| Konu: | ADANA MİLLETVEKİLİ SEYFETTİN YILMAZ VE 21 MİLLETVEKİLİNİN; UYGULAMALARINDA SİYASİ NÜFUZUNU KULLANARAK GAZİ YERLEŞKESİNİ, ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARAZİSİNİ VE İSTANBUL ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ HAFRİYAT ALANLARINI DEVREDEREK KAMUYU ZARARA UĞRATTIĞI VE GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞI İDDİASIYLA ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 14.11.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYİD ASLAN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanlığının uygulamalarında siyasi konumunu kullanarak Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesi, Orman Genel Müdürlüğü arazisinin peşkeş çekilmesi ve İstanbul Orman Bölge Müdürlüğündeki hafriyat alanlarının Büyükşehir Belediyesine devredilmesiyle kamuyu zarara uğratan ve görevini kötüye kullanan Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu hakkındaki gensoru görüşmelerinde grubum adına söz aldım. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık yetmiş dakikadan beridir, biraz önce içeriğini ifade ettiğim gensoru üzerinde arkadaşlarımı dinlemeye çalıştım. Öyle ki, gensoru önergesi sahipleri adına konuşan değerli milletvekili arkadaşımızın on dakikalık konuşması içerisinde gensoru önergesinin içeriğiyle ilgili bir cümle dahi geçmedi. "Acaba yanlış bir gensoru ya da yanlış bir konu üzerinde mi konuşuyor?" dedim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Allah Allah!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Sonrasında, CHP Grubu adına çıkan arkadaşımız gensoruyla ilgili, sadece biraz önce benim okuduğum ifadeleri okumanın ötesinde herhangi bir cümlesi yok. Tamamıyla, Manisa'daki bir orman alanıyla ilgili Manisa'nın sıkıntısını burada yirmi dakikalık süre boyunca ifade etmeye çalıştı. Daha sonra Barış ve Demokrasi Partisi adına çıkan milletvekili arkadaşımız, Marksist bir ideolojinin kapitalizme bakışını açıklamanın ötesinde, son birkaç dakikasında da güncel konu olan açlık grevleri dışında hiçbir konuya değinmedi gensoruyla ilgili.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Dur bakalım, siz neler söyleyeceksiniz şimdi!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - En son -yine teşekkür ediyorum- gensoru önergesindeki ilk imza sahibi olan Sayın Seyfettin Yılmaz yirmi dakikalık konuşmasının -takip ettim- iki dakikalık kısmında mevcut gensorunun içerisinde yer alan İstanbul'daki hafriyat alanlarına değindi, bundan dolayı da teşekkür ediyorum, çünkü kendimi? Acaba hangi görüşmeyi yapıyoruz; bugün, Sayın Veysel Eroğlu'yla ilgili, MHP'li arkadaşlar tarafından verilen o içerik dışında başka bir konu mu görüşüyoruz, yoksa ben yanlış mı anladım; kürsüye çıkınca yanlışlıkla başka bir konuda konuşmak zorunda kalmayayım diye dikkatle dinledim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Uyan, balığa gidelim!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Bu aslında bir şeyi gösteriyor. Her gensoru görüşmesinde, burada, gensoru müessesesinin ciddiyetini her geçen gün yitirmeye başladığını -hatta bundan yaklaşık iki ay önceki Sayın Beşir Atalay'la ilgili gensoru görüşmesinde bir yalancı çoban hikâyesi anlatmaya çalışmıştım- artık gensoru görüşmeleri ya da gensoru müessesesinin yalancı çobana dönüşmeye başladığını, bunun siyaset kurumunun ciddiyetini kaybetmesine neden olacağını, siyaset kurumunu en fazla öncelemesi gereken buradaki milletvekilleri ve siyasetçiler olarak buna dikkat etmemiz gerektiğini ifade etmeye çalışmıştım ama görüyoruz ki, biz ne söylersek söyleyelim, hangi anlamda siyaset kurumunu güçlendirme, siyaset kurumuna ciddiyet kazandırma, siyaset kurumunun itibarını artırma çabası gösterirsek gösterelim, muhalefet, kendinin de içinde bulunduğu siyaset kurumunun dibe vurması için elinden gelen gayreti ve çabayı göstermeye devam ediyor.
