GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN (10/498) ESAS NUMARALI TMK KAPSAMINDA KOLLUK KUVVETLERİ TARAFINDAN GÖZALTINA ALINIP ÇIKARILDIKLARI MAHKEME TARAFINDAN TUTUKLANAN ÖĞRENCİLERİN DURUMLARININ ARAŞTIRILMASI, SORUNLARININ TESPİT EDİLMESİ VE ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN, GÖRÜŞMELERİNİN GENEL KURULUN 18 HAZİRAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:121
Tarih:18.06.2013

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) - Çok sağ olun Sayın Başkan.

BDP'nin grup önerisi Terörle Mücadele Kanunu'nun öğrencilere etkisinin olumsuz olduğu tespitinden hareket ediyor ve bu yasayı tutuklu öğrenciler yönünden sorgulamak için bir araştırma komisyonu kurulmasını öngörüyor. Tabii, yetersiz bir öneri -desteklemekle birlikte hemen söyleyeyim- çünkü sadece tutuklu öğrenciler değil, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, ömrünü içeride geçiren 80'in üzerindeki?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - TMK'nın kaldırılması? O ayrı bir konu. TMK'nın tümden kaldırılmasını savunuyoruz.

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - ?TMK mağdurlarının tümünün bu önergede yer alması gerekirdi. Bu eleştirimi belirtmekle başlayayım.

Şimdi, daha önceden, arkadaşlar, Başbakana dair bir iki söz etmem farz oldu galiba. Meydanlarda milyonlarca insanın "diktatör" olarak tanımladığı Başbakan, bir günde altı tane miting yaparak CHP'li milletvekillerine akıl vermekten "marjinal" diye damgaladığı grupları lanetlemeye; ölüleri "Sünni yurttaşlarım, Sünni şehitlerim" diye sınıflandırmaya; herkesi hedef göstermeye; TOMA'larıyla, elindeki istihbarat örgütüyle, dayandığını düşündüğü ve aslında çok geçici olan, yirmi bir gündür herkesin gördüğü şiddet örgütünün etkisiyle herkesi tehdit edeceğini, korkutacağını zannediyor. Bu sabah gözaltına alınan 51 ESP'liyi -sonra sayının 64'e çıktığı açıklandı- Özgür radyo çalışanını, ETHA haber ajansı muhabirlerini, Ankara'da Odak dergisi çalışanlarını, Malatya'daki 5 tane öğrenciyi; DHKP-C'li diye damgalanan ama örgütle hiçbir ilgisi olmayan, sadece AKP'ye ve diktatöre karşı mücadele ettikleri için DHKP-C'li diye damgalanan tüm yurttaşlarımızı selamlıyorum. Onlar nasıl mücadele edileceğini bence hepimize öğrettiler; CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye. Tayyip Erdoğan'ın gücünün sınırsız olmadığını, onun karizmasının yapay bir karizma olduğunu, Orta Doğu'da değil Türkiye yurttaşları içinde de aslında hiçbir karizma taşımadığını bize kanıtladılar. Dolayısıyla, gözaltındaki yoldaşları, o marjinal yoldaşları saygıyla, hürmetle burada anmak istiyorum.

Şimdi, Başbakan bugün şöyle bir şey demiş: "Polis kurşun attı mı? Yok." Ethem Sarısülük'ü öldüren polis 4,8 metreden tabancasını ateşledi ve kurşun sekmeden Ethem'in başına geldi. Pazar gecesi Çorum'un Beylice köyünde, gittik, gece yarısı toprağa verdik 26 yaşındaki çocuğu. Bu 4,8 metreden ateş açıldığı, kurşunun doğrudan hedeflenerek sıkıldığı tespitini şu an Ankara Özel Yetkili Savcılığındaki jandarma raporu söylüyor, ben söylemiyorum. Dolayısıyla, devletin resmî bilirkişisi tarafından polisin bilerek ve isteyerek Ethem'i öldürdüğü kanıtlanmış durumda. İsmini de lütfedip bu sabah açıkladılar, Ahmet Şahbaz isimli polis memuruymuş. Silahına el koymuşlar ve kurşunu balistik incelemeye göndermişler, onun silahı bu diye. Allah aşkına, böyle bir devlete kim güvenebilir? Yani, Ethem'in annesi, babası ne düşünecek sizin hakkınızda? Çocuğunu on altı gün evvel öldürmüşsünüz, daha bugün polisin ismini açıklıyorsunuz. Batıkent Cemevinde ve Çorum'da on binlerce insan yürüdü. Böyle yapmaya devam ederseniz Türkiye'de ne olacak, tahmin ediyor musunuz? İç savaş çıkacak. Resmen şiddete yönlendiriyorsunuz çocukları öldürülen anneleri, babaları, onların kardeşlerini. Başbakan, bunu, tabii, bilerek yapıyor, o da onun yönetme taktiklerinden bir tanesi.

