GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:07.02.2013

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç hususu açıklığa kavuşturmak için söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Birinci husus, birkaç arkadaşımız tarafından gündeme getirildi, şöyle denildi: Birleşmiş Milletler Terörün Finansmanın Önlenmesi Sözleşmesi'ne dayandığı belirtilen bu yasa tasarısı, silahlı çatışmaya doğrudan katılan kişilerin finanse edilmesini kapsayıp kapsamadığı sorgulandı. Yani bu, işte, PKK'yı kapsıyor mu, kapsamıyor mu? Şimdi, değerli arkadaşlar, Terörizmin Finansmanının Önlenmesine İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin suç eylemlerini tanımlayan 2'nci maddesine devletimiz tarafından çekince konularak sözleşme imzalanmıştır.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Çekince koyamıyoruz, açıklama?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Dolayısıyla, sözleşmenin bu hükmü ülkemizce geçerli kabul edilmemiştir. Dolayısıyla, sözleşmede?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Diğer ülkeleri bağlıyor mu?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - ?yer alan "Silahlı bir çatışma durumunda çatışmaya doğrudan katılmayan başka bir kişi?" ifadesine tasarıda bilerek yer verilmemiştir. Dolayısıyla, silahlı çatışmada yer alan güvenlik güçlerine karşı girişilen öldürme ve yaralamaya yönelik bütün eylemlerin finansmanı da bu kanunun kapsamındadır. Ayrıca, mevcut tasarının 3/b maddesinde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan terör eylemlerine atıf yapılması bu durumu daha da kuvvetlendirmiştir. Bu hususla ilgili herhangi bir tereddüdümüz yoktur.

Değerli arkadaşlar, ikinci bir husus: Tabii, ben dün de birkaç kez açıklamaya çalıştım. Değerli arkadaşlar, Türkiye'de işlenen terörizmin finansmanı suçu bakımından ne Bakanlar Kuruluna ne de Değerlendirme Komisyonuna yeni bir yetki vermiyoruz bakın, Türkiye'de işlenen terörizmin finansmanı suçu bakımından. Yani dolayısıyla Türkiye'de işlenen terörizmin finansmanı suçu açısından, ne Bakanlar Kurulunun ne de Değerlendirme Komisyonunun yeni bir yetkisi yok, dondurma yetkisi yok; bu tamamen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun el koymaya ilişkin hükümleri çerçevesinde yapılacaktır, zaten kanunda bu son derece açıktı. Dolayısıyla, efendim, belediyeler veya başka kesimler şu hatayı yapar, öyle görünür, şöyle olur da işte, devlet kalkar, Bakanlar Kurulu dondurur? Yok öyle bir şey.

Bakanlar Kurulunun dondurma yetkisi iki çerçevede olur:

Bir: Türkiye açısından, bütün dünya açısından bağlayıcı olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarıdır. Bunlar oy birliğiyle alınan kararlardır, bu kanun olsa da olmasa da, bu tasarı geçse de geçmese de zaten bağlayıcıdır, zaten bu yönde de bugüne kadar 14 tane Bakanlar Kurulu kararı çıkmıştır. Bu birinci husus.

Yabancı devletlerce yapılacak taleplerde ise -yine çok açık ve net olarak biz dün şunu ifade ettik, kanunda var- bir karşılıklılık ilkesini biz gözeteceğiz, ülkenin menfaatini gözeteceğiz. Bakanlar Kurulunun takdir yetkisi var. Bakanlar Kurulu, Değerlendirme Komisyonu o devletin talebi çerçevesinde gerekçesine bakacak, gerekçesini yeterli bulmazsa reddedecek. Biz ileride tazminat doğması riskine karşılık teminat isteyeceğiz, bir yıl içerisinde açılmayan soruşturmalara ilişkin dondurma kararı kaldırılabilecek.

Dolayısıyla, burada açık ve net olarak söylüyorum, yabancı devletler tarafından yapılan taleplerin yerine getirilmesi otomatik olmayacak, Bakanlar Kurulunun bu konuda takdir yetkisi var ve bu yönde de çok ciddi, güçlü müesseseler var.

Şimdi deniyor ki: "Efendim, bürokratlardan oluşan bir kurula yetki veriliyor." Değerli arkadaşlar, ne MASAK'ın ne Değerlendirme Komisyonunun dondurma kararı verme yetkisi yoktur. Dondurma kararı verme yetkisi Bakanlar Kurulunda, sadece az önce ifade ettiğim iki husus çerçevesinde olacaktır, hiçbir şekilde bu bahsedilen bürokratik sürecin dondurma yetkisi olmayacaktır, yoktur.

Şimdi, sadece, bu bürokratik, yeni Değerlendirme Komisyonunun şu yetkisi olacak: Efendim, suç duyurusunda bulunabilir. Zaten şu anda, 5549 sayılı Kanun'un, yani Suç Gelirlerinin Aklanmasına İlişkin Kanun'un 19'uncu maddesinde MASAK'a bu yetki zaten verilmiş. Dolayısıyla, burada da yeni bir husus yok. Yani cumhuriyet savcılıklarına şikâyette bulunması, başvurması hususu zaten MASAK'ın şu anki kanununda var olan bir durum.

