| Konu: | TÜRK PETROL KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2013 |
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bu madde, bu kanunla ilgili konuştuğumuz önemli maddelerden bir tanesi. Olay şudur: Petrol aramalarında ruhsat almış şirketler en fazla kırk yıl sonunda ruhsat aldıkları kuyuları terk ediyorlar. Eski kanunda, bu terk edilen kuyular TPAO'ya veriliyordu, TPAO bu kuyularda, kendisi açısından verimliliğine inandığı kuyularda, masraf etmeden millî petrolümüzü çıkarıp ülke ekonomisinin hizmetine sunuyordu. Bu kanun görüşmelerinde bunun değiştirilmemesi konusunda tüm ısrarımıza rağmen, TPAO'ya verilmesi yerine bir ihaleye çıkılarak "Hangi şirket daha fazla verirse ona verelim." şeklinde Hükûmet görüşü oluştu. Biz, bunun bu kanunun ruhunda olması gereken? Petrol işi ulusal bir iştir ve terk edilmiş ruhsatların bundan sonra TPAO'ya verilerek Türkiye'de petrol arama işinin ulusal bir temsilcisi olan TPAO'nun güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizmiştik. Bu anlamıyla, bugün görüyorum ki bu haklı düşüncemiz Hükûmet tarafından Komisyonda kabul edilmemesine rağmen Adalet ve Kalkınma Partisinin vermiş olduğu bugünkü önergelerle tekrar eski konumuna getirilme konusunda adım atılıyor. Demek ki doğru söylemişiz. Doğru, bugün burada düzeltilme noktasına geliyor. Bundan dolayı da bu anlamıyla olumlu buluyorum ama yeterli değil olduğunun da altını çizmek istiyorum. Niye yeterli değil? Çünkü TPAO'yu ve petrol işini ulusal bir iş olarak görmüyorsanız ve burada petrol arama işinde ve diğer işlerde TPAO'yu güçlü bir şirket hâline getirmiyorsanız ve bu anlamıyla da onun kaynaklarını güçlendirmiyorsanız, petrol işini bir piyasa işi olarak görüyorsanız, piyasanın dinamiklerine ve gücüne bırakıyorsanız, piyasanın dinamik ve güçleri uluslararası petrol şirketlerinin gücü karşısında TPAO'yu kendi hâlinde bir şirket hâlinde bırakır ve bu anlamıyla da biz ulusal bir petrol politikasını hayata geçirme noktasında olamayız. Onun için dedik ki, bu kanuna "Devlet adına petrol işini TPAO yürütür." diye maddeye yazılmasını arzu ettik ve istedik ama maalesef bunu gerçekleştiremedik.
Değerli arkadaşlar, bu kanunda gördüğümüz diğer eksiklikler de şunlardır. Bu kanun bu dediğim maddelerin ötesinde şöyle bir bakış açısına sahiptir: Bizim gücümüz, kudretimiz yok, bu ülkede petrol arama durumunda değiliz; bırakalım petrol aramayı büyük şirketler yapsın. Yani petrol arayan bir ülke olmaktan çıktık petrol aranmasına sahalarımızı terk etmiş bir ülke konumundayız. Tasarının mantığında, temel görüşünde bu hâkim olmuştur. Biz ise bu ülkenin ulusal bir petrol politikasıyla, ciddi bir konu olan petrolün aranmasında devletin daha çok kaynak, daha organize bir strateji ve daha iyi sonuçlar almasının gereğine inanıyoruz.
Dünyada petrole uluslararası güçler ve küresel güçler öyle bir şekilde bakıyorlar ki tüm dünyadaki savaşların nedeni, Orta Doğu'daki kargaşanın nedeni petrol kaynaklarına ve hidrokarbona sahip olma iddiasından ortaya çıkmaktadır. Churchill şöyle bir söz söylemiştir: "Dünya artık bir noktaya geldi ki bir damla petrol bir damla kandan önemli oldu." demiştir. İkinci Dünya Savaşı ve dünya savaşlarında emperyalistlerin bakış açısı bu noktadadır. Petrole böyle bakanlara karşı bizim de ulusal petrol politikası ve petrol kaynaklarımıza?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Churchill mi söyledi?
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - Churchill söyledi. Churchill'in söylediği bu noktadaki anlayışı bizler de bu anlamıyla ciddi bir şekilde değerlendirmeliyiz. Bu kanundaki hassasiyetimiz budur.
Bir hassasiyetimiz de millî parkları heba etmeyecek çevreci bir anlayışa sahip çıkmaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)