| Konu: | CHP GRUBUNUN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU VE 26 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN ULUDERE KATLİAMININ TEKRAR İNCELENMESİ VE FAİLLERİNİN ARAŞTIRILARAK YARGI KARŞISINA ÇIKARILMASI AMACIYLA 29/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK GENEL KURULUN 30 MAYIS 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 30.05.2013 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hafızanızın tazelenmesi açısından ve başka bir gerçekle bugün de tekrar yüzleşmeniz açısından hatırlatmak istiyorum: 28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak'ın Uludere ilçesi Roboski köyünde 34 yurttaşımız katledildiler, hatırlıyor musunuz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Devam edin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hatırlıyor musunuz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Gayet iyi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Evet.
Değerli arkadaşlar, yok, biraz, belki, yani vicdanınız, sağduyunuz yerine gelir de biraz sonra, yine, Uludere'ye? Bütün Türkiye'ye ellerinizi göstereceğiz çünkü o fotoğrafları çekiyoruz. Göstereceğiz kimler gerçekten, gerçekten yana, kimler adaletten yana, kimler hakikatten yana, kimler demokrasiden yana ve kimler gerçek barıştan yana? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Herkes görevini yaptı, herkes görevini yaptı.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - O yüzden? biraz sonra göstereceğiz, biraz sonra göstereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hiç, o yüzden de? Göstereceğiz biraz sonra.(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, 28'inde bu oldu, 29'unda oradaydık, ayın 3'ünde yani 3 Ocak 2012 tarihinde Mecliste İnsan Hakları Komisyonuna -örneği burada- alt komisyon kurulması noktasında önerge verdik. Aynı gün -örneği burada- Meclis Başkanlığına Meclis araştırma komisyonu kurulması noktasında önerge verdik. Ne oldu? Mecliste bir araştırma komisyonu kurulamadı ama bizim önerimizle Mecliste İnsan Hakları Komisyonu altında bir alt komisyon kuruldu.
Bu alt komisyon on beş ay boyunca, bütün muhalefet partilerinin çabalarına rağmen, bir türlü, Başbakanın talimatıyla, Uludere, Roboski katliamının üzerine gidemedi, on beş ay boyunca gidemedi. Raporunu açıklayacaktı, martta açıklayacaktı, mayısta açıklayacaktı, aralıkta açıklayacaktı, açıklayamadı, hiçbir biçimde açıklayamadı. En son mart ayında bu Meclis çatısı altında hiç olmamış bir biçimde, gizli bir biçimde, rapor üyelere dağıtılmadan toplantı yapıldı, alt komisyon raporu okundu Komisyonda ve ondan sonra da üyeler ancak bu şekilde kendi eleştirilerini söylemek durumunda kaldılar ve maalesef, maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi üyelerinin elleriyle, 10 üyenin eliyle bu rapor, olayı aydınlatmayan, olayın üzerine gitmeyen ve sorunlarını ortaya çıkarmaktan uzak bu rapor kabul edildi.
Şimdi ortada bir rapor var mı gerçekten? Sizce var mı ortada bir rapor? Soruyorum sizlere: Var mı bir rapor?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Biraz sonra açıklayacak arkadaş.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ama bizim, bakın, ama bizim ömür boyu sizin gözlerinize bakacak, ömür boyu sizin gözlerinize bakacak raporumuz var, muhalefet şerhimiz var. Buradaki 34 yurttaşımızın gözü sizin gözlerinizde olacak, bütün ömrünüz boyunca olacak, bütün ömrünüz boyunca.
10 arkadaşımız orada el kaldırmıştı, şimdi bütün Genel Kurul yine el kaldıracak ve siz de el kaldıracaksınız. Göreceğiz, gerçekten kimler vicdanen, ahlaken, adalet açısından ve demokrasi açısından Türkiye'nin bu karanlık olayını araştırma noktasında gerçek bir irade ortaya koyacaklar?
Değerli arkadaşlar, bunlara bakacağız. Ne oldu? Hatırlayalım, gerçekten hatırlayalım. Olayı bir trafik kazası gibi gördünüz, bir iş kazası gibi gördünüz. Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüsü daha ilk açıklamasında "İş kazası olmuştur." gibi bir edayla konuştu. Başbakan, başkasının tavuğu ölse özür dilerdi ama 34 yurttaşımızın ölümüyle ilgili olarak "Özür dilenecek bir olay değildir." dedi. Hükümet sözcüsü, bu vahim katliamla ilgili olarak "Ortada özür dilenecek mahiyette bir olay yoktur." dedi. Sabık İçişleri Bakanı aynen şu sözleri söyledi: "Figürandılar." dedi gençler için, figüran, bu lafı kullandı, "Özür dilemeyiz." dedi bu yurttaşlarımızdan. Sözcülerinizin tümü bu lafları kullandı, hatırlayın. Ve Meclis araştırma alt komisyonu da bunları bir talimat saydı kendisine, bizim bütün istemlerimize rağmen, arkadaşlarımızın bütün istemlerine rağmen hiçbir konuda adım atmadı, sormadı, gelenle yetindi ve ileride Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığının yetkisizlik kararına gerekçe olacak Genelkurmay Başkanlığının raporunu esas alarak bir rapor aldı ve bu olayı akladı. Hiç kimsenin üzerine gitmedi. Peki biz, daha bu dönemde hepsini araştırabiliriz. Daha bu dönemde ortaya çıkan bu olayla ilgili olarak hiçbir şey yapmayacağız, elimizi kımıldatmayacağız ve sizler barıştan yana olacaksınız, bizler barışa karşı olacağız.
