| Konu: | (2/278) ESAS NUMARALI 5355 SAYILI MAHALLİ İDARE BİRLİKLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ (4/117) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 18.06.2013 |
BAŞKAN - Teklif sahibi olarak ilk söz Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nda.
Sayın Türkoğlu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; İç Tüzük'ün 37'nci maddesi kapsamında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
5355 sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanunu'nun 22'nci maddesi, Sayıştay denetimi dışında kalan birliklerde mali denetim sonucu kişi borcu çıkarılması ve çıkarılan kişi borcuna dair birlik meclislerinin aldığı kararlara karşı İçişleri Bakanlığı ya da valilikler tarafından on gün içinde dava açılması hususunu düzenlemektedir. Konunun mali ve hukuki alanda teknik, dava açacak birimlerin yoğun olmasından dolayı on günlük süre az olduğu ve yargı denetiminin sağlanabilmesi için bu teklif hazırlanmıştır. Amaç, dava açma süresini idari davalardaki gibi altmış gün olarak düzenlemektir. Yüce Meclisin takdir ve tasvibine tabidir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin iç hukukumuz ve evrensel hukuk kurallarıyla barışık olmadığını, hatta bir savaş içinde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Anayasa'mızın, kanunlarımızın, uluslararası sözleşmelerin, yargı kararlarının AKP'nin çıkarları doğrultusunda, AKP'yi yöneten kadroların ihtirasları uğrunda çiğnendiğine neredeyse her gün şahit olmaktayız. Bu hususlara örnek olarak gösterilebilecek en çarpıcı düzenleme şüphesiz ki Büyükşehir Belediye Kanunu'nda yapılan değişikliklerdir. AKP Hükûmeti, sadece muhalefetin değil, kendi partisi içindeki aklıselim sahiplerinin de uyarılarına rağmen Anayasa'ya, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na ve birçok kanuna aykırı olarak büyükşehir düzenlemesini gerçekleştirmiştir. Partimizin bu düzenlemeler yapılırken talebin PKK'dan, İmralı'daki bebek katilinden geldiği yönündeki uyarılarının, bu düzenlemelerin sırf PKK istediği için yapıldığına ilişkin iddialarının ne kadar doğru ve yerinde olduğu bugün Türk milleti tarafından daha net görülmektedir. AKP hükûmetleri için anayasal düzenden çok PKK'nın ne istediği daha önemlidir ve bugün PKK, AKP hükûmetleri sayesinde zafer çığlıkları atmaktadır. AKP hükûmetleri için mahallî idareler, özellikle de belediyeler "bizim olanlar" ve "düşmanlar" diye 2'ye ayrılmıştır. AKP'li belediyeler denetimsiz, sorgusuz, kamu kaynaklarını har vurup harman savurmakta, haklarındaki yolsuzluk iddiaları kontrol altındaki medyanın da iş birliği ile halktan gizlenmekte, gündeme gelenler ise bir AKP'li yöneticinin "Kefilim." demesiyle gündemden düşebilmektedir. Muhalefet belediyeleri ise en küçük iddialar için bile medya tarafından afişe edilmekte, soruşturmalara ve kovuşturulmalara tabi tutulmakta, hatta belediye başkanı ve görevlileri cezaevine gönderilmektedir. Bu muameleden kurtulmak isteyen bir kısım muhalefet partili belediyeler ise çareyi AKP'ye geçmekte bulmaktadırlar.
Daha vahim bir konu ise AKP'liyken ortaya çıkan iddialarla ilgili suçsuz bulunan belediye başkanları muhalefet partilerinden belediye başkanı seçildiklerinde aynı konudan tutuklanmaya varıncaya kadar ağır muamelelere tabi olmaktadırlar. Bu konudaki en çarpıcı örnek Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'tır. Adana halkı tarafından beş yıl için seçilen Aytaç Durak, bu görevinde sadece on üç ay oturabilmiş ve hâlen açıktadır.
Ayrıca, söz konusu rant olunca AKP'nin lideri mahallî idarelerin alanına balıklama atlamaktadır. Gezi Parkı sorunu aslında bir imar ve belediye meselesiyken AVM ve lüks konutun cazibesine kapılan Başbakan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına hiç konuşma fırsatı vermemiştir.
Bir başka husus da AKP'nin üniter yapıyla ilgili ya düşmanca ya da cahilce yaklaşımıdır. Anayasa'mıza göre idarenin bütünlüğü esastır. Merkezden yönetim ve yerinden yönetim esasları yer almakla beraber Anayasa'mıza göre bu bütünlüğü sağlayan vesayet denetimidir. Anayasa Mahkemesi tarafından 2010/29 sayılı Karar'la 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 23'üncü maddesinin (5)'inci fıkrası iptal edilmiştir. Bu karara göre iptal edilen fıkra hükmü belediye meclisi kararlarına karşı iptal davası açmanın vesayet yetkisi sayılamayacağı, bunun yerine açıkça vesayeti içeren bir düzenleme getirilmesi gerektiği ve bu düzenlemenin de bir yıl içinde yapılması Anayasa Mahkemesi tarafından hükme bağlanmıştır. Ancak, bu bir yıllık süre dolalı iki yıl olmasına rağmen, iktidar partisi 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda vesayete ilişkin bir düzenleme getirmemektedir.
İktidar partisi muhtemeldir ki yeni Osmanlıcılık hayalleri içerisinde çok dilli, çok başkentli, çok bayraklı, çok milletli bir Türkiye'nin kurgusunu çoktan yapmıştır. Yanlış hesap Bağdat'tan dönecektir. Bu hesabı yapanlar tencerede haşlanacak, tavada kızartılacaklardır, bunu da yüce Türk milleti yapacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın.
Bu düşüncelerle teklifimin kabulünü diler, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Türkoğlu.