GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SERMAYE PİYASASI KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:04.12.2012

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı'yla ilgili Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyoruz, sistemin üç partisinin Mecliste bu kanuna çok büyük itirazları yok. Bir sayfalık muhalefetlerinde "Bir iki rötuş yeter." diyorlar ama bizim itirazımız var, Barış ve Demokrasi Partisinin, Emek, Özgürlük Blokunun, partimizin çok net itirazı var. Çünkü, emeğe karşı sermayeyi koruyan bu kanun öylesine bilinçli bir şekilde hazırlanmış ki krizlerin ardından adım adım faşizme giden yollar bir bakıma iyi niyet adımlarıyla örülmeye çalışılıyor.

Bakın, sizi şöyle bir tarih yolculuğuna çıkaracağım. Sermaye Piyasası Kurulunu kim kurdu? 12 Eylül darbesinin, Kenan Evren'in yaptığı ilk işlerden birisi budur; sene 82. Kim kurmuş? Darbeciler kurmuş. Hayırlı olsun. Bir kere başı bu. Ne yapmış? Pay, tahvil, finansman, bono, borçlanma araçları, yatırım fonları, menkul kıymetler, vadeli işlemler vesaire, iyi iş görmüş. Bu darbecilerin arkasında kim vardı? Başta Amerika, uluslararası sermaye vardı ve bu Kurulu kurduğu zaman generaller de, darbeciler ve iş birlikçileri de buradan paylarını aldılar ve ülkeyi sömürmeye başladılar ve emekçileri sömürmeye başladılar. İşte bunun devamı 24 Ocak kararlarından sonra 94 bunalımıdır. Bakın, dikkat edin, 94 bunalımı. 94 bunalımında Türkiye'nin ekonomisi allak bullak edilmiştir.

Bunun devamına gidelim. Halka açık anonim şirketlerden, sermaye şirketlerinden offshore'lara, banka düdüklemeye, banka hortumlamaya, 2001 yılına götürmüştür, 2001 yılına. Milyarlarca lira -100 milyar lira- hazineden vatandaşın vergisiyle bunlara ödenmiştir. Nereye gitti bu paralar? Daha dün, çok uzak değil, bu soygun, bu talan, bu sömürü düzeni, bu zulüm düzeni; vatandaşa yoksulluğu dayatan, yolsuzluğu dayatan bu yasak zihniyetinin ürünü değil mi? Şimdi döndük dolaştık, geldik 2008'e; dünyada finansal kriz, küresel kriz yaşandı ya, bankalar batmaya başladı ya, Türkiye'yi teğet geçmişti hani. 2011 yılında İMKB'nin kuralları belirlenmiş, daha yeni; Halka Arz Seferberliği Protokolü arkasından. Kasım 2012'de halka açılan şirket 25, halka arz 4.997 milyon TL değer üzerinden, halka arz geliri 4,5 milyar lira.

Şimdi, KOBİ'leri geçiyorum. Bir portföy yöneticiliği var. İstanbul Finans Merkezi kapsamında vergisel avantaj sağlayarak yabancı kuruluşlara "İstanbul'a gel, avantajın var, vergin düşük, stopajın yok, beleş, faiz bol, rant bol, kâr çok, gel." diyorsunuz. E, gel de kimden gidecek bu para? Bu ülkenin değerlerini, servetlerini, bu halkın servetlerini bunlara mı açacağız?

Bakın arkadaşlar, vergi teşvikleri sonucu "Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı" da artmış, maşallah! Sonra, İMKB borsalarla ilgili, Kasım 2012 Vadeli İşlem Yönetmeliği çıkarmış, yine maşallah! Bakın, bu koca kütük gibi kanundan önce yapılanları sayıyorum. Sonra, hani KDV'si sıfır olan değerli madenler vardı -elmas gibi- onları biliyorsunuz. Forex -döviz, mal, kıymetli madenlere dayalı kaldıraçlı alım satım işlemleri- 2011'de canlanıyor. 18 aracı kurum faaliyette; Yatırımcı Eğitim Seferberliği İş Birliği Protokolü, Finans Eğitim Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı taslağı hazırlanıyor. Avrupa Birliği demiş ya, ona getireceğim sizi... Sonra ESMA hayatımıza giriyor arkadaşlar, bu ESMA farklı bir ESMA, bunu iyi bilin. 2012 Avrupa Birliği Sermaye Piyasası Otoritesi'dir ESMA. Bize dedi ki: "Sermaye piyasası kanunu çıkarın." Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, temel kanunlar, bu arada değişti ya geçen sene.