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi kurumsal kimliğiyle, 1 milyon üyesiyle ve 12 Haziranda kendisine oy vermiş 11 milyon seçmeniyle Türkiye'de barıştan, Türkiye'de kardeşlikten, Türkiye'de mutabakattan yanadır. Cumhuriyet Halk Partisi çatışmaya da karşıdır, ölümlere de karşıdır ama biz, aynı zamanda Sayın Başbakana güvenmek zorunda değiliz. Sayın Başbakanın bu kürsülerde yedi ay önce, sekiz ay önce Kürtlere ne söylediğini biliyoruz, "Zerdüşt" demedi mi? "Zerdüşt" demedi mi bütün Kürtleri aşağılayarak? Sayın Başbakan demedi mi? Demedi mi Sayın Başbakan? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Öyle bir şey söylemedi, çarpıtıyorsun. Öyle bir şey demedi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Aşağılamadı mı hepsini? Sayın Başbakan değil miydi burada idam isteyen, elinde iple dolaşan? Sayın Başbakan, değil miydi dokunulmazlıkları kaldırmak isteyen? Şimdi Sayın Başbakan barıştan yana oldu, biz barışın karşısında olduk. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Siz de sözde barıştan yanasınız.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Arkadaşlar bakın, değerli arkadaşlar bakın, burada demokrasi ve özgürlük bildirgemiz var. Geçen hafta salı günü, bu hafta salı günü yüzde 3 barajı getirdik. Bugün de burada on dördüncü sırada olan "Uludere'nin hesabını soralım"ı getiriyoruz. Hepsini getireceğiz, oylarınızı ve ellerinizi kayıt altına alacağız, ellerinizi. Sizler, bir taraftan ceza vermediniz ama diğer taraftan failleri ortaya çıkarmadınız ama diğer taraftan ne yaptınız biliyor musunuz, diğer taraftan ne yaptınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Genel Başkan Yardımcısı anlatsın size barışı.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Onu sen benim külahıma anlat, külahıma! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Senin uzun pantolona geçtiğin anda, ben kısa pantolona geçtim. Sen onu külahıma anlat! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, Grup Başkan Vekiliniz cevaplar canım, karşılıklı atışmayın.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Genel Başkan Yardımcısı, o da senin gibi Genel Başkan Yardımcısı, ona sor, anlatsın! Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç Hanım kendi anlatsın, ondan öğrenin. Barışı anlatır size. Niye istifasını istediniz?
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Sus, dinle!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, Isparta'da 80 öğrenci kınama cezası aldı Uludere'yi kınadığı için. Bakın, okuyacağım isimlerini, kayıtlara geçsin: Aydın'ın Ortaklar beldesinde, katliamdan iki gün sonra gerçekleştirilen protestoya katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan Muhammet Kızılay'a yirmi yıla değil yirmi yıl -sizin yargınız verdi- Ahmet Batur'a otuz yedi yıla değil, otuz yedi yıl; Erdin Baran'a otuz yedi yıla değil, otuz yedi buçuk yıl; Ramazan Atabey'e otuz yedi yıla değil, otuz yedi yıl; Osman Tekin'e ve Hüseyin Kurt'a da on dokuz yıla değil on dokuz yıl sizin yargınız ceza verdi. Niye verdi? Uludere Roboski'ye karşı çıktıkları için. Katiller dolaşacak, Başbakan siyasi sorumluluk üstlenmeyecek ama öğrencilere, ama protesto edenlere yirmi yıl, otuz yıl, otuz yedi yıl sizin yargınız ceza verecek. Nerede adalet? Bununla mı barış bulacağız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Gelin, beraber, gerçek barışı özgürlükle, demokrasiyle, adaletle, burada güvence altına alalım, biz varız. Ama biz hile ve desiseye yokuz, biz kapalı kapılar ardında konuşmaya yokuz. Burada konuşalım, şeffafça konuşalım, hileyle ve desiseyle değil, yapalım, açıkça konuşalım. Gelin, size imkân sunuyoruz, Uludere'yi kapattınız, gelin, burada bir daha açalım.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Nereden çıkarıyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu, sizin için bir imkândır. Uludere'de kuyunun dibine düştünüz, şimdi size ip atıyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gelin, beraber çıkaralım ve demokrasi ve barışı yurttaşlarımızın gönlünde yeniden inşa edelim. Bu fırsatı size veriyoruz. Uludere konusunda, Roboski konusunda ve diğer katliamlar konusunda bu fırsatı Ana Muhalefet Partisi olarak size veriyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Yarın imzayı geri çekersen ne yapacağız?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Gelin, burada bugün komisyonu kuralım, beraber yeniden sizin ortaya çıkarmadığınız bu failleri, sorumluları ortaya çıkaralım. Yoksa yeriniz uluslararası ceza mahkemesidir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ya imzayı geri çekersen ne yapacağız?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Size söylüyorum: Carlson gibi bir savcı çıkacak ve gıyabi tutuklama kararı çıkaracak, hiç kaçışınız yok. Eğer, burada gerçekleri ortaya çıkarmıyorsanız, yargıyı engelliyorsanız, bir savcı çıkacak ve uluslararası ceza mahkemesinde bu olayın sorumluları yargılanacak çünkü siyasi sorumluluk Başbakandadır ve Hükûmettedir.