Bu dönem -gensoruları hep CHP verirdi- birdenbire ne olduğunu biz de anlayamadık.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Anlarsın, anlarsın!
ALİM IŞIK (Kütahya) - Anlarsınız, anlarsınız!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Büyük kurultay öncesi, kongresi öncesi MHP 7 tane gensoruyu art arda verdi.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Bundan sonra her hafta 2'şer tane geliyor!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Herhâlde dedim ki CHP yıllardan beridir gensorular veriyor, çalışıyor, çabalıyor, anlatmaya çalışıyor fakat bir türlü bu noktada sonuç alamıyor, galiba yoruldu, o zaman nöbetin devralınması lazım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ya, sen şu gensorunun içeriği hakkında ne zaman konuşacaksın! El âlemi eleştiriyorsun, konuya ne zaman gireceksin sen ya!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, CHP gensorularla ilgili nöbeti sanıyorum MHP'ye devretti, hayırlı olsun size, ben o konuda bir şey demeyeceğim.
MUHARREM İNCE (Yalova)- Sen vicdanına göre oy kullanmadığın sürece böyle olur tabii. Vicdanına göre ol kullansan böyle olmaz.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Bundan sonra her hafta 2'şer tane geliyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Şu hikâye anlatmayı ne zaman bırakacaksın sen? Bak, beş dakikadır hikâye anlatıyorsun, beş dakikadır.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben tabii yetmiş dakikadır gensoruya ilgili bir şey dinleyemediğim için?
OKTAY VURAL (İzmir) - Daha gelecek arkadaşlar.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?burada o gensorunun içeriğinde yer alan iddialarla ilgili somut herhangi bir şey duyamadığım için?
OKTAY VURAL (İzmir) - Soracağız, cevap vereceksiniz.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?neyini konuşayım Allah aşkına, ne söyleyeyim ben yani?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Yazılanlara cevap ver, yazılanlara.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Dakika tutuyoruz, dakika.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Önerge sahipleri adına konuşan arkadaşımız çıktı , Sayın Bakanımızın başka icraatları, kendince iddia ettiği başka sıkıntılarını ifade etti. Varsa getirirsiniz o konularla ilgili gensorularınız ya da elinizde birtakım bilgileriniz varsa, belgeleriniz varsa o iddialarınızı ilgili yargı mercilerine taşırsınız gereği yapılır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - O ciddi iddialara ne cevap vereceksiniz? Bak, o ciddi iddialara nasıl bakıyorsunuz?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ama bugün, eğer bugün burada siz çıkıp da İstanbul'daki hafriyat alanları, Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesi gibi konularla gensoru verip de bu konulara değinmiyorsanız gensorunuza kendiniz inanmıyorsunuz.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Bunlar yazılı zaten. Yazılı olanlara cevap ver, okumanız yazmanız vardı ya!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - İnansanız burada olursunuz. 12 tane imza var, 12 tane adam ancak burada o kadar var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENVER ERDEM (Elâzığ) - Boş konuşma, boş konuşma.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Yani gensorunuza inansanız, gerçekten haklı olduğunuzu bilseniz, grubunuzu burada tutarsınız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Savunduk sonuna kadar. Anlamadın sen galiba.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sizde kaç kişi var be! Sizde kaç kişi var?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Biz inanmadığımız için, arkadaşlarımız böylesi ciddiyetsiz bir gensoru görüşmelerini dinlemeyi gereksiz buldular. Ben de mecburen dinlemek zorunda kaldım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen iktidar olarak gensoruyu ciddiye almıyorsun. Senin demokrasiyle problemin var. Muhalefeti ciddiye almıyorsun, gensoruyu ciddiye almıyorsun, ciddiye alsan buralar dolu olurdu.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, ben, gensorunun içeriğinde yer alan 2 konuyla ilgili?
OKTAY VURAL (İzmir) - Daha var, daha var? Daha var?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Getirdiğinizde konuşuruz onları.
2 konuyla ilgili konulara değinmek istiyorum: Bir, "Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesi" diyor. Aldım gensoruyu, okudum gerekçesini.
