GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:30.01.2013

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önümüzdeki kanun teklifi 2/B diye tabir edilen, bedellerin takdiri ve ödenmesiyle ilgilidir. Bedelin takdiri 6'ncı maddede tabii, düzenlenmiş ancak bedelin takdirine ilişkin eğer bir hata yapılabilir ise, bir yanlışlık yapılabilir ise buna ilişkin itiraz yolu tanınmamış durumda. İnsanoğlu -beşer şaşar- hata yapabilir. Milletvekili olmadan önce avukattım, Sayın Bakanımız bir avukat, kararlarının ne kadar hatalı olduğunu hepimiz biliyoruz ancak bu değer tespitinde yapılabilecek olan bilirkişilerin değer tespitinde itiraz yolu kapalı olduğu için hak arama özgürlüğünün alanı daraltılmıştır. Bu anlamda gerçekten vatandaşımız mağdur durumda olacak ve öncelikle bu kanun bu açıdan hatalıdır, hâlen bu hatanın başındayız, bu düzeltilebilir, bu bir.

İkinci bir husus, burada bedellerle ilgili mücavir alanın içerisinde kalan yerlerle ilgili, evet, geçmişte üç yıl altı taksit vardı, mücavir alanın dışında ise dört yıl sekiz ay idi. Ancak, "Büyükşehir Yasası" dediğimiz yasa yürürlüğe girdikten sonra Türkiye'de 29 tane ilimiz mücavir alanın içerisine girmiş oldu. Hükûmet, vatandaş farkına varmadan vatandaşı kandırıyor aslında. Madem öyle ise Büyükşehir Yasası'nı önceden çıkarmış olsaydınız, bu 2/B yasasını sonradan çıkarmış olsaydınız vatandaş bu yüzde 50 indirimden gerçekten yararlanmış olacak idi. Kanunların önceliği ve sonralığı ilkesi var. Sonra yürürlüğe giren kanun, o tatbik edilir. Ne yaptınız siz? Mücavir alanı sonra çıkardınız ve 2/B yasasıyla ilgili yüzde 50 indirimi yani yüzde 70, yüzde 50 indirimini daha önceden yaptınız; ancak?

Peki şöyle bir kaos ortaya çıkıyor: Vatandaşlarımız için 2/B yasası, 6292 sayılı Yasa yürürlüğe girdiği zaman, o dönemde bütünşehir olmayan illerle ilgili onlar, şimdi yüzde 50'den yararlanacak mı yararlanmayacak mı? Büyük bir soru işareti bu. Kanun'da bu anlamda bir açıklık olmadığı için maalesef vatandaşın bir cebinden aldığınızı diğer cebe koyuyorsunuz, değişen bir şey yok. Sadece bir oy alma açısından, şirin görünme açısından halk kandırılıyor.

Geliyoruz bir başka sorun: Efendim "Ey vatandaş, bizim takdir ettiğimiz değeri siz kabul etmek zorundasınız." Sayın Bakan, siz hukukçusunuz. Borçlar Kanunu'nun 1'inci maddesinde "Rızaların birleştiği andan itibaren sözleşme meydana gelir." denilir. Devlet olarak, Hükûmet olarak, vatandaşa yapmış olduğunuz tespiti teklif ettiniz. "Sen kabul etmezsen senin bu satış talebin, alım talebin düşer." deniliyor. Peki bu Borçlar Kanunu'ndaki "hata, hile, ikrah" dediğimiz, "müzayaka altında" dediğimiz baskı altında olması nedeniyle vatandaşın bu hak arama özgürlüğünü yine sekteye uğratmış olmuyor muyuz? Bu, aynı zamanda ne olur? "Borçların kaynağı nedir?" deriz biz. Bir "sözleşme" deriz, "haksız fiil" deriz, "sebepsiz zenginleşme" deriz. Peki burada itiraz hakkını tanımamakla bu, aynı zamanda bir sebepsiz zenginleşme olmuyor mu?

En önemli hususlardan bir tanesi, Sayın Bakan dün açıklama yaptı, 30 bine yakın dava var. "Efendim, idare lehine herkes açtığı davadan vazgeçecek." Bu, devletin ayıbıdır. Devlet haksızsa, bizim Anayasa'mızın 138'inci maddesi uyarınca mahkeme kararını kimse değiştiremez. "Bu mahkeme kararları yasama, yürütme, yargıyı bağlar." der. Bu hukuk devletini itibarsızlaştırmadır, yasama organını itibarsızlaştırmadır. Mahkeme kararları hani herkesi bağlıyordu? yani mahkeme kararlarını etkisiz hâle getirmek için böyle bir kanun yapacaksınız. Efendim, sizin lehinize sonuçlanan bu kararlardan ya vazgeçeceksiniz ya ben bu gayrimenkulü size satmam diyeceksiniz. Bu vatandaşlarımız, bu 2/B alanında kalan yerleri alırken ya borçla almışlardır ya eşinin takısını satarak almışlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

MAHMUT TANAL (Devamla) - Hiç kimse işgalci değildir, hepsi hak sahibidir. Aslında bunların vatandaşa beleş verilmesi gerekir.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tanal.