Şimdi, arkasından bakıyoruz, küresel adımları atıyoruz. Bakın, OECD'nin MENA, SEDAK'ın kuruluş forumu, ABD'nin Sermaye Piyasası Otoritesi SEC, IMF, EBRD, Dünya Bankası, IFSB? Onlardan ulusal akıl alıyoruz, uluslararası ilişkiler sürüyor.

Şimdi, biz İstanbul'u finans merkezi yapacağız; akıl vereceğiz, akıl satacağız. Akıl satacağımız ülkelerin size sayayım birkaçını: Kosova, Umman, Kırgızistan, Tanzanya, Moğolistan, Cezayir'e programlar yapıp biz de onlara akıl vereceğiz. Bu aklı verseniz ne olur, vermeseniz ne olur, Allah aşkına söyler misiniz, bu ülkelere. Bu ülkelerin tümünü toplasanız ne eder bu sermaye piyasasında? Bunun bir hesabını yaptınız mı? Bir dişteki çekirdeği doldurmaz biliyor musunuz, ayıptır bunları saymak.

Bakın, tabii ki bu SPK kanununa kolay gelmedik. Piyasa odaklı yatırımcıyı koruyan, vatandaşı sömüren, soyan soğana çeviren küresel iş birliğinin adıdır bu kanun arkadaş, küresel iş birliğinin bal gibi adıdır.

Şimdi geçiyorum.

Bağımsız Denetim Merkezi, TAKAS kurumları borsada anonim şirket, hepsi sermaye için. Hani, milyarlarla oynanacak, dizayn edilecek, üstelik bu kurumumuz, bu Sermaye Piyasası Kurulumuzun bütçesi 95 milyon 510 bin lira, yani milyarlarla oynayacak olan bu Sermaye Piyasası Kurulumuzun bütçesi bu sene bu kadar.

Şimdi, SPK'ya muğlak yetkiler, geniş yetkiler veriliyor. "Gibi işlemler" böyle bir kanun var mı arkadaşlar? "Gibi işlemler", "gibi" ne demek söyler misiniz bana? Ekonomi kafası olanlar, ekonomi uzmanlarına söylüyorum; "gibi işlemler" nerede var, hangi sermaye piyasasında var?

Şimdi, dolandırıcılık Türk Ceza Kanunu'ndan, Türk Ticaret Kanunu'ndan alınıyor bu kanuna monte ediliyor.

Sonra, TOKİ buraya da dalıyor. Maşallah, bu TOKİ'nin girmediği bir yer yok arkadaş. TOKİ bu; sermaye piyasasına giriyor, araziye giriyor, millî eğitime giriyor, okullara giriyor, afete giriyor, ranta giriyor, şehirleşmeye giriyor. Zaten Sayın Bakan da burada maşallah! Yani niye burada Babacan yok? Allah aşkına, niye Maliye Bakanı yok? Burada Kalkınma Bakanı niye yok? Niye bakanlar yok burada, bana söyler misiniz?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Geliyor, geliyor.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Geliyor mu? Hoş gelsin, beş gelsin de geç geliyor, yani geç geliyor.

Bakın, bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığında makul şüphe nedir? Bana makul şüpheyi anlatabilecek bir babayiğit var mı burada? Çıksın ikna etsin, biz de size "evet" diyelim. Makul şüpheyi biz gibi hukukçulara anlatmanız için 10 ton fırın ekmeği yemeniz lazım, açık söylüyorum.

Şimdi, Borsa İstanbul AŞ, çok güzel bir şirket. Ben sizi biraz öteye getirmek istiyordum ama zaman sınırlı. Avrupa Birliği istemiş, eşleşme programı gereğince bu kanunu çıkarmamız gerekiyormuş. Arkadaşlar, Avrupa Birliği istemezse yemek yemeyecek misiniz, su içmeyecek misiniz, nefes almayacak mısınız? Ya, Avrupa Birliğinin her istediği doğru mudur? Doğruysa usulüne göre yapın, o da yok.

