GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK PETROL KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:28.05.2013

CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Petrol Kanunu'yla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanunla ilgili uzun bir çalışma sergiledik. Komisyonlarda, hazırlanmış olan tasarıyla ilgili olarak görüşlerimizi ayrıntılarıyla iletmek ve ülkenin ulusal bir petrol kanununa kavuşması için çağdaş, yapıcı ve ulusal çıkarlarımıza uygun bir kanunun oluşmasına önergelerimizle destek vermeye çalıştık.

Bu konuda bakış açımız şuydu: Türkiye bu kanunla ilgili daha önce bir çalışma yapmış ve bu çalışma Cumhurbaşkanlığından geri gelmiş, geri gelen çalışma uzun zamandır tekrar Parlamentoya getirilememiş. Cumhurbaşkanının geriye çevirme gerekçeleri de gerçekten, ulusal petrol politikasıyla ilgili olarak teklif edilen, daha önce Meclisten geçen kanunda önemli eksiklikler olduğunun altını çizme ve Türkiye'de millî menfaatlere uygun olarak tasarının tekrar gözden geçirilmesini talep etme noktasındadır.

Biz, bu ülkede petrolün önemine inanıyoruz. Türkiye belki petrol kaynakları olarak çevresindeki ülkeler kadar zengin bir ülke değil ama bulunduğu coğrafyada ve bulunduğu konum itibarıyla bu petrol ve doğal gazların geçiş yollarının üzerinde çok önemli bir ülke. Bugün geldiği nokta itibarıyla da Türkiye'nin eğer ulusal bir petrol politikası ve ulusal bir stratejisi olursa, bu anlamıyla çevresindeki zenginliklerin ve içinde bulunduğu konjonktürün önemini kavrarsa Türkiye, bugün ithalatta önemli bir açığı olan, petrol ithalatında önemli bir kaybı telafi etme fırsatını bulduğu gibi dünyada birçok ülkede petrol arayarak da petrol konusundaki gücünü dünyada saygın bir konuma getirebilir.

Bu kanunda bizim birinci olayımız şuydu: Bu kanun ulusal bir petrol politikasını hayata geçirmelidir. Bu nasıl olacaktır? Dünyadaki örnekleri gibi olacaktır. Türkiye'nin devlet adına petrol arama, işletme ve organizasyonunu, rafineri dâhil, yapabilecek dikey örgütlenmesi olan bir ulusal petrol şirketine ihtiyacı vardır. Bu şirket, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığıdır ama bu kanun, yeni önümüze gelen, hazırlanan kanun Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını ülkenin ulusal petrol şirketi olmaktan çıkartıp, tam tersine ülkede petrol arama noktasında çalışma yapan yerli veya uluslararası şirketlerle eşit konuma getirip, bir de üstüne üstlük onu Bakanlığın bir genel müdürlüğünde kaynakları kıt bir noktada tutarak özel sektör ve uluslararası şirketlerle rekabet edemeyen bir şirket hâlinde bırakmaktadır. Böyle bir şirket, elinden imtiyazları alınmış, alınan imtiyazlarla diğer şirketlerle, imkânsızlık içerisinde yarışa sokulmuş noktada bulunmaktadır.

Biz bunu kabul etmek durumunda olamayız. Bu, ulusal petrol stratejisi ve politikamız için doğru  bir şey değildir. Bu konuda çok net bir duruşa ihtiyacımız vardır. Türkiye'nin bütün petrol kaynaklarının aranmasına, araştırılmasına, çıkartılmasına, bu konuda yatırım yapmak isteyen yerli ve uluslararası şirketlerin bu noktada teşvik edilmesine süreç içerisinde de, kanun tasarısı süreci içerisinde de her türlü önerilerle destek verdik ama gördük ki, Bakanlığın bakış açısı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını sıradan bir şirket gibi gözden çıkarmak olmuştur.

İkinci konu: Petrol Kanunu'na ulusal bir petrol politikasının hem lafzı hem de ruhu dercedilmemiştir. Bu, en temel eksikliklerinden bir tanesidir. Değerli arkadaşlar, bu  konudaki hassasiyetimizi, ülkemizin geçmişte karşılaştığı problemleri ve bugünkü konuları gözden geçirdiğinizde göreceksiniz.

Üçüncüsü: Bu kanun, petrol aramada çevre duyarlılığını kenara bırakmış, millî parkları dahi arama alanına ve uluslararası şirketlere açacak kadar çevre duyarlılığından uzak bir anlayışı kanuna yazma durumunda olmuştur.

