| Konu: | CHP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLLERİ ANKARA MİLLETVEKİLİ EMİNE ÜLKER TARHAN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ VE YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE TARAFINDAN GEZİ PARKI OLAYLARINDA ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMINA İLİŞKİN KANUNSUZ EMİR VERENLER İLE BU EMİRLERİ YERİNE GETİRENLERİN BELİRLENMESİ VE SİYASİ İKTİDARIN BASIN ÜZERİNDEKİ BASKILARININ ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 3/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 18 HAZİRAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 18.06.2013 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık üç haftadır Türkiye'yi meşgul eden çok ciddi bir toplumsal gerilime sahne oluyor. Gerçekten, bu olaylara sadece siyasi gözlükle bakanların büyük bir hata ettiğini söylemek istiyorum. Hadiseye sadece üç beş çapulcunun işi, duran adam, yürüyen adam, koşan adam vesaire gibi bakmak, bu olayları iyi okuyamamak veya okuduğu hâlde doğru değerlendirememek anlamındadır. Bir kere, hadisenin sosyolojik boyutunu gerçekten incelemek lazım. Hepimiz, büyük şehirlerde çocuklarımızı 4-
Siz de dikkat edin, yemeğe çağırdığımızda dahi o çocuk, odasından çıkıp yani o bilgisayardan ayrılıp aşağı, yemeğe dahi gelemiyor. Bütün dünyasını o dört duvar arasına çevirdik, çocukları sokaktan çektik. Bu hadise bir yerden kıvılcım vermekle beraber, çocukları da sokağa çıkarttı. Çocuklar o sokağı sevdi, komün hâlde yaşamaya başladılar. O güzel evlerde yatan çocuklar, gidip Taksim'de -Sayın Başbakan her ne kadar "Sidik kokuyor." vesaire falan diyorsa da sidik kokmuyor, ben gittim baktım- orada, o çadırlarda yattı. O çocukları oradan almanın yolu bu çocuklara daha çok ekmek, daha çok aş vermek değil. Bu çocuklar artık daha çok özgür olmak istiyorlar, daha çok demokrasi istiyorlar.
Çocukluğunuzu hatırlayın, babamız bize bir şeyi "Yapma." dediği zaman asla ve kata onu yapmazdık. Şimdiki çocuklar "Yapma." Dediğinizde, iyi yetiştirdiyseniz dahi "Tamam, yapmayayım ama neden?" diyor, sorguluyor, sorgulayan bir çocuk var. Bu çocukları artık, sadece şimdi siyasi anlayışın yaptığı gibi tebaa olarak görmek bu çocukları o sokaktan çekmeyecektir, bu çocuklar bu sokağa devam edecektir. Aralarına marjinal gruplar karışabilir, DHKP-C bundan kendine nema çıkarmak isteyebilir, PKK "Bu işe ben de bulaşayım." demek isteyebilir ama neticenin özünü sadece DHKP-C'yle, PKK'yla özetlerseniz kendinizi kandırırsınız. Bu hadise sadece DHKP-C, PKK meselesi değil. Nitekim, PKK'nın da bu işe çok katıldığını düşünmüyorum. Zira, PKK'nın şu anda AKP'nin aleyhine olabilecek bir uygulamada mutlaka ve mutlaka kenarda duracağını biliyoruz. Zira, AKP'den daha iyi bir lokma kendisine bulamayacaktır, AKP rejiminin idamesi PKK'nın işine gelecektir.
Bakın, BDP Grup Başkan Vekili de gülüyor, beni teyit edercesine. Doğrudur bu.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ne alakası var ya?
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Ne alakası var?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yani, herkes kendine uygun bir iktidar ister.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Komik olduğu için gülüyoruz. İddialar komik.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - PKK'ya da en uygun iktidar AKP iktidarıdır, hoş, bizim, MHP'nin iktidar olacağını isteyecek hâli yok ya.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Komik iddialar ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Burada çok daha önemli şeyler oluyor. Bu çocukların? Hani o duran çocuk var ya, dün akşam da bir duran adam çıktı, adamı gözaltına aldınız. Ya arkadaş, insanlar şaşırdı. Koşuyor, gözaltına alıyorsunuz. Duruyor, gözaltına alıyorsunuz. Konuşuyor, gözaltına alıyorsunuz. Benim, buradan bütün vatandaşlara bir teklifim var. Yani, AKP'ye oy vermeyen herkes, bugünden tezi yok, karakola gitsin, "Bizi alacaktınız, biz kendimiz geldik." desinler. Sizin gideceğiniz sistem, ulaşabileceği nokta bu. Samimi söylüyorum. Bakın, ben bunu söylerken üzülüyorum.
Sayın Başbakanı da geçmişten tanıyan bir adam olarak şu anda tanıyamadığımı söylemek istiyorum. Sayın Başbakanı siz zorla diktatör yaptınız ya, gerçekten zorla diktatör yaptınız. Öyle bir şeyler vehmettiniz ki en sonunda bir hanımın o televizyonda söylediği şeyleri duyduk. Ayıptır, günahtır! Biraz daha edep yahu! Yani, insanı çileden çıkarttınız, adamı en sonunda zorla diktatör yaptınız. Biraz daha, Sayın Başbakanı seviyorsanız gerçekten, bu ülkenin sahibi olmadığını, sadece ve sadece yönetmek için Başbakan seçildiğini kendisine anlatın. Başbakan bunu şaşırmış, Başbakan bunu hatırlayamıyor. Zannediyor ki Başbakan: "Ben yüzde 50 oy aldım. Ben bu ülkeyi satın aldım, bunların hepsi de tebaa." Hayır, biz milletiz. Bizim, Başbakan sadece Başbakanlık yapmak istediği zaman sesimiz çıkmaz, diktatör olduğu zaman herkes, hepimiz sokağa çıkarız, bunu unutmayın. Şu anda çıkmamamız, çıkmayacağımız anlamına da gelmesin.
