| Konu: | İZMİR MİLLETVEKİLİ RIZA TÜRMEN'İN, (2/260) ESAS NUMARALI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ KANUNU TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ (4/114) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 115 |
| Tarih: | 04.06.2013 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bugün bu tartışmaları tümüyle izledim. Dört gün önce de İstanbul'daydım. Ve Taksim'le ilgili daha önce de grubumuz olarak araştırma önergesi vermiştik 26 Mart tarihinde. Bütün bunları anlatmayacağım ancak şunu ifade edeyim: Bugünkü teklifimiz geçen haftadan beri sürdürdüğümüz bir politikanın devamı yani Adalet ve Kalkınma Partisinin anlamadığı ve gerçekten de Türkiye'nin demokrasisine hizmet edecek demokratikleşme ve özgürlük paketimizin bir parçası Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası. Türkiye'nin en değerli hukukçularından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yıllarca yargıçlık yapmış, Türkiye'deki aykırılıkları çok iyi bilen Rıza Türmen Milletvekilimizin hazırladığı ve bizlerin de imza koyduğumuz bir tasarı. Bu tasarı Meclis Başkanlığındaydı, İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre indirdik ve bugün burada görüşeceğiz.
Niye görüşeceğiz değerli arkadaşlar? Sizin umurunuzda değil, biliyorum. Bugün yaşadığımız tüm olayların kaynaklarından bir tanesi şu anda yürürlükte olan ve 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra, faşist darbesinden sonra yürürlüğe giren 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası. Birçok sorunun kaynağında bu var. Ama, on yıllık iktidarınız döneminde, bu yasayı tümden kaldıran, gerçekten bu yasayı özgürlükçü ve yurttaş haklarından yana bir yasa hâline getirecek bir düzenleme yapmadınız. Evet, bu yasa 6 kez değişti; 2 kez sizden önce, 4 kez Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde değişti ama bu yasanın yasakçı zihniyeti değişmedi, maalesef değişmedi. Hâlen, toplantı ve gösteriyi istisna kabul eden, yasaklamayı esas kabul eden bir düzenleme söz konusu. O nedenle bugün getirdik ve bunun kaldırılmasını istiyoruz. Eğer Türkiye'de?
Değerli arkadaşlar, bütün Genel Kurula hitap ediyorum, bir evham içerisinde olmamak lazım. Türkiye'de, bir yazarın dediği gibi, bir haysiyet direnişi geçen haftadan bu yana başladı, haysiyet direnişi. Bu haysiyet direnişinin nedeni, aynı zamanda, kısıtlanan özgürlükler ve haklar. Bu haysiyet direnişinin karşısında barış süreci yok. Bu haysiyet direnişinin nedeni, Türkiye'de bütün yurttaşlarımızın özgürlükleri, hakları ve tam demokrasi, böyle görmek lazım. Ama, her şeyi getirip, götürüp barış sürecine bağlamayı da ben doğru bulmuyorum.
Sizlere hitap ediyorum, biraz önce arkadaşlarımız bu cumhuriyet döneminin negatif bagajına işaret ettiler. O negatif bagaj, bu cumhuriyet döneminin negatif bagajı bu Meclisin negatif bagajıdır, bu Meclisindir, bir siyasi partinin değil. Eğer gerçekten, biz, bugün Türkiye'yi barışla buluşturmak istiyorsak bugünü demokratikleştirmek zorundayız, bugünü özgürleştirmek zorundayız, bugün bütün yurttaşlarımızın temel haklarını güvence altına almak zorundayız.
