| Konu: | İKTİDAR PARTİSİNİN TÜRKİYE'NİN BİRLİĞİNİ, DÜZENİNİ BOZMAYA YÖNELİK UYGULAMALAR İÇİNDE OLDUĞUNA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 31.05.2013 |
MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara Milletvekili Levent Gök ve 72 milletvekilinin Başkent Doğalgaz Dağıtım Anonim Şirketinin değerinin çok altında bir ihale bedeliyle özelleştirilmesini onaylayarak kamuyu zarara uğrattığı iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son yıllarda özelleştirme ihaleleri, özellikle enerji grubundaki ihaleler gerçekten çok şaibeli ihaleler hâline geldi. Bu şaibelerin bir tanesi de, Sayın Başbakanın özellikle bir televizyon programında yaptığı konuşma üzerine daha da netleşen bir hâl aldı. Tabii, bunları tekrarlamakta fayda var. Sayın Başbakan televizyon programında aynen şunu ifade ediyor: "Biz sıkıştık, şu anda paraya ihtiyacımız var. Ne yapalım, hemen, yok öyle şey. Türkiye, malının kıymetini bilen bir ülke konumunda. Mesela, BAŞKENTGAZ'da 1,5'u yakalamışız. Ödemediği için teminatı gitti ama yeni gelen 1.100'le geliyor. Şimdi, 1.5'u yakaladığın yerde 1.100 verilirse Fatih Altaylı bunun hesabını sormaz mı? `1.5'u yakalamıştı, gördü o. Türkiye bu kadar güçlü olmuşken, enerjide bu kadar güçlü bir yere gelmişken, nasıl oluyor da şimdi 1.100'e veriliyor?' demez misin?" diye konuştu.
Şimdi, bunun üzerine Sayın Başbakan bu ihaleyi, o "1.100" dediği rakamı onayladı. Şimdi, Sayın Fatih Altaylı sormuyorsa da ben soruyorum buradan: Sayın Başbakan, ifade ettiğiniz gibi, 1,5 yani 1 milyar 500 milyon dolarlık teklif gelen bu şirkete bugün 1 milyar 112 milyon dolarlık bir teklifi niye onayladınız?
Aslında, tabii, Sayın Başbakana verilen bu gensoruda, -burada bulunmadığından dolayı birinci derecede bunun cevabını vermesi gereken biri olarak şimdi onun adına burada neler söyleyecekler bilmiyorum ama Sayın Başbakanın ifade ettiği, o "1,5" dediği rakamda gerçekten haklı olduğunu ifade etmek isterim. Yani onu belgeleriyle de yine buradan göstermek isterim.
Bakın, geçmişte 2007'de kurulan bu Başkent Doğalgaz yani EGO'nun dağıtım işlerini Başkent Doğalgaz olarak devraldığında 2007'den bugüne kadar bu faaliyetlerini sürdüren ancak 2007'den itibaren de birçok sözleri edilen, hatta Melih Gökçek'e bakarsanız 3 milyar dolar gelir beklenen bu ihaleden, bugün gele gele maalesef 1 milyar 100 milyon dolar civarındaki bir rakamla bu ihale onaylanmış durumda.
Şimdi, Sayın Başbakanın ifade ettiği 1,5'luk rakamı destekleyen birtakım şeyleri yine ben Sayıştay raporlarından da, yine burada en son çıkardığımız torba kanunda, Başkent Doğalgaza ayrıcalıkları vermek adına yaptığınız o bir maddelik kanunla da ifade etmek istiyorum. Ayrıca, bakın, o 1,5'luk dediğimiz rakamda, hatta 1 milyar 600'lük dediğimiz rakamda Başkent Doğalgazın yüzde 80'i ihaleye çıkmıştı ve hatta ifade ettiğimiz gibi, daha sonra bu torba kanunda çıkarılan, yani araya konulan o bir maddede Başkent Doğalgazın yüzde 100'ünün özelleştirilmesi söz konusu oldu ve gazeteler onu şöyle verdiler: "Başkent Doğalgazda Gökçek riski sıfırlandı." Yani bu şirketi alan insanın, Başkent Doğalgazı özelleştirmede satın alacak olanın ikinci bir ortağı olmayacak yani bu şirketi Melih Gökçek riski olmadan yönetebilecek konuma gelecek.
