| Konu: | TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 07.02.2013 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Tabii, bugüne kadar uluslararası terörizm konusunda on iki tane sözleşme imzalanmış. Ama en ilginci 21 Kasım 2001? Hukuk Komisyonu, kim tarafından işlenirse işlensin, metot, yöntemleri kınayan bir karar alıyor ama altına şunu yazıyorlar: "Kararın sonunda ise üye ülkelerin terörizmin tanımı konusunda bir karara varamayacakları eklenmiştir." diyorlar. Buyurun? On iki tane uluslararası sözleşme? 11 Eylül olayı arkası bu yazılmış altına.
Türkiye'nin tarafı olduğu, Terörizmin Önlenmesi ve Cezalandırılması Hakkında Avrupa Sözleşmesi bölgesel bir sözleşmedir. Avrupa Konseyi içinde ve Türkiye taraf buna. Uçak, gemi kaçırma, milletlerarası alanda kişilere saldırı, rehin alma, vesaire. Bunun 5'inci maddesi şu arkadaşlar? Arkadaşlar zaman zaman konuşuyor, kavramları karıştırıyorlar. "Kendisinden iade istenen devlet, iadeyi isteyen devletin bir kimseyi ırkı, dili veya siyasi inancı sebebiyle yargılanması amacıyla yaptığına inanırsa iade etmek mecburiyetinde değildir." demektedir. Ne yapmıştı Türkiye yakın zamanda? Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısını Türkiye'de misafir etmiştir bu maddeye dayanarak. Şimdi, bazı kavramları karıştırmadan yerli yerine oturtacağız.
Bir şey daha size söyleyeyim. Terörizmin doğru ve objektif bir tanımı için ulus devletleri arasında geçerli olan, genel kabul gören, uluslararası hukuk kuralları ve ilkelere bakmak gerekiyor. Bunun için, Cenevre ve Hague anlaşmalarında belirtildiği gibi, bu kurallar savaş sırasında nelerin yapılabileceğini nelerin yapılamayacağını belirtmektedir. Örneğin, sivil halkın hedeflenmesi kabul edilmemekte ve kesinlikle yasaktır. Peki, gelişmiş devletler uçaklarını, ordularını gönderip birileri bir yerleri bombalıyorsa ne yapmış oluyorlar? Uluslararası alanda devlet terörü estirmiş oluyorlar. Bunun örnekleri şu an dahi var. Ruanda'da yaşandı, Mali'de yaşandı, Libya'da yaşandı, birçok ülkede var. Şimdi, buradan yola çıkarsak hemen şu noktaya geleceğiz. Size biraz daha hatırlatmak istiyorum, hafızalarınızı? Bu Mecliste 1 Mart Tezkeresi'ni yaşamış arkadaşlarımız var. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice 7 Ağustos 2003 tarihinde Washington Post'ta 22 devletin rejiminin sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye'nin de bunların içinde olduğunu anlatıyor. Evet. Şimdi, sınırları küçülterek de değiştirebilirsiniz, büyüterek de değiştirebilirsiniz. Bu Meclisin son derece dikkatli, uyanık olması gereken bir dönemi yaşıyoruz. 90'lı yılları yaşadık ve 90'lı yıllarda yaşanan katliamları, faili meçhul cinayetleri, köy yakılmalarını yaşadık ve bu korkunç cinayetlerin ve devlet terörünün Avrupa mahkemelerindeki mahkûmiyetlerini yaşadık, arkasından hâlâ bir ders çıkarmış değiliz.
Aslında ders çıkarmak o kadar zor ki. Şu Meclis tutanaklarına bakıyorum, sizi 1910'a götüreyim, meşrutiyet dönemine götüreyim. Bitlis Mebusu eğitim ve sağlıkla ilgili bir önergede diyor ki: "Vatandaşın daha iyi anlayabilmesi için lisanı mahallî ile tercüme ve müzakere suretiyle çocuklara maarifte ders verilmesi lazım."
Yüz üç yıl önce Meclisi Mebusanda konuşulanları biz yüz üç yıl sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşuyoruz, ama bir terör tanımımız var, bunu konuşmayı da terör sayıyor arkadaşlar.
Bu tanımla bu yasa çıkmadan, bitmeden AK PARTİ'li arkadaşlara benim bir önerim var. Bu TMK'yı çıkarın buradan, idari kurullar yerine yargıyı koyun, hiç olmazsa sizin için hayırlı olur.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaplan.