GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:06.02.2013

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben öncelikle sözlerime şunla başlamak istiyorum, çünkü zamanı bazen iyi kullanamayabiliyoruz, asıl söylemek istediklerimizde eksiklikler olabiliyor. Öncelikle İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerine ve birkaç hafta öncede Çağdaş Hukukçular Derneği yöneticilerine yönelik, daha doğrusu savunmaya yönelik saldırıları şiddetle kınadığımı belirtmek isterim. Hem Çağdaş Hukukçular Derneğindeki hem de İstanbul Barosu Yönetim Kurulundaki arkadaşların tek suçları savunmayı savunmaktır. İnsanların haklarına kavuşması için, avukatların savunma haklarının herhangi bir şekilde engellenmemesi için yaptıkları mücadelenin sonucunda bu arkadaşlarımızla ilgili çok ciddi saldırılar söz konusu olmuştur. Bir kısım arkadaşlarımız -Çağdaş Hukukçular Derneğindeki arkadaşlarımız- şu anda cezaevindedir, İstanbul Barosu Yönetim Kurulundaki arkadaşlarımızla da savunmayı savundukları için, AKP Hükûmetine "Hukuksuz yargılamalarınıza son verin, savunmaya olan saldırılarınıza son verin." dedikleri için şu anda Adalet Bakanlığının izni dahi olmaksızın, Avukatlık Yasası'na da aykırı, hukuka aykırı bir şekilde haklarında iddianame düzenlenmiştir.

Bu savunmaya yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. Ben bütün hukukçular adına, bütün avukatlar adına kendimin o konuda söz söyleme hakkı olduğunu düşünüyorum. Bu saldırıyı şiddetle kınıyorum. Avukatları asla susturamayacaksınız. Yargıçları belki susturdunuz, savcıları belki korkuttunuz ama avukatları asla susturamayacaksınız. Molierac'ın bir sözü var arkadaşlar, biliyorsunuz: "Avukatlar hiçbir zaman köle kullanmadılar ama avukatların hiçbir zaman efendileri de olmadı." Bizim hiçbir zaman efendimiz olmayacaktır, bağımsız ve hukuka uygun bir şekilde biz sonuna kadar mücadelemizi yapacağız. Bütün avukatlar adına bunu hepinize ilan etmekten onur duyuyorum.

409 sıra sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Tasarı'nın 11'inci maddesiyle ilgili söyleyeceklerimiz de, önergemiz çok açık seçik bu konuda zaten.

11'inci maddede aynen şu söylenmektedir: Mal varlığı dondurulması kararının Resmî Gazete'de ilanıyla beraber bu tebliğ edilmiş sayılır, bundan sonraki bütün kanun yolları ve itiraz yolları o tarihten itibaren başlar.

Sevgili arkadaşlar, Resmî Gazete'yi kaç kişi okuyor? Bunu biz komisyonda da tartıştık. Hatta buraya AKP tarafından bir önerge getirilebileceğini de zannediyorduk ama ne yazık ki gelmedi. Resmî Gazete'yi kaç kişi okur? Resmî Gazete'yi okumadığı hâlde, Resmî Gazete'nin yayınlanmasını bilmediği hâlde, mal varlığı dondurulması kararını öğrenmediği hâlde itiraz süresini başlatıyorsunuz, kanun yolunu başlatıyorsunuz. Onların da ne olduğu belli değil. Ancak diyorsunuz ki: "Bu tarihten itibaren başlar." İşte, o zaman, hak kaybı çok ciddi anlamda olacaktır.

İnsanlar bunu bilmedikleri takdirde, öğrenemedikleri takdirde, itiraz da etmedikleri takdirde, etkin bir iç hukuk yolu da, iç itiraz yolu da tanınmadığı takdirde, yine Birleşmiş Milletler sözleşmesi çerçevesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti devleti pek çok kişi tarafından şikâyet edilecek ve çok ciddi tazminatla karşı karşıya kalacaktır.

Şimdi, arkadaşlar, hukukçu olanlar şunu bilirler: Biz dedik ki, ihtiyati haciz kararlarının uygulanması gibi yapılsın. Resmî Gazete'de ilanıyla beraber uygulansın ama ondan sonra da kişilere, kuruluşlara, organizasyonlara tebliğ edilsin ve itiraz süresi başlasın.

Neden "hayır" deniyor buna, ben anlayabilmiş değilim. Gerçekten birisi eğer biliyorsa ya da Sayın Bakanımız bu konuyu açıklamak isterse bir açıklasınlar. Resmî Gazete'de ilanla beraber itiraz süresi başlar mı tebliğ yapılmadan? "Tebliğ edemeyiz, çok zor olur." deniyor. 7201 sayılı Tebligat Yasası çok açık. Eğer o kişiler meçhuldeyse, tebligat yapılamıyorsa gazete yoluyla ilan edilir. Bu kadar açık bir hüküm varken, yani Türkiye'de yayınlanan iki üç gazeteyle bunun tebliği yapılabilecekken, yayınlanarak tebliği yapılabilecekken ve o tarihten itibaren itiraz süresi başlatılabilecekken, buna neden "hayır" deniyor, bunu bana bir anlatabilirseniz? Ben ikna olmak istiyorum gerçekten bu konuda. Onun için de, lütfen, eğer mümkünse tekriri müzakere yapılarak bu konuda bir önerge verilmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü insanların haklarıyla, güvenceleriyle, hukuksal güvenceleriyle oynuyoruz.

"Mal canın yongasıdır." diyor atalarımız biliyorsunuz. Şimdi, siz mal varlığının tüm gelirlerini, giderlerini, fonlarını her bir şeyini donduracaksınız, insanlara tebliğ de yapmayacaksınız, kuruluşlara tebliğ de yapmayacaksınız, ondan sonra da "İtiraz etseydin, süreni kaçırdın." diyeceksiniz. Şimdi, böylesi bir sistemi getiriyorsunuz, aynı zamanda biraz önce söylediğim gibi 5'inci maddede?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.