GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, AYDIN MİLLETVEKİLİ BÜLENT TEZCAN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN GÜVENLİK GÜÇLERİNCE UYGULANAN ORANTISIZ GÜCÜN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 12/6/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 11 HAZİRAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:118
Tarih:11.06.2013

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on dört günden bu yana Türkiye çok ilginç ve ciddi bir dönemden geçiyor. Bakın, bugün görüştüğümüz Meclis araştırma önergesi polisin kullandığı şiddetle ilgiliydi ve geçen sene bu zaman vermişiz, bir yıl önce yani bir yıl önce de Türkiye'de biz bunları konuşuyormuşuz, aradan bir yıl geçtikten sonra, bugün, hem de şiddetin dozunun gittikçe arttığı bir süreçte bunu konuşuyoruz.

On dört günden bu yana yaşanan olaylara baktığımızda, özellikle Sayın Başbakanın Türkiye'ye geldikten sonra, iki gün önce Ankara'da ve Mersin'de yaptığı mitinglerdeki konuşmalara dönüp baktığımızda, Başbakanın bilinçli olarak şiddeti tahrik ettiği, teşvik ettiği ve toplumda şiddeti yerleştirmeyi bir politika tarzı olarak özel olarak kurguladığını görüyoruz. Değerli arkadaşlar, oturun bir düşünün, hep beraber oturup bir düşünelim. Ne oluyor, ne oluyor? Bakın, Başbakanın konuşma tarzına bir bakalım. Başbakan çatışma istiyor. Başbakan yatıştırma dili kullanmıyor. Başbakan toplumu birbirine düşüren çatıştırma dili kullanıyor. Şuna bakar mısınız? Bir Başbakan çıkıp diyecek ki, hem de gerçek olmadığı hâlde, yalan söyleyerek diyecek ki: "Bayrak yaktılar." Milletin en önemli, en hassas noktalarından? Diyecek ki: "Türbanlılara saldırdılar, camide içki içtiler." Hem de o caminin imamı ve müezzininin "Hayır, böyle bir şey olmadı." demesine rağmen. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlar, yakın tarihimize dönün bir bakın, yakın tarihimize dönün bir bakın. Bu yalanların, cami avlularında söylenip de yakın tarihimizde yaratılan katliamlara bakın. Maraş'ta cami avlusunda söylenenlere, Çorum'da, Madımak'ta yaşananlara bakın. Belki o gün bir meczup söylüyordu cami avlusunda bunu, bugün, Başbakan sıfatı taşıyan birinin bunu söylemesinin nasıl bir tehlike yaratacağını düşünün. Allah hepinizi ıslah etsin, başta Başbakanı ıslah etsin! (CHP sıralarından alkışlar) 

Değerli arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Bir Başbakan, milletine dönüp de özellikle dinî ve millî değerleriyle onları kışkırtıp birbiriyle çatıştırmak ister mi?

Değerli arkadaşlar, bakın, Taksim Meydanı'nda günlerden bu yana, otuz yaşın altındaki gençler mizahla, espriyle, türküler söyleyerek, kol kola girerek bir demokrasi şöleni yaşatıyorlar. Türkiye'ye, sizlere, bu ülkeyi yöneten ellinin, altmışın üzerindekilere "Özgürlük ve demokrasi bir şenlik işidir, özgürlük ve demokrasi bir mizah işidir, özgürlük ve demokrasi bir zekâ işidir." diyorlar. Bunların diline karşı, bir de iktidarın, Başbakanın ve iktidardaki bakanların diline bakın.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu çocuklar neler söylemiş: "Benim gibi 3 çocuk ister misin Tayyip?" diyorlar. Şuradaki inceliğe, şuradaki zekâya bakın; buna karşı, altmış yaşını aşmış, iktidar yetkisi elinde olan Başbakanın söylediğine bakın: "Anladığınız dilden konuşurum." Asma, zehirlenme ve yedirmeme üzerine bir kültür? Bir toplumu "Astılar, zehirlediler, yedirmeyeceğiz." kültürüyle nasıl bir araya getirebilirsiniz? Bunu söyleyerek bir toplumu kaynaştıracağınızı nasıl söyleyebilirsiniz?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Asmadınız mı? Asmadınız mı? Sayın Menderes'i siz asmadınız mı?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz astınız! Siz astınız!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Taksim'deki gençler zeki çocuklar, akıllı çocuklar, onun için mizahla konuşuyorlar. Oradaki gençlerin yüreklerinde sevgi var, oradaki gençlerin yüreklerinde sizin gibi öfke yok. Onun için, güzel sözlerle konuşuyorlar ama Başbakanın yüreğindeki öfke, ağızları köpürerek konuşan bir Başbakanı karşımıza çıkarıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Türkiye'ye böyle bir Başbakan yakışmıyor. Nasıl konuşuyor!

