GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TAPU KANUNU VE KADASTRO KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:03.05.2012

MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Devletin varoluş nedenlerinden birisi insanların can güvenliği kadar mal güvenliğini de temin etmektir. Anayasa'mız vatandaşımızın mülk edinme ve mülkiyet hakkını koruma hususunda devlete bazı görevler vermiştir.

Devletin asli işlevlerinden birisi tapu ve kadastro işlemlerini yapmak, bunun kayıtlarını tutmak ve arşivlemektir. Mal canın yongası demişler. İnsanlar bir ömür boyu kendisinin ve evlatlarının rahat yaşamasını temin etmek ve onların geleceğini güvence altına almak için çalışırlar, bunun için de mülk edinirler.

Mülkiyet hakkını koruyamayan hükûmetler, kaosun, kargaşanın kaynağı olurlar, çünkü herkes bilir ve inanır ki sahip olunan mülk ve yapılan tapu işlemleri devlet güvencesi altındadır. Ancak ülke ekonomisini içine sürüklediği buhrandan çıkarabilmek için sıcak para temin etmek üzere dört bir tarafa saldıran AKP, bu temel kabulü bile çiğnemekte bir beis görmemektedir. Kendi yandaşlarını, yol arkadaşlarını yapabiliyorsa mevki, makam sahibi yapmak, yapamıyorsa da birtakım ekonomik rantlarla etrafında tutuyor.

Rantiyeyi iktidarın, iktidarını sürdürmenin bir yöntemi olarak gören AKP, devletin en temel işlevlerinden birisi olan kadastro işlemlerini ticarileştirerek kendi adamlarına devretmiştir. Bizzat AKP tarafından yönlendirilen ve sektöre çekilen bazı firmalara özel lisanslı harita ve kadastro mühendislik büroları kurdurulmuş ve daha önce devletin tahsil ettiği ve bütçenin önemli bir gelir kaynağını oluşturan kadastro ücretleri 3'e, 4'e katlanmıştır. Hazine, gelirini özel firmalarla paylaşmak zorunda bırakılmış, vatandaşın cebine el uzatılmış ve bu paralarla yeni türedi AKP zenginleri yaratılmıştır.

Artık kadastro hizmetleri daha pahalıdır, daha risklidir değerli milletvekilleri. Yıllarca birçok uyuşmazlığın sebebi  sayılan kadastrosuzluk bu fiyat artışları ve ticari anlayışla başka diğer sorunları yaratmaya gebedir ve bu işlemler âdeta yangından mal kaçırırcasına 2011 seçimlerinin hemen öncesinde devredilmiştir yani vatandaşın ve partilerin gündemi seçim iken, hiç kimse uyanmadan. Bu büroların kimlere ait olduğunun, nasıl lisans aldıklarının, kimlere hangi bölgenin verildiğinin, kimlerin ne kadar büyük rantları paylaştığının ortaya çıkarılması lazımdır. Bu konuda, Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili olarak Meclis araştırma önergesi hazırladığımı ve Meclisimizin de desteğini beklediğimi ifade etmek istiyorum.

Hizmet ticarileştirildikten sonra vatandaşın cebinden ne kadar para hortumlanmıştır? Şimdi vereceğim fiyat tablosu aslında her şeyi ortaya koymaktadır değerli milletvekilleri.

Aplikasyon bedeli 193 lira iken 395 liraya, cins değişikliği bedeli 315 lira iken 412 liraya, arsaya geçiş cins değeri bedeli 39 lirayken 203 liraya, birleştirme bedeli 39 lirayken 463 liraya, irtifak hakkı bedeli 78 lirayken 276 liraya yükseltilmiştir. Bir parseli yerinde göstermek bile 100 liradır değerli arkadaşlar.

Devletin hedefi insanlarını zengin etmektir, cebindeki paraya göz dikmek değil ya da insanını zengin etmekten muradı yandaşları değil milletin tamamı olmalıdır. Bu eleştirileri dillendirdiğimizde "Ne vatandaşa ne de kadastro çalışanlarına bir halel gelmeyecek." diyen AKP yetkilileri şimdi neredesiniz? Vatandaşın zararı ortada. Çalışanların da bu devirden 400 ila 600 lira civarında zararı vardır. Günlük arazi yevmiyeleri, arazi tazminatları, özel hizmet ek puanları, ek özel hizmet tazminatları ödenmemeye başlanmıştır. Yandaşları zengin olsun diye devleti için çalışan memurları mağdur etmek aslında tam da AKP'ye yakışmıştır.

Kadastro işlemlerinden sonra tapu işlemlerinin de özelleştirilmesi işlemlerine ne yazık ki başlanılmıştır. Her ilçede tapu sicil müdürlükleri varken, önce bunları birleştirmekle süreç başlatılmıştır. Bu hizmetler de yeminli bürolara devredilecektir. Devleti küçültmek, devletin asli işlevlerinden vazgeçmesi, itibarsızlaştırılması, güvenilmez hâle dönüştürülmesi anlamına gelmez değerli milletvekilleri.

