GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:23.01.2013

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

KCK yargılaması sırasında sanıklar adına konuşan Hatip Dicle, Türkçe konuşabildiklerini, Türkçeyi iyi bildiklerini ve Türkçe konuşma konusunda fikren ve fiilen bir sorunlarının bulunmadığını ancak savunmalarını kendi ana dilleri olan Kürtçe yapmak istediklerini söylüyor. Adam, "Ben kendimi Türkçeyle daha iyi anlatabiliyorum ama Türkçe yargıyı kabul etmiyorum." diyor. Bu bir dayatma değil midir? Bir devletin dayatmaya boyun eğerek yasal değişikliği yapmaya kalkmasının hukuk devletinde yeri var mıdır? Türkçe bildiği hâlde Türkçeyle savunma yapmayı reddetmek, Türk milletinin egemenliğini reddetmek anlamına gelmez mi? Bu, doğrudan doğruya, dayatmanın ve siyasetin, yargılamanın önüne geçmesi demek değil midir? Sanıkların "Kendimi daha iyi ifade ediyorum." bahanesiyle Türkçe savunmayı reddetmesi, iki dilli yargıyı da gündeme getirmeyecek midir? Bu yasa tasarısının hazırlanmasında cezaevlerindeki ölüm orucu dayatmalarının rolü var mıdır? Mahkeme, önüne gelen sanığın Türkçeyi bildiğini bilecek ama şahıs, Türkçe konuşmak istemeyip "Ben kendimi başka bir dille savunmak istiyorum." diyecektir. Bu durumda sanığı mı, mahkemeyi mi yargılamış oluyoruz?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.