BAŞKAN - Sayın Tezcan, lütfen temiz dil?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Nasıl konuşuyor?

Başbakan çıkmış?

BAŞKAN - Sayın Tezcan, lütfen temiz dille konuşalım.

AHMET YENİ (Samsun) - Yazıklar olsun be!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Bunu söyleyenlere yazıklar olsun! Bu milleti birbirine düşürmek isteyenlere yazıklar olsun!

SUAT ÖNAL (Osmaniye) - Sana yazıklar olsun! Saygısız!

BAŞKAN - Sayın Önal?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Bu ülkenin gençlerini sokaklarda utanmadan boğazlatanlara yazıklar olsun! Onlara yazıklar olsun.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Siz utanın, siz! Onlar ne atıyorlar? Çiçek mi!

SUAT ÖNAL (Osmaniye) - Saygısızlık etme!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Onlar polise ne atıyorlar! Çiçek mi atıyorlar?

SUAT ÖNAL (Osmaniye) - Polise molotofkokteyli atarak mı?

BAŞKAN - Sayın Önal, lütfen?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Başbakan çıkmış, faiz lobisinden bahsediyor. Değerli arkadaşlar, hangi faiz lobisi? On seneden bu yana faiz lobisi ve rantiyeciyle kol kola olan iktidar kimin iktidarı! On seneden bu yana? Sizin iktidar döneminize kadar 120 milyar lira faiz ödeyen devlet sizin iktidar döneminizde 400 milyar lira faiz ödemiş.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hortumlar kesildi.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Hangi faiz lobisi!   

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Bağırmaya gerek yok.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Şimdi, çıkmışlar, son AKP iktidarı döneminde faizciler, rantiyeciler gelirini  5 kat artırmış. Son sene, Başbakanın ifadesidir "En çok bu sene kazandılar faizciler." diyor, ondan sonra da "Ben faiz lobisiyle kavga edeceğim." diyor. O zaman aklımıza şu geliyor: Demek ki faizi paylaşamamışlar. Başbakan da bu faiz lobisinin ortağıymış, paylaşırken anlaşmazlık çıkmış, şimdi de faiz lobisiyle kavga etme peşinde. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Edepli ol biraz.