Şimdi diğer ülkelere bakalım. Şu anda diyelim ki bizimle birlikte FATF'ta olan birçok ülkede bu kararlar Bakanlar Kurulu kararıyla da olmuyor, doğrudan doğruya ilgili bakanlık tarafından? Bakın, Almanya'da Federal Finansman Denetim Birimi yapıyor. Belçika'da Adalet ve Dışişleri bakanlıkları, Fransa'da Ekonomi Bakanlığı, Birleşik Krallık'ta Hazine Bakanlığı, İspanya'da Terörün Finansmanını İzleme Komisyonu, İtalya'da Ekonomi ve Maliye Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı, Hollanda'da Dışişleri Bakanlığı, Rusya'da Başkanlık, Başkanlık kararnamesi; Amerika Birleşik Devletleri'nde Dışişleri ve Hazine bakanlıkları, İsviçre'de Federal? Yani liste bu şekilde gidiyor. Biz ise Bakanlar Kuruluna verdik. Dolayısıyla burada, söylediğim gibi, Türkiye'de işlenen terörün finansmanı suçu açısından yeni bir düzenleme yok. Bu yetkiler Terörle Mücadele Kanunu'nun 8'inci maddesinde zaten var.

Gelelim, bu yasa Türkiye'ye ne getirecek? Ben inanıyorum ki birincisi? Tabii ki bizim İran gibi, Kuzey Kore gibi ülkelerle bu çerçevede? Aslında güçlü iradesi olan bir Türkiye'nin bu ülkelerle aynı listede olmasını hak etmediğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bizim standartlarımızı, tabii ki yasal çerçevemizi uluslararası seviyeye çıkartmamız zaten saygın bir üye olarak gerekiyor. Ama bunun ötesinde de, ben inanıyorum ki bu yasa geçtikten sonra bu tür uluslararası platformlarda elimiz güçlenecek.

Doğrudur, bugün, bakın, son on yılda Türkiye'nin terör suçundan iade istemleri toplamda 384, fakat bize iade edilenler 23, reddedilenler 206, vazgeçilen 31, derdest yani devam eden 124. Yani, hakikaten biz gerek Avrupa gerek diğer ülkeler nezdinde ciddi bir şekilde bu suçluların iadesi konusunda bir çaba içerisindeyiz. Bu taleplerimiz de? Eminim, bu yasanın geçmesiyle bence elimiz güçlenir, zayıflamaz.

Şimdi, varsayalım ki Türkiye bu tasarıyı çıkarmadı, varsayalım bir an için. O bahsettiğiniz bütün riskler devam eder yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bütün ülkeler için bağlayıcı olan bir karar verdi diyelim. Biz bunu yerine getirmeyecek miyiz? Geçmişte bu kanun olmadığı için getirmedik mi? Getirdik. 14 tane Bakanla Kurulu kararı var, 14 tane; bizden önce de var, bizim dönemimizde de var. Dolayısıyla, olaya bu şekilde bakmakta ben fayda görüyorum.

Biz de diğer ülkelerin bütün iade taleplerini kabul etmiyoruz. Örneğin, 19 tane iade talebi olmuş, biz bunun sadece 5 tanesini kabul etmişiz. Dolayısıyla, bu tasarıyla gerçekten Türkiye önemli bir eksikliğini gidermiş oluyor. Türkiye'nin terörle mücadelede, ben inanıyorum ki, uluslararası platformda elini güçlendirecek ama daha önemlisi, karşı karşıya olacağımız çok önemli birtakım riskleri bertaraf etmemize yardımcı olacak.

Bakın, açık ve net olarak konuşuyorum. Bu yasayı biz yapmazsak yarın öbür gün Türkiye'nin standart, bildiğimiz,  ticaret için, yatırım için yapılacak para transferlerinin hepsi etkilenebilir çünkü uluslararası sistem bu şekilde kurulmuş. Evet, Yaptırımlar Komitesinin çalışma tarzı konusundaki eleştirileri, kaygıları biz paylaşmıyor değiliz, paylaşıyoruz, farklı bir şekilde de düşünmüyoruz ama varsayalım ki bu tasarı yok, o zaman Türkiye'ye verilecek zararın boyutlarını da düşünmemiz lazım. Bu tasarıda -yine tekrarlıyorum kendi kendimi- yerleşik yani bizim vatandaşlarımız açısından, Türkiye'de işlenen terörün finansmanı suçu açısından yeni bir düzenleme getirmiyoruz. Bu anlamda, kimsenin mal varlığını idari bir kararla dondurma söz konusu değildir, olmayacaktır; bu yasa bunu getirmiyor. Yine, eskiden olduğu gibi, Terörle Mücadele Kanunu'nun 8'inci maddesinde olduğu gibi, tamamen Türkiye'deki yargı süreci işleyecek ve bu çerçevede olacak. Türkiye'de veya dışarıda birileri terörü finanse ediyorsa elimizin güçlü olması lazım, tabii ki bunların cezalandırılması lazım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.