Tapu ve Kadastro çalışanları mağdurdur, sorunları vardır ve en önemlilerini sizlerle paylaşmak istiyorum: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde mevcut kamu personeli sayısı 17.098'tir ve 2011 yılında 221 kamu personeli alınmıştır. Bu artışın yüzdelik ifadesi 1,3'tür. Konut satışları ise aynı dönemde yüzde 6,7 oranında artmıştır. İş yükünün sadece bir kısmıdır konut satışları. Mahkeme müzakereleri, haciz ve benzeri şerhler her geçen yıl artmaktadır ve yoğunlukları gittikçe dayanılmaz bir hâle gelmektedir.

Teşkilat Kanunu ile birlikte çalışanlara uygulanan rotasyon memurları canından bezdirmiştir. Personelin yaptığı işten dolayı bireysel olarak sorumlu tutulmaları nedeniyle kendilerine rücu edilen milyarlık tazminatlarla psikolojileri bozulmakta ve mağdur olmaktadırlar. Yapılan hatadan dolayı ölse dahi varislerine yansıyan bir sorumlulukla karşı karşıyalar. Yapılan işin ya sigortalandırılması veya sorumluluğun makul bir hâle getirilmesi lazımdır.

Tapu dairelerinde işlem müracaatı öğlen saat on ikiye kadar olmaktadır. Müracaat, işlem hacmine göre değil de süreye göre yapıldığı için tapu dairelerinde iş yükü çok fazla olmaktadır. Örneğin, işlem hacmi 100 olan bir tapu dairesinde öğlen on ikiye kadar 500 müracaat dahi olsa tapu dairesi o gün 500 işlemi gece yarılarına kadar tamamlamak zorundadır.

Değerli milletvekilleri, ülke topraklarının yabancılara fütursuzca satılıyor olması da bir başka yürek yarasıdır bu toprakları vatan bilenler için.

AKP döneminde ülke toprakları AKP'nin büyüttüğü bütçe farelerinin ekonomide sebep olduğu deliklerin kapatılması için fütursuzca satılmaktadır. Rakamlar bunu açıkça ortaya koyuyor. AKP ile birlikte bu satışlar jet hızına ulaşmıştır. Âdeta sürem sınırlı, ne satarsam kâr babında bir acelecilik vardır. Bu rakamlar, Sayın Erdoğan Bayraktar'ın rakamlarıdır ve 2012 rakamları, verileri bunlara dâhil değildir. 30 Kasım 2002 ile 13 Aralık 2011 tarihleri arasında, 104 bin gerçek kişiye, yine, yaklaşık 97 bin taşınmaz satılmıştır. Bu taşınmazların toplam alanı 76 milyonmetrekaredir. 2002'de bir yılda 1 milyon 280 bin metrekare toprak satılmış, 2011'de bir yılda satılan toprak miktarı 18,5 milyon metrekare        -yaklaşık 16 katı- ayrıca, yabancı şirket sayılmayan ancak sermayesi kısmen ya da tamamen yabancılara ait, 4875 sayılı Kanun'a göre kurulan şirketlere de 30 milyon metrekare toprak satılmış.

Bu satışlar dağ, bayır, çorak yerlerde değil, ülkemizin gerdanlığı sayılan sahil şeridinde. Yabancılar buralara "Özel Mülk, Girilemez" tabelaları astıklarında, kendi denizimize, kendi güzelliklerimize uzaktan bakmak nasıl olurmuş, bunu da AKP icraatı olarak göreceğiz.

Yabancılar en çok Muğla ve Antalya'yı tercih ediyor. Diğer tercihleri: Aydın, İstanbul, Kahramanmaraş, Kocaeli, Uşak, Ankara, Adana, Artvin, Balıkesir, Hatay, Denizli, İzmir, Kayseri, Konya, Kırşehir, Mardin, Tekirdağ.

En çok taşınmazı Almanlar ve İngilizler alıyor. "Ekonomik krizde." denen Yunanlılar bile 3 milyon metrekare toprak satın almış Ege ve Marmara'da.

Bakın, bu rakamlara, yerli şirketler ve şahıslar üzerinden satın aldıkları topraklar dâhil değil. Bu rakamlar defalarca paylaşıldı. Hükûmet maalesef gaflet ve dalalette. İsrail'e sahte kabadayılıklar yaparken İsrail'in nasıl kurulduğunu unutmuş gözüküyor.

Artık, milletimizin uyanış zamanı geldi, geçiyor bile. AKP'nin bu yaptığı yanlıştır değerli milletvekilleri. Bizimle bu hassasiyeti paylaşan AKP milletvekillerini de bu satışlara "Dur" demeye davet ediyorum. Yabancılara toprak satışlarını ekonominin finansman aracı olarak görmek çaresizliktir, acizliktir, bu ülkeye ihanettir.

Satışların bir an önce durdurulması dileklerimle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.