GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGILAMA SÜRELERİNİN UZUNLUĞU İLE MAHKEME KARARLARININ GEÇ VEYA KISMEN İCRA EDİLMESİ YA DA İCRA EDİLMEMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT ÖDENMESİNE DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:29.11.2012

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış bazı başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözümüne dair kanun tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz aldım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi milletimizin teveccühüyle 2002 Kasımından bugüne kadar isminin hakkını verebilmek için Hz. Ömer'in "?"(x) yani "Adalet mülkün temelidir, esasıdır." anlayışıyla hareket etmekte, adalet hizmetleri hususunda birçok önemli yapısal sorunların çözümü için adımlar atmaktadır.

En başta, 2002 yılında 1 milyar civarı olan Adalet Bakanlığı bütçesini 2012 yılına geldiğimizde 5 milyarın üzerine çıkarmıştır. 2002 yılında birçok yerde bodrum katında hizmet eden adalet binalarımız yüz ellinin üzerinde yeni binayla beraber âdeta sarayı andıran adalet saraylarına dönüşmüştür. Bunları çoğaltmak mümkün, bunlar fiziki yapılanmalar.

Bir de tüm engellemelere rağmen bu Meclis çatısı altında sabahlara kadar hep beraber çalışarak yasalaştırdığımız önemli düzenlemeler var. Bunlardan birkaçını hatırlayacak olursak: Adli Sicil Kanunu adalet binaları önündeki uzun kuyrukların bitirilmesinde önemli bir etkendir. Diğeri, yargının hızlandırılması amacıyla hazırlanan 6217 sayılı Kanun'dur. Bir diğer yasa, hem toplumsal barışa katkı sağlayacak hem de mahkemelerin iş yükünü azaltacak olan Arabuluculuk Kanunu'dur. Bir diğer yasal düzenleme, 2010'daki referandum sonucuna bağlı olarak kabul edilen kamu denetçiliği yani birkaç gün önce seçimini yaptığımız kamu denetçiliği müessesesidir.

Değerli milletvekilleri, yargı kurumundaki iş yükü yargılama sürecinin uzunluğundaki baş etken. Gerek arabuluculuk gerek kamu denetçiliği gibi uluslararası hukukun bize öğretmiş olduğu bu çözümler bizim ülkemizde de artık çalışmaya başlamıştır ve zaman içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karnesindeki düzelmeleri hep beraber göreceğiz. Son yıllarda hâkim ve savcı sayısındaki oranın on yıla nazaran yüzde 34 oranında artması, adalet personelinin yüzde 78 oranında artması yine aynı hedefi amaçlamaktadır. Tüm bunların yanında, yüksek yargıda iş yükünün azaltılması için de istinaf mahkemelerinin kurulması, Yargıtay ve Danıştay bünyesinde yeni dairelerin oluşturulması, saydığım birçok yeni düzenleme hep aynı amaca yani adliyenin yükünü azaltma amacına hizmet etmektedir çünkü bizler biliyoruz ki gecikmiş adalet sorunlu adalettir. Yeterli mi? Hayır, ancak biz yine biliyoruz ki bundan sonraki eksiklikleri de yine milletimizle beraber omuz omuza yapacağız. Her şeyden önce, bu ülkede son on yılda adalet paradigması değişmiştir. "Adalet, hukuk, insan hakları, demokrasi" kavramlarının kimsenin tekelinde olmadığının, bir diğer ifadeyle kimsenin paşa gönlüne bırakılmadığının en güzel örneklerini son on yılda gördük.

                             

(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

Değerli milletvekilleri, gündemdeki tasarıya bakacak olursak, 1959 yılında kurulan, ilk kararını da 1960 yılında veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular içinde Türkiye aleyhine toplam başvuru diğer ülkelere oranla yüzde 11'in üzerindedir. Elli yıllık süre zarfında Türkiye aleyhine verilen tazminat miktarı ise 31 milyon euroyu geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, yargılama süreçlerinin uzunluğu alanında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Türkiye'nin karnesinin iyi olmadığı hepinizce malum. Elli yıllık AİHM sürecinde, yargılama sürelerinin uzunluğu konu edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinin 1'inci fıkrası temelinde Türkiye 493 davayla başvuru yapılan 2'nci ülke konumundadır.

Değerli milletvekilleri, bu karnenin düzeltilmesi için şimdiye kadar önemli adımlar attık. Sınırlandırmacı değil özgürlükçü bir anlayışla bireysel özgürlüklerde önemli iyileştirmeler yapıldı. Devlet güvenlik mahkemeleri kaldırıldı, alternatif hak arama yolları açıldı, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun önündeki engeller kaldırıldı. 12 Eylül referandumunda milletimizin desteğiyle tesis edilen Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının, iki ay önce yürürlüğe girmesine rağmen 1.050 kadar başvuru olması, bu adımın ne kadar isabetli olduğunun en büyük göstergesidir. Bu düzenlemeler, AİHM'deki karnemizi zamanla daha da düzeltecektir.