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - 642 milyar lira?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Değerli arkadaşlar "Sanatçıya ne yaptık?" diyor. Bakın, bunu söyleyebilmek için herhâlde sanattan anlamamak lazım. Başbakan gibi, ancak sanattan anlamayanlar bunu söyler. Devlet Tiyatrolarını kim kapattı? Sanatçının yaptığı heykeli "ucube" diye kim yıktırdı? Dizileri kim yasakladı? Dizilerin senaryosuna kadar kim karıştı? Başbakan çıkacak bunları yapacak, ondan sonra da diyecek ki sanatçılara: "El insaf! Biz sanatçının neyine karıştık?" diyecek. Daha neyine karışacaktın! Daha neyine karışacaktın sanatçının! İşte onun için, sanatçılar o meydanlarda çıkarlar, Başbakana karşı haklı olarak itirazlarını, isyanlarını ifade ederler.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hayatında oraya gitmemiş sanatçılar! Hayatında Gezi Parkı'nda bulunmamış sanatçılar!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Değerli arkadaşlar, Başbakan akil grup yaratma konusunda alışık. Bakın, Taksim sorununu çözeceğini söylüyor ama Türkiye'ye gelir gelmez, adımını atar atmaz kavganın ateşini fişekleyen bir Başbakan var. "Anladığınız dilden konuşacağım." diyor. Ondan sonra da şimdi -Taksim Platformunda on dört günden bu yana Taksim'de mücadele eden insanlar var- kendisi bir "akil Taksim" yaratma peşinde. Hani akil insanlar oluşturma konusuna alışık ya, Taksim Platformuyla ilgili, orada direnenleri yok sayarak, bu mücadeleyi yürütenleri yok sayarak, kendine yakın 3-5 kişiyi kafasına göre belirleyip "temsilci" diye konuşmaya çağırmış, "akil Taksim" yaratma peşinde. Sayın Başbakan, Taksim Meydanı'nda demokrasiyi savunanlar senin aklına muhtaç değiller, onlar haklarını mücadele ederek almasını bilen insanlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Başbakan da dâhil olmak üzere, çıkmışlar "Yeniçeri isyanı bu." diyorlar. Yani niye rahatsızsınız, niye rahatsızsınız? Siz iki seneden bu yana yeni Osmanlıcılık hevesinde değil misiniz? Yeni Osmanlıcılık hevesinde olanlar yeniçeri isyanına da hazır olmak zorundalar. Onlar yeniçeri isyanı yapmıyor; onlar hak ve hukuklarını, özgürlüklerini savunmak için mücadele ediyorlar.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Polise çiçek mi atıyorlar, çiçek mi?

AHMET YENİ (Samsun) - Polise küfrederek mi?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yok öyle şey, yok öyle yağma. Kalkacaksınız, "Astılar, zehirlediler, yedirmeyeceğiz." diyeceksiniz; ondan sonra, meydanlarda gencecik çocuklarımızı, üniversite öğrencisi çocuklarımızı, aydın çocuklarımızı, akıllı çocuklarımızı kalkacaksınız biber gazıyla, polis şiddetiyle kör edeceksiniz, öldüreceksiniz, boğacaksınız. Siz "Yedirmeyeceğiz Başbakanımızı." diyorsunuz ama hiç unutmayın, bu millet çocuklarını size yedirmeyecek. AKP iktidarına evlatlarımızı yedirmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Millet sandıkta gösterecek.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Caminin müezzinine soruşturma açmışlar. E, açarlar, yakında o müezzine "Ergenekoncu" derseniz şaşırmam, onu da yaparsınız çünkü iftiraya alışmış bir tıynetiniz var; iktidar olarak, kim varsa yalan söyleyip iftira atma konusunda müthiş bir yeteneğiniz var. Bakın, daha bugün, bugün, Taksim Platformu o barikatları kaldırma konusunda adım atacaktı; korktunuz, şiddeti tahrik ettiniz, provoke ettiniz, oraya biber gazlarıyla saldırdınız.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hayret bir şey ya!

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - Yalan söylüyorsun!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Elinde çivili sopayla gezen "polis" dediklerinizi açığa çıkarmak zorundasınız, çıkarmazsanız orada yaralanan ve akan kanın hepsinin sorumlusu sizsiniz, vebali boynunuzdadır.

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - Göz göre göre yalan söylüyorsun! Milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorsun.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Çağlayan Adliyesinde sürükleyerek götürdüğünüz avukatların vebali boynunuzdadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bu memleket size hediye edilmedi, bu memleket sizin babanızın malı değil, meydanlarda çok mücadele ederek çocuklar yürekleriyle kazandılar. (CHP sıralarından alkışlar)