| Konu: | KANAL İSTANBUL'UN ÇEVREYE ETKİLERİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 23.05.2013 |
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son birkaç yıldır zaman zaman gündeme gelen ve bilimselliği çok tartışılan bir projeden bahsedeceğiz; İstanbul'u ilgilendiren, Marmara Denizi ve Karadeniz'i ilgilendiren bir proje, 'Kanal İstanbul'. Sayın Başbakan bu projeyi ortaya attı, "Kanal İstanbul" dendi, bir ara çılgın projelerden biri olarak "Çılgın Proje" dendi. Bu projeyle ilgili Sayın Ali Babacan şöyle diyor: "İlk etapta bakanlar olarak 'Acaba olur mu, olmaz mı?' 'Çok mu çılgın?' 'Acaba gerçekleşebilir mi?' şeklinde şüpheler hissettik ama Sayın Başbakanımız bunu açıkladı, olmayacak olsa zaten bu açıklanmazdı." diyor. Demek ki proje tamamen afaki, imaj projesi, hiçbir bilimsel çalışmaya dayanmıyor; animasyon var, bilim yok.
Geçenlerde cevap alamadığımız soru önergesini burada herkesin önünde okudum, hâlâ cevap alamadık bu soru önergesine. Ama, Başbakan, bu bilimselliği bilinmeyen projeyi Yüksek Planlama Kurulundan geçirdi. Sayın Babacan diyor ki: "Her türlü çevre değerlendirmesi ve hazırlığı çok dikkatli yapılmalı." Yani anlaşılan, istim arkadan gelecek.
Kanal İstanbul Projesi'nin hazırlık çalışmaları süresince, denizlerimizde yıllardır çalışan değerli deniz bilimcilerimizin görüşü sorulmamıştır. Sayın milletvekilleri, bizim bilim insanlarımızın hesap ve modellemelerine göre, bu proje nedeniyle beklenen çevresel felaketler hem Marmara hem de Karadeniz'de olacaktır. Ben bu konuşmanın içeriğinde, yalnız denizlerimize etki açısından ele alıyorum; bunun karada ve diğer çevre etkileri konusu ve inşaatla ilgili konusu ayrı bir konuşma konusudur.
İstanbul Boğazı, Karadeniz'in alt tuzlu sularını Marmara'ya ulaştıran bir su yoludur, hatta Çanakkale Boğazı yoluyla Ege'ye de gider. Nedeni, yoğun tatlı su deposu olan Karadeniz'in ortalama su seviyesinin Akdeniz'e göre daha yüksek olmasıdır. Karadeniz suyu Boğaz'ın üstünden akar, alt tarafından da ters yönde akan Akdeniz'in tuzlu suları Karadeniz'in tuz dengesini sağlar. Bu, eşi benzeri olmayan doğal bir akışkanlar mekanizmasıdır. Boğaz'ın doğal alt-üst akıntı sistemi olmasaydı, Marmara Denizi bugünkünden daha beter bir açık kanalizasyona dönüşmüş olacaktı.
Bu proje, Süveyş Kanalı ve Panama Kanalı'yla karşılaştırılamaz. Bu karşılaştırmayı yapmak, bilimden uzak durmak demektir.
Gerekli incelemeler yapılmadan açılacak olan bu çılgın kanalın geri dönüşü olmayacaktır. Kanalın çevreye etkileri gelecek nesiller düşünülerek incelenmelidir. Ama Planlama Kurulu karar vermiş, neye göre olduğu belli değildir.
Karadeniz'i dolduran musluklar yağmur ve nehir sularıdır. Bunların başında da Tuna, Dinyeper, Dinyester ve Don nehirleri gelir. Bu havuza giren suların miktarını artırmadan Karadeniz'e bir yapay kanal açarsanız Karadeniz'in suyu daha fazla boşalır. Zaman içerisinde Karadeniz'in alt tabakada tuzluluğu artacak, alt tabakada yer alan hidrojen sülfürlü tabaka yükselecek ve en önemlisi, balıkların yaşadığı, çoğaldığı oksijenli üst tabakanın incelmesine ve canlı kaynaklarının yok olmasına yol açacaktır. Hatta, bu kanal zaman içerisinde, projelendirilen Sinop nükleer santralini de etkileyebilecektir. Öte yandan, diğer bir gerçek de Karadeniz'in sadece bize ait olmadığıdır. Rusya, Montrö'den fayda sağlıyor. Ancak, yeni bir kanalın açılmasıyla birlikte bir belirsizlik ortaya çıkacak, bu kanalın yetkisi kimde olacak? Acaba bu proje, Karadeniz başta, gaz hidrat ve petrol potansiyelinin cezbediciliğine yönelik uzun vadeli bir ABD icadı anti Montrö Antlaşması stratejisi midir?
Bu kanalla gelecek olan ek organik yük, denizin 25 metre derinliğinden sonraki alt suları kaldırmayacak ve zaten kritik seviyede olan oksijen tamamen tükenecektir.
Sayın milletvekilleri, bir bilim insanımız "Bu kanal, hava kirliliğine ve sağlık sorunlarına neden olur. Terkos, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri kurur, Marmara Denizi'ndeki su ürünlerine zarar verir. Kanalın açılması için yaklaşık 1 milyon metreküplük bir kazıyla en az 42 kilometrekarelik yeşil alan tahrip edilir. Kanalın etrafına rant için yerleşim bölgeleri inşa edilirse gemi kazası, patlaması ve tehlikeler boğazdan kanala taşınır."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALUK EYİDOĞAN (Devamla) - Bu nedenle, bunun gibi birçok başka bilimsel tespitlerin doğru olmadığına, yanlış ya da doğru olduğuna karar verecek, elimizde hiçbir bilimsel bulgu ve veri yoktur. Bu nedenle, bu konunun ciddiyetle ele alınması ve bilim adamlarımızla birlikte konunun ayrıntılı incelenmesi gerekiyor.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)