| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 11.04.2013 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben de bu düzenlemeden çok büyük bir beklentimizin olmadığını dün söylemiştim. Bu düzenleme ne demokratikleşmeye bir katkı sunuyor ne uzun tutukluluklara bir çözüm getiriyor ne tutuklu milletvekillerinin Meclisin üyelerinin problemlerini çözüyor, hiçbir konuya katkı sağlamıyor, ne de yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını sağlamaya dönük bir düzenleme. Bu anlamda önerge üzerinde konuşmayacağım. Önerge dışında, bugün ve dün konuşulanlar hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, BDP'li arkadaşlarımız buraya geliyorlar, "1920 ruhu" diyorlar. 1920 ruhu, eğer iyi özümsersek, Sevr Anlaşması'nı yırtıp atanlarını ruhunu, izini taşıyan bir ruhtu 1920 anlaşması. Manda isteklerine karşı duran, direnen bir ruhun yansımasıydı. Yani bugünkü sizlerin tavrıyla, 1920 ruhunun hiçbir ilgisinin olmadığını ben gözlemliyorum, görüyorum.
Yine, dün bir BDP'li hatip arkadaş geldi buraya, "Kan duracaksa ben ABD emperyalizmine hizmet etmeye hazırım." dedi. Yani ben hazır değilim ABD emperyalizmine hizmet etmeye. Kanı durdurmak, barış sağlamak için illa emperyalizmin hizmetinde olmak gerekmediğini düşünüyorum. Türk solu da bugüne kadar bunun mücadelesini verdi, böyle düşündü. Ama siz hiçbir zaman bugün AKP'ye gösterttiğiniz itibarı Türk soluna maalesef göstertmediniz, siz de göstertmediniz, geçmişteki muadilleriniz de göstertmedi, öyle görüyorum.
Terör örgütüne boyun eğmeden, onun tehdit ve şantajına boyun eğmeden de kanı durdurmanın mümkün olduğuna biz inanıyoruz.
Yine, ben, kendilerine, Cumhuriyet Halk Partisini sürekli suçlamaktan, ırkçılıkla, demokrat olmamakla suçlamaktan vazgeçmelerini diliyorum. Bu adaletsiz ve zalim düzene, baskı ve zulme, sömürüye, ezilmişliğe binlerce yıldır direnenler Cumhuriyet Halk Partisinin çatısı altında siyaset yapıyorlar, Cumhuriyet Halk Partisi de onların temsilcileridir.
Özgürlükçü BDP'li arkadaşlar, şunu sormak istiyorum size: Hâlâ feodalitenin geçerli olduğu, şeyhe şıha biatin, ağaya beye itaatin esas olduğu topraklarda nasıl bir özgürlük anlayışını yaşatacaksınız, yaratacaksınız? Libya'da, Mısır'da, Tunus'ta bunun örneklerini görmediniz mi? Nasıl inandıracaksınız bizleri? Bunları sormak istiyorum sizlere.
Yine, AKP'ye de birkaç söz söylemek istiyorum. On yılı aşkın süredir ilkesiz, fırsatçı, ikiyüzlü, oynak bir siyaset izlediniz maalesef. Bu siyasetinizle kanunları kendinize benzettiniz, hukuku kendinize benzettiniz, hâkimleri kendinize benzettiniz. Şüphelilerin AKP'li cemaatçi ya da benzer zihniyette olduğu davalarda -örnek olsun, Deniz Feneri davasında- soruşturmalara ve davalara ne polis ne savcı ne de mahkemeler eğilmezken, yeterince çalışmazken başka tür davalarda, özellikle emekçilerin, sendikacıların, öğrencilerin, solcuların yargılandığı davalarda bu mahkemeler maalesef yirmi dört saat hızıyla çalışmaktadırlar.
Tabii, burada, her şeyi benzettiniz ama benzetemediğiniz bir tek Cumhuriyet Halk Partisi kaldı ülkemizde. Cumhuriyet Halk Partisini de kendinize benzetemeyeceksiniz. Size rağmen, bu ülkenin onuruna, bağımsızlığına, üniter yapısına -ki üniter yapının bu ülkenin demokrasisi ve insan haklarına dayalı gelişmesi için şart olduğunu düşünüyoruz- laikliğine -laiklik bu ülkenin çimentosudur- demokrasisine, insan haklarına, yoksul halkının haklarına Cumhuriyet Halk Partisi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sahip çıkmaya devam edecektir.
Bu arada, Silivri'deki kendilerinin yargıç olduğunu iddia edenlere de seslenmek istiyorum: Bir yüksek kürsüye cübbeyle çıkmak, yaptığınız haksızlıklara, yaptığınız haysiyet cellatlıklarına, yaptığınız saygısızlıklara, alet olduğunuz ideolojiye, hizmet ettiğiniz ideolojiye meşruiyet kazandırmaz. Mahkeme kürsüsünün onurunu savunma hakkını kısıtlayarak koruyamazsınız. Sanıklara ve avukatlara saygısızlık yaparak?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ya, burada olmayanlar hakkında neler söylüyorsun ya! Burada olmayan, burada sana cevap veremeyecek insanlara bunu nasıl söylüyorsun?
TUFAN KÖSE (Devamla) - ?onları susturarak sağlanamaz. Olsa olsa bu davranışınız, size itaatsizliği ve güvensizliği besler. Avukatsanız biliyor olmanız lazım bunları.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Olmaz, yanlış ya! Burada size cevap veremeyecek insanlara laf söylemeniz milletvekiline yakışmaz.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Şunu bilin ki, bir toplumda hele bir mahkemede bir kişiye bile bir haksızlık yapılıyorsa bu haksızlık tüm topluma yapılmış sayılmalıdır. Her aydın, yurtsever, namuslu insan bunu böyle düşünür, oradaki haksızlık yapanları savunmaz.
Otoriter rejimlerin belirgin uygulamalarından olan toplu yargılamalar için cezaevlerinin içine yapılan mahkeme salonları sizleri infaz koruma memurlarının uzantısı yapmasın. Adaletin cezaevlerine mahkûm edilmesine, yargının siyasi otoriteye kul edilmesine izin vermeyiniz.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - O sizin işiniz!
TUFAN KÖSE (Devamla) - Yapacağınız yargılamalardan, adalet ve özgürlük beklentisi olan, adalet ve özgürlük beklentisi kalan bu halkı hayal kırıklığına uğratmayınız. Unutmayınız, kimse dokunulmaz değildir, gün gelir hukuk size de lazım olur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.