GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU VE 26 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN ULUDERE KATLİAMININ TEKRAR İNCELENMESİ VE FAİLLERİNİN ARAŞTIRILARAK YARGI KARŞISINA ÇIKARILMASI AMACIYLA 29/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK GENEL KURULUN 30 MAYIS 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:30.05.2013

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Uludere ilçemizin Roboski köyünde 34 canımızı yitirdik. Maalesef, bunların failleri ortaya çıkarılmadı. Ancak, demin burada bu katliamın, bu toplu kırımın üzerinde yapılan tartışmaların gerçek ekseninden kayıp bir kayıkçı muhabbetine dönüşmesi bizim ve inanıyorum ki Uludere'de, Roboski'de, Becuhi köyünde şu an bizi izleyen bütün anaların yüreğini dağlamıştır. Meclis, çağımızın en büyük katliamlarından birini tartışırken asıl konuyu bırakıp başka bir noktaya çekilmesi ve tartışma konusu edilmesi kabul edilir bir davranış biçimi değil. Biz, bunu daha ilk gün Meclise araştırma önergesi için getirdik, 5 Ocak 2012. Biz bunun bir alt komisyonun, Meclisteki komisyonların yapacağı bir araştırma konusu olmadığını başından söyledik. Dedik ki: Bu, İnsan Hakları Komisyonuna, onun oluşturacağı bir alt komisyona bırakılmayacak kadar çok önemli bir konudur. Maalesef, en büyük hata burada yapıldı, Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonunda bu olaya el atıldı ve AK PARTİ üyelerinin oy çokluğuyla resmen örtbas edilen bir sonuçla sonuçlandırıldı, "Kasıt yok" denildi, mahkeme yerine, hâkim yerine geçildi.

Ben bu süreçte katkısı olan, emeğini harcayan, muhalefet şerhini yazan herkese buradan teşekkür ediyorum. Onlar, insanlığın, hukukun ve demokrasinin gereğini yaptılar. Bizim de üyemiz Sayın Kürkcü, bunun raporunu, muhalefet şerhini yazdı. Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Levent Gök hem yazdı hem kitaplaştırdı. Burada, MHP'nin bu konunun lehinde konuşması da aslında anlam ifade ediyor ama arkadaşlar, bir gerçek asla ve asla karartılamaz.

17 Ekim 2007'de savaş tezkeresine kalkan eller, AK PARTİ'nin, CHP'nin, MHP'nin her yıl uzatılan savaş tezkeresindeki ortaklığı göz ardı edilemez. Bir tek Barış ve Demokrasi Partisi bu tezkerelere ret oyunu veriyordu. Onun için bazı konular, insan yaşamı, hele hele kendi ülkenin yurttaşlarını kendi savaş uçakların bombalayıp paramparça ediyorsa ve parça parça o cesetleri o analara teslim ediyorsa bu imzayı atan her partinin sorumluluk göstermesi gerekiyor, vicdan muhasebesi yapması gerekiyor, insanlık muhasebesi yapması gerekiyor. Hiç kimse bu olayın büyüklüğü karşısında timsah gözyaşları dökerek, hiç kimse bunu siyasetin malzemesi yaparak, siyasetin, çıkarın kavgası yaparak gerçekleri ve sadece gerçekleri, adaleti ve sadece adaleti yerine getirme, açığa çıkarma dışında bir hesapla hareket ederek bu olaya doğru yaklaşamaz.

Çok açık ifade ediyorum, sevgili arkadaşlar, bu olay karşısında Barış ve Demokrasi Partisi bir yandan iktidara muhalefet ediyor, bir yandan ana muhalefete muhalefet ediyor ve elbette ki genellemiyorum.

Şimdi, ben, biraz da iktidar partisine birkaç söz söylemek istiyorum: Demin burada yaşadığımız bu tartışma, bu rezalet, çözümün, barışın dili değildi. Çözüm ve barış süreci duyarlılık ister, buna uygun dil ister, buna uygun davranmayı gerektirir, buna uygun adım atmayı gerektirir. Barışın ve çözümün dilini en önce bu mikrofondan sağlayacağız arkadaşlar. Bu mikrofonda, bu kürsüde -milletin bize ak sütü gibi helal oylarıyla hepimiz seçildik, geldik- barışın ve çözümün dilini konuşurken herkes üstüne düşen görevi çok iyi tartmalıdır.

