| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 28.05.2013 |
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizin malumu olduğu üzere, 11 Mayısta ülkemizin bir sınır beldesi, serhat şehri olan Reyhanlı'nın yaşadığı bu büyük acıdan sonra, bu olayla ilgili güvenlik zafiyetinin olup olmadığını, saldırının neden önlenemediğini ve bundan sonra olası saldırılara karşı aynı zafiyetlere düşmemek adına bir araştırma önergesi vermiş bulunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, meseleye güvenlik zafiyetinden başlamak istiyoruz. En başta, Sayın Başbakanımızın daha olayın olduğu ilk günde -zannettiğimiz- bir açıklaması var, Olayla ilgili Millî İstihbarat Teşkilatıyla emniyet teşkilatı arasında bir istihbarat kopukluğu olabileceğinden bahseden Sayın Başbakanın kendisidir ve dolayısıyla böyle bir araştırma önergesinde tabiatıyla ülkemizin Başbakanının ifadeleri ana konu olmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Reyhanlı çok muazzam çok bir acı çekmiştir ve on yıllar boyu da kapanamayacak bir ızdırapla karşı karşıyadır. Defalarca ikaz edilmesine, bu meselenin, bu acı olayın, bu vahşi katliamın göz göre göre, göstere göstere gelmesine rağmen, acaba Hükûmet ne iş yapmıştır? Açılımdı, "Analar ağlamasın." edebiyatıyla barıştı, müzakereydi, terörle mücadele yerine müzakere yapılması çalışmalarıydı, 63'lüklerin il il gezmesiydi basınımızın her gün bununla ilgilendiği bir ortamda, acaba Hükûmet bu saldırıyı önleme noktasında görevini yapmış mıdır, yapabilmiş midir? Biz, Sayın Grup Başkan Vekilimiz Oktay Vural Bey, burada, Meclis çatısı altında gerekli ikazları hem Reyhanlı'yla hem Hatay'la ilgili yaptık. Bunlar kale alınmış mıdır?
Şöyle bir olaya baktığımızda, daha ölenlerin kimlikleri tespit edilemezken, ölenlerin kimliklerinin tespiti noktasında yetkililer çalışmalarını bitirememişken veyahut daha başlayamamışken birdenbire, öldürenlerin veyahut bu suikastta, bu katliamda payı olanların isimleri ve menşeleri havalarda uçuştu ve basınımıza düştü. Bu, soruşturma aşamasındadır, buna bir şey demiyoruz fakat aynı gün, aynı saatler içerisinde bulunabilecek kadar hadiseye yakın isek biz bunu neden engelleyemedik? Değerli arkadaşlar, Hükûmet bu konuda sorumludur ve bu sorumluluğunun hesabını başta Reyhanlı'ya, ondan sonra da Türkiye'ye ve Türk milletine vermek durumundadır.
İki yıldır Hatay'da bir ızdırap yaşanıyor. Mülteci olarak ve mülteci görüntüsü altında, ne idüğü belirsiz ve bir kısmı pasaportu dahi olmayan insanlar Hatay'a geliyor, dolaşıyor, giriyor, çıkıyor, hudutlar açık. Geçen defa konuşmamda söyledim, hudut taşlarında yazar, hududun girişinde yazar "Hudut namustur." diye. Buradan Türkiye bilsin ki hudutta namus kalmamıştır. Hudutta namus kalmazsa memlekette namus kalmaz; bu açıktır, aşikârdır.
Bakın, bu şartlarda Reyhanlı'da, piyasada MOBESE kayıtlarının silindiği gibi birtakım laflar dolaşıyor. Silinmemiş, MOBESE yok yani iki yıldır bombanın üstünde oturuyorsunuz ve iki yıldır Reyhanlı MOBESE kayıtsız. Bir türlü "Yahu, bu ilçede herhangi bir olay olabilir, bir şey olabilir, takibi düzgün yapalım, rahat yapalım, teknik takipte eksik kalmayalım." diye aklınıza gelip de bir MOBESE kurdurmuyorsunuz. 52 can gitti. Şimdi, hepsi bundan sonra kurulacak.
Yayladağı kapısı kapanmış. Ne için? Güvenlik tedbirleri için. Ne zaman? 52 can gittikten sonra, bir şehir madden ve manen yıkıldıktan sonra.
Değerli arkadaşlar, bunlar hesabı verilmesi gereken sorumluluklardır ve Hükûmet bu sorumluluktan kaçmaz, kaçamaz, kaçmamalıdır. Bugün 52 can gitmiştir. Bugün Reyhanlı maddi manevi yıkılmıştır. Reyhanlı'nın üçte 1'i Reyhanlı'dan göçmüştür, yakın ilçelere, komşularına taşınmıştır. Reyhanlı'nın ekonomik durumu iyi olanları, bundan sonra yaşamak için yakın ilçelerde ev aramaktadır. Bu, bir şehrin ekonomik olarak da bitmesi demektir.
