GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN TASARISI (S. SAYISI: 473)
Yasama Yılı:3
Birleşim:122
Tarih:19.06.2013

MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi tekrardan saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan yasanın konusunun finansal istikrarla bağlantısından sık sık bahsedildiğini, bu yüzden finansal istikrar üzerinde durmak istediğimi biraz önce söylemiştim. Eksik kalan hususlara birkaç cümleyle temas etmek istiyorum: Finansal istikrarın çok kırılgan hâle geldiğini ve Merkez Bankasının yükünün çok arttığını hepimiz görmekteyiz. Gerçekten, Türkiye'nin 2012 yılında 2,2'ye düşmüş olan, 2013 yılının ilk çeyreğinde ancak yüzde 3'e çıkabilen ve Türkiye'nin gayrisafi yurt içi hasılası ile gayrisafi millî hasılası arasındaki farka baktığımız zaman, esasen ekonomi için küçülme anlamına gelen bu gidişi düzeltmenin yolunun sadece üretim alanındaki durum belli olduğu için sadece tüketicilerin, hane halkının borçlanarak tüketilmesine bağlı olduğunu hepimiz biliyoruz.

Şimdi, böyle bir yapı içerisinde Merkez Bankasının da eli kolu bağlıdır. Merkez Bankasının hane halkının kredi imkânlarını genişletip ucuz krediyle ithal malları tüketmeye sevk etmesi için faizin düşük olması gerekiyor. Ancak, bu krediyi verebilmek için ve o ürünleri getirebilmek için de dışarıdan "sıcak para" dediğimiz spekülatif sermayenin gelmesi gerekiyor. Onun gelmesi için de yüksek faiz takdim etmek lazım ve yüksek avantaj görmesi lazım. Böyle bir yapı içerisinde Merkez Bankası günlük politikalarla birtakım zikzak tedbirler almak zorunda kalırken, esasen kendi görevleri arasında alt sıralarda olan finansal istikrar meselesi Merkez Bankası için 1'inci sıraya çıkarılmış iken bu noktada Türkiye'nin önünde net çareler görülmemekte ve tartışmalar yüzeysel düzeyde ve cevaplar da yüzeysel düzeyde kalmaktadır.

Değerli milletvekilleri, milletin tüketim takati kalmamıştır çünkü geliri yoktur, çünkü üretime iştirak edememektedir. Türkiye'de istihdam istatistiklerine, işsizlik istatistiklerine baktığımız zaman, istihdam alanlarının üretim alanlarından verimsiz hizmet alanlarına doğru kaydığını dolayısıyla gelirin, istihdamın yapısının fevkalade bozulduğunu, ücret gelirlerinin de aşağıya doğru gittiğini görüyoruz. O bakımdan, ekonomiyi canlandırmanın yolu üretim alanlarını canlandırmak iken sadece tüketim yolunu tek çare olarak görmemiz hâlinde önümüze çıkan tablo budur. O bakımdan, Türkiye'de ekonomi tartışmalarının başka alanlara kaymasından fayda umulduğunu görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bankacılık sistemi, sadece, Hükûmetin on yıldır yegâne övünç konusu olan sağlam bankacılık sistemi, bu sayede arkadan üretim gelmediği sürece, bankacılık sistemi sahada büyük oranda tüketimi finanse etmek zorunda kaldığı sürece bankacılık sisteminin ekonomiye yararlarından çok zararlarından bahsedileceğinden söz etmiştik. Bir bankacılık sistemi düşünün ki kârlarının yüzde 24'ü kredi kartı gibi marjinal olması ve kalması gereken bir alandan gelsin. Bu açıdan baktığımız zaman fevkalade olumsuz bir gidişin içindeyiz. Bu noktada, bir faiz lobisi icat edip, var ise zaten var olan, bizim de başından beri üretimin ikinci plana atıldığı ve finansın esas rol oynadığı, finansın yerli finans olmadığı ve ekonominin bağımlılığını arttırdığını söylerken, şu anda bizim söylediklerimizi değişik bir ifadeyle, sorumluluğu da kenara bırakarak, faiz lobisi tenkitleriyle Hükûmetin ortaya çıkmasını yadırgadığımızı ifade etmeliyim.

Sayın Babacan munis mizacına rağmen "Sırça köşkte oturanlar etrafa taş atmamalıdır, siyasetten söz edenler sonuçlarına katlanmalıdır." diye, Türkiye ekonomisindeki kötü gidişi telaffuz edenleri, Türkiye'nin içine düştüğü kargaşadan endişe duyanları bir anlamda tehdit etme ihtiyacı içine bile girmiştir. Dolayısıyla, siyasetteki kötü gidiş ekonomiye de yansımak üzeredir. Bu bakımdan, birtakım konularda yorumcu hüviyetiyle bilgiler vermek yerine iktidarın esas tedbirlerinin ne olduğunu inandırıcı tarzda ortaya koymasına ihtiyaç vardır.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)