GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:02.04.2013

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup önerisi aleyhinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, milletin hür ve müreffeh bir biçimde yaşaması için varsa demokrasi, bu demokrasinin temeli millî egemenliğe olan inanç, beyni ise bu ilkeye sadık olarak çalışan parlamentolardır. Milletin gündemini yani vücudun ihtiyaçlarını dillendirdiği, var olan sorunlara çözüm üretebildiği ölçüde parlamentolar saygınlık kazanır, milletin ümit kapısı olmaya devam ederler. Milletin gündeminden kopuk meclis, zaman kaybettirici, toplumu gerginleştirici bir işlev görür ki çare makamı olma niteliğini de kısa bir zaman sonra kaybeder.

Bugün AKP'nin günlük, dayatmacı bir tavırla, İç Tüzük'ün uzlaşma anlayışını da reddederek Meclis gündemini tayin etmesi, Parlamentonun uyumlu, hızlı, verimli çalışmasının önündeki en büyük engeldir. Hem bir taraftan "Millî iradenin üzerinde hiçbir kişi ve kuruluş yer alamaz." diyeceksiniz hem de bir kişinin, Başbakanın iradesinin Meclis üzerinde âdeta bir gölge gibi durmasına da seyirci kalacaksınız. Bu, demokratik çoğulcu zihniyetin kabullenebileceği bir şey değildir.

Her meclisin planlı, öngörülebilir bir gündemi olur, olmalıdır. Bu gündeme göre hem iktidar hem de muhalefet hazırlıklı olur, komisyon ve genel kuruldaki çalışmalarda da her iki taraf böylece müspet katkı yapma imkânı bulur. Bizde böyle mi? Hayır. Hafta başında, salı günü Meclise gelinceye kadar, hem iktidar hem de muhalefet milletvekilleri ne konuşacaklarını, hangi konuyu müzakere edeceklerini bilmiyor. Tahmin ediyoruz ki kendi stratejilerini, o hafta hangi tasarı ve teklifler görüşülecek ise kendi milletvekillerine söylüyorlar. Muhalefet için ise tam bir sürpriz. Tabii, iktidarın murat ettiği, muhalefeti hazırlıksız yakalamak. Elbette muhalefet, on iki yıllık AKP iktidarı dönemindeki, bu, muhalefetin katkısını istemeyen zihniyetini bildiği için gerekli tedbirleri alıyor, her an her şeyi konuşmak üzere hazırlıklarını yapıyor.

Değerli arkadaşlar, burada önemli olan husus şudur: Muhalefetin iktidar tarafından değersiz bulunması, vereceği katkıların önemsenmemesi. Öte yandan da, belki ilkinden daha da rahatsız edici olan, Meclis gündemini tek başına Başbakanın belirlemesi ve bu ayıbın, demokrasi noksanlığının AKP tarafından rahatsız edici bulunmaması. Başbakan, yani tek kişi, Meclis üzerinde bir gölge gibi, Meclisin neyi konuşup konuşmayacağına, hangi kararı alıp almayacağına karar vermektedir. Bunu söylediğimizde, birazcık mahcubiyet, yüzlerinin birazcık kızarmasını beklediğimiz AKP milletvekilleri ya bu sözlerimizi duymamazlıktan geliyor, havaya tavaya bakıyorlar ya da özrü kabahatinden büyük örneğinde olduğu gibi savunmaya çalışıyorlar.

Kıymetli arkadaşlar, bu Meclis, AKP döneminde milletin sorunlarını, ihtiyaçlarını, yani milletin gündemini konuşmuyor. İş, aş, eğitim, sağlık, hayat pahalılığı gibi meseleler değil Genel Kurulda konuşulan, uluslararası çevrelerin, Amerika'nın, Avrupa Birliğinin, İmralı'nın dayattığı konular; bırakın milletin dertlerine derman olmayı, millet mefhumunu hırpalayan, ayrıştıran, kutuplaştıran hususlar. Bu odaklar Başbakana dayatıyor, o da Meclisi âdeta babasının çiftliğiymiş gibi kullanıyor, o da Meclise dayatıyor.

Ayrıca, dikkat ediyor musunuz değerli milletvekilleri, Meclis tarihimizde bu kadar etnisite konuşulan bir dönem yok. Sabah, öğlen, akşam, yatıyoruz, kalkıyoruz, AKP'nin payandalığında PKK'nın Meclise taşıdığı gündemi, etnisiteyi konuşuyoruz. Bundan hiç hicap duymuyor musunuz? Türk Kürt, doğu batı, Alevi Sünni, vesaire milletin gündemi bu mu? Üç dönemdir, hem de yüksek oylarla iktidara gelen AKP'nin Meclisi içine düşürdüğü duruma bakın. Tek sorunu var bu ülkenin: Etnisite. İnsanların can güvenliği yok, mal güvenliği yok, ülkemiz suçlu cenneti hâline gelmiş, şehirler her fraksiyondan teröristlerle, suçlularla dolmuş ve televizyonları artık seyredemiyoruz. İnsanımızın yaşama hakkının ortadan kaldırıldığı bir dönemde değerli milletvekilleri, hangi ileri demokrasiden, hangi özgürlüklerden ve hangi adaletten bahsedebilirsiniz?

