GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:116
Tarih:05.06.2013

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Kanuni Üniversitesi kurulacak Çukurova Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından, hayırlı olsun.

Doğrusu, bununla ilgili genel sunuşlarda anlattık ama bir şey söylemek istiyorum: Bu Taksim Gezi Parkı'nda, cumartesi, pazar, pazartesi günü dolaştığımda, o meydanda en çok üniversite hocalarını gördüm, üniversite öğrencilerini gördüm. Açık söyleyeyim bir şey daha gördüm: orada yazarları gördüm, sanatçıları gördüm, duyarlı olan kesimleri gördüm ve esnafı, orta tabakayı gördüm. Ve başlangıcından sabahlara kadar nöbet tutan yurttaşlarımızın baş uçlarında ne bayrak vardı ne parti flaması vardı. Yanlarına kimisi arkadaşlarını almıştı, kimisi yakınlarıyla, kimisi müzik çalıyordu, kimisi kitap okuyordu. Ve bu görüntüler -bir şehir tepkisi olarak, çevre planlaması tepkisi olarak- nöbetin ikinci gününde, sabah beşte, acımasız bir saldırıyla sonuçlanınca ve o görüntüler kamuoyuna yansıyınca açıkça söyleyeyim -orada bürosu olan, yirmi sene orada bürosu olan ve oradaki insanları tanıyan birisi olarak söylüyorum- yurttaşın, toplumun sigortası attı. Bu gerçekliğin altını çizmek gerekiyor. Sosyal bilimcilere, siyasal bilimcilere, eğitimcilere, üniversitelere, stratejistlere Allah rahmet eylesin, gittiler; bakın, ne öngörebildiler ne çıkıp konuşabiliyorlar, televizyonlarda geçilmiyorlardı onlardan. Ama, istiyorum ki üniversiteler konuşsun, bu toplumsal olayı derinlemesine konuşsun, bu toplumsal isyanın, itirazın, öfkenin kodlarını iyi çözebilsin. İnanın iyi çözerse hem iktidara hem başta ana muhalefet olmak üzere, muhalefet olarak bizlere de faydası olacak.

Ama, şunu çok net koymak lazım: AK PARTİ'nin, Büyükşehir Belediyesi olarak Boğaz'daki vapurların resimlerini halkoyuna sunarak, oylayarak seçip yaptırmasını ne kadar takdir etmişsek, biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak? Benci, bencil, ben merkezci, "Ben gücüm, ben yaparım, ben ederim, bilmem ne projem, bilmem ne proje?" diye söylemler bir noktada gelir, halkın tepkisini çeker.

Ve şunu çok açık söylüyorum: Eğer biz toplumu iyi kurgulayamazsak? Bu çözüm sürecinde -ben Taksim'deydim, uçağa atladım Şırnak'a gittim- Uludere'de bir tümen, bu barış sürecinde, çözüm sürecinde tankları almış, korucuları, yüzlerce askeri, Sikorsky"i almış, gidiyor, sınırı geçiyor. Sınırın ötesinde stratejik bir tepe var, geçiş fırsatı diye oraya geçiyor ve biz bu konuda yetkilileri uyardık. Baktık ki fayda etmiyor, kimse farkında değil, binlerce yurttaşımız gerilla ve askerin arasına girdi ve vahim bir hadiseyi önledi. Bir yandan da ülkemizin bir tarafında bunlar yaşanıyor.

Bir tarafta da Gezi Parkı'ndaki olaylar nedeniyle tepkisini gösteren halkın üzerine müthiş, orantısız bir şiddet, kolluk gücü yönlendirmesi yaşanıyor. Bu kolluk gücü yönlendirmesinin sonucunda müthiş bir halk dayanışması kendiliğinden gelişiyor. İnanın, o sokaklarda, gaz maskesi, bez gaz maskelerinden, su, ilaç verene, dükkânını açana, kafesini açana müthiş bir dayanışma olgusu yaratıldı. Sıraselviler gazdan geçilmiyordu, Cihangir geçilmiyordu; İstiklal Caddesi, Galatasaray, Tünel -ki ben hep bu yakın mesafelerdeydim ve bürom oradaydı, oraya kadar dahi gitme imkânı yoktu- sürekli bir su, gaz saldırısı; Tarlabaşı öyle, Elmadağ Cumhuriyet Caddesi öyle.

