| Konu: | BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 09.11.2012 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum.
Demin, konuşmamın sonunda "Sizin yaptıklarınıza güvenmiyoruz." diye bitirmiştim. Hangi sebeple güvenmediğimizi anlatmak istiyorum.
Şimdi, hem Millet Meclisinden hem milletten gizleyerek yaptığınız birtakım olaylar var. Bunlar, sizi inandırıcı olmaktan çıkarıyor. Bu yasayı da hâliyle bu çerçeve içerisinde değerlendirmek mecburiyetinde kalıyoruz. Mesela, Oslo görüşmeleri veya Abdullah Öcalan'la görüşmeleri yapmadığınızı ve? Hatta Başbakan "şerefsizlikle" suçlamıştı fakat daha sonra kendisi Oslo görüşmelerinin bizzat kararını ve emrini kendi verdiğini ifade etti ve hatta "Gerekirse yeniden görüşme yapabiliriz." dedi. O zamana kadar niçin saklamıştınız?
Kürecik meselesi: Kürecik'e radar istasyonu kuruldu. Peki, bunu neden "NATO adı altında" diye gizlediniz ve ardından, altı ay sonra ancak NATO'ya devri söz konusu oldu. Kürecik'te hangi sebeple yapmıştınız ve 150 Amerikan askerinin oraya gittiği neden saklanmıştı? Amerikalılar açıklamasaydı siz bunları söylemeyecektiniz. Hâlbuki ülkeye giren yabancı askerlerle ilgili, Anayasa'nın 72'nci maddesine göre, Büyük Millet Meclisinden izin alınması gerekirdi ama bu izin de alınmadı. Buna benzer, mesela Hatay üzerinde veya Kıbrıs üzerinde uçan İsrail uçaklarıyla ilgili neden millete bilgi vermediniz ve bununla ilgili sorularımızı yanıtsız bırakıyorsunuz?
Yani buna benzer o kadar değişik şekilde gizlediğiniz konular var ki bugün ortaya çıkardığınız bu yasaya biz nasıl inanacağız? Orada diyorsunuz ki: "İdari ve mali özerklik veriyoruz, bütün ili kapsayacak şekilde bir belediye başkanına." Peki, vali ne iş yapacak? İki gün sonra yasa çıkarıp valiyi "seçilmiş" bir kişi olarak mı nitelendireceksiniz? Veya onu da bir yana bırakıyorum? Bunun dışında, önceki taslağınızda "eğitim kurumları açmak" gibi bir ifade kullanmıştınız, şimdi kaldırdınız. Bir yasayla eğitim kurumları açma konusunu, yeniden, geri getirmeyeceğinizi nereden bileceğiz? Nasıl inanacağız buna? Yaptığınız bütün şeyler bu çerçeve içerisinde.
Bakın, Sayın İçişleri Bakanımız da burada, Millî Mücadele sırasında Yunan komutanının gelip karargâh olarak belirlediği Zeytinbağı kasabasını, şehrini, ilçesini neden Trilye yaptınız yeniden ve Sayın Bakan neden bunu imzaladı?
Ayrıca, elli bir tane kilise açtınız. Hani, bu, sadece tarihî nitelikte bir onarımın ötesine geçti. Hatta Alaçatı'da caminin yanını, bir tarafını da kilise yaptınız. Onu da bir yana bıraktım, Batı Trakya'daki müftünün atanmasını bile sağlayamazken, siz, tuttunuz, Bursa'ya, Kütahya'ya, Isparta'ya metropolit atadınız ve bunlara ayin yaptırdınız orada Hristiyan nüfus olmamasına rağmen, taşımayla. Bana söyler misiniz; Selanik'i işte, dün itibarıyla kaybedişimizin 100'üncü yılıydı, elimizden çıktığının 100'üncü yılıydı 100'üncü yılında Atina'da, Selanik'te niye bir cami açtırıp da buna karşılık bir cuma namazının kılınmasına bile müsaade ettiremiyorsunuz?
Şimdi, niye, gizli olarak yapıyorsunuz bu kiliseleri? Metropoliti atarken bunları gizli olarak yapıyorsunuz. Niye açıktan söyleyemiyorsunuz bunları? Çünkü böyle yaptığınız zaman, demek ki kendi psikolojinizde, kendi içinizde de birtakım konularda sıkıntılar duyuyorsunuz. Bunu, bu şekilde yapmanız, açık açık yapmamanız, sizin, aslında, demokratik olmadığınızı gösteriyor. Sizin, aslında, böyle hareketiniz, "saman altından su yürütme" şeklinde nitelendirilebilecek bir konuyu gündeme getiriyor. O zaman, siz, büyükşehir belediyesiyle ilgili yapmış olduğunuz bu yasada hem korucuları hem orada yaşayan askerleri -oradan çıkmış, o köylerden çıkmış askerleri- mahalle hâline getirmekle, büyükşehire bağlıyorsunuz ve onların baskısı altında bırakacaksınız. Hangi köy korucusu kalacak o zaman bu büyükşehirlerin güdümünde veya onların altında kalan bir şekilde nasıl görev yapacaklar?
Diğer taraftan, yine, buna bağlı olarak, büyükşehirlerde öyle bir şey yapıyorsunuz ki kültür denilen bir anlayışı da ortadan kaldırıyorsunuz. Eskiden bir köy kültürü vardı. Bütün literatürümüzden artık köylülerle, köyle ilgili bütün kayıtlar çıkacak, "köylüm" kelimesi kalkacak artık ortadan. Bununla bağlantılı pek çok kültür değerlerimiz ortadan kalkacak. Mahalle hâline getirdiğinizde, kozmopolit olarak herkes gidip oturacak. Hâlbuki bir köyde, o köyün kendi akrabaları ve çerçevesi ancak oraya getirip, yerleştirilebilir. Gidin bakalım, bir köyden arazi alabilir misiniz? Alamazsınız çünkü vermezler. Ama şimdi mahalle hâline getirdiğinizde garip bir topluluk yaratacaksınız.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.