Hükûmetin bugün aldığı tedbirler Reyhanlı'yı kurtarmaz. Reyhanlı afet bölgesi ilan edilebiliyor mu, edilmiyor mu? Bir ilçenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi, asrın terör afetini yaşayan bir ilçenin afet bölgesi ilan edilmesi için acaba ne beklenir? Kanun eksikse Milliyetçi Hareket Partisi yardımcıdır ve bu kanunların çıkmasında gereken desteği verecektir. Afet bölgesi hâline gelmiştir Reyhanlı, bu bir kere unutulmasın. Bugün söylenen İş ve İşçi Bulma Kurumu, yok şu, yok bu gibi palyatif, geçici tedbirlerle Reyhanlı'daki yaraların, ekonomik yaraların sarılması asla söz konusu bile olamaz.
Değerli arkadaşlar, Reyhanlı'da 190 polis vardır. İki yıldır durum böyledir, 1 tane bile artmamıştır. Şehrin nüfusu 50 bindir, 50 bine yakın Suriyeli yaşamaktadır. Doktor sayısı artmış mıdır? Polis sayısı artmış mıdır? Asker sayısı artmış mıdır? Bunların hepsi güvenlik zafiyeti değil de nedir acaba?
Tüm bunlarla beraber, bir kere, evvelden, şunu da ifade etmek istiyorum: Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, olay gecesi oradaydık. Tüm teşkilat başkanı arkadaşlarım, başta Reyhanlı teşkilatı olmak üzere, bu olayların daha da vahim bir hâl almaması adına elimizden gelen gayreti gösterdik. Reyhanlı'nın iktidar partisine mensup belediye başkanıyla beraber çalıştık; değerli bir kardeşimizdir, iktidarınızın da en büyük şansı odur ama netice itibarıyla, Reyhanlı'da ondan sonra daha acı bir olayın olmaması noktasında, Milliyetçi Hareket Partisi ferasetiyle ve ağırbaşlılığıyla üzerine düşen görevi yapmıştır. Fakat, bundan sonra görev Hükûmetindir ve Hükûmetin Reyhanlı halkıyla helalleşmesi gerekmektedir. Helalleşmek için ne yapılmıştır? Sayın Başbakanımız ilçeyi ziyaret etmiştir.
Bakın, bizim Grup Başkan Vekillerimiz Sayın Oktay Vural, Sayın Mehmet Şandır, Genel Başkan Yardımcımız Sayın Semih Yalçın, Genel Sekreterimiz Sayın İsmet Büyükataman, bunların hepsi Reyhanlı'ya gelmiş ve inşallah, çok yakın bir zamanda da Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey Reyhanlı'ya gelecek ve halkıyla helalleşecek, aynı zamanda acılarını paylaşacaktır. Yalnız, bunların hepsi belli bir vakarla ve Reyhanlı halkıyla bütünleşmek amacıyla, bütünleşecek bir pozisyonda gelmiştir.
Sayın Başbakanın gelişi, elbette ki şehrimizi ziyaret etmesi bizim için mutluluk vericidir ama Allah aşkına bu Sayın Başbakanın programını kim yapmıştır? Onu 5 helikopterle Reyhanlı'ya kim indirmiştir? Reyhanlı'da, Reyhalılıyla helalleşmesi, muhabbetleşmesi gerekirken oraya 3-4 bin insanı ilçelerden, Antakya'dan, Altınözü'nden? Ne işi var bunların orada? Fabrika işçilerini kim yığmıştır? Acaba, o mitingde Reyhanlılı var mıdır? Reyhanlılı o mitingde? Miting, miting diyoruz... Yani taziyeyle mitingin alakasını kurmakta da Reyhanlı güçlük çekmektedir. Sayın Başbakan "ensar" diyor, "Ensar olmalısınız." diyor Reyhanlılıya. Şunu ifade etmek istiyorum: Reyhanlı ensardır. Hükûmet kamplarda 15 bin kişiye bakmaktadır ama Reyhanlılı 50 bine yakın Suriyeliye bakmaktadır. Ensardan anladığımız da ve bizim bildiğimiz de hicret eden Peygamber efendimizin ve çevresinin misafirliğiyle ilgilenen ve onlara kucak açan Medinelilerdir, muhacirler de onlardır. Şimdi, kelle kesen, vurduğu askerin kalbini çıkarıp yiyen insanlara ev sahipliğiyle ensarlığın alakasını kurmakta Reyhanlı ensarları güçlük çekmektedir.
Tüm bunların yeniden değerlendirilmesi ve Hükûmetin bu noktada aklını başına alması gerekmektedir. Şehit kardeşleri hakarete uğramıştır. Kim bilir hangi baskı altında olan Başbakanlık korumaları şehit kardeşlerine hakaret etmiştir, şehit babasına hakaret etmiştir. Reyhanlı bunu kaldıramamıştır. Reyhanlı, zaten bunları gördüğünden dolayı, o mitingi de kabullenememiş ve orada da olmamıştır. Bu hataların hepsinin hesabının verilmesi gerekmektedir ve Reyhanlı'nın yaraları Reyhanlı'yla kucaklaşarak sarılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar, sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)