| Konu: | KAMU FİNANSMANI VE BORÇ YÖNETİMİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 03.04.2013 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben de Özgür Özel, Aykut Erdoğdu ve 10 milletvekili arkadaşımla Adıyaman'a gittim, orada yaşanan ahlaksızlığı, Adıyamanlıların bu ahlaksızlığa göstermiş oldukları tepkileri kulaklarımla duydum. Diyorlar ki Adıyamanlılar: "Hırsızlık sadece cepten para çalmakla olmaz. Hırsızlık sadece bakkaldan bisküvi çalmakla da olmaz. Hırsızlık sadece Antep'te dükkânlardan baklava çalmakla da olmaz. En büyük hırsızlık, en büyük namussuzluk oy çalmaktır." (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, tabii bir mesele var. Bu meseleyi de arkadaşlar sordukları için "Adıyaman'da ne gördün?" diye sordukları için söyledim.
Şimdi, bir mesele var "şeker fabrikaları" diye bir meselemiz var Malatya'da ve Türkiye'de. Burada da yaşanan şeyler Türkiye'de diğer yaşanan şeylerden farklı değil. Bu şeker fabrikaları yıllardan beri zarar ediyor. Niye zarar ediyor? Çünkü, Hükûmet bunların zarar etmesini istiyor. Özelleştirme kapsamına almak için, fabrikalar zarar etsin diye uğraşıyor. Geçtiğimiz yıl, biz, Cumhuriyet Halk Partisi, bu yolsuzluğu, bu şeker fabrikasında "özelleştirme" adı altında yapılan yolsuzluğu çok büyük uğraşlarımızla ortaya çıkardık ve bunu Meclis gündemine getirdik ve sağ olsunlar, iktidar partisindeki arkadaşlar özelleştirmeyi ertelediler. Ancak hâlâ, maalesef, özelleştirme kapsamından şeker fabrikaları çıkartılmış değil. Biz, şeker fabrikalarının mutlaka özelleştirme kapsamından çıkarılmasını istiyoruz. Çünkü, özelleştirme kapsamında olduğu için 2004'ten bu yana, şeker fabrikalarına hâlâ bir tek çivi çakılabilmiş değil. Bu nedenle zarar ediyor şeker fabrikaları.
Zarar eden sadece şeker fabrikaları mı değerli arkadaşlar? Bakın, zarar eden, o şeker fabrikalarına nakliye yapan nakliyeciler, oradan ekmek yiyen insanlar. Şeker pancarı eken Malatya'daki 5 bin aile maalesef ekim yapamıyor ve üretim yapamadığı için zor durumda kalıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir de şeker fabrikasında kangren olmuş bir sorun var: "Geçici işçi" dediğimiz, yılda 120 gün, 90 gün çalışan bir işçi grubu var ki bunlar tam bir kölelik sistemi. 24 yıl çalışmış -biraz önce konuştum- 7 yıl gibi gözüküyor, 30 yıl çalışmış 2.500 gün çalışmış gibi gözüküyor. Bunların emekli olması Sayın Bakan? Sayın Bakan tabii, bizi duymuyor. Sayın Bakan, bunların emekli olması için bir yüz yıl falan gerekiyor. Bu işçilerin sesini duymanızı vicdanı olan herkesten rica ediyorum. Bu insanların emekli olması mümkün değil, şeker fabrikasında çalışan işçilerin. Bakanın da işçi umurundaydı. Bakan duymuyor tabii.
Şimdi, arkadaşlar, bir de Karayolları denen bir kurum var. Karayollarında, değerli arkadaşlar, 8. Bölge Müdürlüğündeki bir ihaleyi anlatacağım size, dinlerseniz memnun olurum değerli milletvekilleri, dikkatle dinlerseniz. 8. Bölge Müdürlüğü Elâzığ -merkez şube- Adıyaman, Bingöl, Malatya, Arapgir, Tunceli? 1 Nisan itibarıyla, AKP'nin "özelleştirme" adı altında peşkeş uygulamaları sonucunda sözde ihale edilerek 40,3 milyon TL'ye müşavir firmaya devredilmiş. Karayolları uhdesinde taşeron olarak çalışan işçiler de ortada yargı kararı olmasına rağmen, bu ihale kapsamında, Karayollarının hizmetleri gibi, ihaleyi alan firmaya devredilmiştir. Bakın, burada dikkatinizi çekiyorum. Karayollarında taşeron olarak çalışan işçiler ihaleyi alan firmaya devredilmiş. Bu ne zaman olmuş? 2013 yılının 1 Nisanında olmuş. Bu örneği en son, biz, Afrika'da köle pazarında satılan Afrikalı insanlardan biliyoruz. Hâlâ, 2013 yılında insanları satmak, en azından, en hafif deyimiyle ayıptır, günahtır arkadaşlar. Böyle bir rezillik olabilir mi? Ve bu yapılan ihalede tamamen -işçiler bağırıyor, sendika bağırıyor, Elâzığ'daki sendika bas bas bağırıyor- farklı şeyler var, farklı kokular geliyor.
Bakın, buranın maliyeti 19 milyon TL, Karayolları bu ihaleyi 41 milyon TL'ye veriyor arkadaşlar, 41 milyon TL'ye. Bu fark kimin cebine gidiyor bilemiyorum. Üstelik ihaleyi alan firmanın yol yapım işlerinde kullanacağı bütün malzemeyi de yine devlet veriyor. Devletin kullanmış olduğu araç gereçler, greyderi, makinesi ise maalesef, değerli arkadaşlar, Karayollarının parklarında çürümeye terk ediliyor. Bu Karayolları tam, başlı başına bir facia. Buradaki taşeron sistemi tam bir köle düzeni, sistemi. Hastanelerde, kara yollarında, tarım işletmelerinde, her tarafta?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) - ?taşeron işçiler çalıştırılıyor. Değerli arkadaşlar, bu düzen köle düzenidir. Köle düzenine destek verenleri de kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.