GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:109
Tarih:23.05.2013

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı torba kanununun 15'inci maddesi üzerinde önerge vermiş bulunuyorum ve bunun üzerine de söz aldım. Bu vesileyle hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlarım.

Öncelikle madde üzerinde verdiğim değişiklik teklifi üzerinde durmak istiyorum. Bir taraftan çelişkiler yumağı yaşamaya devam ediyoruz. Bir taraftan AKP Hükûmeti yerel yönetimlerdeki yetkilerini devretmeye çalışırken, bir taraftan da günü geliyor diğer yasalarda bu yetkileri almaya çalışıyor. Bugün, komisyonlarda görüştüğümüz ve bu arada yine de görüşmeye devam edeceğimiz çifte standartlar ve kanun üzerindeki kanun yapma tekniği ve kanunun, kanun içeriği anlamında da sürekli kendisiyle çelişen, diğer kanunla çelişen bir maddenin burada yine kendi özüyle çelişen bir madde üzerinde konuşuyorum. Çünkü, koca ülkenin Bakanlar Kurulu ve Başbakan şunu iddia ediyor: Türkiye'nin bütün sorunlarını tek elden toplamanın ve Bakanlar Kurulunun bu kadar işinin olduğunu söylemesine rağmen burada kalkıyor, diyor ki 96'ncı maddede, bu değişikliği yaparak belediye meclislerinin elinden yetkiyi alarak, "Artık, barların, pavyonların fiyatlarını da biz vereceğiz." diyor. Yani koca Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti, artık, bu kadar yerel yönetimlerin elinde olan bir yetkiyi alarak da bar ve pavyonların pazar ruhsatlarının, onların fiyatlarını belirlemeye kalkıyor.

Şimdi, burada bir çelişki yok mudur? Burada yerel yönetimlere güvensizlik yok mudur? Burada yerel yönetimlerin, özellikle büyükşehir de dâhil olmak üzere, plan bütünlüğü içerisinde baktığımızda bu yetkiye niçin belediyelerimize güvenmiyorsunuz? Şimdi, bu maddenin bir başka boyutuyla birlikte ekonomik boyutunun dışında bakarsak şöyle bir şey bekliyorum: 2002 yılında AKP'nin ilk seçimlerinden başlayarak süreç içerisindeki bir gelişimine bakalım. O zaman, Başbakanın gömleği o gömlek değil, çıkardı ve kimsenin hayatına -özellikle bu akşam görüştüğümüz bu yasayla ilgili- insanların hayatına kesinlikle müdahale edilmeyeceğini söylemişti ve bu konuda ikna edilmeye çalışıldı.

Gelelim ikinci dönemine: O dönemde, bu dönem içerisindeki -yavaş yavaş- yerel yönetimler dâhil olmak üzere valilikler ve kaymakamlıklarda olan bu yetkiler, baskılarla birlikte kırmızı çizgilerin oluşturduğu ikinci döneme geldik. Aslında, yasayı bugünkü gibi sadece daha daraltan, daha... Şu anda uygulamada var. Şu anda ikinci sınıf ya da tek gömlek giydiğimiz, "tek insan" dediğimiz "x-large" ve "x" olarak bütün insanlara tek anlamıyla çıkaracağımız bu yasanın içerisinde şu anda mevcutta var zaten.

Ne tartıştık ikinci dönemde? Kırmızı noktaları tartıştık. Kırmızı nokta ne? İçki ve bu anlamda da insanların yaşamına, yaşam şekline müdahaleydi ama bu müdahale ve o zaman "Hayır, yanlış yapılıyor." diye belediye başkanları uyarıldı, valilikler uyarıldı, kaymakamlıklar uyarıldı ve bu havayla da seçimlerde -liberal kesim de dâhil- oy almanın peşine düştünüz ve dediniz ki: "Söz veriyoruz oynamayacağız."

Gelelim üçüncü döneme: Burada şimdi bir ruhsat almanın, bir belediye başkanı olarak vermenin ne kadar kolay olmadığını biliyorum. Bir esnafın, Gökçeada, Bozcaada, Çanakkale'de şarap üreten ve markalaşan ve çok yatırım yaptığı bir ilde ve özellikle de orada Hükûmetin özelleştirmesinden sonra kanyak fabrikalarının kapatıldığı, yirmi yıldır da bağcılık yapan bu ülkedeki insanlar aç geziyor. Bir taraftan teşvik ediyorsunuz "Yurt dışındaki işçiler buraya yatırım yapın tarıma, şaraba, içkiye." diyorsunuz, bir taraftan da kısıtlılık getiriyorsunuz. Bu mu anlayış?

Şimdi, yine devam ediyorum: Bu dönem içerisinde -ikinci konuşmamda da söyleyeceğim- bir ruhsat almanın ne kadar zor olduğunu söylemeye çalışacağım. Zaten bu yasaklılık var ve uygulamada -bir esnaf olarak- bu yasaklamanın nasıl olabileceğini, ne anlamda olacağını bir gün gelin yaşayın ve bu yaşamın gerçeğini yaşayın ve ne kadar maliyetli ve ne kadar engellerle bunu engellediğini biliyorsunuz. Onun için, çok değerli Meclis üyesi arkadaşlarım, gelin, insanlara mahalle baskısından, ötekileştirmeden vazgeçin. Orada "Burada bu içki satıyor." diye hedef göstermeyin, burada "Bu insanlar başka türlü yürüyor." diye hedef göstermeyin. Bu, bize yakışmaz. (CHP sıralarından alkışlar)