Konu: | TAPU KANUNU VE KADASTRO KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 101 |
Tarih: | 02.05.2012 |
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu ve Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla, yabancıların taşınmaz edinimini düzenleyen Tapu Kanunu'nun 35'inci ve 36'ncı maddelerinde değişiklik önerilmektedir. Ayrıca yine tasarıyla birleştirilen ve tarafımca verilen kanun teklifiyle de Kadastro Kanunu'nun 13'üncü maddesinde Anayasa Mahkemesinin Medeni Kanun'un 713'üncü maddesinde düzenlenen sahibi yirmi yıl önce ölmüş taşınmazların olağanüstü zaman aşımını düzenleyen maddedeki iptal hükmü nedeniyle değişiklik önerilmektedir.
Anayasa Mahkemesi, haklı olarak, mülkiyet hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle sahibi yirmi yıl önce ölen taşınmazların, olağanüstü zaman aşımı yoluyla kazanılamayacağı yönünde bir karar vermiştir. Mirasçı, miras bırakanın ölümüyle mülkiyeti bir bütün olarak ve yasa gereği kazanmaktadır. Mirasçılar tapuya tescilden önce taşınmazın malikidirler. Bu nedenle Medeni Kanun'un 713'üncü maddesiyle uyumu sağlamak açısından Kadastro Kanunu'nun 13'üncü maddesindeki "ölmüş veya" kelimesinin madde metninden çıkarılması zarureti vardı. Tasarıyla teklif birleştirilerek bu yönde de bir değişiklik yapılmaktadır. Burada Medeni Kanun ve Kadastro Kanunu arasındaki farklılık nedeniyle uygulamada mahkemeler farklı farklı kararlar vermeye başlamışlardı. Bu karışıklığın önlenmesi açısından da önemli bir madde.
Değerli milletvekilleri, Tapu Kanunu'nun yabancılara taşınmaz satışıyla ilgili değişiklik öngören maddeleriyle ilgili olarak öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Her konuda olduğu gibi, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı hakkında da çarpıtmanın yapıldığını görmekteyiz. Ülke topraklarının yabancılara satılmasının yolunun açıldığı, bunun Anayasa'ya aykırı olduğu, vatan topraklarının yabancıların istilasına uğradığı yönünde eleştiriler yapılmaktadır.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Dört tane Anayasa Mahkemesi kararı var; ben mi verdim, mahkeme verdi.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu eleştiriler haksız eleştirilerdir, hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Okudun mu bunu sen? Mahkeme kararı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anayasa Mahkemesi kararı?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Yabancılara toprak satışı ülkemizde AK PARTİ İktidarıyla başlamamıştır. 1934-2006 yılları arasında yabancı uyruklu gerçek kişilerin ülkemizde edinebileceği alan karşılıklı olmak şartıyla 30 hektar olarak belirlenmiş ve bu miktarı geçen alanları edinebilmeleri hükûmet iznine bağlı kılınmıştır. 1934-2006 yılları arasında hükûmet tarafından izin verilmek şartıyla yabancı uyruklu gerçek kişilerin genel olarak sınırsız bir şekilde taşınmaz edinim hakkı bulunmaktaydı. 2006 yılında yapılan değişiklikle, yabancı uyruklu gerçek kişilerin ülke genelinde edinebileceği taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hakların toplam yüz ölçümü 2,5 hektara düşürülmüştür.
Yabancılara taşınmaz satışıyla ilgili rakamlara baktığımızda, burada tasarıya karşı çıkan arkadaşlarımızın partilerinin iktidar oldukları dönemlerde de bu satışlar yapılmış, binlerce dönüm taşınmaz yabancılar tarafından edinilmiştir. Yabancıya taşınmaz satışı yeni bir durum değildir. Bugün bu konuda AK PARTİ'yi eleştirenler, kendi iktidar oldukları dönemlerde milyonlarca metrekare araziyi yabancılara satmışlardır.
ALİM IŞIK (Kütahya) - 126 milyonu sizin döneminizde satıldı, yapma bunu ya!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Mademki yabancıya taşınmaz satışı ülkeyi satmakla eş değer?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Yapma bunu kardeşim, böyle demeyin ya!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Biz demiyoruz, siz söylüyorsunuz, o zaman siz neden sattınız? "Biz az sattık." diyebilirsiniz.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Onu size yazıp verenler kimse, doğru baksın rakamlara.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Bu durum, önceki iktidarların taşınmazları satmak istememesi ya da burada ifade ettikleri gibi "Vatan toprakları kutsaldır." anlayışından kaynaklanmamaktadır.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Rakamları versene sen.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Eğer öyle olsaydı, Milliyetçi Hareket Partisi dönemlerinde de CHP dönemlerinde de milyonlarca metrekare arsayı satmazdınız.