Bakın, bu torba kanunda, belki birçoğunuz bunu çok ilgiyle izlememiş olabilirsiniz ama bu maddede yine ben konuşmuştum, 302 sıra sayılı torba kanunu görüşmüştük burada. Orada birtakım önergeler vererek kısmen de olsa yine birtakım şeyleri düzelttik, hatta bu torba kanun olduğu gibi çıkmış olsaydı, Başkent özelleştirmesinden sonra BOTAŞ'a olan 676 milyon dolarlık borç, bu ihalede eğer taksitli bir satış olması durumunda BOTAŞ'a da taksitli olacaktı ama özellikle -Sayın Canikli buralardaydı- benim uyarılarımla o önerge de düzeltildi.
Hatta yine bu 23'üncü maddede, lisansı verilmesinden itibaren dağıtım şirketinin sistem kullanım bedeli, işte metreküp karşılığı 0,0555 ABD doları sistem kullanım bedeli vesaire şeklinde, "Bu tarifenin uygulanmasına, dağıtım şirketinin hisselerinin özelleştirilmesine dair hisse satış sözleşmesinin imza tarihini takip eden on yıl süresince devam edilir." diye yine bir paragraf konmuştur. Bu yine verilen bir önergeyle sekiz yıla düşürüldü.
Bakın değerli milletvekilleri, buradaki bu konulan, işte yüzde 80'i yüzde 100'e çıkartıp burada yine o 2007'de çıkartılan Başkent Doğalgazın kurulması ve Başkent Doğalgazın 676 milyon borcunun sabitlenip 239 milyon faizinin silinmesinin devamı olan bu kanun ne getirdi? Sayın Başbakanın belki bilmediği veya gözden kaçırdığı bir şeyi daha ifade edeyim. Başkent Doğalgaza yaklaşık bir 400 milyon lira daha katkı sağladı bu kanun. Nasıl 400 milyon lira daha katkı sağladı? İşte burada bahsedilen 0,0555'lik bir dolar bazındaki bu rakam, dört yıl daha, yarı fiyatına düşmesi gereken bu rakam dört yıl daha vatandaştan amortisman ve hizmet bedeli olarak tahsil edilecek. Dolayısıyla 4 milyar metreküpe yaklaşan bir doğal gaz dağıtımını yapan Başkent Doğalgazda bu rakamları çarptığınızda yaklaşık 200 milyon doların üzerinde bir amortisman ve hizmet bedeline tekabül ediyor.
Dolayısıyla, bunu böyle değerlendirdiğinizde yarıya düşecek olan bu fiyat, dört yıl daha bu fiyattan uygulandığına göre, 400 milyon dolar daha vatandaşın cebinden Başkent Doğalgaza bir para aktarımı olacak demektir. Yani şunu ifade edeyim: 1,5 milyar doların üzerine, Sayın Başbakanın 400 milyon dolar daha koyması gerekirdi bu kanundan sonra.
Açık ve net bir şekilde, her zaman olduğu gibi torba kanunlarla gözden kaçacak şekilde, kimsenin çok fazla dikkatini çekmeyen bir şekilde buralardan konulan maddelerle çok alakasız ve çok farklı konular gündeme geliyor ama bunlar, maalesef hem vatandaşın hem buradaki milletvekillerinin gözünden kaçıyor. Dolayısıyla, Sayın Başbakan o televizyon programında söylediği sözde çok haklıydı yani 1,1 gibi bir rakamın düşük olduğunu, hatta çok düşük olduğunu ifade etmesi çok yerinde bir sözdü. Şimdi sormak gerekir, o gün bunu söylerken hangi ruh hâlinde, hangi bilgiyle Sayın Başbakan bunları söyledi? Daha sonra, bu "Çok düşük fiyat." dediği, kamunun, işte fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını gözettiğini ifade eden Sayın Başbakan, bu ihaleyi onaylarken hangi ruh hâliyle neyi gözeterek bu ihaleyi onayladı? Bunu, ben buradan sormak istiyorum.
