| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 23.05.2013 |
AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede, alkollü ürünlerin satış yerlerinin eğitim kurumları, dershaneler, yurtlar ve ibadethanelere en az 100 metre uzaklığının olması gerekliliği yer alıyor. Bu kural zaten vardı, dershaneler buraya yeni eklendi. Bu 100 metre kuralı grubumuzun çabaları sayesinde turizm belgeli işletmelere uygulanmayacak ancak hak sadece işletme sahibine tanınıyor. Ruhsat sahibi işletmesini devrettiğinde ruhsatı iptal oluyor. Biz bu mülkiyet hakkının, ruhsat sahibinin birinci ve ikinci derece yakınlarına devredilebilmesini istiyoruz. Bu bir hak gasbıdır, haksızlıktır, yapılan yatırımın, verilen emeğin yok sayılmasıdır, bunun düzeltilmesi amacıyla bu önergeyi verdik.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin gerekçesi gençleri korumak. Bu, çok anlamlı, çok değerli gerekçe. Peki, o zaman ben de soruyorum: Siz, gençleri korumak isteyenler, polis onların kafatasını kırınca neden isyan etmiyorsunuz? Gençleri korumak istiyorsunuz da biber gazından niye korumuyorsunuz? Güvenlik güçlerinin orantısız gücünden niye korumuyorsunuz? Gençlere bir gelecek, kimlik, iş, umut veren ülkeler onları yasaklarla, cezalarla yönetmeye çalışmıyorlar. Sosyal medyada bugün bir öğrenci şöyle yazmış: "Okulların 100 metre yakınına alkol yasağı değil de biber gazı yasağı konsa şahane olurdu."
Türkiye'de bir alkolizm sorunu yok. Biz on sekiz yaşın altındakilere içki satılmasına karşıyız, içki içmenin özendirilmesini, marifet sayılmasını da hatalı buluruz, zararları da anlatılsın. Zaten caydırıcılık yüksek vergilerle de sağlanmaktadır. Bizim, hakların, temel özgürlüklerin ihlal edilmesiyle meselemiz.
Kanunun bir diğer önemli gerekçesi halk sağlığını korumak. Halkın sağlığını korumak mı istiyorsunuz? Bugün bir gazete haberi vardı, mutlaka görmüşsünüzdür: Sivas'ın 18 köyünde içme suyunda aşırı arsenik tespit edildi. Bu ülkenin musluklardan akan suyu içilemiyor. Bu, halk sağlığıyla ilgili değil mi? GDO'lu ürünlerin piyasada cirit attığı söyleniyor. Gençleri ve toplumun sağlığını bireysel silahlanmayı teşvik ederek, nükleer santraller kurarak mı koruyacağız?
Sayın milletvekilleri, bu ülkenin insanlarının hayati sorunları var, nerede, ne şartlarda içki içileceğinin belirlenmesi de bunlar arasında değil. Getirdiğiniz kanun teklifinin nihai hedefi alkolü yasaklamak olduğuna göre, içkinin yasak olduğu ülkelere bir bakalım. Bunlar: Suudi Arabistan, Yemen, Butan, Bangladeş, İran, Ürdün, Mısır, Vietnam. Siz de biliyorsunuz ki bu ülkelerin ortak özellikleri, vatandaşlarının yaşam biçimine, bireysel özgürlüklere gösterdikleri saygı ve demokrasi gelenekleri değil. Tek bir yaşam tarzını dayatmak, kendi kültüründen farklı yaşayanı, farklı düşüneni yasaklarla yönetmek devlet despotizmidir. İçki içenleri toplumun gözünden uzak yerlere itmek, etiketleyerek itibarsızlaştırmaya çalışmak hangi demokraside görülmüş? İleri demokrasi hedefi olan iktidarlar kendi inanç ve yaşam kültürleri doğrultusunda toplumu biçimlendirmeyi, kendi gibi olmayanı ötekileştirmeyi amaçlamaz. Görüyoruz ki yasaklarla mücadele edeceğini söyleyenler, yasaklara sığınarak toplum mühendisliğine giriştiler. Koydukları her yasağa da ulvi bir gerekçe bulup meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Toplumda oluşturulmak istenen muhafazakâr yaşam biçimi baskısı, her gün karşımıza çıkan İnternet yasakları, telefon dinlemeleri, medya baskısı, ölen kadınlar; yerlerde sürüklenen, gaza boğulan, dövülen, tutuklanan protestocular, öğrenciler, tutuklu yargılananlar... İktidarın kuvvetler birliği hevesi derken rejimimizin demokrasiye benzediğini söylemek herhâlde pek de mümkün değil. Acaba halkımızın tercihi bu muydu?
Sayın Başbakan şöyle konuşmuştu bir zamanlar: "Şahsi yaklaşımları, kişisel anlayışları toplumun tümüne empoze etmek baskıdır, zulümdür, haksızlıktır." Bu sözünü inkâr edecek yasalara geçit vermemesini diliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)