İnsanlarımızın işi yok, aşı yok. Üçüncü dünya ülkelerinde bile işsizlik yıllardır tek haneli rakamlarda seyrederken dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olduklarını iddia edenler, değil niteliksiz okumuş insanlarına bile iş üretemiyor, iş bulamıyor. İnsanlar bu nedenle evlenip yuva kuramıyor. Başbakan da neredeyse elinde bir not defteri "Üç çocuk." diye ortalıkta dolaşıyor. Evlenmeden, iş güç sahibi olmadan nasıl olacak bu arkadaşlar? Sayın Başbakan, senin görevin milletin çocuk sayısını saymak mı, yoksa iş, aş üretmek mi? Bakın, İnternet neredeyse yıkılıyor. Hepimizin telefonlarına insanlar ulaşmaya çalışıyor. Muhtemelen sizlere de geliyor bu telefonlar. Açıktan atamalarda insanlarımız iki buçuk aydır onay bekliyor. Dosyalar Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve Çalışma  Bakanlığının arasında kaybolmuş sanki. Tabii, iktidar vekilleri olarak tuzunuz kuru. Çocuklarınızın işi gücü, hâli vakti yerinde. Peki, bu milletin evlatlarına ne olacak? Niye bekletiyorsunuz? Bunun onayını verip insanları rahatlatmak, önlerini görmelerini temin etmek bu kadar mı zor? Binlerce insanımızı âdeta Araf'ta tutmak, ortada bırakmak ayıp değil mi? Öyle ya, o insanlar da haklı olarak bir an önce hayatlarını kazanmak ve yuva kurmak istiyorlar. Devletin devamlılığı nerede? Hükûmet nerede? O da mı Başbakanın eşref saatini bekliyor? Yoksa tek adam yönetimine geçtik, hükûmet dediğin sembolik bir kurula dönüştü de bizim mi haberimiz yok? Devlet böyle yönetilmez. Devletin işlerinin hiçbir siyasi müdahaleye maruz kalmadan kendiliğinden yürüdüğü günleri ne zaman göreceğiz? İlgililere buradan sesleniyoruz: Açıktan atama onaylarını bir an önce çıkarın ve binlerce insanımızı bu mağduriyetten kurtarın. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, 657 sayılı Kanun'un 59'uncu ve 92'nci maddelerini de kapsamak üzere açıktan atama onaylarını takip ettiğimizi belirtmek istiyorum.

Boş AKP sıralarına baktığımda maalesef görüyorum ki bu konular AKP'li milletvekillerini hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Varsa yoksa etnisite, varsa yoksa milletin çözülmesine hizmet edecek, PKK ile yapılan pazarlığı masum gösterme gayretleri.

Değerli milletvekilleri, inancımız odur ki -yüce dinimiz buyuruyor- âlim Allah'ın kendisine bahşettiği ilimden, zengin malından mülkünden, mevki, makam sahipleri de oturdukları koltuklardan dolayı mutlaka hesap vereceklerdir. Sadece konuşmalarınızdan dolayı mı hesap vereceğinizi sanıyorsunuz? İhmalinizden, hatta suskunluğunuzdan dolayı da hesap vereceksiniz, hesap vereceğiz. "Bu şuurla hareket edip ihtilafa düşmeyin, gücünüz gider, zaafa uğrarsınız." diye emreden âyet-i kerîme gereğince milleti ayrıştırmaktan vazgeçmek, Müslüman Türk milleti olarak, hangi kökenden gelirse gelsin, herkesi kucaklamak gerekmez mi? Milletin iş, aş derdiyle dertlenmek, bir kişinin menfaatlerinin savunuculuğu yerine milletin hukukunu savunmak seçilmiş insanlar olarak birinci derecede sorumluluğunuz, önceliğiniz değil mi? Açık söylüyoruz, milletin hukuku, millî menfaatler çizgisinde yürürseniz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dün olduğu gibi bugün de, yaptığınız iyi şeylere destek olmaya devam ederiz. Ancak, hâlâ daha talimatları başka yerlerden, başka menfaatlerden alma konusunda ısrar ederseniz de iki elimiz yakanızda olacaktır.

Bu düşünceyle, AKP grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu beyan ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.