| Konu: | MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR VE ARKADAŞLARININ (10/164) ESAS NUMARALI, MANİSA MİLLETVEKİLİ ERKAN AKÇAY VE ARKADAŞLARININ (10/198) ESAS NUMARALI, KÜTAHYA MİLLETVEKİLİ ALİM IŞIK VE ARKADAŞLARININ (10/273) ESAS NUMARALI, ADANA MİLLETVEKİLİ ALİ HALAMAN VE ARKADAŞLARININ (10/300) ESAS NUMARALI, KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLİ MESUT DEDEOĞLU VE ARKADAŞLARININ (10/446) ESAS NUMARALI, KÜÇÜK ESNAF VE SANATKÂRLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; İSTANBUL MİLLETVEKİLİ CELAL ADAN VE ARKADAŞLARININ (10/389) ESAS NUMARALI, İSTANBUL'DAKİ ESNAF VE SANATKÂRLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; MUĞLA MİLLETVEKİLİ MEHMET ERDOĞAN VE ARKADAŞLARININ (10/656) ESAS NUMARALI, ŞOFÖR ESNAFININ SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; KASTAMONU MİLLETVEKİLİ EMİN ÇINAR VE AR |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 18.06.2013 |
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin esnaf, sanatkârlarla ilgili vermiş olduğu önergenin lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, zorlu günlerden geçsek de her zaman Türkiye'nin doksan yıllık cumhuriyet birikiminin, demokrasi geleneğinin ve bu ülkedeki kardeşliğin tüm bu sorunları aşabilecek birikimde olduğuna ve Türkiye Cumhuriyeti'nin doksan yıl önce kurulmuş olan iradesinin laik, demokratik, çağdaş bir hukuk devleti olarak ilelebet yaşayarak dünyanın saygın bir ekonomisi ve saygın bir demokratik devleti hâline geleceğine inancımı pekiştirerek bir kez daha buradan sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, en çok sorunu konuşulması gereken kesimlerden bir tanesi esnaf ve sanatkârlardır ve Türkiye bunu konuşmakta maalesef geç kalmıştır. Az önce çıkan iktidar partisi milletvekili arkadaşım 2002 ile 2013 karşılaştırması yaptı ve o karşılaştırmalar içerisinde esnafın ne kadar iyi koşullara geldiğini söyledi.
2008'in 25 Haziranında Avrupa Birliği bir on emir hazırladı. Hazırladığı on emrin içeriği şudur: Avrupa Birliğinde ve Avrupa Birliğinin dışında dünyada gelişen ekonomilerde uygulanması gereken birinci öncelik KOBİ politikaları olmalı ve KOBİ'lere destek verilmelidir. Bunu şu sözle anlattı: "KOBİ'lere kırmızı kart değil, KOBİ'lerin altına kırmızı halı sermeliyiz." (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de ise bugün bu anlayışa yatkın ne var ne yok, size karşılaştırmalı vereceğim şimdi.
Ne dediler biliyor musunuz? "Avrupa Birliğinde iflas etmiş iyi niyetli girişimcilerin yeniden iş kurmasına imkân sağlanmalıdır. Kamuda ve tüm devlet bürokrasisinde, vergide ve yasal düzenlemelerde mikro, küçük işletmeler öncelikli olmalıdır, onlara ayrı bir KDV kanunu uygulanmalıdır." Yani, KOBİ'lere, mikro, küçük işletmelere KDV oranları, o ülkede oran diyelim ki 10 ise 5 uygulanmalıdır ki onlara alışveriş için gidilsin. Sayacağım diğer on şeyi zamanım eksik olduğu için, sınırlı olduğu için saymayacağım, açıp İnternet'ten bakabilirsiniz.
Mantıkları şuydu: Dünyanın geldiği ekonomik politikada artık büyük işletmeler de bu kriz döneminde istihdam yaratmıyorlar, tam tersine, istihdamı azaltıyorlar. İstihdamı yaratan ve bu ülkede yaşatılması gereken güç KOBİ'lerdir, desteklenmesi gereken işletmeler KOBİ'lerdir. Bununla ilgili tüm yasal düzenlemelerin çıkartılmasını bir ülke politikası, bir Avrupa Birliği politikası olarak emir hâline getirmişler ve gerçekleştiriyorlar.
Peki, Türkiye'de ne oluyor? Türkiye'de AVM yasasını çıkartamadık, perakende piyasasını düzenleme yasasını çıkartamadık. Şu son olaylarda çok güzel bir slogan çıktı, biliyor musunuz; o Gezi Parkı'na AVM yapmak isteyen Başbakana ve Hükûmet anlayışına karşı esnafına sahip çıkan bir direniş çıktı. O genç, okumuş, aydın, entelektüel kesimler "Çarşımda, sokağımda esnaf yaşamalıdır. AVM anlayışındaki rant anlayışına karşı sokaktaki esnafa ben sahip çıkıyorum." dedi. Bu eylemlerin güzel yanlarından bir tanesi de budur.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Onları da AVM'ler besledi oradan.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - AVM'lerin karşısında olan insanlara, yürekleriyle ona karşı çıkan insanlara buradan şükranlarımı sunuyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) - O eylemciler orada o esnafa zarar veriyor, onu da konuşsana burada.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu kanuna burada sahip çıkmamız lazım. Esnafın zararını önleme konusunda siz söz verdiniz, bu söz yerine gelmelidir. Esnafa zarar veren herkes yanlış yapmaktadır. Ama esnafa zarar verme noktasında, yanlışlıkların öncesinde, esnafına sahip çıkan, AVM'ye karşı çıkan, ağacına, doğasına sahip çıkan insanlara biber gazıyla, polis copuyla saldıranlara da bu Meclis karşı çıkmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Esnafın zararı ne olacak?
