| Konu: | TÜRK PETROL KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 28.05.2013 |
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısı'yla ilgili şahsım adına söz aldım, Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her kürsüye çıktığımda veya enerji konuları gündeme geldiğinde, her zaman şunun altını çiziyorum: Enerji politikaları millî politikalar olmalı, partilerüstü olmalı. Dolayısıyla, enerji yoksa hiçbir şey olmaz. Dolayısıyla, bütün bu çalışmalar yapılırken, kanun tasarıları da gelirken, buradaki komisyonlarda mutlaka muhalefet partilerinin de söylediklerini dikkate almak lazım diye düşünüyorum.
Ama bu dönemde, özellikle enerji politikaları ve enerji ile ilgili kanunlara baktığımızda, Elektrik Piyasası Kanunu'yla ilgili değişiklikler, doğal gaz piyasasıyla ilgili, yenilenebilir enerjiyle ilgili, hele hele Türk Petrol Kanunu Tasarısı, ifade edildiği gibi, 1954'ten kalma yasalar. Artık, birtakım şeyler çelişir hâle gelmiş olmasına rağmen, baktığımızda bu tasarı da bize çok fazla değişiklik veya petrol arama veya üretme faaliyetlerinin önünü açacak bir tasarı gibi durmuyor. Burada, Türkiye her ne kadar hidrokarbon fakiriyse de, Türkiye'deki bu hidrokarbonları bulma, arama ve üretme faaliyetlerini elbette devlet eliyle ve güçlü bir şirketle yönetmeliyiz diye düşünüyorum.
Bakın, Türkiye Petrollerinin geçmişine baktığımızda, TÜPRAŞ'ın da bünyesinde bulunduğu, PETKİM'İn de bünyesinde bulunduğu ve dünyada ilk 500 firmanın içerisinde bulunan bir konumda faaliyetlerini sürdürüyordu. Bugün, dünyada artık günlük 100 bin varilin altında üretim yapan şirketleri ciddiye almıyorlar yani Türkiye'de en önemli üreticimiz, arayıcımız olan Türkiye Petrolleri, yurt dışındaki petrol sahaları da dâhil olmak üzere, maalesef, günlük 70 bin varil petrol üretebiliyor.
Arama çalışmalarına baktığımızda -siz hep 2002'yi milat alıyorsunuz, ben de alayım- sadece 2001'e kadar yurt dışındaki anlaşmalarla yurt dışında petrol üretebilir durumdayız, şu anda yani en son yapılan anlaşmalar veya faaliyetlerle 1 varil bile petrol üretemiyoruz. Yurt içinde de 1996'da 50 bin küsur varil petrol üretirken Türkiye Petrolleri, 28 bin varile kadar düşmüşüz. Daha sonra, geçmişte ekonomik olmayan kuyuların da açılmasıyla yani 18 dolarlardayken 50 bin küsur varil üreten Türkiye Petrolleri, bugün 100 dolarlarda ancak 34 bin varillere gelebilmiş durumda. Bunun da, 28 binden 34 bine gelmesinin gerekçeleri de, ifade ettiğim gibi, o gün petrolün varili 18 dolarken ekonomik olmayan kuyuların tekrar faaliyete geçmesinden kaynaklanıyor. Şu anda Türkiye Petrollerinin bir bilançosuna bakarsanız? Gerçi, bu bilançolar hep gizli. Yani burada görüldüğü gibi -ben bunların niye gizli olduğunu da anlamış değilim- bu kanunda, burada yazıların hepsi tek tek dökülmüş, ne kadar kuyumuz var, kuyu başına ne kadar petrol üretiyoruz, her şey burada açık açık yazılmış ama biz KİT Komisyonunda Türkiye Petrollerini denetlerken, üzerinde "gizli" yazan, hatta basının da dışarıya çıkarıldığı bir şekilde, basına kapalı yapıyoruz yani gizli toplantı yapmıyoruz çünkü yemin etmiş görevlilerin falan olduğu bir şekilde değil, çok farklı bir şekilde denetim yapıyoruz.
Dolayısıyla, özet olarak -yani beş dakikada birtakım şeyleri toparlamak da zor- bizim en önemli, yapmamız gereken, Türkiye Petrollerini güçlendirmek ve onu dünyada önemli bir şirket hâline getirmekten başka çaremiz yok. Bu kanun da maalesef bunu getirmiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)