| Konu: | 10/10/2012 TARİH VE 6285 SAYI İLE UYUŞTURUCU BAŞTA OLMAK ÜZERE MADDE BAĞIMLILIĞI VE KAÇAKÇILIĞI SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 9 KASIM 2012 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 09.11.2012 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Uyuşturucu başta olmak üzere madde bağımlılığı ve kaçakçılığının sorunlarının araştırılmasıyla ilgili olarak vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde uyuşturucu madde bağımlılığı her geçen gün daha fazla artmaktadır. Uyuşturucu kullanma yaşı neredeyse on bir yaşlara, yani ilköğretim öğrencilerine kadar yaygınlaşmış durumdadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de önümüzdeki yıllarda en önemli sorunların başında madde kullanımı ve bağımlılığı olacaktır. 21'inci yüzyılda yeni dünya düzeninin oluşması ve toplumda sosyal yaşamdan beklentilerin değişmesi, aile yapısındaki bozulmalar bu durumu ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunu sadece ülkelerin kendi sorunuymuş gibi değerlendirmek de doğru değildir. Bütün dünyadaki toplumların ortak sorunu olmuş, acil müdahale durumuna da geçilmeye başlanmıştır. Konu bir insanlık problemi hâline gelmiştir. Ülkemizde bu sorun gün geçtikçe büyümekte, yaşlı, genç, fakir, zengin, erkek, kadın, toplumunun bütün fertlerini ilgilendirmektedir. Yani madde bağımlılığı yoğun bir şekilde artarak devam etmektedir.
Tabii, bununla ilgili, özellikle bunu bir, yani madde bağımlılığını bir hastalık olarak değerlendirmek mecburiyetinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum çünkü bağımlık bir hastalıktır. Dolayısıyla bunun birinci derecede sorumlusu Sağlık Bakanlığı olmalıdır. Yani Sağlık Bakanlığının böyle önemli bir konunun çok ciddi manada değerlendirmesini yapması ve bunu önemseyerek toplumun dertlerinin çözümlenmesi konusunda, bu sorunun çözümlenmesi konusunda ciddi adımlar atmalıdır. Ama enteresandır, Sağlık Bakanlığı maalesef bunu sadece "AMATEM merkezleri" dediğimiz, alkol ve madde bağımlılığıyla ilgili, kurmuş olduğu, çeşitli illerdeki merkezlere bırakmış, oradaki merkezlerde de bir kaç tane doktora, hekime veya oradaki çalışan arkadaşlara bu işi havale etmiştir, enteresandır.
Tabii, ikinci sorumlu olan, özellikle aileler, Aile Bakanlığı sorumludur. Bu işten en fazla sıkıntı çeken? Çocuklarımız çekmektedir, ailelerimiz çekmektedir, buna bulaşmış olan özellikle ailelerin ne duruma gelmiş olduğunu bilhassa bu maddeden bağımlı olan insanlar çok iyi görmektedir. Yani Aile Bakanlığı da bu işi çok önemsemelidir. Ama enteresandır, Aile Bakanlığı da maalesef üç beş tane, yazılı basına verilen demeçlerle veya kitapçıklarla veyahut da üç beş tane broşürle, bununla mücadele ettiğini sanmaktadır. Değerli arkadaşlar, bu da yeterli değildir.
Üçüncü önemli, sorumlusu olması gereken, Millî Eğitim Bakanlığıdır. Bakınız, Millî Eğitim Bakanlığı, maalesef bu konuda, çok ciddi manada, başarılı bir sınav vermiş değildir. Yani Millî Eğitim Bakanlığı, kendisi, okulların hepsinde "Madde kullanımı dediğimiz, sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı acaba ne durumdadır? Çocuklarımız hangi oranda bunları kullanıyorlar?" şeklinde bir değerlendirme içerisinde maalesef olmamıştır.