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Esnaf dükkânını açamadı.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - Onun için, biz adalet istiyoruz, hak istiyoruz, özgürlük istiyoruz, AVM ve büyük sermaye karşısında esnafa sahip çıkacak bir iktidar istiyoruz. O iktidarın da vicdanıyla o insanlara sahip çıkmasını ve Avrupa'nın sahip çıktığı KOBİ'lere, mikro işletmelere sahip çıkmasını istiyoruz.
Bakın, size bir tablo göstereceğim: Gelişmiş ülkelerde bin kişiye düşen küçük işletme miktarı Batı Avrupa'da yüzde 52, Doğu Asya-Pasifik'te yüzde 42, Orta Doğu-Kuzey Afrika'da yüzde 40, Kuzey Amerika'da yüzde 35, Türkiye'de yüzde 12. Yani o AVM rantlarıyla, her gün, onların uzantılarıyla oluşmuş olan zincirlerle bugün esnafın sayısını, çok olması gereken esnafın sayısını, Türkiye'de bin kişiye, 10 kişiye düşürdüler. O insanların hepsi bu devlete vergi veriyor.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Batırdılar esnafı.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - Bakın, ne zorlukları var: Esnaf dokuz bin günde emekli oluyor, sigortalı yedi bin günde oluyor. Herkes sigorta borcunu ödemezse sağlık hizmeti alıyor ama altmış bir gün borcu olan esnaf, kendisi dâhil, anası, çoluğu çocuğu sağlık hizmeti alamıyor.
Esnafın, bugün, çıkan kanunlarla, telif hakkından ciddi bir şekilde zararı var. Bu Meclislerde söyledim, hiçbir adım atılmıyor. Bakınız, fotoğrafçı esnafıyla rekabet etmek için, devlet dairelerine, ihaleyle, fotoğraf çekecek mekanizmalar kuruldu. Böyle bir kamu anlayışı ve devlet anlayışı olabilir mi? Esnafıyla rekabet eden bir devlet anlayışı olabilir mi?
Değerli arkadaşlarım, zihnimizi değiştireceğiz. Zihnimizde "Küçük düşün." dediği gibi, Avrupa'nın "Küçük güzeldir." bir lafından yola çıkarak küçük esnafa, sanatkâra sahip çıkacağız. Onun için, buraya gelen kanunlarda öncelikle esnaf, sanatkârı yürekten kucaklayacağız. O insanların aile işletmelerinin yaşamasına destek vereceğiz. O insanlar hep beraber bu ülkede hem istihdam yaratıyor hem vergi veriyor hem de bu ülkenin kalkınması için her türlü girişimi veriyor. Onlara bilgi desteği vereceğiz, sermayeye kolay ulaşmaları için finansmanda uygun şartlar sağlayacağız. Onlara AR-GE desteği vereceğiz, tedarik zinciri desteği vereceğiz. Onların bilgiyle donatılmış organizasyonlarla dünyaya açılması için, ihracatçı olabilmeleri için devlet destekleri kuracağız. Bizim anlayışımız bu olmalıdır. Onu kendi kaderine bırakmak durumunda olmamalıyız. Bugün anlayış ne biliyor musunuz? "Dünya değişti, ölçek ekonomisi var, büyüklerin ekonomisi var, küçükler artık devrini tamamlayacak." Hayır, böyle değil dünya. Avrupa Birliğine bakın, tam tersine, diyor ki: "Bilgi ve teknolojiyi kullanıp her türlü girişimi yapabilecek girişimci insanlar benim ekonomimin can damarıdır, benim ekonomimi geliştirecek olan kesimdir." İşte, esnaf sanatkâr budur. Bakış açınız bu olursa ancak, bu işi değiştirebilirsiniz.
Türkiye'de esnaf zorda arkadaşlar. Açıkça söylüyorum, bu zorluğunu aşmak için, gidin sokaklara, gidin çarşılara, gidin o insanların dükkânlarına oturun. Belki, vakur tavırlarıyla, size dert yanmak yerine çay ısmarlarlar ama içlerine bakın, yüreklerine bakın, dükkânlarının raflarına bakın, ne zorluklar çektiklerini göreceksiniz. Onlarla yüreğinizi paylaşın, onlarla her türlü sorunlarını paylaşın ki, o insanlar bu ülkede temel direktir. Ahi Evran'ın çocuklarına sahip çıkmak bu Meclisin görevidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)