| Konu: | TÜRKİYE'DEKİ AİLE SORUNLARINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 23.05.2013 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de aile sorunlarıyla ilgili olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hayat şartlarının zorluğu, ekonomik ve siyasi sorunların ağırlığı arasında ihmal edilen bir kurum vardır, o da ailedir. Teknolojik, sosyal ve kültürel alanda yaşanan değişim, aileyi ve rolünü tartışılır hâle getirmiştir. Toplumlar ailelerin üzerinden yükselir ya da düşerler. Ailesi çöken, yozlaşan ve bozulan bir toplumu ayakta tutacak başka bir mekanizma yoktur. Toplum bilimciler aileyi bu nedenle toplumun yapı taşı, asli cevheri olarak nitelemektedirler. Aile, kültürün yaratılmasında, yaşatılmasında ve sosyal bünyenin korunmasında büyük bir rol oynar. Nesiller bütün değerlerini, terbiyesini aileden alır, bireyin şahsiyetinin mayalandığı ocaktır aile.
Son zamanlarda yaşananlar, ailenin büyük bir risk ve tehdit altına girdiğini göstermektedir. Kadına şiddetteki artış, boşanmaların rekor kırması, sokaklara terk edilen çocuk sayısındaki fazlalıklar her şeyden çok aile kurumuyla ilişkilidir. Adliyelere yansıyan davalar, cinayetler, intiharlarla aile kurumunun geçirdiği sarsıntı arasında büyük bir bağlantı vardır. Kaderine terk edilen çocuklar, çaresiz duruma düşmüş anne ve babalar, kadın sığınmaevleri ve huzurevleri aslında her şeyi özetler niteliktedir. Çocuk işçi sayısı ve çocuk yaşta işlenen suçlarda da normalin üstünde bir artış vardır. Bütün bu veriler gerçekte Türk aile yapısının büyük bir sarsıntı geçirdiğini ortaya koyan kanıtlardır.
Değerli milletvekilleri, çağ bugün, çocukları eğitmeyi ana-babaların ve okulun işi olmaktan çıkarmıştır. Çocuklar, anne ve babalarının elinden İnternet, Facebook ve televizyon dizileri sayesinde alınmıştır. Bunu görmek ve gerekli tedbirleri almak gerekir.
Türkiye'de televizyon programları birer dadı, çöpçatan ve evlilik daireleri gibi çalışmaktadır. Anne ve babalar medyanın sunduğu değerleri kayıtsız şartsız içselleştiren edilgen figürlere dönmüştür. Televizyon programları sanal evlilik yaptıran kurumlar hâline gelmiştir. Seviye, değer, ilke, ölçü ayaklar altında ezilmektedir. Medya, önce namahremi sonra da aileyi öldürecek yapımların altına imza atmaktadır. Manevi, ve ahlaki motivasyon kurumu olan aile, giderek materyalist ve hedonist değerler kurumu hâline dönmüştür. Artık insanlar evlenmiyor, birleşiyorlar; sevgililer aile hâline gelmiyor, âdeta nikah memurunun ve ekranların önünde şirket kuruyorlar. Evlilik sözleşmeleri de şirket ana sözleşmelerine dönmüş durumdadır.
Değerli milletvekilleri, teknolojik gelişmeler, sanallaşma ve dijitalleşme aile kurumunu ciddi biçimde tehdit etmektedir. Kent yaşamının doğal sonucu olarak aile, annenin işe, babanın işe, çocuğun kreşe gitmesiyle gündüz parçalanmaktadır. Akşam ise anneyi diziler, babayı spor karşılaşmaları, çocuğu da İnternet tutsak almaktadır. Aile bireyleri Facebook, İnternet, cep telefonu, dizi ve "chat"leşmeler arasında âdeta kaybolmaktadır. Teknolojik araçlar aile bireylerini birbirinden kopartan aygıtlar hâline gelmiştir. İnsanlar kullanmak için icat ettikleri aygıtlar tarafından âdeta kullanılmaktadır.
Bütün bunlara ek olarak, kitle iletişim araçlarının amaç dışı kullanımı da aile konusunda büyük sorunlar yaratmaktadır. Televizyonlardaki evlilik programları, âdeta aile algısını tahrip etme programlarına dönüşmüş durumdadır. Manevi, moral ve insani yönü olmayan; maddi, ekonomik, hedonist değerler üzerine bina edilen programlar evlilik kurumunu tehdit etmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu programların aile kurumunu tahrip eden değil, güçlendiren bir yapıya dönüştürülmesi için gereken düzenlemeleri yapmalı ve süratle inisiyatif almalıdır. Aile, kitle iletişim araçlarının tükettiği bir meta olmaktan çıkarılmalıdır. Aileye yönelik riskler, olgulardan çok, süreç üzerinde yoğunlaşarak çözülebilir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yaptıklarıyla yetinmemeli, çok yönlü program ve projelerle derhâl harekete geçmelidir ve bunları derhâl uygulamaya sokmalıdır. Aile korunmadan millet, millet korunmadan devlet, devlet korunmadan ülke korunamaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)