| Konu: | ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN TASARISI (S. SAYISI: 473) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 19.06.2013 |
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, sorularınız için de teşekkür ediyorum. Müsaade ederseniz en sondan başlayayım, Sayın Kuşoğlu'nun sorusuyla.
Tabii, varlık barışı, eğer hakikaten şartlar gerektirirse, biliyorsunuz Bakanlar Kurulunun bir süre uzatım yetkisi var. Biz, varlık barışını şu nedenle, özellikle dışarıdaki kaynakların Türkiye ekonomisine yani en azından girişini sağlamak için iyi bir fırsat diye değerlendirmiştik. Nedeni de şu: Son birkaç yıl içerisinde batıdaki bankaların da çok güvenli olmadığı, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde dahi bankaların batabileceği, burada mudilerin zarar edebileceği ortaya çıktı yani benim örnek vermeme gerek yok, ülke ismi vermeme gerek yok.
İkinci olarak, takdir edersiniz ki özellikle G20 bünyesinde, OECD bünyesinde, son yıllarda, bu bankalarda gizlilik yani vergi kaçırmak amacıyla dışarıda tutulan paranın, artık, aslında sanıldığı gibi gizlenemeyeceği yani bu yönde bir şeffaflaşma, vergi cennetlerinin bu hakikaten rekabeti bozucu, zarar verici uygulamalarının artık minimize edilmesine yönelik çok ciddi adımlar attık. Bu da tabii ki çok önemli. Tabii, herhangi bir ülkenin vatandaşı, bizim de vatandaşımız dışarıda hesap tutabilir yani bu yasak değil fakat burada önemli olan vergisini ödemesi, şu veya bu şekilde bir yerde vergisini ödemesi.
Üçüncü olarak, tabii, bu kriz sonrasında, hakikaten Türkiye özellikle Avrupa'dan ayrıştı, nispeten güçlü bir performans ortaya koydu. Şimdi, bunların sayesinde biz dedik ki? Dışarıda, en azından bu uluslararası takas bankası niteliğinde olan bir banka var, merkez bankalarının bankası olarak biliniyor, BIS. Şimdi, bu bankanın verilerine göre, dışarıda Türk vatandaşlarının 130 milyar dolar civarında parası var. Hani bunun önemli bir kısmını biz Türkiye ekonomisine kazandırabilirsek gerçekten hem ülkemizde şirketlerin sermaye yapısı güçlenir hem şirketlerimizin dış borcu belki olması gerekenin çok altındadır, şimdi amacımız bu. Tabii ki hani bu son olaylar etkiler mi, ne kadar etkiler, doğrusu bir görmemiz gerekecek. Hani böyle bir ihtiyaç doğarsa ben şahsen yani bu sürenin uzatılmasına sıcak bakarım ama dediğim gibi henüz çok erken, henüz bu sürecin başındayız. Tebliğ daha yeni çıktı takdir edersiniz, onun için bir bakmamız lazım.
Sayın Özel'in sorusuna gelince -şöyle söyleyeyim- şimdi, Sayın Rodrik'le aslında konu şu, Sayın Rodrik diyor ki: "Sabit fiyatlarla millî gelir yaklaşık yüzde 63 artmıştır, kişi başına millî gelir de yüzde 40'ın biraz üzerinde artmıştır." Buna benim bir itirazım yok. Benim konuştuğum konu şu: Şimdi, IMF, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Avrupa Komisyonu, OECD, herhangi bir çalışmayı elinize alın, herhangi bir çalışmayı. Orada kişi başına millî gelirin genelde iki türlü ifade edildiğini göreceksiniz, kişi başına. Bir tanesi, ya cari fiyatlarla dolar cinsinden millî gelirdir ya da satın alma gücü paritesiyle millî gelirdir. Şimdi, aramızdaki fark şu: Yani, ben sabit fiyatlarla millî gelirin veya sabit fiyatlarla kişi başına millî gelirin ne kadar arttığını biliyorum, o rakamlara benim bir itirazım yok. Benim itirazım şuna, ben o gün orada da söyledim: Yani, yıllarca bir sürü değişik yatırım bankasında, uluslararası bankada çalıştım, biz de ülke analizleri yaptık. Bu ülke analizlerinde, genelde, cari dolar kuruyla cari gayrisafi yurt içi hasılayı baz alıp kişi başına millî gelire bakarız ya da satın alma gücüyle bakarız. Şimdi, cari dolar kuru ve cari fiyatlarla gayrisafi yurt içi hasılaya baktığınız zaman, gerçekten bu ülkede gayrisafi yurt içi hasılanın 2002 yılında yaklaşık 230 milyar dolardan geçen sene 786, 787 milyar dolara çıktığını göreceksiniz. Bunu da nüfusumuza böldüğünüz zaman, yaklaşık kişi başına millî gelirin -yaklaşık olarak söylüyorum- 3.500 dolardan 10.500 dolar civarına çıktığını göreceksiniz. Şimdi, bizim söylediğimiz bu, yoksa, aslında tabii ki sabit fiyatlarla millî gelire bakarsanız rakamlar ortada, benim buna bir itirazım yok. Tek farkımız şu: Uluslararası ülke kıyaslamalarındaki kişi başına millî gelir karşılaştırmalarında benim söylediğim tarzda bir yaklaşım söz konusu. Buna, Wikipedia'ya bakarsanız, bugün Dünya Bankasına, hangi çalışmaya bakarsanız bakın, olaya bu çerçevede yaklaşıldığını göreceksiniz. Dolayısıyla, aslında, burada biraz farklı şeylerden bahsediyoruz. Tabii ki oradaki farklılık -dediğim gibi- neye baktığımızla ilişkilidir.
