| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 31.01.2013 |
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen Türkiye'nin yeni şartlardaki küresel konumunun yarattığı avantajlar ve dezavantajların değerlendirilmesi konulu Meclis araştırması önergesi hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce bir hususun altını çizmek istiyorum. Türkiye'de, bazen saatlerce konuşabilirsiniz veyahut da günlerce bir konuyu anlatabilirsiniz ama bir halk deyimi, bir atasözü, halk arasında kullanılan bir tabiri, bir cümleyi kullanırsınız, bütün mesele anlaşılır. O açıdan, bugünlerde canını Türk milleti, Türk vatanı için seve seve veren Türk polisine hakaret edenleri buradan kınıyorum ve diyorum ki: Okumuş olabilirsiniz, vekil olmuş olabilirsiniz, okumak sadece cehaleti alır, eşeklik ise baki kalır! Bunu unutmayın.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin içinde bulunduğu mevcut durumu, mevcut şartları, küresel konumu önce bir belirlemek lazım. Türkiye bugün hangi konumdadır, Türkiye'nin mevcut durumu nedir? Bunu bir bilmek lazım. Ancak, gördüğüm kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin bu öneriye, Cumhuriyet Halk Partisinin bu önerisine çok da sıcak bakmayacağı ve bunu reddedeceği Meclisin şimdiki, şu anki manzarasından çok açık ama ben, Meclisimizin Türkiye'nin mevcut, içinde bulunduğu potansiyeli değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyim Meclisimizin bu konuyu araştırması gerektiği kanaatindeyim. Neden araştırması gerekiyor? On sene önce Hükûmete geldiğinizde Türkiye'nin hakikaten komşularıyla bir ilişkisi vardı, Türkiye'nin bölgesinde, bazı entegrasyonlar yapma potansiyeli vardı. Ancak, on senenin sonunda size kala kala, entegrasyona gideceğiniz bir tek zat kalmıştır, o da kendisiyle gurur duyduğunuz Barzani'nin bölgesindeki yerel yönetimler.
Suriye'yle ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yaptınız ve netice itibarıyla bugün Suriye'yle Türkiye düşman hâle geldi.
İsrail'le ticareti geliştiriyorsunuz ama İsrail'le bugün görünürde düşmansınız.
Irak'ta toprak bütünlüğü bizim temel ilkemizdi, Kerkük bizim olmazsa olmazımızdı ama Irak'tan kala kala sizin elinizde bir tek Barzani kalmış.
İran'a ise yarın sıranın geleceğini, ticaretimizin yüksek olduğu bu komşumuzla da düşmanlığa çok az kaldığını şimdiden görebiliyoruz.
Gürcistan'daki hadiseler bize şunu gösteriyor ki sırtınızı o coğrafyaya döndüğünüz için, Rusya, Gürcistan'da da bir yönetim değişikliğinin altyapısını şimdiden hazırlıyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sizin için üvey evlat durumunda çünkü hemen yanı başımızda Kıbrıs Rum kesimi petrol ve doğal gaz arıyor; sizin buna yapabileceğiniz, maalesef, Pirî Reis gemimizin -yolda kalan Pirî Reis gemimizin- oraya gönderilmesi oldu.
Bulgaristan, Yunanistan ekonomik krizde olmasına rağmen, hâlâ size oradan parmak sallayabiliyor değerli milletvekilleri.
Şimdi, komşularımızla manzara bu iken, bölgemizde birçok farklı oluşumlar varken, Avrupa Birliğini? 2004 müydü, 2005 miydi, gündüz vakti Kızılay'ın göbeğinde havai fişekler atarak Avrupa Birliğine giriyordunuz; şimdi Avrupa Birliği Bakanınız her şeyden umudu kesmiş ki "Acaba İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olabilir miyim?", bunun çalışmasını yapmakla meşgul.
Peki, Arap coğrafyasında biz söz sahibi olabilir miyiz? Evet, Arap coğrafyasında biz söz sahibi olabilirdik çünkü orası bir Osmanlı toprağı. Türk misyonu orada hâlâ mevcut iken, siz orada BOP'un Eş Başkanı, Amerika'nın taşeronu olmaya heveslendiğiniz için orada da fazla bir dostumuzun kaldığını söylemek mümkün değil.
Doğrudur, dünyada yükselen güç Çin'dir. Ancak yükselen güç Çin'in Doğu Türkistan'daki hegemonyasını, oradaki istilasını görmeden; oradaki soydaşlarımıza sahip çıkmadan bölgede adaletli bir yükselişe "evet" demek mümkün değildir, ona destek vermek mümkün değildir. Öncelikle, Doğu Türkistan'ı, Doğu Türkistan gerçeğini görmemiz ve kabul etmemiz lazım.
