GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLETVEKİLLERİNİN GÖREV VE SORUMLULUKLARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:20.02.2013

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Değerli arkadaşlar, milletvekillerinin görev ve sorumlulukları üzerine gündem dışı olarak söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.

Dün 550 milletvekiline birer CD dağıttırdım. Bu CD'de 30 Ocak tarihinde, BBC'de, Hatay'da bir imalathanede çekilmiş görüntüler var. Bu görüntüler, Suriye'deki bombaların Türkiye'de imal edildiğine ve Türkiye'den Suriye'ye sevk edildiğine dair BBC'nin bir programı. Hepinizin görmesini istedim çünkü BBC 30 Ocakta gösterdi ama Türkiye'de ne yazık ki bu görülemedi.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 11 Şubat tarihinde Cilvegözü gümrüğünde büyük bir patlama oldu, 4 yurttaşımız öldü, ondan daha fazla sayıda Suriyeliler öldü ve bir milletvekili olarak, sorumluluğumun gereği olarak ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla Cilvegözü'nü denetlemek üzere Hatay'a gittim. 12 Şubat 2013 tarihinde saat 10.10'da olay yerindeydim. Savcı Kemal Zöhre'den kamera görüntülerini talep ettim, mahallini gördükten sonra ve hemen akabinde, basın mensuplarına bir açıklama yapamayacağımı çünkü olay hakkında yeterli bilgiye henüz sahip olmadığımı ifade ettim. Bu yayımlandı, canlı olarak yayımlandı. Fakat, ne yazık ki saat 12.30'da Başsavcı Bestami Tezcan, Hatay Milletvekilimiz Sayın Hasan Akgöl'ü arayarak dedi ki: "Bu davada bu konuda gizlilik kararı var, kamera görüntülerini göremezsiniz." Oysa bir gece önce İçişleri Bakanı Muammer Güler, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı, TOBB Başkanı -bir milletvekili bile değil- Sayın Hisarcıklıoğlu, bölgenin AKP Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu bu görüntüleri görmüştü. Bunu nereden biliyorum? Çünkü Bayram Türkoğlu, ertesi gün, o akşam tv8'de Gökmen Karadağ'ın programına bağlanarak dedi ki: "Ben gördüm. Araç oraya çekildikten yirmi dakika sonra patlama oldu." Olayın tamamını seyrettiğini söyledi.

Değerli arkadaşlar, 25 Ağustos 2012'de de Apaydın'daki sığınmacı kampını ziyaret etmek istemiş ve engellenmiştim. O zaman da bunun üzerine, o olayı örtbas etmek üzere İnsan Hakları Komisyonu görevlendirilmiş ve Apaydın kampı düzmece bir raporla ibra edilmişti. Şimdi, İçişleri Bakanı Cilvegözü'nde olan olayların kendilerinin iddia ettiği gibi görünmesi için kamera görüntülerinin bir kısmının Anadolu Ajansına servis edildiğini söyledi.

Değerli arkadaşlar, bizim tek görevimiz bu Parlamentoda el indirip el kaldırmak değil, biz sadece yasama yapmakla görevli değiliz; biz aynı zamanda yürütmenin denetleyicisiyiz, bu bizim anayasal hakkımız. Şimdi, biz bunu yapmak istediğimiz zaman ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyoruz. Sayın Başbakan kalkıyor, Apaydın'da olduğu gibi diyor ki: "Sen zabıta mısın?" yahut da "İzansız, insafsız, onursuz!" diyor bizim için. Şimdi, bu edepsizlik, bunu bir kenara bırakıyorum. Bir Başbakana hiç yakışmayan bir ağız zaten ama daha önemlisi Başbakanın bu Parlamentonun üyelerinin görev ve sorumluluklarını hazmetmediğini gösteriyor, hele hele muhalefet milletvekillerine hiçbir hak tanımadığını gösteriyor.

Şimdi bir Anayasa yapılıyor "Daha demokratik olacak!" Nasıl olacak? Muhalefetin hiçbir hakkının olmadığı, bir denetleme görevinin muhalefete yaptırılmadığı, baskı altına alındığı, ayrımcılık gözetildiği bir anlayışın yaptığı Anayasa'dan ne hayır gelir? Öyle bir Anayasa yapılacaksa çok açık söyleyeyim, 12 Eylül Anayasası bile aranır hâle gelir.

Değerli arkadaşlar, bir konuyu daha dile getirmek istiyorum, kusura bakmayın. Sayın Çiçek, Apaydın'da yapılan muameleyi, bu Meclis kürsüsünde gensoruyla ifade ettiğimi öğrendiği zaman beni daha sonra telefonla arayıp özür dilemişti. Sakın, bu konuşmam üzerine Sayın Çiçek beni telefonla arayıp özür dilemesin, gereğini yapsın. Onun gereği, onun görevi Meclisin tüm üyelerinin denetleme görevini tam olarak yapabilmesini sağlamaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Sakın ha, beni arayıp "Hocam, özür dilerim, haberim yoktu." demesin. Sayın Başbakan benim milletvekilliği görevimi engellemeye çalışıyor, Sayın Çiçek de kayıtsız kalıyor.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - "Edepsizlik" lafını geri alınız, Başbakana "edepsizlik" lafını geri alınız.

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Benimle ilgili söylenen sözleri Sayın Başbakan geri aldığı zaman ben de onu geri alırım.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Size aynen iade ederim.

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Bu Parlamentonun görevini yapmasını kimse engelleyemez, bu, demokrasinin beşiğidir. Biz milletvekilliği görevimizi yerine getirmek? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.