Yine, şöyle bir şey söylemiş: "CHP'li milletvekilleri mezhep kışkırtıcılığı yapıyor." Şimdi, bunu söyleyen kişi üç gün evvel "Reyhanlı'da 53 Sünni yurttaşım öldürüldü." diyen kişi, ölüleri bile ayıran kişi; Foça'da Alevi asker öldürüldüğünde İzmir Valisine emir vererek gidip, İzmir'de cemevinden cenazesini çıkartıp "Devlet cemevine gelmez, camiden kaldıracaksınız." diye şehit askere baskı yapmış bir Başbakan; Foça'da bunu yaptılar. Dolayısıyla, kimin mezhepleri kışkırttığı bize göre çok açık ama yine bir şeyler söylemek gerekiyor, mecburuz buna.

Ben Alevileri savunurum, cemevlerini savunurum, cemevlerinde pişirilen aşureyi giderim, dağıtırım. Orta Doğu'da Suriye'yi, Alevi bir devlet başkanı yönetiyor diye hedef almanıza Amerika'nız gelse bile karşı çıkarım, hiç kimseden de izin almam. Yarın, İran'ı vurduğunuzda da karşı çıkarım çünkü hiçbir Batılı blokun gelip Orta Doğu'da Müslüman bir ülkeyi devirmeye, oraya demokrasi götürme adına orayı yağmalamaya hakkı ve yetkisi bulunmuyor. Zaten Türkiye'de de sizin tabanınız bile bunu kabul etmiyor, yaptığınız anketlerde yüzde 70 oranında Suriye savaşına karşı oy veriyor insanlar. O yüzden El Nusra'nız, Selefileriniz, El Kaide'niz, yürüttüğünüz vahşi ve kuralsız savaş Türk milleti tarafından desteklenmiyor, açık bir savaşa giremiyorsunuz.

Şimdi, Sayın Başbakan diyor ki: "Herkes gelsin camiye, namaz kılsın. Hiç kimse içki içmesin. Herkes çocuğunu 4+4+4 eğitim veren imam-hatibe göndersin." Planı bu. Ben çocuğumu göndermiyorum. Sen koskoca Türk milletinin bütün nesillerini gerici yapmak isteyebilirsin, ben yapmıyorum. Dem de çekerim, cemevine de giderim, semah da dönerim. Senden izin mi alacağım? Sen gericisin diye ben ve ırkım da gerici mi olacağız?

AHMET YENİ (Samsun) - Camiye giden gerici mi?

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - İstediğin kadar git gericilik yap, senin gibi gerici olmak zorunda değil Türk halkı. Senin gericiliğin artık yeter.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sen provokatörsün, provokatör!

AHMET YENİ (Samsun) - Provokatörlük yapmayın!

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - "Boy değil soy önemli." diyen kimdi arkadaşlar, Kılıçdaroğlu'nu kastederek?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başbakan.

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Ebussuud Efendi denen Alevi katliamcısı Şeyhülislam'a övgüler yağdıran, onun adına tesisler açtıran, Çorum'daki mitingde Ebussuud'u öven kimdi? Başbakan Erdoğan değil miydi? (CHP sıralarından alkışlar) Sen Ebussuud'u övdüğün zaman Türkiye'de bir mezhebin ayaklanacağını göremiyor musun? Sana oy vermiyorlar, tamam; içlerinde de yok, tek bir tane bakanın yok, müsteşarın yok. Sen 15 milyon Alevi'nin ne düşündüğünü biliyor musun? Bilmiyorsan Gazi Mahallesi'ne bak, Gazi Mahallesi'nde yirmi bir gündür on binlerce insan TOMA'ya, biber gazına, hatta portakal gazına direniyor. 3 ağır yaralı, bilinçleri kapalı Ok Meydanı Hastanesinde yatıyor. Bak, ölü de veriyorlar, senden korkmuyorlar. Bu daha iyi günler.

Sen bu kadar provoke edersen bir halkı -açık söylüyorum- o halk sana dersini verir, veriyor da. Sarıgazi'de veriyor, Ümraniye'de veriyor, Dersim'de veriyor, Antakya'da veriyor, Hatay'da veriyor, Suriye'yi kışkırtmak istediğin bütün kitlelerin yaşadığı yerde sana ders veriyor. Bu dersi vermek zaten boynumuzun borcu.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Provokatör müsün sen!

