| Konu: | BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 11.11.2012 |
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son söz milletvekilinin kuralı gereğince söz aldım ama son sözü gerçekten biz mi söyledik, Meclis mi söyledi, yoksa uzaktan kumandayla Meclisin iradesine ipotek koyan Sayın Başbakan mı söyledi? Bunu kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, şu ana kadar söylenmesi gereken her şeyi söyledik. Millî üniter yapının ortadan kaldırılacağına dikkati çektik, vicdanlarınıza seslendik ama ne yaptıysak anlatamadık. Bizim hassasiyetimiz, ecdadımızdan aldığımız mirası bizden sonraki nesillere bir ve bütün olarak aktarabilmek hususundadır. Ya bu mirası layıkıyla gelecek nesillere aktaracağız ya da birilerinin fantezileri uğruna bir utancın içinde kahrolacağız.
Değerli arkadaşlar, yanlışta bu kadar ısrar ne aklidir ne de haklıdır. Sayın Başbakanın sınır tanımaz hırsının bir sonucu olan bu yasa "Ben iktidarımı sürdüreyim de isterse Türkiye bölünsün." anlayışının bir tezahürüdür.
Değerli milletvekilleri, bu yasayla bölücü terör örgütüne verilen sözler yerine getirilmektir, esasen terörle mücadele konusunda bir kararlığı olmayan AKP'nin gizli ve kirli pazarlıkları alenileştirilmektedir. Bu yasayla bölgesel yönetimler oluşturulmakta ve bu bölgelerin yönetimi büyük ölçüde büyükşehir belediye başkanlarına bırakılmaktadır. Hâlihazırda PKK'nın siyasi uzantılarının kontrolünde olan Diyarbakır'a PKK'nın kontrol ve denetiminde yeni büyükşehirler eklenecektir. Bugün bile doğu ve güneydoğuda bazı şehirlerde vali ve kaymakamlar akşam belli bir saatten sonra lojmanlarından çıkamamakta, tayin olan kamu görevlileriyle, tezkere alan askerler, toplu sevke tabi tutulmaktadır. Nitekim, geçtiğimiz günlerde alınan bir kararla Mehmetçik'in hava yoluyla nakledilmesi, kara yolu güzergâhının güvenliğini sağlayamadığımızın ilanından başka bir şey değildir. Bugün bile Sayın Başbakanın binlerce korumayla gittiği Diyarbakır'da PKK'nın baskısıyla kepenkler kapattırılıyor ve çöpler toplattırılmıyorsa, bütün il genelinde yetkileri artırılmış ve güçlendirilmiş PKK'lı belediyelerin neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyorum.
Sayın milletvekilleri, AKP'nin terörle kararlı bir mücadelesinin söz konusu olmadığı, terörle mücadele yerine her gün kiminle müzakere edilmesi konusunda her kafadan ayrı bir sesin çıktığı bir ortamda bu yasayı Meclisten geçirmek, bölgede yaşayan ve PKK yandaşı olmayan insanlarımız üzerinde her türlü baskı ve tehdidin önünü açacaktır. PKK'lı ve yetkileri artırılmış belediyeler, kendilerinden olmayan ve kendilerine oy vermeyen vatandaşlarımızı canlarından bezdirecek, bizar edecek ve evini barkını, malını mülkünü yok pahasına sattırarak göçe zorlayacaktır. Korucuların köylerine hizmet götürmeyecek, kapanan yollarını açmayacak, terörist baskınlar için her türlü zemini oluşturacaktır. Bütün bunların vebali de sizin olacaktır.
Değerli milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tasarının Komisyona geldiği günden beri meşru zeminde her türlü engelleme hakkımızı kullandık, ancak parmak demokrasisine gücümüz yetmedi. Bugünden sonra da bu ihanet yasası hakkında milletimizi aydınlatarak, yapılacak ilk seçimlerde bu ihanetin bedelini ödetmesini talep edeceğiz. Milletimiz, bu bölünme yasasını asla kabul etmeyecek ve karşılıksız bırakmayacaktır.
Ben de tasarının hayırlı olmasını dilemeyi çok isterdim ama hayırlı olmayacağını biliyorum. Umut ederim ki ben yanılmış olurum. Siz, bizi her söylediğimizde paranoyayla suçladınız ama daha şu süreçte bile söylediklerimizde ne kadar haklı çıktığımızı, yaptığınız değişiklikler göstermektedir. Geçmişte de Sayın Başbakanın inkâr ettiği ama sonradan kabul etmek zorunda kaldığı pek çok şeyi hatırladığımızda, inşallah yine siz haklı çıkarsınız. Ya biz haklı çıkarsak? Orasını düşünmek bile istemiyorum.
Bu duygularla yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.