Değerli milletvekilleri, hukuk alanında yapılan iyileştirmeler takdir edersiniz ki çok kısa sürede sonuç vermemekte fakat 2002 yılından bu yana gerçekleştirilen fiziksel ve yasal tüm düzenlemelerin sonuçları hakkında birkaç örnek vermek istiyorum. Türkiye'de 2000 yılında ağır ceza davalarının ortalaması 406 günde nihayete eriyordu. Bugün ise bu davalar 325 günde nihayete ermekte. Yine çocuk davalarına baktığımızda, 2000 yılında çocuk davaları 755 günde sonuca varırken, bugün bu davalar 350 günde sonuca varmakta. Yine icra dosyalarındaki icra davalarına baktığımızda 2000 yılında 140 günde sonuca eren bu davaların ortalaması 2011 yılının sonunda 99 güne kadar inmiştir.

Değerli milletvekilleri, zaten görüştüğümüz kanunu incelediğimizde, önyargısız baktığımızda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin "pilot dava" adıyla uygulamaya başladığı aynı konuda çok fazla sayıda bir ülkeye şikâyet varsa içlerinden bir tane davayı örnek dava seçip yani pilot dava seçip bu davayı daha özel inceleyip verdiği kararı o ülkede tartışarak yeni bir müessese talebinden ibarettir görüştüğümüz dava. 2009 yılında Danishpayeh ve Türkiye davasıyla özetlenen davada Mahkeme, Türkiye'deki iç hukukun uzun yargılama iddialarının incelenmesinin sonucunda vardığı kararda konuyla ilgili Türkiye'de iç hukukun nihayete erdirildiği bir düzenleme olmadığını kabul etmiştir ve nitekim 2012 yılının Martında yani bu yılın başında Ümmühan Kaplan ve Türkiye davasıyla özetlenen davanın çok uzun süreler boyunca Türkiye'de sonuçlanamamasından yola çıkarak bu dava pilot seçilmiş ve konuyla ilgili de Türkiye'ye bu kararda -bir anlamda- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir öneride bulunmuştur ve şu an görüştüğümüz yasanın tasarı olarak Meclise gelmesini talep etmiştir.

Yapılan düzenleme, çok fazla tartışmayı gerektiren, çok fazla ideolojik yanları olan çok büyük bir problem değildir. Zaten uygulamada olan yeni süreç de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının dolmasıyla biten bir süreçtir ancak Anayasa Mahkemesine verilen bu yetkinin öncesindeki davalarda yani şu an AİHM'deki derdest davalardaki sorunu çözecek yani Türkiye'nin kendi iç hukukunda bu çözümü ortaya koymasını sağlayacak yeni bir kurumu oluşturuyoruz hep beraber. O yüzden, bu davaya tarafsız baktığımızda çok fazla da rahatsız olunmayacağı kanaatindeyim.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ, bugüne kadar hep milletimizin yanında yer aldı; hiçbir zaman, Türkiye'nin önünü tıkayan, daha iyi bir geleceğe ulaşmasına mâni olacak adımları atmadı fakat biz, daha iyi bir Türkiye tasavvur ettikçe daha demokratik, daha adaletli bir yaşam vadettikçe yasama çalışmalarında bulunsak da hep engellerle karşılaştık. Bazen darbecilerle, bazen Anayasa Mahkemesi tehditleriyle, bazen Yassıada göndermeleriyle, bazen kürsü işgalleriyle hep karşılaştık fakat adalette reform iddiamızı hiç kaybetmedik. On yıldan beri, bütün bu zorlamalara rağmen, insanımızı merkeze alarak, devletin insanı büyütmek merkezli bakış açısını ortaya koyarak elimizden geldiğince bu reformları yapmaya çalışıyoruz. Zaten hepinizin bildiği gibi, 4'üncü yargı paketi reformunun da şu an hazırlıkları devam etmekte, şu an görüştüğümüz tasarı da yine insan merkezli bakış açımızın ufak bir örneğini teşkil etmekte.

Bu ülkede yıllar içerisinde dejenere olan adalete güven anlayışının yeniden tesis edilmesi, yeniden restore edilmesi hepimizin görevi. Tüm engellemelere rağmen, adalete yönelik reformlarımıza hızla devam edeceğiz. Milletimizin ne talebi varsa, hangi alanda yasal düzenlemelere ihtiyaç varsa o yönde teklif ve tasarılarımızı Genel Kurul gündemine getirmeye çalışacağız.

Değerli milletvekilleri, bu önemli kanunun da görüşülmesinde muhalefet partilerimizin de olumlu katkı sağlayacağına inanıyor, bu yeni kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Turan.