GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:119
Tarih:12.06.2013

AYKAN ERDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizi bilgisayar ekranları başında izleyen yüce halkımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Diktatörlerin Öğrenme Eğrisi" adlı bir kitabın yazarı şöyle bir ifadede bulunuyor: "En son diktatörler haber alır." diyor. Bakın, "En son diktatörler haber alır." diyor. Ne demek istiyor bu yazar? Bu yazar demek istiyor ki bir ülkede rejim otoriterleşirse, bir ülkede siyaset baskıcı bir anlayışa dönüşürse bir ülkede, bir partide korku egemen olursa daireler daralır. İnsanlar konuşmaktan imtina eder diyor. Eleştirmek söz konusu bile edilemez diyor. Kula kulluk edenler artar diyor. Hakikati konuşanlar azalır diyor. İşte bu tablo acaba bugün Türkiye için de üzerinde durup düşünmemiz gereken bir tablo mu?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen nasıl konuşuyorsun o zaman? Kendi kendine tezada düşüyorsun, tezada.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Allah razı olsun, lütufta bulunuyorsun! Sağ olasın, konuşturduğun için çok teşekkürler! Allah razı olsun, çok teşekkür ederiz konuşturduğun için, bu iyiliğini unutmayacağız!

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Yani, acaba, bugün Türkiye'de mensup bulunduğumuz siyasi gelenekler, üyesi bulunduğumuz siyasi partiler ve onların liderleri bizim konuşmamıza, geri bildirim sunmamıza, gerekli uyarıları yapmamıza, vicdanımızın sesini paylaşmamıza imkân tanıyor mu? Aynaya baktığımız zaman, ailemize baktığımız zaman, çocuklarımıza baktığımız zaman?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - İki defa söz aldın, kürsüdesin.

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - ?seçmenlerimize baktığımız zaman bu sorunun yanıtını aramalıyız. Acaba biz bir yanlışa tanık olduğumuzda bu yanlışı söyleyebiliyor muyuz? Çünkü, ben şuna inanıyorum: Bugün iktidar partisinin sayın milletvekilleri arasında ben vicdanı sızlayanlar olduğunu biliyorum, buna inanıyorum çünkü onlar da bugün Türkiye'de şu an itibarıyla 4 ölü, 100'e yakın -yoğun bakımda- ağır yaralı ve 5 bine yakın yaralı ile sonuçlanan iki haftalık şiddetin, iki haftalık baskının, iki haftalık anlayışsızlığın rahatsızlığını duyuyorlar, buna inanıyorum. Peki, buna inanıyorsam ve bu eğer doğruysa yani bugün iktidar partisinde de bu tablodan, bu görüntüden rahatsız olanlar varsa acaba neden, tüm anketlerde oy oranları düşerken gerek uluslararası basında gerek ulusal basında gerek sosyal medyada gerekse sokakta, fısıltı gazetesinde eleştiriler artarken kendi yönetim kademelerine gerekli uyarıyı yapmıyorlar? Neden Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı gittikçe yalnızlaşıyor?

HARUN KARACA (İstanbul) - Çok mu üzülüyorsunuz?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sen öyle zannet.

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Neden Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına bu büyük gruptan bir kişi çıkıp da "Sayın Başbakanım, Sayın Genel Başkanım, bir yerde yanlış yapıyoruz." demiyor?

HARUN KARACA (İstanbul) - Sen kendi Genel Başkanına söyle.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Karışma bizim görüşümüze, karışma bizim partiye. Kendi partinizle ilgili konuşun.

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Çünkü bakın, eğer bugün bunu söylemezsek yarın iş işten geçtikten sonra çok geç olacak.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sen kendi Genel Başkanına söyle.

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Biliyorum, şu anda bunu konuşmak büyük cesaret istiyor; biliyorum, bir adımıyla, bir sözüyle, bir bakışıyla şirketler batıran, gazeteler kapatan, insanları hapse tıktıran, itibarını iki paralık eden bir yapılanmadan bahsediyoruz; biliyorum, bu baskı karşısında korkuyoruz. Fakat unutmayın ki bizi biz yapan, insanı insan yapan, zor günde, korkunun egemen olduğu günde hakikati konuşabilmek. İşte, bu bir davet. Gelin, hakikati konuşun değerli milletvekilleri.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)