OKTAY VURAL (İzmir) - Anlamadın herhâlde!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Hani, gerekçesinin içerisinde Gazi Yerleşkesi'yle ilgili ne yapılmış ona bakayım dedim, bir sayfadan ibaret Seyfettin Bey, yazdığınız metni okuyun?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Beş dakika ver de anlatayım sana Gazi Yerleşkesi'ni.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Bir cümle dahi, bir kelime dahi "Gazi Yerleşkesi" diye bir şey geçmiyor. Şimdi, ben, Gazi Yerleşkesi'nin neresi tarumar edildi, nasıl tarumar edildi acaba şifahi konuşmada bahsederler mi dedim, o konuda da bir beyan göremedim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Bak, bak, konuşma da şu resimlere bak!
OKTAY VURAL (İzmir) - Yazıyor, yazıyor!
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Bir beş dakika daha ver, neler anlatacağım neler.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Bunu biraz önce anlatacaktınız. Bunu şimdi değil, biraz önce anlatacaktınız varsa bir şey.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sadece hafriyat meselesi bile götürmeye yeter Bakanı ya!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, ben, tabii, Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesiyle ilgili bir şeyler söyleyeceğim ama iddianın ne olduğuyla ilgili ne şifahi beyanda ne yazılı metinde bir şey göremediğim için bu konuya değinmeyeceğim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Bak, bak, şunlara bir bak. Bak da cevap ver. Bak da ne olduğunu anla. Tarumarı gör, tarumarı! Bak da tarumarı gör, tarumarı!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bildiğin bir şeyler var mı?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Fakat acaba, Orman Genel Müdürlüğünün TOKİ'yle yaptığı Orman Genel Müdürlüğü arazisi üzerinde Başbakanlık binası yapılmasıyla ilgili olabilir mi diye düşündüm. Orman Genel Müdürlüğündeki arkadaşlara, Sayın Bakanımıza ifade ettim: Bu Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesi meselesi neyle irtibatlı dedim. "Bununla ilgili olabilir, bize de ulaşan somut bir bilgi olmadığı için..." dediler.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ya, bu arkadaş bir şey anlamamış!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, eğer "Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesi" dediğiniz husus şayet buysa, Orman Genel Müdürlüğü arazisi üzerine TOKİ tarafından yapılacak Başbakanlık binasıysa, ben şimdi burada, Sayın Bakanın hangi siyasi nüfuzu kullandığını, hangi yasaya aykırı hareket ettiğini, hangi mevzuatı çiğnediğini, hangi yolsuzluğu yaptığını şahsen merak ediyorum. Yani, kamunun?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bu hafriyatı da merak ettin mi, hafriyatı?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Geleceğim, bekle ya, sabırlı ol biraz ya!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Onu da merak ettin mi?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ya biraz sabırlı ol. Gelir oraya da vakit, canını sıkma sen!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ona gel. Bak on dakikadır konuşuyorsun, hikâye anlatıyorsun!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Sen canını sıkma, oraya da gelirim. Oraya da gelirim, merak etme.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - On dakikadır konuşuyorsun.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ben sizin gibi boş şeylerle harcamayacağım.
ENVER ERDEM (Elâzığ) - Boş konuşuyorsun!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, eğer?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Belediyenin avukatlığını yaptın mı sen kardeş!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Yapmadım.
ENVER ERDEM (Elâzığ) - Kiminkini yapıyorsun o zaman?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Kiminkini yapıyorsun şimdi?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Eğer belgelersen? Belgeler misin belediyenin avukatlığını yaptığımı?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ne olacak belgelerse?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ne diyorsun sen şimdi? Bak, on dakika oldu, bir şey anlatmıyorsun. On dakikadır bir şey anlatmıyorsun.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ne konuşuyorsun oradan? E, ne konuşuyorsun oradan? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ya, bilip bilmediğin her konuda ne konuşuyorsun? İki de bir çıkıyorsun oradan. Otur oturduğun yerde. Dinle adam gibi. Adam gibi dinle. Biz saygıyla dinledik. Seyfettin Bey'i saygıyla dinledik, diğer arkadaşımızı saygıyla dinledik, hiç sesimizi çıkarmadık. Otur dinle ya! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Saygılı konuşmuyorsun! Bak, konuşmacılara saygılı cevap vermiyorsun!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ya, konuşma! Benim nasıl konuşacağımı sen belirleyecek değilsin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ben sana mı soracağım nasıl davranacağımı?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Senden de ders alacak değilim. Git işine bak ya! Yürü! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sen devam et, bize anlat.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, eğer Orman Genel Müdürlüğü arazisinin Başbakanlığa devri ise biri çıksın, buradaki yolsuzluğu, usulsüzlüğü, yasaya aykırılığı, siyasi nüfuzu göstersin, ben göremedim.
