GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:22.12.2011

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 113 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu düzenlemede sosyal güvenlikle ilgili bazı maddeler var ve bu maddeler konusunda Komisyon aşamasında ciddi tartışmalar oldu, bazı düzenlemeler yapıldı, ayarlamalar yapıldı ancak bunun hâlâ özellikle 2'nci maddede ikramiye konusunun dava şartına bağlanması, 8'inci maddedeki katkı payları konusu ve katkı paylarının katılım payı olarak, ilaçtaki katılım payı olarak birkaç kalem, birkaç kademe olarak alınması çok haklı eleştirilere neden oldu. Yani bu konuda kırtasiye ve bürokrasiyi maalesef bu sağlık harcamalarında vatandaşın sırtından alamadık. Bu sıkıntı yani 3-4 liranın 2 liraya inmesiyle çözülmüyor. Aslında sosyal devlet olmanın gereği olarak sağlık hizmetlerinden, çalışanların ve çalışamayanların, yoksulluk sınırı altında olanların, yeşil kartlar kalkıyor onların da güvencelendirilmesi durumu söz konusu olduğundan bu katkı payları konusunda gerçekten düzenlemelerin yanlış olduğu, sosyal devlet amacına aykırı olduğu görülüyor.

Yine e-devlet konusunda çok başarılı çalışmalarımızın  olduğu söyleniyor, bu konudaki ARGE çalışmalarının da çok başarılı olduğu söyleniyor ama  bu bölümde yine -bakıyoruz- özellikle  bildirgeler konusu var; mesela otuz gün içinde verilmesi, cezaları konusu, tebligat tarihi, on beş gün içinde ödenme hâllerinden bahsediliyor ve bunun devamı maddelerde destek primi uygulaması var. Özellikle serbest meslek mensuplarının emekli olduktan sonra mesleklerine devamı durumunda kesilen bir yüzde 15 destek primi olayı var.

Şimdi, Türkiye'deki kriz sonrası zor durumda olan çalışanlarımızın durumuna bakalım: Emeklilik yaşını altmış beşe aldık mı? Aldık. En az yirmi beş yıl çalışma şartı var mı emekli olmak için? Var. E, altmış beş yaşından sonra ikinci bir işi sürdürmek isteyenler niçin sürdürmek ister? Geçinemediği için, ekonomik sıkıntıları olduğu için. Yani böyle bir durumda olan bir kişiye "Niye çalışıyorsun, niye ikinci bir iş yapıyorsun, niye yerinde oturmuyorsun?" der gibi destek primi kesintisinin aynen sürdürülmesi, bu yanlışın sürdürülmesi kabul edilir bir durum değil.

Deprem konusunda, bu 13'üncü maddede özellikle de Van depremi de dikkate alınarak burada otuz gün sigortalı olanlara getirilen bir sosyal güvence var yani otuz gün prim ödeyen depremzede bundan yararlanacak.

Şimdi, burada şu soruyu bir vicdanımıza soralım: Yirmi dokuz gün prim ödeyip de yirmi dokuzuncu gün depremzede olan bir vatandaşımızın mağduriyetini dikkate alırsanız onun günahı ne? Yirmi dokuz gün, yirmi sekiz gün prim ödemiş yani bir gün eksik prim ödemiş diye doğal afetlerde, depremde mağdur olmuş bir sigortalıya "Sen bu haktan yararlanamıyorsun ama otuz gün prim ödemiş olsaydın yararlanırdın." denilmesini hangi terazide, hangi hakkaniyet, hangi adalet ölçüsünde ele alabiliriz?