Bakın, Maide Suresi 8'de ne diyor: "Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." diyor ve Hazreti Ömer "Dicle'nin kenarında bir kurt bir kuzuyu yese Allah hesabını Ömer'den sorar." diyor. Elbette ki, adı adalet olan bir iktidarın Başbakanı şöyle bir deyim kullanıyorsa: "Şam'da, Bağdat'ta, Kâbil'de masum insanlar, çocuklar öldürülürken biz sessiz, tepkisiz kalamayız." diyen Başbakana da sözlerini hatırlatmak, muhalefet, demokratik muhalefet olarak Barış ve Demokrasi Partisinin görevidir.

Biz atılan her adımı önemsiyoruz. Başbakanımız eşi, kızı ve kadın bakanımız dâhil gidip acılı ailelerle buluşmasını da bir iyi niyet olarak görüyoruz ama yetmiyor. Kim yanlış bilgi verdi? Heron'ları, Predator'ları kim yönlendirdi? Koskoca Genelkurmayı kim yönlendirdi? Malatya'daki hava kuvvetlerinden Diyarbakır'daki hava kuvvetlerine kim tekmili verdi? Kim uçakları kaldırdı? Kim bir saat boyunca bombaladı bir kişi kurtulmamacasına? Bu sorunun cevabını elbette ki halkın ve tarihin önünde hepimiz vereceğiz sevabımızla günahımızla, yanlışımızla doğrumuzla, hepimiz vicdan hesabı altındayız.

Bakın, Sayın Başbakan bir söz daha söylemişti, "Biz Ankara'nın dehlizlerinde bunu unutturmayacağız, kaybolmayacak." demişti. Şimdi, biz barışın ve çözümün dilini konuşurken, akil insanlardan çözüm komisyonlarına kadar adım adım bütün dünyayı etkileyen, Türkiye'deki yurttaşlarımızın yüzde 80'ini etkileyen bir barış ve çözüm sürecinde, yeni bir anayasanın ruhunu, 21'inci yüzyıl hukukunun kardeşliğini, yurttaşlığını, eşitliğini, özgürlüğünü, inançların özgürlüğünü, her şeyi savunurken burada hâlâ Zerdüşt tartışması yapan zihniyeti lanetliyorum! Lanet olsun bu zihniyete! (BDP sıralarından alkışlar)

Siz bu şekilde mi 76 milyonu kardeş yapacaksınız? Bu şekilde mi eşit olacak, bu şekilde mi özgür olacak, bu şekilde mi bu yurttaşlara anayasa yapacaksınız? Biz, bunları aşmak zorundayız arkadaşlar. Türkiye'de binlerce yıl beraber yaşamışlığımızın ve gelecek stratejisinde birlikte yaşayacaklarımızın ve Orta Doğu'nun ve Suriye'nin ve Irak'ın ve Türkiye'nin, bütün bölgenin geleceğini düşünerek, milyonların geleceğini düşünerek büyük düşüneceğiz, büyük konuşacağız, ağzımızdan çıkan lafı bin kez tartıp konuşacağız.

Sayın Tanrıkulu, keşke o imzanı o önergeden almasaydın. Biz o komisyonda tek kişi değiliz, 5 milletvekili, 10 uzman, 10 AKP milletvekiline karşı çözüm komisyonunda çalışıyoruz ve inanın, tarih, ya hukuk kararlarında ya tarih belgelerinde katillerin adını, 34 mezarın olduğu Uludere'nin Roboski köyünde bir anıtta bütün sorumlularını yazacaktır.

Onun bir çözümü vardır; hep beraber aydınlığa kavuşturacağız, yüzleşeceğiz tarihimizle, gerçekliğimizle. Bu bizi bekliyor, bundan kaçamayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - İstediğiniz kadar reddedin, bunu gerçekleştirmek Barış ve Demokrasi Partisinin boyun borcudur.

Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)