Değerli arkadaşlar -arkadaşlara ifade etmiyorum çünkü ben ne dersem diyeyim, onlar zaten kendi bildiklerini okuyacaklar- bu "Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesi" denilen olayla ilgili -ben hukukçuyum- baktım, araştırdım, hiçbir şey bulamadım, gönlünüz rahat olsun arkadaşlar, bu bir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Bakın, buna bakabilirsiniz, resme bakın, resme bakın da alkışlayın.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - 2'ncisi: Efendim, İstanbul'daki Orman Genel Müdürlüğüne ait hafriyat alanlarıyla ilgili siyasi nüfuz kullanılmış, usulsüzlük yapılmış, yolsuzluk yapılmış.
Şimdi, 1996 yılına kadar Orman Genel Müdürlüğünün bu alanlarında hafriyat dökülmüyor; 96' da bir mevzuat değişikliği yapılıyor, 1996'dan itibaren, Orman Genel Müdürlüğüne ait bu alanlara hafriyat döküm izni geliyor ve 2009 yılına kadar da Orman Genel Müdürlüğü bu alanlara izin karşılığı, ücret karşılığı hafriyat döktürüyor. Aynı zamanda da bu hafriyat dökülen alanların tekrar ormana kazandırılması için en az bir buçuk metre -sanıyorum, ben teknik tarafını çok bilmem- boyunda fidanlar dikilmek suretiyle yeniden ormana kazandırılması gerekiyor. 1996'dan 2009'a kadar Orman Genel Müdürlüğünün İstanbul'daki hafriyat alanlarına döküm için aldığı izin parası eski parayla 36 trilyon, yeni parayla 36 milyon yani on üç yılda Orman Genel Müdürlüğü 36 milyon para kazanmış bu işten. Peki, orman alanlarının yeniden geri dönüştürülmesi için ne harcama yapmış? 21 milyon. Çıkarın 36'dan 21'i -hesap yapmayı iyi bilenler var- 15 milyon. Yani 13 yılda Orman Genel Müdürlüğü bu alanlardan 15 milyon para kazanmış.
Peki, 2009'da Orman Kanunu'nda bir değişiklik yapılmış. Şimdi, bir şeyi de ifade etmek istiyorum: Yani "Sayın Bakanın Orman Kanunu'nda yaptığı değişiklik" diye ifade ediliyor. Arkadaşlar, hepimiz milletvekiliyiz, kanunlarda değişiklikleri bakanlar yapmaz, Meclis yapar. Yani Meclisin kabul ettiği Orman Kanunu'ndaki değişiklikle bu hafriyat alanlarının Orman Genel Müdürlüğü dışında da belediyelere hafriyat döküm olarak verilebileceği hükme bağlanmış. Bunun üzerine, 2011 yılında yani yaklaşık bir buçuk - iki yıla yakın bir zamandan beridir de İstanbul'daki Orman Bölge Müdürlüğüne ait araziler İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hafriyat alanı olarak kullanılmış. Peki, Orman Genel Müdürlüğü 2011'in başında başlayan ve 2012'nin bugün sonuna geldiğimiz yaklaşık iki yıl boyunca, izin karşılığı Büyükşehir Belediyesinden ne kadar tahsilatta bulunmuş? 37 milyon, iki yılda. Peki, başka bir kâr ne var? Biraz önce ifade ettim, bu alanların geri dönüşümünü sağlamak gerekiyor. Hani Orman Genel Müdürlüğü 20 milyon harcayıp geri dönüştürmüştü ya, beş yıl boyunca da bu alanların geri dönüşümünün masrafı Büyükşehir Belediyesine ait. 20'yi de oradan kurtardık mı? Alın size 57 milyon, iki yılda Orman Genel Müdürlüğünün kazancı. Allah aşkına nerede burada yolsuzluk?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - 1 milyar dolardan bahsediyoruz, 1 milyar dolar?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Nerede burada usulsüzlük? Nerede burada usulsüzlük?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kaç para kazandınız bir de onu söyle!