Tabii, özellikle enerji ihalelerinde, bakın, son yıllarda artık dört beş tane firmanın arasında pinpon topuna dönüştü bu ihaleler. İşte, en son bu Başkent Doğalgazın ihalesine girip ihaleyi alan şirket, eski adıyla Torunlar Gıda, şimdi inşaat, enerji vesaire vesaireleri alan bir şirket hâline geldi. Ben, bu firmayı Bursa'dan çok iyi hatırlıyorum: Burada, geçtiğimiz dönemde, defalarca kürsüden imar yolsuzluğuna örnek olarak Bursa'da BOTAŞ'ın, TKİ'nin olan 142 dönümlük arazinin nasıl imarsız bir şekilde satılıp bir ay sonra nasıl 1.200 adet daire, 200 bin metrekare iş yeri imarına dönüşerek -oradaki imar yolsuzluğunu buradan defalarca anlattığım- sadece 17 trilyona aldığı arsanın üzerinde milyar dolarlık tesis kuran bu firmanın sahipleri olduğunu da çok iyi hatırlıyorum. O zaman da yine o imara veya satışa onay veren, 2004 yılından sonraki dönemde, yine AK PARTİ belediye başkanları ve AK PARTİ Hükûmeti var idi. Dolayısıyla, bu anlamda baktığımızda, o gün konuştuğu ruh hâliyle imzalarkenki ruh hâlinin nerelerden kaynaklandığını da az çok ben tahmin ediyorum diye buradan ifade etmek isterim.
Bu özelleştirmede şunu da ifade etmek isterim: Bu ihale iyi ki yapıldı, iyi ki Melih Gökçek'in elinden çıktı. Ancak, keşke Melih Gökçek'in elinden çıkarken hakkıyla, yani kamuya ait olan bu Başkent Doğalgazın hakkı olan fiyatla çıkmış olsaydı... Ama Melih Gökçek'te kaldığı sürece bu, vatandaşa farklı bir şekilde yani Melih Gökçek'in finans deposu hâline gelen bu Başkent Doğalgaz, direkt bir şekilde BOTAŞ'a verdiği zararlardan dolayı vatandaştan çıkacak zararlar devam eder hâle gelmişti.
Biraz önce ifade etti, 2007'de çıkan kanunla 676 milyon borç sabitlenmiş, 239 milyon borç silinmiş ve özelleştirene kadar da hiçbir faiz ilave edilmeyeceği ifade edilmiş. Şimdi, baktığımızda, altı yılda 676 milyonluk bir rakamın yıllık yüzde 14'ten hesabını yaparsanız, neredeyse bir 700 milyon daha zararı var demektir. Bu zararların hepsi BOTAŞ'ın hanesine yazıyor idi. BOTAŞ'ın yaptığı zamlar vesaire?
BOTAŞ yıllardır finans zorluğu içerisinde. KİT'lerden faizleriyle beraber alacağı, neredeyse 18 milyara ulaşmış bir kurumdu. İşte, birtakım çıkan yine kanunlarla, birtakım hesaplaşmalarla belli rakamlar aşağıya çekildi ama hâlâ finans zorluğu içerisinde olan BOTAŞ'ın yaptığı zamların yine sebeplerinden bir tanesi de finans güçlüğü içerisinde olmasıydı.
Dolayısıyla, bu özelleştirmeye bu anlamda baktığımızda, bilhassa Melih Gökçek'in finans kaynağı hâline gelmiş, başka kaynakları sömürür hâle gelmiş bir Başkent Doğalgazın da Melih Gökçek'in elinden çıkması çok da iyi oldu diyebilirim ama Sayın Başbakanın burada ifade ettiği gibi, maalesef, doğru bir şekilde çıkmadığını buradan yine ifade etmek gerekir.
Tabii, bakın, ben konuşmamın başında, özellikle enerji alanında yapılan ihalelerin ciddi anlamda şaibeli hâle geldiğini, bu anlamda üç-beş firmanın arasında pinpon topuna döndüğünü ifade ettim. Bunu söylerken de elbette tahmin üzerine değil, elimdeki bilgilere göre söylüyorum.
Ha, bu rakamı, 1,5 milyarlık rakamı destekleyen bir şeyi daha söyleyeyim: Bu pinpon oynayanlardan bir tanesi Çalık grubudur. Yine, BURSAGAZ'ı, Çalık grubu zamanında 130 milyon dolara alıp Almanlara sadece yüzde 80'ini 400 milyon dolara satmış idi.
Bakın, yüzde 80'ini 400 milyon dolar eden bir BURSAGAZ, Ankara Başkent Doğalgazın dörtte 1'i olan bu firmanın yüzde 80'i 400 milyon dolar ediyorsa, elbette Başkent Doğalgazın da haydi haydi 2 milyar dolarları bulması lazım. Yani bunu destekleyen bir rakamı da buradan ifade edeyim.