Bakın, bir de bunun bir başka cephesi var arkadaşlar. Bu olaylar başlamadan yaklaşık üç hafta evvel, yirmi beş yıllık bir gelir karşılığında köprü ihalesi yapıldı. Ülkeyi getirdiğiniz bu durumda hangi iş adamı sizin yaptığınız bu ihalede yirmi beş yıllık bir taahhüdün altına girer? Böyle bir cesareti olan iş adamı var mı? Ekonomiyi kendi ellerinizle yerin dibine batırıyorsunuz, inat uğruna. Neyin inadı? AVM inadı. Yahu, bir AVM'nin inadı mı olur? Ben, önümüzdeki hafta Brüksel'e gideceğim. "Bu olaylar niye çıktı?" derlerse Başbakan AVM yapmak istiyor diyeceğim. "Yahu, Başbakan müteahhit mi? Size ne AVM'den?" derler ya. Yani, iş dünyasına indirdiğiniz bu darbenin farkında mısınız?
Şu anda, Türkiye'nin ithalat yapan sanayicileri var kendi kredisiyle, mal mukabili. Yani firma güvenmiş, Türkiye'ye güvenmiş, o tüccara güvenmiş, sanayiciye güvenmiş, mal mukabili yani "Sen üret, sat, parasını al, bana gönder." diyor. O ithalat kapısı kapandı. Bu Türkiye'ye kim mal mukabili mal gönderir? Mümkün mü? Dövizdeki artışı seyrediyorsunuz, dış dünyada sendikasyon kredilerindeki marjların ne kadar hızla arttığını görüyorsunuz. Bir de insanların moral bozukluğuyla beraber? Şimdi, siz akşamları saat üçe kadar televizyonları seyrediyorsunuz. O gaz bombaları, o plastik mermiler, yaralanan insanlar, ortalık kan gölü ve o gün alışveriş yapmak ister misiniz? Asla ve kata. Bir tüketim azalması oluyor, tüketim azalmasıyla beraber esnafın işi de aşağıya düştü; zaten çok iyi değildi, şimdi daha da zorlaştı. Bütün bunları sadece ve sadece Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı yaptı.
Ekonomide Türkiye'nin çok iyi bir yerde olduğunu, Avrupa'nın geçirdiği bu resesyondan Türkiye'nin etkilenmediğini söylerken sanki Avrupa yerine siz, kendiniz Türkiye'yi kıskandınız ve Türkiye'yi bu resesyonun ortasına attınız. Hakikaten inanmak istemiyorum, bunu neden yapar bir insan? Bir siyasi hesap varsa, benim siyasi aklım bu hesabı almıyor yani Sayın Başbakanın en çok istediği, yatıp kalktığı, rüyasını gördüğü başkanlığı da bu şekilde kaybettiğinin farkında mısınız? Yani, siz sadece Türkiye'nin değil, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık hayaline de son verdiniz, kendi ellerinizle son verdiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Üzülme ona, üzülme, kaybetsin canım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Benim bu üzülmem değil, sadece bir tespit olarak söylüyorum. Sayın Başbakanın bu rüyasını bütün Türkiye biliyor, biz de biliyoruz yani kendi grubunun bu konuda Sayın Başbakanı uyarması gereken yerde, burada kalkıp bu eylemlerin karşısında duran insanları "hain, darbeci" vesaire gibi yaftalarla yaftalamanız anlamsız. Eğer orada bir darbeci varsa bilin ki siz de diktatörsünüz. Bu diktatör sistemi devam ettirmek yarın öbür gün sizi zor durumlara koyacaktır.
Türkiye'de başbakan olmak için herkesin oyunu alamazsınız ama herkesin zımni kabulünü almak zorundasınız yani size oy vermeyen insanlar sizin Başbakanlığınızı kabul etmek zorunda. Türkiye'de bu kadar çok sevilen bir Başbakan belki olmamıştır, buna katılıyorum ama bu kadar çok nefret edilen bir Başbakan da olmamıştır ve bunu da siz yaptınız. Sayın Başbakanı zorla putlaştırdınız, günah ettiniz. İyilik yapayım derken günah ettiniz. Sayın Başbakanın geçmişteki duruşuyla, icraatlarıyla nefret edilecek, kin duyulacak bir adam olmadığını düşünüyorum ben ama bunu zorla yaptınız, nefret ettirdiniz, böyle olmamalıydı. Bu finali Başbakan böyle yapmamalıydı. Son dönemi, bir daha başbakan olmayacak. Eserleriyle anılmalıydı, yaptıklarıyla anılmalıydı, nefretle anılmamalıydı.
Ben, ekonomi üzerinde yaptığınız tahribatların bir dahaki dönemde dahi kolay kolay halledilemeyecek düzeyde olduğunu bir sanayici olarak size hatırlatmak için söz aldım. Bu tahribatı asla ve kata TOMA'yla, plastik mermiyle düzeltemezsiniz. Belki milleti eve gönderirsiniz ama ekonomiyi TOMA'yla, plastik mermiyle düzeltemeyeceksiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun var olun.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Türkkan. (MHP sıralarından alkışlar)