| Konu: | SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 21.05.2013 |
KAZIM KURT (Eskişehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, görüşmekte olduğumuz 460 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde ikinci bölümde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Birinci bölümde 5510 sayılı Yasa'da yapılması gereken değişikliklerle ilgili tartışmalar yapıldı. Yeterli miydi? 5510 sayılı Yasa'da sadece bunlar değiştirilince iş düzeliyor mu? Elbette yeterli değil, elbette çalışanların hakları tam anlamıyla verilmiş olmuyor. Hani İntibak Yasası'nı yapacaktık, hani engellilerin tüm haklarını düzene sokacaktık? Bunlar söz konusu olmadı.
İkinci bölüm ise gerçekten tam bir torba, değişik konularda değişik düzenlemeler getiriliyor: Ceylânpınar'daki arazinin göçerlere verilmesi, ikinci öğretimle ve KİT'lerle ilgili sözleşmeli personelin fazla mesai ücreti alması, çevresel etki değerlendirmesi muafiyeti ve varlık barışı.
Şimdi, bu yasanın bence, her ne kadar "5510 sayılı Yasa'da değişiklik..." diye başlıyorsa da adı, en önemli maddesi 12'nci maddedeki bazı yatırımların çevresel etki değerlendirmesi işleminden muaf tutulmasıdır. Neden ısrarla bazı yatırımlar bu ÇED raporlarından muaf tutulmaya çalışılıyor bir türlü anlayamadık. Komisyonda sorduğumuz sorulara da yeterli yanıt alamadık. Gerçekten bu rapordan muaf tutulduğu zaman bu yatırımlar neden kurtulacak, hangi külfetlerden kurtulacak ve yurttaşlarımızın hangi zararları daha da büyüyecek? Bunu, ciddi bir soru işareti gibi beynimizin ortasına işlememiz gerekir. Bu, hem çevresel çalışmalar açısından çok ciddi bir sorun yaratacak hem de bazı yatırımların, hâlâ tamamlanmamış olmasına rağmen, bu konudaki muafiyette ısrar edilmesinin anlamını anlamakta zorlanıyoruz, zorlanacağız ve belki bunu anlatmakta da zorlanacağız. Elbette bazı yatırımlarda devlet ya da kamu belli avantajları yatırımcılara sağlayabilmeli ama burada kamunun menfaatiyle, halkın menfaatiyle yatırımcının menfaati arasında ciddi bir oran, ciddi bir bağ kurulmalı. Bunun maalesef yapılmaması, hangi yatırımcıların bundan avantaj elde edeceği konusunda bir açıklama yapılamaması ciddi bir sorundur.
"Varlık barışı" dediğimiz 13'üncü maddede Türkiye'deki sermayenin değil, dışarıdaki sermayenin ülke içine çekilebilmesi için bazı avantajlar sağlanması, geçmiş dönemlerde yapılan düzenlemelerde başarılı olunmadığının işaretidir. Ne değişti de daha önceki barış döneminde Türkiye'ye getirilemeyen sermaye, Türkiye'ye taşınamayan varlık şimdi taşınacak, nasıl taşınacak ve hangi amaçla taşınacak? Bu konunun bugünkü süreçle bir bağlantısının olup olmadığını ısrarla sormamıza rağmen düzgün ve aydınlatıcı bir yanıt alamadık. Bu barışın, bu varlık barışının sürecin paralelinde bazı düzenlemeleri hissettirdiğini düşünüyorum. Oysa, süreçte başarılı olmak isteniyorsa bu tür varlık barışı değil, demokratik bir ortam, demokratik bir barış sağlanması gerekir. Bunu sağlamadan sadece ekonomik anlamda örgütün paralarının Türkiye'ye transferi, onun finansmanının sağlanması gerçekleştirilmeye çalışılırsa eksik olur, yanlış olur, bu konuda doğru ve başarılı bir uygulama söz konusu olmaz diye düşünüyorum ve bu nedenlerle bu yasanın geri çekilmesinde yarar olacağını düşünüyorum. Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)