Bakınız, dünyada petrolü olan ülke sayısı sınırlıdır, petrolü olmayan ülke sayısı çoktur. Bunların çoğu da petrolü ithal etmektedirler. Petrol ithal etmek için parayı bulursunuz ama yok ettiğiniz doğal millî parkların yerine koyabileceğiniz başka alternatifiniz yoktur. Onun için, parayla doğayı birbiriyle kıyaslarken böyle bir bakış açınız olmak durumundadır.

Değerli arkadaşlar, bu nokta itibarıyla birkaç konuyu da burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye Karadeniz'de, Doğu Akdeniz'de, denizlerde aramayla ilgili olarak bu kanunda belirli açılımlar yapmış olmasına rağmen, kendisinin arama çalışmalarında elindeki imkânların ne kadar kısıtlı olduğunu? Doğu Akdeniz'de Rumların yapmış olduğu çalışmalarla elde ettiği doğal gaz çıkarmasına karşı devlet olarak "Size haddinizi bildiririz." dememize rağmen bildiremeyip, Piri Reis'i gönderip birkaç gün dolaştırdıktan sonra da geri çekmenin ötesinde hiçbir şey yapamadık. Yeni aldığımız Barbaros ise daha bu konuda bir çalışma yapma aşamasına gelmiş durumda değil.

Bakınız, bize elektrik ihtiyacında muhtaç durumda olan Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail'le, İtalya'yla yaptığı çalışmalarla Doğu Akdeniz'de önemli doğal gaz yataklarına sahip olmuş ve bu konuda borçlarını, girdiği krizi bunlar vasıtasıyla giderebileceğinin sinyallerini vermiştir. Biz ise Doğu Akdeniz'de münhasır ekonomik alanlarda petrol arama durumunda değiliz.

Sayın Bakanın burada ikinci bir konuda bize bilgi vermesi lazım. Kuzey Irak'ta son dönemde olan gelişmelerle ilgili bilgiye ihtiyacımız var. TPAO'ya bağlı "TPIC" dediğimiz dış alanda kurulan şirket, TPAO'dan ayrılmış, BOTAŞ'a getirilmiş ve bu şirketin Exxon Mobil ile bir ortaklık kurarak o bölgede petrol araması yapacağı söylenmiş ama bu konuda Irak Merkezî Hükûmetinin tepkileri ve Irak'ın toprak bütünlüğünün dağıtılacağı konusundaki çeşitli eleştiriler, Amerika'nın tavrı, Amerika'da Obama'yla görüşmeden sonra bu konuda ne düşünüldüğü, Türk kamuoyunun bilgisi dâhilinde değildir. Bu bilgiler Türkiye'de bu Parlamentoyla ve kamuoyuyla paylaşılmak zorundadır.

Değerli arkadaşlar, ulusal politika olması gereken petrol konusunda böyle çok önemli hassas dengeleri izlemek ve takip etmek zorundayız. Türkiye'nin dış politikadaki zaafları, özellikle de petrol konusunda, bizim enerji konusunda ciddi zafiyetlerimiz olmaktadır. Gelinen nokta itibarıyla petrolümüzün çoğunu aldığımız İran'la sıkıntıyı görüyoruz, Irak'la konu ortadadır, diğer ülkelerle yaşanan sıkıntılar ortadadır. Onun için, Türkiye, petrol konusunda ulusal bir politikayla, güçlü bir Türkiye Petrolleri Anonim Şirketiyle, özerk yapısıyla, kaynakları güçlendirilmiş, Bakanlığın emrinde değil, petrol stratejisinde uluslararası stratejisi içerisinde kendi bağımsız kararlarını verebilen, dünyada BP gibi, Rusya'daki gibi, diğer ülkelerdeki gibi güçlü bir şirketi oluşturmaktan geçiyor. Bunu nasıl oluşturuyorsunuz? Bunu oluşturmadınız. TPAO'ya verilmiş olan ayrıcalıkları bu yasada geriye alarak TPAO'yu zayıflatıyorsunuz. Hangi bütçeyle yapacak TPAO? 500 milyon civarındaki bütçelerle bu konuda zor bir iş olan petrol arama ve kuyuları açma işi yapılamaz. Onun için ulusal bir politikaya ihtiyacımız var. Biz, bunun için her türlü öneriyle bu Parlamentoda görüşlerimizi söylemeye devam edeceğiz.

Cumhuriyet Halk Partisinin düşünce ve önerileri bunlardan ibarettir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)