| Konu: | MHP GRUBUNUN, MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK GENEL KURULUN 30 MAYIS 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 30.05.2013 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün eğitim sistemine baktığımızda bilimsel olmayan, ırkçı, gerici ve şoven karakterli, ötekini yok sayan, cins ayrımcı, otoriter ve tek tip insan yetiştiren bir yapı olduğunu görüyoruz. Eğitimin bilimsel, çağdaş, laik, genel, halk ve insanlık yararına olması gerekirken, AKP Hükûmetinin politikaları, eğitimin temel amacı olan; kendi yeteneklerini tanıyan, eleştirel düşünen, demokrasiyi özümsemiş, farklılıklara saygılı olan, toplumsal sorumluluk taşıyabilen, estetik değerler kazanmış, emeğin değerini bilen, bilimi toplumun ve insanlığın yararına sunan bireyler yetiştirmekten maalesef uzaktır. Bu söylediğim gerçekliğin en somut göstergesi mesleki eğitim üzerinde açıkça yaşanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bugün, emeği sömüren, çalışanları köleleştiren bu düzenlemeleri yapan AKP Hükûmeti, işçiler, memurlar üzerinde de uyguluyor. Mesleki eğitim alan gençlik, bu emek düşmanlığının da ne yazık ki mağduru. AKP Hükûmeti, torba yasalardan biri olan 6111 sayılı Kanun ile genç ve ucuz emek sömürüsünün önünü tamamen açmıştı. Hükûmet tarafından, mesleki eğitim yaptırılacak işletme sayısının yetersizliği öne sürülerek var olan staj yaptırma yükümlülüğü, 20 ve daha fazla personel çalıştıran işletmelerden, 20'den az işçi çalıştıran ve Türkiye'deki toplam işletmelerin önemli bir bölümünü kapsayacak şekilde genişletilmiştir. AKP Hükûmeti bu düzenleme ile meslek liseleri öğrencilerinin staj yapma olanaklarını artırdığını iddia etse de yaptığı diğer düzenlemelerle, özellikle, staj ücreti bakımından, stajyerlere yasa öncesinde brüt asgari ücretin üçte 2'si ödeniyorken yapılan değişikliklerle stajyerlerin asgari ücretin net tutarının üçte 1'i ücret almalarını öngördü.
Diğer yandan, meslek liselerinde öğrenciler son sınıfta iki gün okula, üç gün ise alanlardaki işletmelere staja gitmektedirler. Kanun değişikliğiyle stajyerleri daha fazla ve daha ucuza çalıştırma imkânı sağlanmıştır. Ucuz iş gücü olarak görülen gençler, işçilerin yerine, kendi alanları olmayan konularda çok uzun saatler çalıştırılarak eskiye kıyasla çok daha ucuz emek sömürüsü yaşanması sağlanmıştır. AKP Hükûmeti, tek amacı eğitim alarak bir meslek edinmek ve hayatını güvenceli bir işle idame ettirmek olan gençlerimizin emeklerinin sömürülmesine izin vermekten artık vazgeçmelidir.
Değerli milletvekilleri, bakın, bugün, AKP Hükûmetinin uygulamaya koyduğu 4+4+4 kesintili eğitim sistemiyle birlikte, çalışan çocuklar sayısı korkunç derecede artmaya başladı. Sekiz yıllık kesintisiz eğitimden sonra çocuk işçi sayısı azalmıştı ama bugün 1 milyon 700 bin olan çocuk işçi sayısı yarıya inmiştir. Geçen yıl uygulamaya konulan bu sistemle, yani sizin yeni icat ettiğiniz bu sistemle özellikle dar gelirli, yoksul ailelerin çocukları temel eğitimden sonra -verildikleri meslek liseleri- çıraklık eğitimi kisvesi altında organize sanayi bölgelerinde stajyer işçi olarak çalışmaya başladılar, oraya yönlendirildiler. "Bunda ne var?" diyebilirsiniz. "Çocuk iş sahibi oluyor ve bunu uygulamalı öğreniyor." diyebilirsiniz. Ama gelin görün ki madalyonun bir de öbür yüzü var. Tezgâh başında stajyer değil çırak olarak çalıştırılan çocuklar ve bunu yasal bir zorunluluk olarak yaptıran AKP Hükûmeti, hiçbir denetim olmayan imalathanelerde, tehlikeli iş kollarında çocuklarımızın ölümüne seyirci kalmaktadır.
Bakın, Ahmet Yıldız 13 yaşındaydı. 14 Martta Adana'da okul harçlığını çıkarmak için çalıştığı fabrikada pres makinesine sıkışarak öldü,
Serkan Altunay okula gidemiyordu. 16 yaşında inşaatta çalışırken düşerek öldü.
Muharrem Ceylan 16 yaşındaydı, tersanede çalışıyordu. Elektrik akımına kapıldı, can verdi.