Bakınız, özellikle Avrupa'da uygulanan, ülkemizde de uygulanması istenilen ESPAD Projesi diye bir proje vardır, Avrupa Gençlerde Madde Kullanımı Değerlendirme Projesi. Bu proje, 2003 yılından itibaren maalesef Millî Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanmaya konulmamıştır. Bunu, müteaddit defalar biz gündeme getiriyoruz. "Gelin, çocuklarımızın durumunu görelim. Acaba ülkemizdeki madde kullanımı yani sigara, alkol, uyuşturucu durumu nedir? Bununla ilgili neler yapabiliriz? Avrupa Birliği kriterleri içerisinde, Avrupa Birliği ülkelerinin hepsinde o araştırmalar yapılırken bizim ülkemizde neden yapılmıyor?" şeklinde bunu sorduğumuz zaman maalesef Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri bize doyurucu bir şekilde bilgi vermiyorlar. Yani bu noktada da, değerli arkadaşlarım, biz ısrarcı bir şekilde bunu yapmak mecburiyetindeyiz. Yani uyuşturucuyla mücadele sadece belirli insanların değil veya belli bir toplumun değil, Millî Eğitim Bakanlığının esas görevleri içerisinde olmalıdır. Ama Millî Eğitim Bakanlığı bunu maalesef önemsememiş ve beraberinde de hâlâ, şu ana kadar, benim geçen dönem de dâhil olmak üzere üç dönem çeşitli müteaddit defalar sormuş olduğum sorularımıza veya gündem dışı konuşmalarımıza rağmen bununla ilgili en küçük bir ilerleme olmamış olduğunu üzülerek görüyorum. Yani Millî Eğitim Bakanlığı çocuklarımızı önemsemiyor. Yani okulların önlerinde şu anda her tarafta uyuşturucu satışları vardır. Şu anda büyük şehirler başta olmak üzere büyük şehirlerin hepsinde yoğun bir şekilde madde kullanımıyla ilgili çok ciddi sorunlar vardır, ailelerin yürekleri yanmaktadır. Ama Millî Eğitim Bakanlığının yani Bakanlık bürokratlarının maalesef yürekleri yanmamaktadır, onlar da gerekli adımı atmamaktadırlar.
Tabii, dördüncü sorumlular İçişleri Bakanlığıdır. İçişleri Bakanlığı TUBİM vasıtasıyla bunu yürütmeye çalışıyor. TUBİM'de çalışan arkadaşların hepsini candan tebrik ediyorum. Hakikaten, şu anda neredeyse dört bakanlığın görevini tek başına yapan emniyette küçük bir birim vardır, o birimde çalışan arkadaşlar ellerinden gelen bütün gayreti göstererek burada uyuşturucuyla mücadele etmenin yoğun bir şekilde mücadelesini veriyorlar, onları candan tebrik ediyoruz ama yeterli değildir. Yani, dört bakanlığın ortak bir şekilde buna bir çözüm bulması, çare bulması gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 200 milyona yakın insan uyuşturucu kullanmaktadır. Bunlardan 150 milyon kişinin kullanımı, esrar başta alınırken, amfetamin ve uyuşturucular, kokain, eroin gibi maddelerin yoğun bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.
Uyuşturucu kullanımı istatistiklerinin doğruya yakın tespit edildiği ABD'de uyuşturucudan her yıl yaklaşık olarak 20 bin kişinin öldüğü görülmektedir. Bu durumun benzerlerini Avrupa Birliği ülkelerinde de görüyoruz. Toplumun yapısını zedeleyen, insanların amaçlarını ve umutlarını yok eden bu maddeleri en çok gençler kullanıyor. Bunu incelediğimizde yoğunluğun on beş-yirmi beş yaş arasında olduğunu görüyoruz. Ancak ülkemizde özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgemizde bu yaşın yani uyuşturucuya başlama yaşının altmış yaşlarında olduğunu da görüyoruz; enteresandır. Avrupa Birliği ülkelerinde bile otuz beş yaşın üzerinde insanlar başlamamışken bizim ülkemizde altmış yaşı geçmiş olan insanlar da uyuşturucuya bağımlı hâle gelebiliyorlar.
Ancak, şurası da gerçektir ki, hiçbir aile, çocuğunu esrar içerken, damarına eroin enjekte ederken ya da extacy hapı, tableti içerken hayal edemez. Ancak, araştırmalar göstermiştir ki gençlerin uyuşturucu kullanmaya başlamalarıyla bu durumdan ailelerinin haberdar olması arasında epey bir mesafe vardır.