Bakın, bunun dışında özellikle dağıtım şirketleri son dönemde arka arkaya ihalelere girildi, rakamlar işte düşük bulundu, iptal edildi, sonra tekrar ihalelere çıkıldı, işin içinden çıkılmaz ve anlaşılmaz bir hâlde TEDAŞ'ın dağıtım şirketleri özelleştirildi.
Peki, bu özelleştirmeler yapılırken yine rakamlara baktığımızda, 1,1 milyar dolarlık bir ihale yeterli görülmeyip iptal edilmesine rağmen, arkasından 550 milyon dolara onaylandı. Değerli milletvekilleri, üstelik, kâr marjları 2,34'ten 3,49'a çıktığı hâlde 1,1 milyar dolardan 550 milyon dolara inen bir ihale onaylanıyor. İşte, yine bu ihalelerin içerisindeki Çelikler Madencilik firmasının son dönemde aldığı rakamlara baktığımızda, maalesef, bunlarda da birçok şaibeler olduğunu buradan ifade etmek isterim.
Bakın, yine, biraz önce bahsettiğim bu torba kanunun içerisinde, 2840 sayılı Yasa'nın içerisinde olan linyitleri ayrıştırarak linyitleri de özelleştirme kapsamına aldığımızdan dolayı Seyitömer kömür sahası termik santralle birlikte satıldı. Bunu alan kimler? Çelikler Madencilik. Peki, bu sahanın, kömür sahasının bu termik santralle birlikte alındığı rakama baktığımızda neredeyse kendini üç beş yılda amorti edecek şekilde bir fiyata satıldığını görüyoruz. Değerli milletvekilleri, üstelik daha önce de bunun tartışmaları yapıldı.
Çelikler Madencilik'in işlettiği o kömür sahalarından fakirlere dağıtılan kömürlerdeki TKİ'nin ihalesiz aldığı doğrudan temin ile alıdığı rakamların içerisinde gerçekten çok büyük rakamlar var. Bakın, TKİ'nin Sayıştay raporlarından size ifade ediyorum: 2003'ten 2011 sonuna kadar alınan kömürlerin, 13 milyon 54 bin ton kömürün 7,5 milyon tonu TKİ mamulü olarak dağıtılmış ama 5,6 milyon tonu, maalesef, doğrudan teminle alınarak fakirlere dağıtılmış. Peki, buradaki şaibe nedir? Açık ifade edeyim, doğrudan temini zaten olağanüstü hâllerin dışında yapamazsınız. Onun için de kanun çıkarttınız üstünü örtmek için. O kanuna rağmen redevanslı sahalardan, rüçhan hakkı olan sahalardan kendi ödedikleri redevans rakamlarının üzerindeki kömürü TKİ'ye verdikleri Sayıştay tarafından tespit ediliyor. Sayıştay tarafından tespit edilen rakamlarda, TKİ'nin, kömürün maliyeti 162 lirayken bu firmalardan 275 liraya aldığı açık ve net bir şekilde ortada duruyor.
Değerli milletvekilleri, daha, bu anlamda -bizim kehanetle söyleyeceğimiz rakamlar değil- Sayıştay raporlarından, birçok rakamın üzerinde birçok şaibenin olduğunu buradan ifade etmek isterim.
Son olarak şunu da buradan uyarmak istiyorum: Sayın Başbakan olsaydı belki bir daha gözden geçirirdi ama belki duyar. Özellikle Türkiye'de yapılacak ikinci nükleer santralle ilgili Çin ve Japonlarla görüşmeler yapıldı. Çinlilerin kamuoyuna sunduğu bir bildiri var; buna baktığımızda, Çinliler, çok uygun fiyatlarla ve son teknolojiyle yapacaklarını ifade ettiler. Benim de aldığım bilgilere göre 9 sentlere kadar gelir garantisi isteyen Çinliler tercih edilmeyip 11,70 sente Japon ve Fransız ortak yapımının tercih edildiği... Sadece bir yıldaki 1 sent, bu 5.000 megavatlık rakam için aradaki fark 400 milyon dolar değerli milletvekilleri.
Dolayısıyla, bütün bunların gözden geçirilmesini ve bu gensoruya da destek vereceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)