Hakan Oğuz, 18 yaşında fabrikada hayatını kaybetti.
Metin Turan tersanede çalışıyordu, 19'undaydı.
Sadece geçen yıl 38 evladımız, çocuk hayatını kaybetti. Bunların sorumlusu sizsiniz.
Sayın milletvekilleri, TÜİK rakamlarına göre Türkiye'de 893 bin çocuk çalışıyor, işlerde çalışan çocukların büyük bir çoğunluğu okula gidemiyor. Nüfusun yüzde 20,6'sını oluşturan 6-17 yaş grubundaki 15 milyon 247 bin çocuktan 893 bini çalışıyor. Şimdi, DİSK-AR'ın raporuna göre istihdam içinde değerlendirilmeyen, ev işlerinde çalışan 5-17 yaş arası toplam çocuk sayısı 2006 yılında 6 milyon 540 iken, 2012'de 7 milyon 503 bine yükselmiş, böylelikle istihdama katılan ve ev işinde çalışanlar dâhil olduğu hâlde toplam çalışan çocuk sayısı 8 milyon 397 bin rakamına ulaşılmış. İnanılmaz değil mi? Evet, Türkiye bir çocuk işçi emek cennetine dönüşmüş. Bugün, 4+4 sistemiyle bu rakamlara ulaşıldı ve Sayın Bakan sayenizde Türkiye çocukların açıkça sömürüldüğü, ölüme terk edildiği bir ülke hâline geldi. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, meslek eğitiminde yaşanan sorunların çözüm önerilerini Cumhuriyet Halk Partisi olarak her seferinde dile getiriyoruz. Ne diyoruz? Eğitim sistemlerinin temel amacı, o ülkenin nitelikli insan gücünü yetiştirmek ve yurttaşlarına vatandaşlık eğitimi vermektir. Bunu gerçekleştirmek için her eğitim sistemi yetiştireceği insan modelini, sahip olduğu eğitim felsefesi ve insan gücü politikası ışığında saptayarak eğitimin etkinliklerini bu amaca göre düzenlemektedir. Bunun için iki yıllık akademik lise ve iki yıllık mesleki liseler kurulsun diyoruz ve akademik veya mesleki liselerde verilen eğitim bu derece yönlendirmeler sonucu gençlerimizin yaklaşık üçte 1'i üniversitelere, diğerleri ise meslek yüksekokullarına yönlendirilerek Türkiye'de eğitim sisteminin temel sorunu çözülecektir.
Bugün, bu çarpık eğitim sayesinde 100 bini aşan atanamayan öğretmenlerimiz var. Bunun planlaması, Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi, Sayın Bakanın "Biz, her eğitim fakültesini bitireni öğretmen yapmak zorunda değiliz." demek değildir. Bu ülkenin Başbakanının ve Millî Eğitim Bakanının sorunu, onu planlamak ve gençlerimizi iş ve aş sahibi yapmaktır. Sayın Başbakan atanamayan öğretmenlere "Gidin, kendinize iş bulun." demek durumunda değildir, dememelidir. Ama ne yazık ki, eğitim hakkı Türkiye'de parası olana eğitim, parası olmayana eğitim olarak kabul edilmektedir yani AKP eğitim alanını da tam bir ticaret ve rant alanı olarak görmektedir. Hatta, bakın, AKP hükûmetleri döneminde en fazla değişen bakanlık Millî Eğitim Bakanlığıdır. Neden? Çünkü AKP Hükûmetinin eğitim politikaları konusunda kafası net değil, ne yapacağına bir türlü karar veremiyor. Öğretmenler? "Demokratik eğitim" diye yola çıkıldı. Bugün, Türkiye tarihinde eğitimde en gerici, en baskıcı dönem yaşanmaktadır. Eğitim sendikalarımız, bırakın hak taleplerini var olan taleplerini bile koruyamama noktasındadır. Eğitimin karar mekanizmasına ne sağdan ne soldan hiçbir sendikamızın görüşü alınmamaktadır. Türkiye'de eğitimin demokratikleşmesi asla ve asla? Bu Hükûmet döneminde çalışanların hakları bakımından, sosyal ve özlük hakları bakımından, çalışma koşulları bakımından öğretmenler tam bir kâbus dönemi yaşamaktadır. Bugün bakın millî eğitime, caddelere, öğretmenlere sorun. Sayın Bakan, öğretmen sendikalarını çağırdınız mı, onlarla beraber oturdunuz mu? Bu eğitim sistemiyle, 4+4'le Türkiye'yi nereye getirdiniz? Bugün, okullarımız, hangisi ortaokul olacak, hangisi ilkokul olacak, tam bir karmaşa durumundadır; velilerimiz, çocuklarımız perişan durumdadır. Bunları görmüyor musunuz, bunları konuşmuyor musunuz?