Türk Psikoloji Derneği tarafından ülkemizde yapılan madde kullanımı ve profili araştırmasında on beş-yirmi dört yaş grubunda 7.681 denekte, kişide yapılan incelemede; yüzde 27,4 düzenli sigara kullanıyor -ilk defa 14 yaşında yazılmış- yüzde 9,2'si alkol kullanıyor, yüzde 2,9'u arkadaşlarından en az birinin madde kullandığını ifade ediyor. Ayrıca Ankara'da yedi farklı lisede yapılan araştırmada da lise öğrencileri yüzde 12,2 sigara, yüzde 23,5 alkol, yüzde 2,3 hayatta en az bir kere madde kullandığını ifade ediyorlar. Ancak, son yapılan çalışmalar, ülkemizdeki sigara kullanımının çok yaygın olduğunu göstermektedir. Bilhassa kadın nüfusta erkeklere oranla ciddi bir yükseliş vardır. Ayrıca, toplumda alkol, uyuşturucu ve uyarıcı kullanımı da maalesef giderek artıyor. Bilhassa evlerde legal olarak kullanılan maddelerde de ciddi artışlar vardır, bunların başında tiner geliyor. Tiner kullanan çocuklar belki de sokaklardan daha fazla evlerimizde kullanıyorlar.
Uyuşturucu olarak adlandırılan bütün maddeler, beyin ve merkezî sinir sisteminden başlamak üzere vücudun bütün organlarını tahrip ederek onları zehirliyor, akıl ve iradeyi etkisine alarak işlemez hâle getiriyor, kişiyi dengesiz yapıyor, normal yaşamdan uzaklaştırıyor. Maddi boyutunun ağırlığı yanında beyin ve akıl sağlığının da en büyük düşmanı olduğu, sağlığın en büyük düşmanı olduğunu da unutmamamız gerekmektedir.
Çok zeki, çalışkan, başarılı bir çocuğu, hayattan zevk almayan ruhi sıkıntılar ve kaoslar içerisinde görebiliyorsunuz yani akıl ve zihnin iflas etmiş olduğu bir tabloyla çocuklarımız karşı karşıya kalabiliyor. Hatta, enteresandır, ülkemizde yapılan bir araştırmada, madde ve uyuşturucu bağımlılarının yaklaşık olarak 2/3'ünün suç işlediği tespit edilmiştir. Bakınız, çok ciddi bir istatistiktir, 24/2/2008 tarihinde yapılan; ceza infaz kurumlarındaki 94.277 hükümlünün, tutuklunun, yaklaşık olarak bunların 13.280 tanesi uyuşturucu suçlarından dolayı hapistedir. Yani uyuşturucu suçlarının oranı şöyle bir bakmış olduğumuz zaman -ben şu anda daha fazla arttığı kanaatindeyim- neredeyse toplumun yüzde 15'i civarında olduğunu ve süratli bir şekilde ivme kazanarak devam etmekte olduğunu görüyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii, bu konuyla ilgili söylenecek çok söz var. Bakınız, mesela, uyuşturucudan dolayı şu anda ülkemizde çok büyük para da kazanılıyor. PKK terör örgütü militanları, yaklaşık olarak bundan 10 milyar doların üzerinde para kazanıyorlar. Yaklaşık olarak diyorum çünkü o hat üzerinden geçen yani ülkemizin bir hattından bu "organik uyuşturucular" dediğimiz eroindir veya diğer uyuşturucu maddeler, onların geçtiği bölgeler, yine sentetik uyuşturucuların geçmiş olduğu bölgelerde yaklaşık olarak PKK terör örgütü 10 milyar doların üzerinde bir parayı da gelir kaynağı olarak elde ediyor. Yani burada da suçla mücadele etmek, bu suçlularla mücadele etmek, özellikle madde bağımlılığıyla mücadele edilirken esasında terörle de mücadele etmek durumuyla karşı karşıya kalacaksınız. Dolayısıyla mutlaka bu konuda da iş birliği yani diğer ülkelerin hepsiyle iş birliği yapılmalı ve terör örgütlerinin elindeki bu maddi kaynakların, para kaynaklarının da kurutulması gerekmektedir.
Tabii bu yönlü olarak, bakınız, Meclisimiz bir araştırma komisyonu geçmiş tarihlerde kurmuşlardır. Meclis araştırma komisyonumuzda çok değerli arkadaşlarımız çalışmışlardır. Çok Değerli Hocam Sayın Necdet Ünüvar Hocam'a teşekkür ediyoruz. Kendisi zaten şu anda o araştırma komisyonunun tek yetkilisi olarak, tek başına, ben biliyorum, şu anda o komisyonun eski başkanı olarak çalışmalarına devam ediyor. Kendisine teşekkür ediyorum, sağ olsun. Hakikaten onun da gayreti olmasına rağmen?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Uygulamamızda yok Sayın Doğru.
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.