Bakın, size ilginç bir iki şey söyleyeyim: Takas kesinliği, sözleşme özgürlüğü, yatırımcının korunması, çerçeve sözleşmeler, yanlış ve yanıltıcı bilgiden doğan zararda illiyet bağı, halka arzlar öne çıkacak.

Arkadaşlar, şeffaflık, mesuliyet, orantılılık, tutarlık gibi konularda müdahalede bulunma gerçek anlamda öne çıkıyor. Faizler artacak, önemli değil; döviz kurlarında oynama olacak, önemli değil; enflasyon artacak, önemli değil; önemli olan, finansal sektörün sermaye piyasasındaki şirketlerle bankaların yapacağı nikâhtır. Katolik nikâhı yapacaksınız, bankaları da bu piyasanın içine sonuna kadar koyacaksınız, bu özel şirketlerin hepsinin üstüne de Borsa İstanbul AŞ özel şirketini kuracaksınız, aha bu Meclis denetlemesin. Yiyen yesin, götüren götürsün. Öyle değil mi? Öyle.

Şimdi, sadece bu değil. Bakın, bu kanunda ilginç bir tane madde var, incelediniz. "Gizli tanık" var bu kanunda, biliyor musunuz? Bu serbest piyasada işlenen suçlarda gizli tanık var. Arkadaşlar, gizli tanık varsa korkacaksınız. Artık, gizli tanık, yani etkin pişmanlık da var, etkin pişmanlık olan yerde gizli tanık var. Şimdi, gizli tanık karşınızda, kod adı "gizli tanık dolar", kod adı "gizli dolar" yerine "euro", kod adı "sterlin", kod adı "lira". Haydi buyurun, çıkın bakayım işin içinden! Kim kiminle kafa buluyor arkadaşlar ya? Kim kiminle dalga geçiyor? Yani burada yolsuzluk olacak, piyasada Merkez Bankasını sınırlayacaksınız, Sayıştayın denetimini kaldıracaksınız, stopajından tutun vergisine kadar avantaj sağlayacaksınız, kurumlar vergisini zaten yüzde 35'ten 20'ye indirmişsiniz, bir de teşvik babında İstanbul'u finans merkezi yapmak için ha bire teşvik vereceksiniz. Ya, Allah'tan korkun, işçiye de grev yasağı getiriyorsunuz, grev yasağı. Yani işçiye öyle bir grev yasağı getiriyorsunuz ki, bu sektörde bugüne kadar, bankacılık sektöründe, serbest piyasada, her alanda çalışan işçilerin tamamının bağlı olduğu bir sendikanın bütün haklarını ortadan kaldırıyorsunuz. Allah size akıl, izan versin ya. ILO milo sözleşmeler, attığınız, konuştuğunuz hepsi hikâye, yalandı. 12 Eylül referandumunda toplu sözleşmeli haklar getireceğiz diye meydanlarda dolaşıp oy topladınız, o da hepsi haramdır size. Aha, işte havacılık iş kolundan sonra serbest piyasa, finans sektörüne, banka sektörüne de grev yasağını getiriyorsunuz. Aha, bunun için kalsa bizden bir tek oy alamazsınız. Biz emekten yanayız, işçinin hakkının, hukukunun, örgütlenmesinden, sendikadan geçtiğini savunan bir partinin mensuplarıyız. Öyle, Başbakanınıza bakmayın, çıkıyor, televizyonda vır zır konuşuyor. Bakın, biz, bu politikayı bu Mecliste en iyi yapan partiyiz. En dinamik, en etkili politika yapan, hatta bu Meclisin tek demokratik ana muhalefet partisiyiz. Rahatsız eden bu. Allah'a şükür bizim dokunulmazlıklarımızın içinde finans merkezinden, serbest piyasadan, bankacılık sektöründen, ihaleden, sahtecilikten, hokkabazlıktan, hırsızlıktan, yemeden, yalandan, talandan bir tek fezlekemiz yok. Bunun için çok rahat konuşuruz, konuşma hukukunu kendimizde buluruz arkadaşlar.