Şimdi, Sayın Öğüt'ün sorusuna gelince? Değerli arkadaşlar, Atatürk Kültür Merkezi'yle ilgili olarak, doğrusu, hani "Bu güçlendirme projesi ne çerçevede gidiyor, ne kadar kaynak özel sektörden, kamudan tahsil edilmiş? Bu güçlendirme yapıldı mı? İhalesi yapılmadı mı?" Doğrusu, ben bütün bu bilgilere çok vâkıf değilim yani muhtemelen Kültür ve Turizm Bakanımız daha vâkıftır.
Benim anladığım kadarıyla, güçlendirmenin yeterli olmayabileceği yönünde ben de bir şeyler okudum. Yani "Anladığım kadarıyla." diyorum ama muhtemelen yani bu son değerlendirmeler buna binaen yapılmıştı fakat dediğim gibi, yani olayın detaylarını, daha doğrusu projenin ne aşamada olduğu hususuyla ilgili olarak yine ilgili Bakan arkadaşımdan siz de sorabilirsiniz. O şekilde?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Yani bu para harcandıysa ve yıkılacaksa bunun bir sorumlusu olacak mı?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - İşte, bilmiyorum harcanıp harcanmadığını.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Yani harcandıysa diyorum.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ha, harcandıysa, tabii ki doğru bir yaklaşım olmaz ama eğer harcanmadıysa yani işin başında bu güçlendirmenin -bakın, ben burada koşullu konuşuyorum- yetersiz kalabileceği kanısı varsa -yani uzman görüşüyle- o zaman hakikaten o parayı da harcamak anlamsızdır.
Ben şahsen yani bu konuların uzmanı değilim ama güçlendirmelerin, genelde, çok da verimli olmadığına dair de değerlendirmeler söz konusu.
Şimdi gelelim Sayın Şandır'ın sorusuna. Tabii, varsayımsal bir soru yani "Bir ülke, bir hükûmet bütçesini yapamazsa yani bütçe tasarısını hazırlamazsa ne olur?" E tabii ki olmaz yani böyle bir şeyi ben düşünemiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Hangi sebeplerden dolayı bütçe hazırlanmaz Sayın Bakanım?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Hangi sebeplerden dolayı bütçe hazırlanmaz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Olağanüstü sebepler olur, ne bileyim ama?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hükûmet düşer o zaman.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Evet.
?bugüne kadar böyle bir şey tabii ki söz konusu değil, olmamıştır, bütçeler hazırlanmıştır.
Ben -haberiniz olsun diye söylüyorum- aslında bir iki hafta önceden bu bütçeyi hazırlamaya yönelik olarak, tabii ki kamuya ilk yazıyı da yazdım yani eğer soruyorsanız, yani süreci bir anlamda başlattım. Genelde arkadaşlar Plan Bütçe Komisyonunda bizi çok eleştiriyorlar, bazı konularda da haklılar ama Maliye Bakanı olarak tabii ki bu işin teknik ve diğer boyutları esas benim sorumluluğumda olduğu için, ben süreci şimdiden başlattım, haberiniz olsun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Bu sefer zamanında gelecek." diyorsunuz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Zamanında gelecek.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yok, ben başka anlamda sordum.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, "Kaç mali af çıkarttınız?"
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Kaç af? Varlık barışı, vergi barışı?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şunu söyleyeyim ben size: 1923 yılı ile -işte, ne bileyim- 2011 arasında bir ara ben bir inceleme yapmıştım. Bu en son 6111 sayılı Yasa çıkarken aşağı yukarı, ortalama iki buçuk yılda -yanlış hatırlamıyorsam- bu nitelikte birtakım düzenlemeler yapılmış. Şimdi, ben samimi olarak şunu söyleyeyim: 2011 yılında -ki benim dönemimde yapılan ilk düzenlemedir- hani kamuoyunda af olarak bilinen ama şahsen ben onun af niteliğinde olmaması için elimden gelen mücadeleyi gösterdim. Ne yaptım? Dedim ki yani geçmişte ne kadar ödeyecekseniz ödeyin yetmez, enflasyon farkını da ödeyin. Yani, burada vazgeçilen faiz, şey faizi bu yani tabii ki burada normalde çok daha yüksek, yüzde 16,7 -yanlış hatırlamıyorsam- bir faiz ödedim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bir müsaade eder misiniz.
BAŞKAN - Bir dakika içinde toparlayın da süreyi geçirmeyelim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yani, özetle, ben bu tür yapılandırmaları doğru bulmuyorum, afları doğru bulmuyorum. Yani, kamu vicdanını bir miktar sızlattığını, vergide uyumu bozduğunu biliyorum ama sadece bu dönemde değil, her dönemde, her iki buçuk yılda bir bu yönde bir irade ortaya konulmuştur. Son yapılan düzenlemenin af niteliğinde olmaması için elimden geleni yaptığımı da söylemek istiyorum.
"Kaç lira kaynaktan vazgeçilmiş?" O bir çalışmayı gerektirir. Dolayısıyla, takdir edersiniz ki önümde yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bir incelemek lazım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bu ÇED raporuyla ilgili konu var. Yine ben, doğrusu, konuya vâkıf değilim. Bir önceki söylediklerimi de tekrarlamak istemiyorum ama yani bu hususlarda hakikaten hem çevreyi hem de enerji ihtiyaçlarını beraber gözetmekte fayda var diye düşünüyorum.
Sayın Işık'ın sorusu? Şimdi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ortaklık payları şöyle: Hazinenin payı yüzde 55,12, millî bankalar yüzde 25,74, diğer bankalar yüzde 0,02, gerçek ve tüzel kişiler yüzde 19,2. Arkadaşların bana verdiği bu. Bu gerçek ve tüzel kişiler de Türk vatandaşı arkadaşlarımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)