GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437)
Yasama Yılı:3
Birleşim:83
Tarih:27.03.2013

MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış buluyorum, öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz bu tasarının genel gerekçesine ve bazı maddelerine bir bütün olarak bakıldığı zaman, birçok konuyu düzenleyen, birçok konuyu içinde barındıran bir torba yasa olduğunu görüyoruz. Zaten, bunun böyle olduğunu Sayın Bakan da kabul etmiş durumda.

Birtakım diğer maddelerine baktığımız zaman ise kooperatif ve birliklerde, günün gelişen ihtiyaçlarına cevap vereceği ve bu gelişmeleri karşılayacağı iddiasıyla bazı değişiklikler de yapıldığı belirtiliyor ancak bir şirket türü de olan kooperatiflerin ve tabii ki özelde tarım satış kooperatiflerinin ve birliklerinin ruhuna hiç de uygun olmayan ve birtakım müdahalelere de sebep olabilecek, hatta, 2000 yılındaki düzenlemenin de gerisine gidecek olan bazı çalışmaların da bu tasarı içerisine zerk edildiğini görüyoruz.

Bize göre, bu tasarıyı getiren Hükûmetin örtülü amacı, birliklerin ve kooperatiflerin kendi kendilerini yönetmesine ve bağımsızlığına aykırı birtakım müdahalelerin bulunması ve bunu da bu tasarı içerisine birtakım maddelerle getirmesi gözükmektedir. Sorunlara kalıcı çözümlerin getirilmesi yerine, hem günü kurtarmaya yönelik hem de kooperatif ve birliklerin Hükûmet etkisi altına daha çok alınmasını sağlayacak olan birtakım düzenlemeleri bu tasarı içerisinde görüyoruz. Ancak, bu tip ortaklıklara yapılan siyasi müdahalelerin geçmişte de nelere mal olduğunu, özellikle ekonomik ve ticari anlamda neler getirdiğini de hatırlamamızda fayda var diye düşünüyorum.

Hükûmetin, bu kurumların ortakları olan üreticilerimizin sorunlarına bugüne kadar bigâne kalıp onların mağduriyetlerinin sürmesine neden olmasının yanı sıra, yıllar sonra, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra, 4572 sayılı Yasa'da birtakım değişikliklere gitmesini ve biraz önce de belirttiğim gibi, bu değişiklikleri bir torba yasa kapsamında düzenlemesini de yadırgıyoruz değerli milletvekilleri.

Bu tasarı daha taslak hâlindeyken, ilk hazırlandığında, özellikle kooperatif stratejisi belirlenirken, 2008 yılından itibaren, o yılın yıllık programlarında ve hükûmet icra planlarında düzenlenirken, bir finansman modeli oluşturulması gerektiği üzerinde bütün kurumlar, konuyla ilgili hemen hemen bütün kurumlar bir mutabakata varmıştı. Aradan geçen süre zarfında önümüze gelen tasarıda şunu görüyoruz: Bu mutabakat ortadan kalkmış, daha çok hazine tahakkümü altında bir tasarı karşımıza gelmiş.

Değerli milletvekilleri, bu birliklerin yani tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin hem tarımsal üretimde hem bunların ihracatında ortaya çıkan katma değerde çok büyük önemleri var. Ki zaten bu birliklerin ilk kuruluşuna baktığımız zaman, 1913 yılında, Ege'de, Aydın'da bir incir kooperatifi kuruluyor, nüve orada atılıyor. 1963 yılına kadar bu kooperatifler gerçek manada kooperatif görevini görüyor ve yürütüyor. O günden 1994 yılına kadar da destekleme alımlarında gelen giden bütün Hükûmetlerin bir aracı kurumu hâline geliyorlar. 1994 yılında devlet desteklerinin ortadan kaldırılmasından sonra birtakım yapısal sorunlar, bu birliklerin ve kooperatiflerin yakasını maalesef bırakmamış oluyor ve hemen hemen hepsinde ciddi bir mali yapı bozukluğu karşımıza çıkıyor. Sonuçta, gerçekte olması gereken üretici dayanışması ve birliği kimliğinden de maalesef bunlar uzaklaşmış oluyor.

