GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:21.05.2013

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; yürütme ve yürürlük maddesiyle 15 maddelik bir kanunun sonuna gelmiş bulunuyoruz. Ümit ederiz ki böyle torba kanunlar artık Parlamentoya gelmesin çünkü torba kanunun 6 tanesi sosyal güvenlik, diğerleri de farklı kanunlarla ilişkili.

Bu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın 73'üncü maddesinde hastaların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayacak iki önemli değişiklik yapmaktadır burada. Bunlardan bir tanesi, sağlık hizmetlerinin finansmanı büyük ölçüde hastaya yüklenmektedir. Devlet hastaneleri ve kamu üniversiteleri tıp fakülteleri hastaneleri dışında kalan, vakıf üniversiteleri de dâhil Sosyal Güvenlik Kurumuyla sözleşmeli bütün sağlık kuruluşlarından sağlık hizmeti alan vatandaşların ödeyeceği ilave ücret 1 kat daha artırılmaktadır. Özel hastaneler, vakıf üniversitesi eğitim ve araştırma hastaneleri, tıp merkezi ve poliklinikler gibi sağlık kuruluşlarına başvuran hastadan Sağlık Uygulama Tebliği'nde belirtilen sağlık hizmeti ücretinin 2 katı ilave ücret alınabilecektir. Alınabilecek ilave ücretin miktarını Bakanlar Kurulu belirleyecek. Bu miktar, sağlık hizmeti bedelinin önce yüzde 30'u, sonra yüzde 70'i, ardından yüzde 90'ına kadar iken yapılması planlanan değişiklikle yüzde 200'üne çıkarılmaktadır. Böylece hastanın başvurduğu bir vakıf üniversitesi hastanesinde, örneğin bir apse var ise veya başka bir deneme ise bunun için 150 lira olan ücretin 300 lirasını hasta kendi cebinden ödeyecektir. Aynı hastanede hasta küçük bir bademcik ameliyatı olacaksa, ufak bir operasyon olacaksa ve bunun ücreti 400 lira civarında ise hastanın cebinden 800 lira para çıkacaktır arkadaşlar. Dolayısıyla, özel sağlık hizmetlerinin finansmanı için hastaların yükü artırılırken hekim ücretlerinin düştüğünü, aradaki farkın en büyük sağlık sermayesine akıtıldığını görmek gerekir.

Değerli arkadaşlar, ikinci önemli mesele de ÇED raporu. Benden önce de arkadaşlar söyledi, daha önce mahkemelerin vermiş olduğu durdurma kararına karşı şimdi, bu düzenlemeyle birlikte mahkeme kararları ortadan kaldırılmak istenmektedir ve mahkeme kararlarına karşı bir hile yapılmaktadır, artık bazı yatırımlarda ÇED raporu istenmemektedir. Bazı otoyolların, termik santrallerin yapımıyla ilgili, köprüyle ilgili Boğaz Köprüsü'yle ilgili yapılacak olan inşaatlarda ÇED raporu istenmemektedir. Bu doğru bir karar değildir ve yargı kararları buradan baypas yapılmaktadır, bunu şiddetle reddediyoruz.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan, 17 Mayısta, Sayın Bülent Arınç'ın da Amerika'da olduğunu fırsat bilerek Bursa'daydı kendisi ve Bursa'da Olay TV'ye çıktı, bir açık oturuma katıldı. Bu açık oturumda gazeteci Mustafa Özdal Sayın Bakana soru soruyor, diyor ki: "Sayın Bakan, işte, Türk Hava Yollarında yaşanan bir grev var ve ÇAYKUR'da yaşanan olaylar var, bunlarla ilgili ne diyorsunuz?" Sayın Bakan da diyor ki: "Ben, 20'nci yüzyıl kafasıyla 2013 yılında sendikacılık yapacak adam değil, adam gibi adam arıyorum, sendikacı arıyorum." Ve ilave ediyor, diyor ki: "Türk Hava Yollarında bütün maddelerde anlaşma oldu ama sendika bütün maddeleri bir tarafa bıraktı, 305 kişiyi dayattı ve bundan dolayı da greve çıkmak durumunda kaldılar." Sayın Bakan, doğru söylemiyorsunuz. Toplu sözleşmede "Taraflar bir araya gelip maddeleri müzakere ettiklerinde hangi maddeler kabul edilmişse onlar tutanak altına alınır ve alınmayanlar da sürüncemede kalır ve devam eder." der. Bugüne kadar Türk Hava Yolları ile HAVA-İŞ Sendikası arasında hiçbir madde üzerinde bir mutabakat sağlanamamıştır ve dolayısıyla da 305 kişi dayatılmamıştır. Ama şunu kabul etmemiz gerekir ki, siz bu ülkenin Çalışma Bakanısınız, siz adam gibi bir sendikacı arıyorsunuz, doğru ama biz de gerçekten görevini yapan bir Çalışma Bakanı arıyoruz.

Yani şimdi, ÇAYKUR'u örnek gösteriyorsunuz, ÇAYKUR'da 9 bin kişi... Sizin söylediğiniz gibi değil, orada da maddeler üzerinde anlaşılamadı, orada da bir mutabakat yok. Ama bir şey daha oldu: Şu andan itibaren ÇAYKUR Genel Müdürü, ÇAYKUR Genel Müdür muavinleri, ilgili müdürler işçilere zorla baskı yapıyorlar, sizin arka bahçeniz olan ÖZGIDA-İŞ Sendikasına işçileri zorla götürüyorlar ve önümüzdeki günlerde göreceksiniz...

Sayın Salim Uslu burada mı değil mi, bilmiyorum.

SALİM USLU (Çorum) - Burada.

MUSA ÇAM (Devamla) - Evet, buradalar.

Daha önce bu denendi. Türkiye'de size biat etmeyen, size teslim olmayan tüm sendikalardan zorla, baskıyla, tehditle, şantajla işçileri istifa ettiriyorsunuz, kendi arka bahçenize götürüyorsunuz ve oralara üye yapıyorsunuz, sonra da diyorsunuz ki: "Ben adam gibi sendikacı arıyorum." Bunlar mı adam gibi sendikacı peki?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA ÇAM (Devamla) - Yani sizin zorla götürdüğünüz, istifa ettirdiğiniz ve arka bahçeliğinizi yapan sendikalar adam gibi sendikalar oluyor ama direniş yapan, grev yapan arkadaşlar da, onlar adam gibi sendika olmuyorlar.

Sayın Bakan, doğru yolda değilsiniz, yanlış istikamette gidiyorsunuz ve bunları yapmamanız gerekiyor. Sizin Çalışma Bakanı olarak işçinin, emekçinin, ezilenlerin, yoksulların hakkını savunmanız gerekirken burada yanlış istikamette gidiyorsunuz. Sizi uyarıyoruz Sayın Bakan.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)