GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:109
Tarih:23.05.2013

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

20'nci maddede yapılan değişiklikleri büyük ölçüde makul ve yerinde bulmakla birlikte bazı cezalarda kantarın topuzunun kaçırıldığını, insaf ve adalet ölçülerinin zorlandığını belirtmek durumundayız.

Elbette devletin, bireyleri başta alkol bağımlılığı olmak üzere her türlü bağımlılıktan koruma ve kurtarma gibi son derece önemli bir sorumluluğu vardır. Hiç kimse "Efendim, bedenim de ruhum da bana aittir, özgürlüğüm var, ne istersem yaparım." diyemez, dese de bunun insan haklarını esas alan demokratik hukuk devletinde bir karşılığı olamaz. Evrensel kabuller demektedir ki: Kişi istemese de vücut bütünlüğü ve ruh sağlığını devlet korumakla mükelleftir. Elbette, alkolle mücadelede ortaya konacak tedbir ve müeyyideler de toplumsal destek ve mutabakatı esas almalıdır. Getirilen ceza ve müeyyideler suç olarak tanımlanan fiillerle orantılı ve önleyici nitelikte olmalı, insaf ve adalet duygularını yerle yeksan etmemelidir. Getirilen düzenleme "Teknik cihaz ile alkol tespitini kabul etmeyenler 1 promil alkollü olarak araç kullanmış sayılırlar ve haklarında (3)'üncü ve (9)'uncu fıkralar kapsamında işlem yapılır." diyor. Tabii ki, denetimi reddetmek bir müeyyide gerektirir; ehliyete el koyma, seyirden alıkoyma, para cezası gibi yaptırımlar uygulanmalıdır ancak (9)'uncu fıkrada TCK'nın 179'uncu maddesi üçüncü fıkrasının uygulanacağı ifade edilmektedir ki, bu, iki yıla kadar hapis cezası verilmesi anlamına gelmektedir. Gerçekten ağır bir müeyyidedir, uygulanamayan ya da uygulandığında toplumsal direnç ortaya çıkaran bu tür aşırılıklardan kaçınmak lazım.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüden defalarca ifade edildi, devleti yönetmek bilgi birikimi, tecrübe ve devlet umuru gerektirir. Akıllı ve samimi devlet adamı meşveret eder. Devleti yönetmek belediyeyi yönetmek gibi değildir. Belediye yöneticiliği o gün yaşayan insanların yerel ve ortak ihtiyaçlarını gidermeyi hedefler ancak devleti yönetenler sadece bugünü değil, geçmişi ve geleceği de hesap ederek sadece yerel ihtiyaçları değil, ulusal hatta uluslararası gereklilikleri esas almak zorundadır. Alkollü yerler için öngörülen izin ve ruhsatlar, dün, merkezin taşradaki yöneticileri vali ve kaymakamlarca veriliyordu, bu da doğruydu. Bu yetkinin mülki idareden alınarak seçimle gelmiş, böylece vatandaş baskısına daha açık bir makam olan belediye başkanlıklarına verilmesi bizce doğru olmamıştır ancak başından beri devlet kurumuna ve mülki idareye mesafeli olan AKP, bu uyarımızı "devleti kutsama" gibi sığ bir tanımlamayla elinin tersiyle itmiş ve belediyelere vermiştir bu yetkiyi. Vermiştir de ne olmuştur? On bir yıllık AKP iktidarında içkili mekânların sayısı ikiye katlanmış, toplam içki tüketiminde yüzde 23 artış olmuştur. Bunun müsebbibi AKP değil de kimdir?

Terörizme bile şefkat ve anlayış gösteren, "Sadece polisiye tedbirlerle önlenemez." diyen ve hatta bir AKP milletvekilinin "PKK'yı Allah'a havale edelim, affedelim gitsin." dediği AKP, alkol gibi bir illetle sadece polisiye tedbirlerle netice almak yoluna gitmiş, uzun vadeli, çok boyutlu, etkili bir eylem planı üretememiştir. Sadece yasak ve cezalar ile toplumun sinir uçlarını hassaslaştırarak, toplumu kutuplaştırarak meseleyi en çabuk nasıl istismar edebileceğine kafa yormuştur. Netice mi? Alkol yaşı neredeyse 11'lere kadar düşmüştür. AKP döneminde içki tüketimindeki artış bizi en fazla içki tüketilen Müslüman ülkeler arasında Lübnan'dan sonra ikinci sıraya çıkarmıştır. Bunun vebali ülkeyi yöneten AKP'de değil de kimdedir?

Unutmuş değiliz değerli milletvekilleri, bir önceki dönemdeydi, ülkeye farklı faturalar düzenleyerek içki sokan İngiliz viski şirketlerinin 500 milyon doları bulan vergi cezalarını, dönemin Başbakanı Tony Blair, Sayın Erdoğan'a gönderdiği "Af getirin." mektubundan sonra affeden AKP'nin bu vebali hem dinî hem de millî vebal değil de nedir? Bunu yaptıktan sonra bu konudaki samimiyetinize nasıl inanacağız? "Alkol haramdır." diyen yüce dinimiz bütün haşmetiyle ortada dururken bu affa parmak kaldıran siz AKP'li milletvekilleri bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız? Kendi içinde ayrı, vatandaşa ayrı lisan kullanan AKP'nin hayır hasenat ile anılmasını bu yüzden mümkün görmediğimizi ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)