
Türkiye son on yılda tarıma gerekli ve yeterli desteği vermiş olsaydı, tarımda bu sıkıntıları yaşamaz, her gün daha da kapanan işletmeler yerine daha da gelişen işletmelerle tarım gerçekten büyüyebilir ve kendi kendine yeter bir hâle gelirdi ama maalesef bu yıl hayvancılığı geliştirme konusunda ciddi bir caba harcamayan devlet, samanı da ithal eder duruma getirdi. O nedenle Türkiye köylüsü sıkıntılarını giderme konusunda iktidarınızdan ciddi taleplerini Antalya'da sokağa çıkarak ortaya koymakta, başka yerlerde de bu tepkilerin çoğalması mümkündür. Bu konuda sizi uyarmak bizim görevimizdir. Bu yasayı bu hâliyle geçirmeyiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)