İşte, bu tablo değerli milletvekilleri, 2000 yılında bu yasayı çıkartırken yani 4572 sayılı Yasa'yı çıkartırken karşımızdaki tabloydu. Bakın, o dönemde birliklerin durumu şöyleydi: Borçlarını geriye ödeyebilecek durumda değildiler, mali kredibiliteleri bitmişti, neredeyse sıfırlanmıştı, ortakların kooperatiflere sahip olma bilinci giderek zayıflamıştı, istihdam fazlası çok sayıda personel vardı ve eğitim kalitesi bu personelin çok düşüktü, tesislerinin hemen hemen tamamı demodeydi ve rekabetten de yoksundular. İşte, böyle bir dönemde, 57'nci Hükûmet döneminde, biz, 4572 sayılı Yasa'yı çıkarttık ve 16 Haziran tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak, yürürlüğe girmesini temin ettik değerli milletvekilleri. O zamanın deyimiyle, bunlar,  "kara delikler"den bir tanesiydi. Biliyorsunuz, o dönemde, yine, yıllarca sürüncemede bırakılmış birçok yapısal, ekonomik ve mali soruna nasıl neşter atıldıysa bu alanda da ciddi manada çalışma yapıldı ve 4572 sayılı Yasa hazırlanmış oldu.

Buna paralel olarak da yine bu yasanın çıkmasından itibaren Dünya Bankasıyla yapılan "Tarımsal Uygulama Reform Projesi" kapsamında tarım satış kooperatif ve birlikleri de bir bileşen olarak bu projenin içerisinde yer aldı ve yeniden yapılanma oluştu. İşte, herkesin dilindeki "yeniden yapılanma"nın esas nüvesi budur.

Bu kanun çıkarılırken temel amacı, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin yeniden düzenlenmesi ve bu kuruluşların yapılanması için yasal bir çerçeve oluşturularak birlikleri etkin ve sürdürülebilir bir şekilde bağımsız ve mali yönden de güçlü kılmaktır. Bu kanunun amacı budur.

Şimdi, yeniden yapılanma dönemiyle, 2002'de bizim hükûmeti bırakıncaya kadarki dönemde birliklere yaptığımız ne tür mali yardım var, onları da huzurunuza getirmek istiyorum.

Bir kere, bu 12 birliğin 2000 yılı öncesi 1 milyar 237 milyon lira olan borçları, geçmiş döneme ait olan "Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu" yani DFİF'ten kaynaklanan borçları terkin edildi, bu borçlar silindi. Diğer yandan, 314 milyon lira olan ve özel bankalara olan borçları da hazine tarafından üstlenildi ve büyük ölçüde bir mali imkân sağlanmış oldu. Birliklere DFİF kaynaklarından ucuz kredi kullanma imkânı getirildi böylece ve onların ihtiyaç duydukları ürün alım ve işlemeye yönelik krediler DFİF kaynaklarından sağlanmış oldu. Fakat akabinde, hükûmeti devrettikten sonra gelişen dönemde bu disiplinin bozulduğunu ve sonunda da gene eskiye benzer bir enkazın oluştuğunu görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, daha sonra gelişen hükûmet dönemlerinde -özellikle ilk yıllarda- birliklerin hükûmet etkisi altına alınabilmesi ve onların işlevlerinin yok edilmesi saikiyle hareket edildiğinden üreticiler âdeta yok sayılmış ve birliklerin kapanmasına, atıl kalmasına  ve onların ortaklarının da neredeyse yok olmasına yol açacak uygulamalar içerisine girilmiştir. İşte bu dönemde modern kooperatifçilik ilkesinden daha da uzaklaşılmış, faaliyet zararları ve finansman ihtiyaçları en temel neden olarak ortaya çıkmasına rağmen birtakım kaynak israflarına da kayıtsız kalınmıştır. Ürün-fiyat sisteminin kurulmasına yardımcı olunmamıştır. Satış, pazarlamayla ilgili olarak faaliyetler teşvik edilmemiştir. Atıl gayrimenkullerin değerlendirilerek bir finansman yolu açılması yani sermayeye fon temin edilmesi yoluna gidilmemiştir. Yeniden yapılandırmayla sağlanan ve yol alınan bütün o iyi gelişmeler, sermaye birikimi ve her türlü diğer mali sıkıntılarla maalesef israf edilmiştir. Sonuçta, kurumsal yönetim kapasitesinin geliştirilmesi durdurulmuştur.