Yani burada, gerçekten bu komisyonlarda tartışıldığı için şunun bir basit yöntemi yok mu Sayın Bakan? Yani bu e-devlet sistemiyle, çalışanların anında elektronik sistemle bildirimlerinin yapılması ki biliyorsunuz çok sık rastlanan bir olaydır. İnşaatta çalışır, inşatta on beşinci gününde bir iş kazası geçirir. Sonuçta ne oluyor? Sosyal Güvenlik Kurumunun müfettişleri gidiyor, orada bir inceleme yapıyor, o incelemenin sonucunda bunun bir iş kazası olduğuna karar veriyorlar ve yine de bu haklardan bir şekilde, rapor alıyor, mahkemeye gidiyor, yararlanıyor. Şimdi burada otuz gün şartının mantığı nedir? Yani otuz gün illa prim ödemesi gerekir ki depremzede bir sigortalı bundan yararlanır demenin mantığı yok. Birinci, ikinci gününde de bu afet yaşanmışsa bundan yararlanması gerekir, böyle bir ayrımcılık olmaması gerekir.

Şimdi, tabii, ben şunu açık yüreklilikle sormak istiyorum: Sosyal güvenlik iş kolları var. Bu sosyal güvenlik iş kollarından çinko iş kolunu alalım. Çinko iş kolu zehirli olan ve iş yoğunluğu itibarıyla hiç kimsenin on beş yılını tamamlayamadığı bir iş kolu yani on beş yıl zaten çinko iş kolunda çalışan bir vatandaş artık malulen emekli sayılır. Bunun da primi yüksektir. Primi yüksek olduğu için biliyorsunuz bu tür durumlarda emeklilik süreleri kısalıyor, prim yüksek olduğu için, yüksek iş riski olduğu için farklı bir uygulama var. Şimdi, farklı iş kollarında maden ocaklarında çalışan, Zonguldak maden ocaklarında çalışan işçilerin durumu ne olacak? Afşin-Elbistan'da, Kahramanmaraş'ta -birkaç gün önce milletvekilleri burada ifade ettiler- hâlâ göçük altında 7 tane işçimiz var, çıkarılabildi mi? Ne olacak peki bunların durumları? Şimdi, burada sosyal güvenlik anlayışını uygularken sosyal adalet penceresinden bakıldığı zaman ve bu çerçevede bir çözüme gidildiği zaman bu angarya, kırtasiye ve bürokrasi de ortadan kalkar.

Bu konuda sosyal güvenlik hizmetlerinin hepsi birleştirilmiş olmasına rağmen bir mevzuat dağınıklığı devam ediyor. Sosyal Güvenlik Yasası çıkarıldı, arkasından torba kanunla bunun için de onlarca madde konuldu. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda konuştuk. Şimdi, tekrar tekrar bu konuda düzenlemeler yapıyoruz.

Özellikle bu katılım payı denilen olayda, eczacıyı, hastaneye başvuruyu, bütün bu kolay olayları zorlaştırmanın anlamı nedir? Yani illa ki özel sektör hastanelerine daha fazla kapı aralamak mı?  Bu anlayışı mı güçlendirecek sosyal devlet yoksa vatandaşına ücretsiz sağlıktan yararlanma hakkını ve hasta hakları çerçevesinde, o sözleşme çerçevesinde, devlet olmanın görev ve sorumluluğu gereği bu sosyal yardımları mı yapacak? Bütün sorun burada. Bir mantalite olayı, bir zihniyet olayı, bir bakış olayı, bir felsefik olay olarak öyle bakılmasıdır.

Kanımızca, bu konuda ayrım yapmadan? Yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının altında 20 milyon insanımızın olduğunu düşündüğümüz zaman, soruyorum, yeşil kartlı gittiği zaman nasıl katılım paylarını alacaksız şimdi? Veya bu yoksulluk sınırının altında, 659 lira asgari ücret alacak ve günde 65 kuruş zam yapmayı düşündüğünüz işçiden bunu almak vicdani midir? Bence bunun sorgulanması gerekiyor ve bunlara köklü bir çözüm bulunması gerekiyor. Yani artık bu kırtasiye ödemelerden, kırtasiyeden, bürokrasiden, küçücük rakamlardan artık bu sağlık hizmetlerini arındırıp, zaten kimlik numarası ve çip üzerinden sürdürülecek hizmetler olacağına göre, kırtasiye bürokrasisinin önlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.