OKTAY VURAL (İzmir) - Baştan sona usulsüz zaten.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Kamuyu zarara uğratmak nerede? Kamu, Orman Genel Müdürlüğü?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Hodri meydan! Gelin, 3 kişi inceleyelim. Haydi, hodri meydan!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Soruyorum arkadaşlar, rakamları verdim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Evet, gelin de bir inceleyelim yüreğiniz yetiyorsa.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Varsa farklı rakamlar, çıksınlar versinler.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Hayır, gelin hep beraber inceleyelim beraber, gelin.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Zaten rakamları söyleyemedi arkadaşlar çünkü rakamları söyleseler açık ortaya çıkacak.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Hayır, gelin beraber inceleyelim Allah rızası için.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - İki yılda 57 milyon Orman Genel Müdürlüğü kazanmışken daha önceki mevzuatta on üç yılda 20 milyon kazanmış. İşte nasıl 20 milyonu 57 milyona çıkartırsınız diye kamuyu zarara uğratmaktan Sayın Bakana da böyle bir gensoru vermişler. Şimdi, tabii Sayın Bakanın gensoru içeriğinde olmayan diğer konularıyla ilgili ben cevap verecek değilim, bilmediğim konularla ilgili; ona kendisi eğer cevap vermek isterse mutlaka verir ama gerek Gazi Yerleşkesi'nin tarumar edilmesi gerekse İstanbul'daki hafriyat alanlarının usulsüz ve yasalara aykırı bir şekilde Büyükşehir Belediyesine devredilmesiyle ilgili ne yasalara aykırı bir durum vardır ne vicdana aykırı bir durum vardır ne ahlaka aykırı bir durum vardır. Bu noktada, Sayın Bakanımın görevi kötüye kullandığını ve kamuyu zarara uğrattığını iddia edecek hiçbir belgeyi, bilgiyi, delili şu ana kadar ortaya koymadıkları için vicdanınız rahat, gönlünüz rahat olarak Sayın Bakanımın gensoru görüşmeleriyle ilgili "hayır" diyebilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, on güne yakın bir zamandan beridir yasama görüşmesi yapıyoruz. Ben 3'üncü dönem milletvekiliyim. On bir yıla yakın bir zamandır da burada memleketimiz için, milletimiz için doğruları yapma, güzellikleri ortaya koyma noktasında katkı vermeye çalışıyoruz. Ama şu son on gün boyunca Mecliste yaşananları gördükçe acaba biz bir yerde yanlış mı yapıyoruz, bizim göremediğimiz bir şeyler var da muhalefet bunu görüyor, biz bunu anlamakta zorlanıyor muyuz diye de zaman zaman kendimi muhasebe etmeye çalıştığım, gece yattığımda bunu sormaya çalıştığım oluyor.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bravo!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Fakat ne hikmetse bunu yani yanlışı nerede yaptığımızı, onların gördüğü ya da bizim göremediğimiz yanlışı gerçekten ben göremiyorum. On günden beridir şu grubu? İhanetle suçlandık, vatanı bölmekle suçlandık?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Herkesin bir kusuru var tabii!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ...bu ülkede halkların kardeşliğini bozmakla suçlandık yani o kadar çok iftira, o kadar çok ihanet suçlaması?
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Gensoruyla ilgili bunlar, değil mi?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?o kadar çok vatan bölünme paranoyasıyla bu gruba saldırılar oldu ki?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ne güzel, gensoruyla ilgili konuşuyor arkadaşımız.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ya, gensoruyla ilgili konuşacak bir şey kalmadı!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?ya, dedim ki: Ben Tokat'ta doğmuş, vatanını seven, milletini seven, 6 çocuklu fakir bir ailenin çocuğu olarak buraya gelip de acaba bu vatanı satmak için mi uğraşıyorum? Acaba ben bu konuda, kırk sekiz yaşına girmiş bir adam olarak kırk sekiz yıllık vatan mücadelesini, bayrak mücadelesini, birlik mücadelesini, kardeşlik mücadelesini terk ettim de bir büyükşehir yasasıyla Türkiye'yi mi bölüyorum?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Aynısını bize söylüyorsunuz ya!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, aslında geriye doğru dönüp muhalefetteyken bu söylemleri söyleyenlerin iktidar dönemlerinde aslında ne yaptıklarına bir bakmak lazım. Yani bugün, hani, Sayın Başbakanımızın deyimiyle "Sırtında yumurta küfesi olmadan rahat yürüyen ve konuşanların, sırtlarına küçük bir yumurta küfesi aldıklarında nasıl hareket ettiklerini, eylem ve söylemlerini nasıl değiştirdiklerini" görmek lazım.