Geleceği güvenin olmadığı, istikrarın olmadığı, demokrasisi zayıf, ekonomisi çökmüş, krizlerle boğuşan, bankaları hortumlanan bir ülkede siz olsanız taşınmaz satın alır mısınız?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Deniz Fenerinden de bahset biraz Deniz Fenerinden.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - AK PARTİ İktidarında önceki iktidarlar döneminden çok daha farklı bir durum söz konusu değerli milletvekilleri. Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde büyümesi, turizmde ve sanayide kalkınması ve yabancı yatırımcı için güvenli bir liman olması, taşınmaz alımı için ülkemizi cazip kılmaktadır. Bu satışların büyük çoğunluğunun turizm amaçlı olduğunu görmekteyiz. Son yılların istikrar ve güven ülkesi Türkiye'de tatil yapmak isteyenlerin, tatil bölgelerinde daire satın almak isteyenlerin sayısının giderek arttığını hep birlikte görmekteyiz.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sorun yok, alıyorlar işte.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Hemen Antalya milletvekillerimizden bunu öğrenebilirsiniz.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - O zaman bir sorun yok daire alıyorlar, tarlaları niye satıyoruz?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, yabancı ülkelerde de 4 milyon vatandaşımız var ve yüz binlerce vatandaşımız yabancı ülkelerde taşınmaz ediniyorlar. Yabancının ülkemizde taşınmaz satın almasına karşı çıkmak, Türk vatandaşlarının da yabancı ülkelerde taşınmaz satın almasına karşı çıkmak anlamına gelmiyor mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Gelmiyor. O 4 milyonun 3 milyonu Almanya'da yaşıyor. Suriye'de mi yaşıyor, Irak'ta mı yaşıyor, Ürdün'de mi yaşıyor?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Tapusu yabancıda da olsa satılan taşınmaz, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindedir, Türkiye Cumhuriyeti tapusudur. Kimse onu cebine koyup kendi ülkesine götüremez çünkü dışarıda geçerliliği yoktur. Tapusu yabancıda da olsa yabancı sermayeye ait bir fabrikada Türk vatandaşları, Türk işçileri çalışmaktadır. Yabancı ticaret şirketleri, Türk şirketleriyle ortaklık kurmaktadır, ülkemize katma değer ve istihdam sağlamaktadır. Buna karşı çıkmak, ülkemizin lehine bir durum değildir.
Değerli milletvekilleri, mülkiyet hakkı ile devletin egemenlik hakkını birbirine karıştırmamamız gerekir. Yabancının mülkiyetinde olan tapu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde devletin egemenliği altındadır. "Vatan toprakları satılıyor." propagandasının tutmadığını, vatandaşlarımızın bu tür sloganlara itibar etmediğini artık görmüş olmalısınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İsrail devleti nasıl kuruldu Değerli Arkadaşım?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıyla kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla ülke menfaatlerinin gerektirdiği hâllerde Bakanlar Kurulunca belirlenen ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu gerçek kişilere Türkiye'de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinme imkânı tanınmaktadır. Ancak bu kişilerin ülke genelinde edinebilecekleri taşınmazların toplam yüz ölçümünün 30 hektarı geçemeyeceği, ilçe yüz ölçümünün de yüzde 10'unu geçemeyeceği ve Bakanlar Kurulunun ülke menfaatlerinin gerektirdiği hâllerde bu miktarı 2 katına çıkarmaya yetkili olduğu şeklinde düzenleme yapılmaktadır. 1934'ten 2006 yılına kadar olan dönemde yabancılara taşınmaz satışının bir üst sınırı bulunmazken, 30 hektardan fazla satışa sınırsız bir şekilde Bakanlar Kurulu izin verebilirken getirilen düzenlemeyle Bakanlar Kurulunun 30 hektarı en fazla 2 katına kadar çıkarabileceği, ilçe sınırlarının da yüzde 10'unu geçemeyeceği yönünde sınırlama getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa'nın "Yabancıların durumu" başlıklı 16'ncı maddesinde temel hak ve hürriyetlerin yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabileceği hüküm altına alınmış, "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35'inci maddesinde de herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu ve bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür.
Diğer taraftan, uluslararası sermayeli şirketlerin taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı ayni hak edinimleri, Tapu Kanunu'nun 36'ncı maddesinde 2008 yılında yapılan değişiklikle hüküm altına alınmıştır. 2008 tarihli kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar uluslararası sermayeli şirketlerin ve uygulayıcıların karşılaştıkları sorunların çözülmesine yönelik yapılan değişiklik yerinde bir değişikliktir, ülkemiz menfaatinedir. Yabancı sermayenin ülkemize çekilmesine, istihdamın artmasına yönelik olan bu değişikliğe karşı çıkmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Yabancıların sınırsız bir şekilde taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilmelerinin önünün açıldığı ve bunun da millî menfaatlerle bağdaşır bir yanının bulunmadığı yönündeki eleştirilere katılmamız mümkün değildir.
Tasarının maddelerine baktığımız zaman, sınırlamaların da net bir şekilde gösterildiğini görüyoruz. Bunlardan ilki "kanuni sınırlamalara uymak", ikincisi ise "ülke menfaatlerinin gerekleri" şeklinde belirtilmiştir.
Tasarının Anayasa'ya aykırı olduğu iddialarının da geçerli olmadığını belirtmek istiyorum. Yürürlükteki Anayasa'mızda yabancılara taşınmaz satışında karşılıklılık ilkesini öngören bir düzenleme bulunmamaktadır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başlangıç hükümlerinde var, orayı bir okur musunuz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Anayasa Mahkemesi de yorum yoluyla norm üretemeyeceği ve bu yetkinin yalnızca yasama organına ait olması nedeniyle, Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılık iddialarının bir geçerliliği bulunmamaktadır.
Ülkemizde taşınmaz edinebilecek ülke vatandaşları belirlenirken konjonktürel durum da Bakanlar Kurulu tarafından dikkate alınacaktır.
Tasarı ülkemizin yararına ve gerekli bir tasarıdır. Hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tunç.