| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 11.11.2012 |
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 17 askerimizin şehit olması dolayısıyla Türk milletine başsağlığı diliyorum.
17 ocağa yine ateş düştü, 17 ocak yine söndü. Son dönemlerde bu şekildeki kazaların, son dönemlerde benzer hadiselerin artması, asker sevkiyatlarında kayıp vermemiz, operasyona giden askerlerimizin bu şekilde kazaya kurban gitmesi, şehit olması, ister istemez insanın aklına birtakım soru işaretlerini de getirmiyor değil. 17 asker, kolay değil. Her ne kadar Türkiye'de artık 3, 5, 6, 8 askerimiz şehit olduğunda gündem olmuyor. Artık onarlı sayılar ancak Türkiye'nin gündemine oturabiliyor, onarlı sayılarla askerlerimiz şehit olduğunda ancak gündeme oturabiliyor bu. Yine onarlı sayılarla askerlerimiz şehit oldu, 17 askerimiz şehit oldu. Hiç olmazsa bu defa bunun Meclis tarafından da Genelkurmay tarafından da araştırılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekillerim; bir işsiz genç Tunus'ta kendisini yakıyor, üniversite mezunu işsiz bir genç kendisini yakıyor ve bu hadise bugün binlerce insanın ölümüne sebep olan milyonlarca insanın ayaklanmasına sebep olan büyük bir coğrafyanın yeniden şekillenmesine vesile oluyor. Adına kiminin "Arap Baharı" dediği, ancak görünürde daha çok kışa dönüşen, Orta Doğu ve Kuzey Afrika için kışa dönüşen bu sürecin etkilerinin araştırılması lazım.
Arap Baharı dediğimiz hadise nedir, ne değildir? Arap Baharı dediğimiz hadise sadece gözüktüğü gibi midir? Arap Baharı dediğimiz hadisede Türkiye'nin hesabına ne kalmıştır görmek lazım. Arap Baharı öncesinde Türkiye'nin bölgeyle ticari ilişkileri son derece yüksek seviyedeyken, bugün Türkiye'nin bölgeye olan ithalatı ve ihracatı neredeyse durma noktasına gelmiştir. Öyle anlaşılıyor ki, bir Arap Baharı süreci başlatılmış, ancak bu süreci başlatanlar bir kenarda oturmuş bekliyor, bir kenarda oturmuş bu pazarların bir gün açılacağını, Mc Donalds'ların, bilgisayar firmalarının, şunların bunların oralara iyice sirayet edeceği günleri bekliyor; ancak bugün bu işin taşeronluğunu acaba kim yapsa diye düşünüyor.
Tabii, büyük güçlerin bu kadar düşünmesine gerek kalmadı. Neden gerek kalmadı? Çünkü bu işe çok hevesli bir Sayın Dışişleri Bakanı ve onunla beraber kendisini Büyük Orta Doğu Projesi'nin Eş Başkanı zaten çoktan ilan etmiş bir Başbakanla karşı karşıyayız. Dolayısıyla da böyle bir taşeronu artık ne Amerika'nın ne başka güçlerin aramasına gerek yok, zaten bu taşeronlar kendilerini çok önceden ilan etmiş durumdaydılar.
Değerli milletvekilleri, Büyük Orta Doğu Projesi dün ortaya çıkmış değil, konuşmamın başında ifade ettiğim Buazizi isminde işsiz bir Tunuslu gencin kendisini yakmasıyla da ortaya çıkmış değil. 2003 tarihinde dönemin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice aynen şu ifadeleri kullanmıştı: "Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar 22 tane ülkenin sınırı ve rejimi değişecek." demişti. Rice elbette müneccim değil, Rice'ın elinde bir sihirli küre de yok. Ancak bu hazırlıkların olduğunu, Büyük Orta Doğu Projesi'nin işler hâle getirilmesi için Amerika'daki düşünce kuruluşlarının hatta Rice'den çok daha önce çalışmaya koyulduklarını biz zaten biliyorduk. Naçizane, bir düşünce kuruluşunda çalışan bir arkadaşınız olarak bu çalışmalardan biz haberdardık ancak haberdar olmayan zannediyorum Sayın Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu'ydu. Zira haberdar olmadığı için âdeta bu meselenin üzerine atlamıştır. Sayın Dışişleri Bakanımız atlar da, Dışişleri personeli geride kalır mı, kalmaz. Libya'da ertesi gün kıyamet kopacakken bir gün öncesinde Libya Büyükelçiliğimizin İnternet sitesine: "Değerli vatandaşlar, herhangi bir sıkıntı gözükmemektedir, herhangi bir uygunsuz durum yoktur, bütün iş adamlarımız işine gücüne bakabilir." şeklinde açıklama yapmıştır. Bu kadar kör bir zihniyet, bu kadar kör bir zihniyet ancak Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde rastlanılan bir zihniyettir.