Bu görüntüler siyaseten iktidarın icraatına yönelik olarak bir uyarıdır, aslında muhalefet olarak bize de bir uyarıdır. Demek ki biz muhalefet olarak etkili bir muhalefet yapamamışız. Eğer sonradan bu kalabalıklara karışarak kendi parti flamalarını çıkaran, bayrakları çıkararak ırkçılık, ayrımcılık, şovenizm ve saldırganlığını o alanda dahi, o sivil alanda dahi kusan                  -"kusan" diyorum- kendini bilmez siyasetçilerin, "Oradan da bir şeyler çıkarırım." anlayışında olanların karşısında eğer bu Meclisin muhalefeti Beşiktaş Çarşı Grubu kadar muhalefet etseydi şu an bu iktidarın durumu böyle olmayacaktı arkadaşlar. Sizler de dikkatli olacaktınız, iktidar da dikkatli olacaktı, ana muhalefet de bir arpa boyu yol alacaktı.

Arkadaşlar, iki gündür duyduklarım burada beni üzüyor. Ne sevgili milletvekilleri sizler güruhsunuz ne Gezi Parkı'nda o çöpleri toplayan, köpeğiyle beraber dolaşırken çiçeklere, ağaçlara sarılan o vatandaşımız çapulcudur; o vatandaşımız asildir. Biz vekiliz, bu vekilin bu söylemleri rezildir arkadaşlar. Bu rezalete de isyan ediyoruz, bu bir rezalettir. Vekilin asilin karşısında biraz saygı takınması gerekir, biraz anlayış takınması gerekir, itirazını anlaması gerekir. Çevreye itirazını, yaşama müdahaleye itirazını, planlamaya itirazını, köprüye itirazını, köprü adına itirazını ve bütün bunların ötesinde kişi güvenliği ve özgürlüğünün acımasızca gaz fişeklerine teslim edilemeyeceği anlayışını mutlaka anlatmak gerekir. Eğer, bunu anlatmazsanız bir gün halk anlatır arkadaşlar. Polisin TOMA'sı vardı, aslında Beşiktaş Çarşı Grubu'nun "POMA"sının çıkması bir ders vermesidir. Bir ders çıkarmak lazım oradan. İnsanı mecbur bıraktığınız zaman, kendi meşru savunmasını istemediği bir şekilde yapma durumuna bıraktığınız zaman, Elias Canetti'nin "kışkırtılmış kitleler"ini, "iktidar ilişkileri"ni okursanız toplum mühendisliğinin, siyaset mühendisliğinin çok farklı bir şey olduğunu görürsünüz.

Biz, yeni bir anayasayı? Kırk yılda darbe anayasasını değiştirme becerisini göstermemiş -iktidarıyla muhalefetiyle- olan bu Meclisin üyeleri, Taksim Gezi Parkı'ndaki o saf düşünceleri nedeniyle meydanlara çıkıp sabaha kadar nöbet tutanların önünde biz boynumuzu eğiyoruz. Ben kendim onların önünde boynumu eğiyorum, saygınlık duyuyorum. Uyarıları için de teşekkür ediyorum ama ne bu zulüm bu ne  şiddet? Arkadaşlar, ne bu gazlar? Diyarbakır'dan TOMA'lar ulaştı Taksim'e. Elbette ki, Şili iktidarında 1973'te de tencere, tava, korna sesleri vardı kamyonların. Bir tek siz kârlı çıktınız ışık söndürme eyleminden, ampulünü alıp partinize amblem yaptınız, o ampulün sayesinde de iktidar oldunuz. Şimdi, "Yüzde 51 aldık." diye de o vatandaşa bunu kusturmayınız Allah aşkına. Biz, yeni bir anlayışla, diyalogla, suhuletle, soğukkanlılıkla Taksim Dayanışma Platformu'nun Sayın Arınç'la görüşmesini, Köşk'ün bu konudaki duyarlılığını?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - ?herkese bu şekilde çağrıda bulunuyoruz. Bunu çözmek zorundayız, çözülmediği takdirde gerçekten bu provokasyonlara açık durumlar çok acı sonuçlar doğurur diyorum, uyarıyorum.

Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)