Şimdi, size ilginç bir şey daha anlatmak istiyorum. Burada, bir iki şey, Fitch'in uluslararası kredi derecelendirme kuruluşunun notu var, yatırım bankası. Türkiye, yatırım yapılabilir ülke notunu aldı. İyi, kabul. Şimdi, Türkiye iyi bir liman. Güvenilir mi arkadaşlar? Güvenilir. Hukuk var mı? Var. Adalet var mı? Var. Özgürlükler var mı? Var. Refah? Maşallah. Trafik, İstanbul'da, maşallah, akıyor trafik. Sonra? Sonrasını en güzel National Geographic? Bu hafta, okuyun, herkese tavsiye ediyorum. Herkes bir tane dergi alsın ve Türkiye'ye gelen birisinin gizli kamerayla tarihî yerleri, Sultanahmet'i, Karaköy'ü, İstiklal Caddesi'ni gezerken başına gelenleri -bir anlatın- dinleyin. Ne kadar güvenli! Hani finans merkezi ya, hani çekecek ya paraları, oraya gelenler şirketlerini kuracaklar, o şirketlerde çalışanlar İstiklal Caddesi'nde dolaşacaklar, rahat rahat Eminönü'ne gidecekler, Sultanahmet'e gidecekler, şiş kebap yiyecekler, başlarına da bir iş gelmeyecek. Hiçbir şey gelmese 100 metrede bir kafalarına bir gaz bombası düşer maşallah İdris Naim Şahin bu ülkede olduktan sonra; kazara İstiklal Caddesi'ne, Taksim Meydanı'na gitse çukura düşer, tünelden çıkarsa kafasına gaz bombası düşer, trafiğe de düşerse trafikten üç saatten önce çıkamaz.

Şimdi, buradaki çıkan haberi ciddiye alacaksınız. Bu ülkede, eğer Rasmussen "Partriotlar benim kontrolümde." diyorsa, eğer bu uluslararası sermaye piyasasına bir başka üst kuruluşlar, holdingler "Bizim emrimizde." diyorsa siz de IMF'nin, Dünya Bankasının kontrolüne girdiniz demektir. Bunun başka izahı yok çünkü sermaye piyasası kontrolü AKP'de değildir, olamaz. İstanbul finans merkezi yapacaksınız, size fırsatlar doğar. Ne fırsatı doğar? İmar, talan, arsa. Maşallah, bildik isimler ihaleyi hemen kapmışlar. İsim vermem, reklam olur ama herkes biliyor. Şimdi, "Buradaki finans ve banka piyasasını tekelleştireceğim." diyorsunuz, "Orta Doğu'da bahar var. Bu bahardan diktatörler düşecek. Diktatörlerin paraları var. Bu paralar İstanbul finans merkezine akacak; bu sıcak para, bu likidite, bu güvenli limanda duracak. Durmaz arkadaşlar. 10 Patriot değil 100 tane Patriot alsanız, Suriye'yle bu hâlde yaşarsanız, Enerji Bakanınızı uçakta, -havada- Erbil'e inmeden Kayseri'ye -memleketine- pastırma yemeye indiriyorsa El Maliki, sizin güvenli liman olma şansınız yoktur. Bunu kafanıza koyun. Eğer 3 tane füze patlarsa Türkiye'nin İstanbul'u da güvenli değildir, Ankara'sı da güvenli değil, İzmir'i de güvenli değil. Bunu kafanıza koyun. Bu Patriotlar, bu Kürecik'te kurulan kalkanlar, bunların hiçbirisi Türkiye'nin, bizim kara kaş kara gözümüz için gelmiyor ve 3 tane ajan, 3 tane bomba, 3 tane uçak sizin bütün hayallerinizi yerle bir eder ama bir vicdan sahibi olarak şunu söylerim: Sizin bunlardan aldığınız verginin aynısını işçiden de alın. Bakın, asgari ücret yapacaksınız. İşçiden 2 katını almayın, dolaylı vergilerin yüzde 80'ini emekçi halka yüklemeyin. Buralara gelecek bu para yerinde sayacak, yatırım olmayacak, istihdam olmayacak. Bu parayı, vergisini almazsanız bu para gidecek, bir füze patlamasında gidecek. Putin ne dedi? "Sizin Patriotlar eski."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Rus ruleti oynamaya benzemez bu iş.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.