Tabii, Dışişleri memuru bunu yazar da Başbakanı bundan geri kalır mı, kalmaz. Ne demişti Sayın Başbakan? "Bizim Libya'da ne işimiz var." demişti. Kaç gün sonra biz apar topar Libya'nın deniz güvenliğini sağlar hâle geldik? Sadece üç gün sonra. Ben bu arada Dışişleri Bakanlığımıza yazılı soru önergesi verdim dedim ki: "Siz, madem böyle Orta Doğu Projesi'nde büyük işler yapıyorsunuz, hiç olmazsa bir bakalım kaç tane Orta Doğu ülkesinde Arapça bilen büyükelçimiz var?" Tahmin edin kaç tane var değerli milletvekilleri. Yok, sıfır tane. On senedir iktidardasınız, on sene boyunca en az 100 tane Arapça bilen büyükelçi yetiştirebilirdiniz ama sizin öyle bir kaygınız olmadığı için, siz taşeronluğa ancak hevesli olduğunuz için bugün, Büyük Orta Doğu Projesi'nde bir numaralı taşeron olduğunuz hâlde 1 tane dahi o coğrafyada Arapça bilen büyükelçimiz yok. Yüz senedir neredeyse Ermeni sorunuyla uğraşıyoruz -2'nci sorum da oydu- 1 tane sadece Ermenice bilen büyükelçimiz varmış. Ee, bu zihniyetle Ermeni sorunuyla uğraşamazsınız. Zaten uğraşamadığınız için de Ermeni açılımını hemen açıverdiniz. Siz açtınız ama Sarkisyan peşinden ne dedi? Gençlere dedi ki: "Biz Karabağ'ı işgal ettik. Size de Ağrı Dağı'nı hedef gösteriyorum." Sizin zaten bütün açılımlarınız böyle değil mi? Açılım yapıp Habur'dan davulla zurnayla teröristleri içeri aldığınız günden itibaren zaten başladı Mehmetçiklerimiz şehit olmaya. Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarı döneminde bir senede sadece ve sadece 8 şehit verilmişken bugün maalesef bir günde 10, 15, 20 şehit verir duruma gelmiş durumdayız.
Değerli milletvekilleri, Büyük Orta Doğu Projesi'nin bu arada taşeronu Türkiye ama en çok kaybedeni de Türkiye'dir. Büyük Orta Doğu Projesi'nin bütün maliyeti Türkiye'nin üzerine yüklenmiştir. Hiç uzağa gitmeyin, Suriye meselesinin bütün eziyetini Türk halkı çekmektedir. Suriye meselesinde milyonlarca dolar kaybımızı Türk vatandaşlarına yüklenen doğal gaz zamlarıyla, Türk vatandaşlarına yüklenen petrol zamlarıyla ve diğer bilumum zamlarla vatandaşlarımız ödemektedir. Sizin Orta Doğu'daki heveslerinizin, sizin Orta Doğu'daki maceralarınızın, sizin yanlış, sizin burnunun ucunu görmeyen politikalarınızın maalesef neticesi Türk vatandaşlarımıza, milletimize yol, su, elektrik olarak değil zam, zam, zam olarak geri gelmektedir.
Geçenlerde bir milletvekiliniz burada çıkmış kürsüde "Dandini, dandini dastana, danalar girdi bostana." diyordu. Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi bostan değil. Kendisini bostanda görenler varsa, onlara diyecek bir sözüm yok. Onlar kendisini bostana girmiş -kendi ifadeleri- gibi görebilirler. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Ve son olarak şunu da ifade etmek istiyorum: Burada bir arkadaşımız size yemininizi hatırlattı diye, milletvekili olmanıza bakmayarak her türlü hakarette bulundunuz?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ayıp be!
SİNAN OĞAN (Devamla) - ?ve bu hakaretleri de parmaklarınızla onayladınız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ayıp be!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Yazıklar olsun size! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sana yazıklar olsun!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Yazıklar olsun sizin vicdanınıza!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Oğan. Sayın Oğan, lütfen?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Utanmaz!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Burada "hayvan" kelimesini kullanıp o kelimeyi parmaklarıyla affedenlere yazıklar olsun! "Şerefsiz" kelimesini kullanıp parmaklarıyla affedenlere yazıklar olsun! Burayı Türkiye Büyük Millet Meclisi değil bostan zannedenlere yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Utanmaz herif! Otur yerine!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir ve biz de burada Milliyetçi Hareket Partisi olarak dimdik ayaktayız. Sizin bölünme yasalarınıza karşı da dimdik ayaktayız.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Utanmıyor bu ya! Yalan söyleme!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Siz istediğiniz kadar "hayvan" kelimesini aklayabilirsiniz, siz istediğiniz kadar "şerefsiz" kelimesini aklayabilirsiniz ama milletin vicdanında?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Dürüst ol, dürüst!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Devamla) - ?mahcup olmaya elbette her zaman mahkûm olacaksınız. (MHP sıralarından alkışlar)