Türkiye'nin demokrasisi Adalet ve Kalkınma Partisinin keyfine bağlı değil, Başbakanın keyfine bağlı değil. Majestelerinin keyfi gelecek, Türkiye'ye barış gelecek; majestelerinin keyfi gelecek, Türkiye'ye demokrasi gelecek; majestelerinin keyfi gelecek, Türkiye'ye adalet gelecek! Böyle bir şey yok. Bunları geciktirmek için de bir mazeretiniz yok. Eğer gerçekten adaletten, gerçekten özgürlükten yanaysanız bakın, teker teker getiriyoruz. Geçen hafta getirdik yüzde 100 barajını, el kaldırdınız, "hayır" dediniz. Geçen hafta getirdik; Uludere, Roboski'yi bir daha araştıralım, adaleti sağlayalım; bugün adaleti sağlayamazsak geçmişle hesaplaşamayız, yüzleşemeyiz, bütün cumhuriyetin tarihiyle yüzleşemeyiz dedik. Yine el kaldırdınız, "Hayır." Dediniz. Çünkü, bugün de sorumluluğunuz var, Uludere'den dolayı da sorumluluğunuz var. Ama bunlarla hesaplaşamazsak, bakın, bugün sokakla hesaplaşamazsak, bugün sokağı özgürlük merkezi hâline getiremezsek, geçmişin hesabını veremezsiniz, geçmişin hesabını beraber veremeyiz ve adaleti ve özgürlüğü sağlayamayız.
O nedenle, korkmayın, çekinmeyin ve kendi demokrasi gündeminize göre değil, kendi gündeminize ve kendi Başbakanınızın gündemine göre değil.. Bu Meclisin gündemini beraber yaratalım; gelin, beraber, Türkiye'yi özgürlükle, adaletle ve demokrasiyle buluşturalım. Biz buna hazırız diyoruz, bakın, biz buna hazırız. Hiç geçmişe gitmenize gerek yok. Gelin, bugün bunları yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hiç laf atmanıza da gerek yok. Sizlere söylüyorum, buradan söylüyorum, bakın, buradan söylüyorum: Bu kürsüye çıkan herkes?
Lütfen, bir dakika daha alabilir miyim?
Bu kürsüye çıkan herkes ama herkes bugünle ilgili konuşmaz.
BAŞKAN - Sözünüzü tamamlayınız, lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ?gider, cumhuriyetle ilgili konuşur.
Sizlere söylüyorum: Bizim sayısal çoğunluğumuz yok, bu tarafın bir sayısal çoğunluğu yok. Vermişiz, Dersim'le ilgili kanun teklifini vermişiz. Böyle buraya gelip ezbere konuşmayla olmaz. Vermişiz kanun teklifini. Eğer yüreğiniz yetiyorsa, gerçekten yetiyorsa yüreğiniz benim kanun teklifim gruptan geçmiştir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ya, senin araştırma önergene imzamızı attık biz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ?gelirsiniz, bakın, gelirsiniz?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Önergene ben sahip çıktım. Ne konuşuyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ?kanun teklifiyle Dersim'in arşivlerini burada açarız ve hesaplaşırız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Önergeni bu imzaladı, Ramazan Can imzaladı.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, burada ezberle konuşamazsınız. O nedenle söylüyoruz: Gelin, eğer yüreğiniz varsa, demokrasiyi istiyorsanız, barış istiyorsanız?
GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Yüreğimizle geldik biz buraya, yüreğimizle, aslanlar gibi!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - İmzanı niye çektin önergenden Sezgin Tanrıkulu?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bana bakın, 3 kişi ölmüş. Sözcüleriniz geliyor daha "Şurada şu öldü, şurada şu cam kırıldı." Can mı, cam mı, hangisi? İnsanların gözü mü, insanların canı mı, yoksa kırılan camlar mı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - İmzanı niye çektin kendi önergenden, niye geri çektin?
SALİM USLU (Çorum) - İmzanın arkasında durmadın!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hangisi daha önemli? O 3 tane insan geri gelecek mi? İnsanların?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tanrıkulu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Seninle yola nasıl çıkalım? Yarı yolda bırakıyorsun insanı, önergeni geri çekiyorsun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu yüzden sizi demokrasi sınavından geçirmeye devam edeceğiz.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)