Değerli milletvekilleri, bugün için baktığımız zaman, tarım satış kooperatifleri ve Birliklerinin buna ilaveten temel bazı problemleri de var ve bu süreç devam ediyor, gidiyor. Bunlardan en önemlisi, bir kere, bu birliklerin ve kooperatiflerin en önemli dezavantajı olan rekabet dezavantajını, ortadan kaldırılacak olan desteklemenin ve dış finansman ihtiyacının, biraz önce de söylediğim bir finansman modeli çerçevesi içerisinde çözülmesi noktasında ciddi bir ihtiyaç var yani yeniden bir finansman modellemesine gidilmesi gerekmektedir. Tarım ürünlerine ve üreticilere yönelik destekleme politikalarının bütüncül bir yaklaşım içinde ele alınması gerekmektedir. Böyle parça pürçük birtakım tedbirlerle bunun geçiştirilememesi gerekmektedir ve birliklerin bu politikalarını yani onların uygulamalarını tamamlayıcı, kolaylaştırıcı bir  yaklaşımla benimsenmesi gerekmektedir. Gene, birliklerimizin en önemli güncel sorunlarından biri de yaşadıkları vergi sorunlarıdır ve vergiden kaynaklanan bu problemlerin de ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, yapılan bütün bu yanlışlara, bütün bu yanlış düzenlemelere, yapısal sorunların daha da derinleşmesine yol açacak bu politikalara baktığımız zaman bunların birçoğunun, birlik ve kooperatiflerin, yıllar içerisinde atıl kaldığını, hatta icrai takibe düştüğünü de görüyoruz ki bu çok önemli bir konudur birliklerimiz ve kooperatiflerimiz için. Öz kaynak sorunu halledilemediği için, öz kaynak sorunu devam ettiği için kurumsal yönetim anlayışının gelişiminde de maalesef birlik ve kooperatifler yetersiz kalmışlardır.

Bu çerçeve içerisinde baktığımız zaman, bir kere bu bölük pörçük, parça parça getirilen ve günü kurtarmaya yönelik olan uygulamaların bir kenara bırakılarak gerçekten ciddi ve köklü birtakım tedbirlerin ve girişimlerin yerine konması gerekmektedir ki bunlardan bence en önemlileri temelden ve kalıcı çözüm üretmek açısından bir tarımsal yapının verim ve rekabet gücünü artırmaktır. Bu anlamda, Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu'nun, Kooperatifler Kanunu'nun ve bugün görüştüğümüz -parça parça değil, bütüncül bir yaklaşım içerisinde- Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu'nun bir bütün içerisinde ele alınması ve birlikte bunların Meclis Genel Kurulunda ve ilgili komisyonlarda görüşülerek yasalaştırılması gerekmektedir. Bu gerçekleşirse, eğer bunlar yapılabilirse bu durumda da destekleme sistemi yeniden gözden geçirilmiş olacak ve sonuçta da kooperatifçilik sistemi bir bütün içerisinde ele alınma şansı yakalamış olacak.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının içerisinde tarım satış kooperatifleri ve birliklerini ilgilendiren bazı maddeler var ama bunlardan benim ön plana çıkarmak istediğim 20'nci maddeyle ilgili birkaç hususu da Hükûmetin ve yüce Genel Kurulun dikkatlerine getirmek istiyorum. Bir kere bu 20'nci maddeyle öngörülen düzenlemelerin eksikliklerinin yanı sıra birtakım eksikliklerin ötesinde, öncelikle kuruluşlarından bu yana birlik ve kooperatiflerin sahip oldukları işletme tesislerine ilişkin mevcut düzenlemenin tamamen kaldırılması ve bu anlamda da ciddi bir boşluğun yaratılması söz konusudur. Hâlbuki üreticilerin ürünlerinin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve dayanışma bakımından da hayati öneme sahip olan ikincil işletmelerin mevcudiyet ve geliştirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, üreticilerden alınmış olan ürünlerin satışı faaliyet, kooperatif ve diğer düzenlemeler bir arada olduğunda birliklerin eli kolu bağlanmış olacağı için amaçlarına da hizmet edememiş olacaklardır. Bu önemli eksikliği gidermek için üstünde çalıştığımız 4572 sayılı Yasa'nın ya eski hâli, mevcut durumu korunmalı veyahut da yeni bir düzenleme yapılması gerekmektedir.

Yine, bu tasarıdaki düzenlemeyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığına büyük bir yetki verilmektedir. Maalesef, birliklerimiz bir KİT statüsüne âdeta dönüştürülmüş durumdadır.

Torba yasalarla yapılan bu düzenlemelerin yetersiz ve eksik olduğunu bir kez daha belirterek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)