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Yine, Meclis Başkanı utanmadan şunu yaptı, dedi ki: "Bizim bildiğimiz Aleviler camiye gidiyorlar. Mecliste mescit var iki tane, oraya gelsinler ve mescitte?"

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Provokatör olduğun çok net belli.

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Alevi milletvekillerinin, Alevi çaycıların, Alevi danışmanların, Alevi emekçilerinin cemevine sahip olma hakkını reddetti, şu an mahkemede. Böyle bir anlayışa hiçbir Alevi saygı duyabilir mi? Alevileri biz kışkırtıyoruz(!) İnkâr eden, aşağılayan, cemevine "ucube" diyen, ibadethanesini yasaklayan, "Kültür merkezi olarak açarsanız destek veririm ha!" diye tehdit eden Başbakan kışkırtmıyor, biz kışkırtıyoruz(!)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Kesinlikle siz kışkırtıyorsunuz. Sosyal medyada kullandığınız dil provokasyonun en önemli örneğidir, göstergesidir.

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Eğer bizimkisi kışkırtmaksa arkadaşlar, vallahi, Alevileri sonuna kadar kışkırtmaya devam etmek benim boynumun borcu çünkü bu kışkırtma değil, haklarını alma ve eşit yurttaş yapma mücadelesi.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Yazıklar olsun!

HARUN KARACA (İstanbul) - Yazıklar olsun!

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Yine, Başbakana bir iki şey daha söyleyeyim: El Nusra çetelerini, Selefileri Türkiye'ye dolduran, Türkiye'yi iç savaşın ülkesi hâline getiren, Türkiye'yi silah deposu yapan, "2.500 kayıtlı El Kaide üyesini izliyoruz." diye MİT raporlarına yansıtan sen değil misin? Sen bu ülkeyi Orta Doğu'nun demokrasiden bihaber ülkelerinden, berbat rejimlerinden biri hâline getirmedin mi? Senin gidişatın bu. Bunu izleyecek miyiz? Güçsün diye, Anayasa Mahkemesi elinde, orduyu tasfiye ettin diye senden korkacak mıyız? Vallahi, hiç kimse korkmuyor.

TOMA'ların önüne çıkıyormuş CHP milletvekilleri! Çok enteresan! TOMA'ların önüne çıkarız, senden izin mi alacağız? Senin, insanları öldürmen meşru; Ethem'i, Abdullah'ı, Mehmet'i öldürmen normal de, katil polisleri yargılamaman, onlara "aslanlarım" diye sahip çıkman normal de bizim şehitlerimize sahip çıkmamız anormal mi? Senden korkacağımızı mı zannediyorsun?

ENVER YILMAZ (İstanbul) - Polis senin şehidin değil mi?

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Ölenlerimize son görevimizi yapmayacak mıyız?

HARUN KARACA (İstanbul) - Yazıklar olsun!

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Başbakan olabilirsin, senden hiç kimse korkmuyor, sen de haddini bileceksin nasıl biz biliyorsak! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) -  Sen de haddini bil!

HARUN KARACA (İstanbul) - Kışkırtamazsın, bunu bilesin.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Kışkırtıyorsun, sosyal medyada kullandığın dil provokasyonun en basit örneği.

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Eğer, bir polis halkına kurşun sıkıyorsa, siz o polise milletimizin polisi diyorsanız vallahi kusura bakmayın, o polis, bizim polisimiz falan değil; o, milletin polisi değil. O polisle de mücadele etmeyi biliriz, seninle nasıl mücadele ediyorsak.

OSMAN KAHVECİ (Karabük) - O polis, milletin polisi.

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Milletin polisi değil, AKP'nin polisi. Milletin polisi, 26 yaşındaki çocuğu başından öldürmez. Milletin polisi, Abdullah Cömert'i öldürmez. Milletin polisi, şu an Numune'de komada olan Dilan'ı başına gaz kapsülü sıkarak öldürmeye çalışmaz. O benim polisim değil, ben öyle bir polise sahip çıkmam. O polisi halk yargılamalı. Halk yargılamalı; mahkeme yok Türkiye'de, onu yargılayacak bir mahkeme yok.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Bizim polisimiz, milletin polisi. Sen kimin uşağısın?

HÜSEYİN AYGÜN (Devamla) - Onu halk yargılayacak, açık söylüyorum. Bu halk hareketi diktatörlüğünüzü devirecek ve bu cinayetleri işleyenler yargılanacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)