ALİ HALAMAN (Adana) - Onu kendine sor, kendine.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Çok uzağa değil, çok kısa, on sene on iki sene öncesine şöyle bir döndüğümüzde 2 söylemle Türkiye'de milleti aldatarak iktidara gelenlerin o 2 söylemin tam tersini yaptığını görüyoruz. Ne? 99 seçimleri, meydanlarda 2 tane söylem var: "Apo'yu asacağız", "Erkekler gibi başörtüsünü çözeceğiz." (MHP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hadi asın şimdi, hadi asın! İp sizde, hadi asın!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Şimdi, yıllarca vatan diyerek?
OKTAY VURAL (İzmir) - Yol arkadaşınız Öcalan sizin, yol arkadaşınız!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?bayrak diyerek mücadele etmiş milliyetçilerin duygularıyla oynayıp?
OKTAY VURAL (İzmir) - "Görüşen şerefsizdir" dediniz?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?bu vatan evlatlarının sandıkta oyunu aldıktan sonra Meclise gelip başörtüsünü kuzu kuzu çözenlerin?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Geç onları, geç! Geç!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen Bakanı anlat Bakanı, bırak bunları, Bakanı anlat.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?Apo'yu idam etmek yerine onun idam dosyasını Meclise getirmeden Başbakanlıkta bekletenlerin?
OKTAY VURAL (İzmir) - Getirdiğimiz zaman neredeydiniz? Karyolanın altında saklandınız!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bilmediğin konularda konuşma!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?muhalefetteki erkekliklerinin iktidarda nasıl ürkekliğe dönüştüğünü hepimiz gördük, bu millet de gördü! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ayıp, ayıp!
OKTAY VURAL (İzmir) - İdamı kaldıran sizsiniz!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - O yüzden, iktidardayken Amerikan ekonomi danışmanının çıkıp IMF olarak biz Türkiye'yi satın aldık dediklerinde sesi çıkmayanlar hangi millî duyguyla hareket ettiniz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - "Bu deliğe süpürmeyin?" diye kime dedi? Sesin niye çıkmadı o zaman?
OKTAY VURAL (İzmir) - "Görüşen şerefsiz." dediniz. Şeref ve haysiyetini bil önce sen! (MHP sıralarından gürültüler)
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Siz o dönemde "Kanımız aksa da zafer İslam'ın" diye sokak sokak yürüyen milliyetçilerin, muhafazakârların?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen kim, milliyetçilik kim! Geç onu, geç, geç!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?vatan sevdalıların oyunu alıp da gelip burada onların çocuklarının polis olmasını engelleyen, on iki yaşına kadar Kur'an öğrenmesini engelleyenler, hangi milliyetçilik duygularıyla hareket ettiniz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Senin ne alakan var milliyetçilikle!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Allah aşkına, soruyorum: Soros'a laf söyleyemeyen, Morris'e laf söyleyemeyen?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Geç onları, geç!
OKTAY VURAL (İzmir) - Yürü hadi, geç! Yürü sen!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?Derviş'in taşeronluğunu yapan, milliyetçilerin Başbakanlık sevdasını bir gecede yok edenler, kendinize bakın, kendinizi sorgulayın.
OKTAY VURAL (İzmir) - Oslo'da pazarlık yapan sensin. Oslo'ya git, sen Oslo'ya git!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Millet sizi gördü zaten ama size teşekkür ediyorum -sürem bitti- size teşekkür ediyorum?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sizin sevdanız Sevda Tepesi. Sevda Tepesi'yle vatan sevdasını karıştırıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sen Oslo'ya git, Oslo'ya!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?Allah razı olsun sizden, o dönemde güzel bir iş yaptınız, erken seçim kararını aldınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Oslo müzakerelerinde ne yaptınız?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ?bu milleti karanlıktan aydınlığa çıkaran AK PARTİ'nin yolunu açtınız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Oslo'ya git! Oslo'ya git!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) - Hadi yürü! Yürü!
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslan.