GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK PETROL KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:28.05.2013

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 450 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 6'ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı alt kuruluşlarına baktığımızda, denetime tabi olmayan, vergi cennetlerinde kurulmuş, personelini istediği gibi alabilen, istediği kalitede, istediği fiyatla istihdam edebilen kuruluşlar. Bunları tespit açısından söylüyorum yani eleştirmek açısından değil. Şunun için söylüyorum: Türkiye Petrollerinin dünya standartlarında bu arama ve üretim çalışmalarını yapmaması için herhangi bir neden yok. Çünkü ifade ettiğim gibi, en kaliteli, mesleğinde uzmanlaşmış insanları istihdam edebilir düzeyde ve ayrıca, işe alacakları elemanları noktasında da KPSS vesaire herhangi bir şey de istenmiyor. Hatta, kurumlarda, hani, milletvekili maaşları çok eleştiriliyor ama milletvekili maaşının çok üzerinde alan elemanların olduğunu biliyorum; helali hoş olsun yani yaptıkları işlerin hakkını da alıyorlardır mutlaka.

Şimdi, buradan hareketle, bu, TPIC, TPOC gibi Türkiye Petrollerinin bağlı ortaklıkları ifade ettiğim ölçülerde çalışan kurumlar. Bu anlamda, her türlü teknolojiye, maddi yeterliliğe, insan kalitesine sahipken niye bir türlü bu aşamaları geçemiyoruz, bunu da anlayamadığımı buradan ifade etmek istiyorum.

Bakın, Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde yapılan sismik araştırmalarda hidrokarbon fakiri olduğumuz kesin. Yani birçok efsane var "Efendim, şurada petrol varken burada niye yok?" vesaire gibi, ama işte, "Geçmişte, efendim, Amerikalılar gelmiş, kuyuyu açmış, var olduğu hâlde kapatmış." gibi efsaneler. Ben bunlara inanan bir insan değilim çünkü o kapatılan kuyuların -ifade ettiğim gibi- bu yıllarda tekrar açılarak -yani ekonomik olmayan kuyular kapatıldı- üretime alındığını da bilen bir insanım. Türkiye Cumhuriyeti devletinin eğer hidrokarbon ihtiyacını karşılayacaksa, yurt dışıyla, yurt dışı ülkelerle iyi ilişkiler kurarak, bu anlamda iyi anlaşmalar kurarak karşılamaktan başka çaresi yok diye düşünüyorum. Bunun için de maalesef dış politika yine bu anlamda önem kazanıyor.

Bakın, Sayın Bakan Irak'taki birtakım anlaşmalardan bahsetti ama bu yapılan anlaşmalar Irak'ta devede kulak misali olan sahalarda yapılan anlaşmalar. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürünün -şimdi, emekli oldu, artık bunu buradan da ifade ederiz çünkü Sayın Bakan kızar herhâlde genel müdür olarak devam etseydi- KİT Komisyonunda aynen ifadesi şu: "Irak'ta bizi ihaleye dahi sokmadılar." Bakın, o yapılan bütün büyük ihalelerde, o girilen ihalelerde, günlük milyon varil mertebesindeki sahalarda Türkiye Petrollerini maalesef ihaleye bile sokmadılar. Şimdi, yapılan anlaşmalarda verdiğimiz paraların, Libya'ya yatırdığımız, 180 milyon mertebesinde, dolar mertebesinde verdiğimiz paraların nasıl, ne kadarı geri gelecek bilmiyorum ama? Bunun dışında, hidrokarbon bazında baktığımızda, İran'a bağımlıyız, Rusya'ya bağımlıyız, işte bir tek güvendiğimiz herhâlde Azerbaycan vardır, o da "İki devlet, bir millet." diyen insanların yaşadığı yer. Oradan da aldığımız doğal gaz herhâlde Türkiye'nin aldığı en ucuz doğal gaz. Bu anlamda, biraz da dış ilişkilere de önem vererek bu politikaları geliştirmemiz lazım diye düşünüyorum.

Son olarak da bir çarpıcı rakam ifade edeyim, Sayın Bakan teyit etsin: 500 bin günlük varil arzından bahsediliyor ama bakıldığında Türkiye'de 630 bin varilden bahsediliyor tüketilen. Bu aradaki fark nereden geliyor, nasıl geliyor bunun da bir analizini yapmak gerekir diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)