Peki, "21'inci yüzyıl Türk yüzyılı olacak." sözü nerede kaldı? Peki, "Arnavutluk'tan, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası." sözü nerede kaldı? Bunlar çok gerilerde kaldı. Neden? Çünkü sizin "Türk" kelimesine zaten ciddi bir alerjiniz var. "Türk" kelimesini Anayasa'dan çıkarmak isteyen bir iktidarın Türk dünyasından elbette haberdar olmaması, Türk dünyasını geri plana itmesi zaten beklenilen bir şeydi.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin potansiyeli yüksektir. Bölgenin yükselen gücü Avrasya'dır ve o bölgede kurulacak bir Türk birliğidir. Ancak, bu Türk birliğini kurmak için öncelikle, iktidarda, Türk millî mensubiyetine sahip ve bunu sahiplenen bir iktidarın olması lazım, ki maalesef bugün böyle bir iktidardan bahsetmek mümkün değildir.
Elbette ki Çin'in yükselişi, Güney Asya'nın yükselişi dikkatle takip edilmelidir. Ancak bu takip, Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi, Şanghay İşbirliği Örgütüne üye olmak için sırada beklemek ve Putin'e, Çin'e, diğerlerine ağız açmakla olacak şey değil. Sizin, öncelikle, bölgede var olmanız lazım. Sizin bölgede var olabilmeniz için her türlü entegrasyon projesini bölgede gerçekleştirebilmeniz için sizin öncelikle "Türk birliği" kelimesini ağzınıza almanız lazım. Türk birliği ideali peşinde koşmayan, Türk'ten rahatsız olan bir iktidarın bunu yapması elbette beklenemez. Ama, siz kabul etseniz de etmeseniz de dünyada bir Türk gerçeği vardır, bölgemizde yükselen bir Türk dünyası vardır ve size rağmen, bu Türk dünyası, Türk birliğini elbet bir gün kuracaktır. İnşallah, bu da Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarına nasip olacaktır.
Dolayısıyla da gelin, bu konuları burada, Mecliste masaya yatıralım. Meclis, sadece Türk'e hakaret edilen bir yer olmaktan çıksın değerli milletvekilleri. Bu kürsü özellikle son günlerde Türk'e hareket edilir bir noktaya gelmiştir. Maalesef, pervasızca ve sizin de iş birliğini yaptığınız Kandil'in Meclis şubesi gibi çalışanlar tarafından bu kürsü Türk'e, Türk'ün kıymetli bildiği her şeye hakaretlerin yağdırıldığı bir yer noktasına gelmiştir. Biraz gelin bunları bir kenara bırakın, gelin biraz Türk birliğinden bahsedelim, Türk dünyasından bahsedelim. Bizim Türkiye'nin de kurtuluşu olabilecek, Türkiye'nin yükselişi olabilecek Türk dünyasını, Türk dünyasıyla birliğini, Türk dünyasıyla entegrasyonu burada konuşalım.
Bugün Mehmet Emin Resulzade'nin 129'uncu doğum yıl dönümü. Kendisini de bu vesileyle rahmetle burada anıyorum çünkü kendisi de Türk birliği uğrunda çalışmış değerli bir şahsiyetti. Azerbaycan'ın kuruluşunu gerçekleştiren önemli bir şahsiyetti.
Büyük Türk düşünürü İsmail Gaspıralı'nın dilde, fikirde iş birliği konusunu burada, düşüncede iş birliği konusunu gelin Mecliste önce biz gerçekleştirelim. Türkiye'nin Türk'e bu kadar yâd baktığı, Türkiye'nin Türk'e bu kadar uzaktan baktığı bir Türk dünyasının değerli arkadaşlar kurulması mümkün değildir. Türkiye'nin, burada, öncelikle Türk dünyasına bakışını net bir şekilde ortaya koyması lazım. Türk birliği muhakkak bir gün kurulacaktır, Türk dünyası muhakkak bir gün bir birlik hâline gelecektir. Ama, bunun için, bunun bir an önce gerçekleşmesi için Türkiye'nin öncü olması lazım. Türkiye'nin dış politika alternatifleri içerisinde birinci önceliği bu noktaya vermesi lazım. Ama, bugün, maalesef, Türkiye'nin dış politikadaki birinci önceliği Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlığına soyunmaktır. Büyük Ortadoğu Projesi'nin hedefi, Türk'ü yükseltmek değil, İsrail'i bölgede güvenli bir liman hâline, o coğrafyayı güvenli bir liman hâline getirmektir.
"Ben Türk'üm" diyemeyen bir iktidarın, Ulusa Sesleniş'in de ismini koyamayan bir iktidarın elbette bunları gerçekleştirmesi söz konusu değil ama sizin hoşunuza gitse de gitmese de Türk birliği muhakkak ki gerçekleşecektir, Atatürk'ün inandığı Türk dünyası fikri muhakkak gerçekleşecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN OĞAN (Devamla) - Bu da uzun bir süre almayacak, inşallah 2015 senesinde Milliyetçi Hareket iktidarıyla bu gerçek olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Oğan.