GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK PETROL KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:28.05.2013

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra sayılı Petrol Yasa Tasarısı'nın üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bu yasayı konuşmadan önce dünyadaki genel petrol üretimi ve petrolün geleceğine ben değinmek istiyorum. Şimdi, öncelikle, OECD dışındaki ülkelerin çoğunun küresel enerji talebinin 2030 yılı itibarıyla yüzde 39 artması beklenmekte. 2030 yılında da yine küresel enerji talebinin yüzde 81'inin fosil yakıtlardan elde edileceği ifade edilmekte Uluslararası Enerji Ajansınca. Başta Asya ülkeleri olmak üzere, dünyanın geri kalan bölgelerinde de hızlı büyüme petrol ihtiyacını artıracak, bu Asya ülkelerinin ve bizim de bu süreç içerisinde petrol bağımlılığımız ağırlıklı olarak Orta Doğu'ya bağlı olarak sürecek. Orta Doğu'daki OPEC ülkelerinden yapılan petrol ihracatının da oldukça artacağı görülmektedir. Bu çerçevede, Türkiye'nin de, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın projeksiyonlarına göre, bugüne oranla, sadece on yıl sonra petrol ihtiyacımızın bugünkünün 2 misline çıkacağı ifade edilmektedir.

Şimdi, bizim dışımızda kimler ne kadar petrol üretiyor, buna bir bakacak olursak, dünyanın da kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 48'inin Orta Doğu'da, yani yaklaşık yüzde 74'ünün de Orta Asya'yla birlikte yine bizim 2 bin kilometrelik bir çemberimiz içerisinde olduğunu bilmekteyiz.

Bir önemli konu, Amerika bugün petrol üreten üç büyük ülkeden biri, ancak ürettiği petrolün 2 katını tüketiyor; Çin de ürettiğinin 3 katını, Hindistan 4 katını tüketerek ithal ediyorlar; Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda gibi gelişmiş ülkeler de hiç petrol üretmeden petrole bağımlılıklarını sürdürecekler bu önümüzdeki on yıllarda da.

Bunları niye anlatıyorum? Çünkü petrolü yoğun olarak kullanan ülkelerin yeterli kaynağa sahip olmaması dünya üzerinde de ekonomik ve fiilî savaşlara neden olmaktadır. Yani Orta Doğu'da, Kuzey Afrika'da dökülen kanın, yaşanan darbelerin, savaşların, isyanların temelinde bu emperyal devletlerin petrol kaynakları üzerindeki hâkimiyet kurma istekleri vardır. Soğuk savaş döneminde de İran'la Irak arasında yaşanan mücadele, savaş, Saddam'ın Kuveyt'i, ABD'nin Irak'ı işgali, son olarak da Arap Baharı, petrol üzerinde tamamen hâkimiyet kurma mücadelesinin sonucu ortaya çıkmaktadır.

Biraz önce de paylaştığım gibi, Uluslararası Enerji Ajansının tahminlerine göre, bu bölgelerdeki enerji ticareti 2030 yılına kadar mevcut hacmin 2 katına ulaşacaktır.

Peki, biz bu durumun neresindeyiz? Biz bu resmin tam ortasındayız. Petrol ve doğal gazda bilinen zengin yataklara sahip değiliz. Bu çerçevede hazırlanan yeni yasa, var olan kaynaklarımızı daha iyi, daha sağlıklı değerlendirmeye yönelik hizmet etmesi gerekirken, bu konuda ciddi endişeler taşımaktayız. Ben bu endişelerimizle ilgili olarak söyleyeceklerimizi bundan sonraki konuşmalarımda sizlerle paylaşacağım.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)